Merhaba şu sıralar bir belgesel hazırlıyorum.
Ama net ve ince bilgiler istiyorum açıkcası.
Örneğin, bir belgeselde real,gerçek kişiler değil de rolünü iyi kıvıran sağlam oyuncular oynatsak bu yine de belgesel olurmu?
Bir belgeselin belgesel olabilmesi için konunun nasıl bir çizgide kitmesi gerek.
Örnek vererek anlatırsanız sevinirim
VE BİR 3. soru.her kayıt sonrası görüntüleri nerede tutmam ve saklamam(montaja zamanına kadar..) uygun olur sizce.ne önerirsiniz.
Cevaplarınızı bekliyorum
Önsezilere inanmam.
Batıl inançlara hiç güvencim yoktur.
İftiradan veya kinden kaçmam.
Dünyada ölüm yoktur.
Hepsi ölümsüz,
Her şey ölümsüzdür.
-Andrei Tarkovsky-
Oyuncu oynatmak yerine, duymak istediğin şeyleri anlatacak gerçek kişiler bulman daha iyi. Bunun için de gezip tozup ön hazırlık yapman, bir sürü insanla konuşup danışman gerek. Ön hazırlık yapmadan gidip birileriyle röportaja başlarsan aradığını bulman çok daha zor olabilir.
Benzer konularda 2 farklı belgesel örneği:
[vimeo] http://www.vimeo.com/1035820 [/vimeo]
https://www.youtube.com/watch?v=
Tekrar söylüyorum, önemli olan senin duymak istediğini anlatan insanları bulabilmek.
Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?
Geçtiğimiz aylarda belgesel sinema nedir, ne değildir gibi dostlarla ufak bir muhabbet etmiştik. Daha sonra gece vardiyası olarak ayrı da olsak mail yoluyla muhabbet devam etmişti. Şimdi virgülüne bile dokunmadan o zaman yazmış olduğum yazıyı buraya aynen aktarıyorum.Yararına olacağı inancındayım.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sinemada yönetmen kendi kurduğu dünyayı denetleyebildiği, anlattığı, o dünyaya kendi verdiği bakış açısıdır.
Belgesel sinemacı da kendi bakışını anlatır. Ama baktığı dünya, kendi kurduğu değil, gerçekten var olan bir dünyadır.
Şimdi burdan şöyle bir şey çıkarabiliriz. Belgeselde yönetmen kendi yorumunu gerçekmiş gibi aktaramaz. (önceden yaşanmış ve bunu mutlaka belgelendirmesi gerekir. Belge şarttır zaten bu kelimeden türemiştir.Türkçe olarak. ) Kendi yorumunu gerçekmiş gibi anlatırsa başlıbaşına bir sinema yapıtı ortaya çıkar.
Bu açıklama ile İnat, Dondurmam Gaymak, Yazı-Tura gibi filmlere belgesel dememiz gerekir diye bir şey diyemeyiz. Çünkü bu filmlerde yönetmen kendi yorumunu bi hayli katmıştır. Bunlara illa bir tür bulacaksak Yöresel Sinema diyebiliriz (Yöresel'i tür olarak bulmayı eve gelirken otobüste aklıma geldi araştırdım öyle bir tür yok. Al sana icat 🙂 )
Ama İki Dil Bir Bavul'u izlemedim. Kafamı karıştıran tek nokta o. Orada yönetmen nasıl bir yorum katmış acaba. Ya da katmış mıdır ki; belki olanı göstermiştir.
Mesela bizim Karanfil için, çekimden sonra ne diyorduk eğer baktık olmadı olaya bir anlatıcı, iki üç belge sokarız bunu belgesele çevirebiliriz. Ama bu yukarda yazanla bizim o zaman bu fikrimizle nasıl bir hata yapacağımızı anladım. Çünkü orda bayağı bir yönetmen yorumu vardı ve bu yorumların gerçekle alakası olduğu bile meşhuldu. Bahsettiğim yan unsurları eklemek onu belgesel yapmıyor; ortaya apayrı bir tür daha çıkıyor. Onuda isimlendirmek lazım anlatıcılı sinema diyebiliriz belki 🙂
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Not: İki Dil Bir Bavul filmi bu yazıdan bir süre sonra izlenmiştir.
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Yorumlarınız ve video için teşekkürler.Gerçekten fazlasıyla açıklayıcı oldu.
Önsezilere inanmam.
Batıl inançlara hiç güvencim yoktur.
