söylediğim şey ile sizin anladığınız arasında ince bir çizgi var. salt gişe filmi yapmak yerine izlenirliliği artırmaya çalışmak, gişe filmi yapmak ile aynı şey kesinlikle değildir. bahsettiğiniz yönetmenlerin ve filmlerin hepsi gayet başarılı.

gişe filmi deyince hemen akla recep ivedik gelmesin. benim için nbc nin filmleri, gişede yüzbini aşmış tüm filmler izlenirliliği olan filmlerdir.

nbc her filmi ile izlenirliliğini artırmıştır. bence filmlerindeki derinlik o kadar da kaybolmuş değil. vasat hikayeleri, izlenir kılabilen bir yönetmen nbc.

Nbc son iki filmiyle gişede 100 bini aştı.

Nbc son iki filmiyle gişede 100 bini aştı.

işte benim de tam olarak anlatmak istediğim buydu. nbc'nin üç maymun, bir zamanlar anadolu'da filmi ve kış uykusu filmi neden yüzbini aşabildi de diğer filmleri onlardan daha az izlendi?

Çünkü o zaman ünlü değildi, filmlerinde ünlü oyuncular oynamıyordu. Sebebi NBC'deki değişim değil yani.

İşte buralarda düğümleniyor konu. İlk filmler kötü diye mi az izlendi yoksa iyi diye mi, ya da sonraki filmler iyi diye mi daha çok kitleye hitap etti yoksa daha çok kitleye hitap etmek için ödün mü verildi, diğer tarafı ilk filmler kopya sayısı, vizyonda kalma süresi, pr çalışmasının olmaması, oyuncuların meşhur olmaması nedeniyle mi az izlendi, sonraki filmler yapımcılar bulduğu, pr çalışmasının yapıldığı, kopya ve salon sayısının arttığı, önceki filmlerle topladığı ödüllerin yarattığı merakın sayesinde mi çok izlendi, yoksa öncek filmlere oranla daha izlenir olduğundan mı... ben bunlara cevap veremiyorum ama ilk filmleri bana daha çok hitap ediyor. az izlenen film iyidir gibi bir şey demiyorum ama film ne kadar çok kitleye hitap ederse benim o derece ilgimi çekmiyor. Çünkü daha büyük bir kitlenin, kendi içinde farklı kriterlere değer veren kitlenin beğenisini kazanmaya çalışıyor. Nolan'ın da ilk filmlerini severim. trier'nin de.İnarritu'nun da.

Nbc'nin ilk filmleri pek başka kimsenin çekmeye değer bulmayacağı türden filmler...zaten Nbc ışık kompozisyon vs. bilgisini konuşturmamış olsa asla izlenmez bence. kasaba...mayıs sıkıntısı..adları bile beni izleme diyor. öylesine çektim işte diyor...

Canon XL-1S ile sinema filmi çekildi çoğumuz da izlemişizdir: 28 Days Later.... HD bile değil bu kamera.

Canon XL-1S ile sinema filmi çekildi çoğumuz da izlemişizdir: 28 Days Later.... HD bile değil bu kamera.
Bu iyi bir örnek.
Bu film, ne anlatmak istediğini ve nasıl anlatacağını iyi bilen ellerden çıktığı için çok ilgi gördü. İlgi görmeye de değer tabi.
28 Days Later'i izlenir kılan şeyleri bir araya getirebildiğiniz an kameranın kaç "K" olduğunun da önemi kalmıyor haliyle.
Senaryo etkileyici,
kurgu akıcı,
oyunculuklar gerçekçi,
ses çok iyi,
makyajlar harika,
çekim açıları, ışık, kadraj vs özenli,
efektler sırıtmamış,
color correction abartısız ve doyurucu...