İftiradan veya kinden kaçmam.
Dünyada ölüm yoktur.
Hepsi ölümsüz,
Her şey ölümsüzdür.
-Andrei Tarkovsky-
Şimdi burdan şöyle bir şey çıkarabiliriz. Belgeselde yönetmen kendi yorumunu gerçekmiş gibi aktaramaz. (önceden yaşanmış ve bunu mutlaka belgelendirmesi gerekir. Belge şarttır zaten bu kelimeden türemiştir.Türkçe olarak. ) Kendi yorumunu gerçekmiş gibi anlatırsa başlıbaşına bir sinema yapıtı ortaya çıkar.
.
Bu dediğinin adı Mockumentary oluyor o da bir belgesel türüdür.
Bknz.
Man Bites Dog
Hımm heralde biraz fazlalık var gibi.
"Kendi yorumunu gerçekmiş gibi anlatırsa başlıbaşına bir sinema yapıtı ortaya çıkar." Sadece yazımın bu kısmını alarak ve aşağıda belirtilen yazıyı da ekleseydin; benim bu dediğimden, bu sonuç da çıkarılması muhtemel bir düşünce oluşabilir denebilirdi.
"Bu türün ismini İngilizce belgesel (documentary) ve dalga geçmek (mock) anlamına gelen kelimelerin birleşiminden yararlanarak Mockumentary olarak belirliyor." (bu cümle http://www.bakiniz.com/mockumentary-sahte-belgesel/ " onclick="window.open(this.href);return false; bu adresten çıkarıp aldım ve yazı oldukça keyifli, okumanızı tavsiye ederim.)
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Michael Moore belgeselleri saydığınız bütün sınıflara giriyor gibi. Hatta Capitalism: A Love Story'de kurmaca bir ev baskını sahnesi vardı.
"Giydikçe açılır" diyen tezgahtar, "uzadıkça şekil alır" diyen kuaför, "zamanla unutursun" diyen arkadaş... Bunların hepsi aynı örgüte üye...
Hımm heralde biraz fazlalık var gibi.
"Kendi yorumunu gerçekmiş gibi anlatırsa başlıbaşına bir sinema yapıtı ortaya çıkar." Sadece yazımın bu kısmını alarak ve aşağıda belirtilen yazıyı da ekleseydin; benim bu dediğimden, bu sonuç da çıkarılması muhtemel bir düşünce oluşabilir denebilirdi.
"Bu türün ismini İngilizce belgesel (documentary) ve dalga geçmek (mock) anlamına gelen kelimelerin birleşiminden yararlanarak Mockumentary olarak belirliyor." (bu cümle http://www.bakiniz.com/mockumentary-sahte-belgesel/ " onclick="window.open(this.href);return false; bu adresten çıkarıp aldım ve yazı oldukça keyifli, okumanızı tavsiye ederim.)
Kelimeyi yeni duyuyorsan belgesel hakkında konuşma lütfen.
Hımm heralde biraz fazlalık var gibi.
"Kendi yorumunu gerçekmiş gibi anlatırsa başlıbaşına bir sinema yapıtı ortaya çıkar." Sadece yazımın bu kısmını alarak ve aşağıda belirtilen yazıyı da ekleseydin; benim bu dediğimden, bu sonuç da çıkarılması muhtemel bir düşünce oluşabilir denebilirdi.
"Bu türün ismini İngilizce belgesel (documentary) ve dalga geçmek (mock) anlamına gelen kelimelerin birleşiminden yararlanarak Mockumentary olarak belirliyor." (bu cümle http://www.bakiniz.com/mockumentary-sahte-belgesel/ " onclick="window.open(this.href);return false; bu adresten çıkarıp aldım ve yazı oldukça keyifli, okumanızı tavsiye ederim.)
Kelimeyi yeni duyuyorsan belgesel hakkında konuşma lütfen.
Şimdi bir de kimin neyle ilgili konuşup konuşmayacağına da karar verelim.
Ne güzel. Sadece bildiği konular hakkında değil, bilmek istediği konular hakkında da konuşabilir insanlar bana kalırsa.
Öğrenmiş oldu HHK da.
Ok
Ne demiş Eylem Hocam;
"Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı".
Ne de güzel bir söz!
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Woody Allen'ın da Zelig isimli bir sahte belgeseli var. Ona da bakılabilir.
önce bir belgeseli ortaya koysaydınız da sonra istisnai çalışmaları sıralasaydınız...