Bu arada yukarıda yazdıklarım "4K" gibi bir nimetin reddi anlamına da gelmiyor ha:)

benim altını çizmek istediğim nokta, bir derdi olan, bir şeyler söyleme ve anlatma gayesi güdenlerin, daha fazla insana ulaşabilme isteğine sahip olmaları gerekliliğidir.

nbc'nin filmlerinin isimlerine bile baktığınızda bunu görebiliyorsunuz. "Koza" sından çıkmaya çalışan bir kelebek metaforu altında yönetmenliğe adım atması, "Kasaba" "Mayıs Sıkıntısı" "Uzak" "İklimler" vs.. en sonunda "Kış Uykusu" ndan uyanmaya çalışan bir entellektüel.

Bana göre, nbc iyi bir hikaye anlatıcısıdır. bu nedenle anlatılan ne kadar vasat bile olsa, kendi deyimiyle hikayenin atmosferini çok iyi yansıtabiliyor. yani bir zamanlar anadolu'da filmini izleyen bir insan, gerçek hayatta, kırıkkale'de hala bir komser naci'nin olduğunu ve çocuğu için doktora ilaç yazdırmaya devam ettiği hissine kapılır. bu yönetmenlik yeteneğini ve anlatmak istediği hikayeyi daha fazla insana aktarabilme isteğini örnek almak gerektiğini düşünüyorum.

bence ünlü olduğu için filmleri izlenilir olmadı. filmleri içerik açısından gelişti, gerek hikaye gerek oyuncular vs vs..

neyse, konu ucuz kameralar... teknik bilgim bu konu hakkında yorum yapmaya yeterli olmadığı için susuyorum. 🙂

bu başlığı okuduktan sonra hemen her filmin imdb'de teknik detaylarına bakıyorum arri'den geçilmiyor arkadaş. en beş parasız filmin bile arrisi var. Niye bir mark iii bir pocket göremiyoruz peki? vizyona girmeyen filmler bile arri.

Lonca sistemi ve kiralama ucuzluğu. Kimse seni Mark iii kullanmaktan alıkoyamaz ama bir kez Hollywood sistemine dahil olursan o sistemin çarklarını döndürmekle sorumlusun. "Ben ille de 5D ya da BM kullanacağım" dersen ve adın önemli değilse sana yaptırmazlar. Daha yeni sözleştiler Kodak ve Panavision ile "sizden film almaya devam edeceğiz" diye. Bu sürece gireceksen ya filme devam ya da stüdyonun beraber çalıştığı diğer birimlerin kameralarına yöneleceksin. BM gibi şirketler bağımsız ve TV-video sektörüne hitap ediyor. Hollywood ve Oscar sistemine elinde 600D ile film çekmiş adamı sokmazlar.

Hollywood'a hiç bakmadım aslında. Yani türk festival filmlerine ve avrupa düşük bütçeli filmlere baktım. Fakat yine de bu kadar da berbat olduğunu bilmiyordum. her işin her bir parçası ekonomik ilişkilerle örülü yahu boğuluyor insan. Peki kullanmama sebepleri bu mudur? Mesela türkiye'de de, bir film festivaline 5d ile çekilmiş filmi sokmazlar mı? ya da ödül vermezler mi? ve aslında sonuç olarak çok yakın bir şey elde edilebilir değil mi? sadece hd çekmek zorunda kalınıyor ve o da perde için yeterliymiş zaten.

Yok aslında Avrupa taraflarında o iş görece daha kolay ama sen AB destekli vb bütçli bir projeye giriyorsan sağlam bir ışık, ses, renk hazırlığıyla girmelisin ve bu da benzeri bir sistem gerektirir. Yani adam sana maddi destek veriyor ama dijital laboratuvar vb yine Almanya, Belçika'da olacak ve parayı orada harcayacaksın. Bu nedenle işe baştan "profesyonel" başlaman gerekiyor ve onca milyon dökülecek işe 5D ile girilmez. Avustralya'da arkadaşlarım DSLR kullandıkları halde sırf müşteri ciddiye alsın diye rig'e mattebox takıyordu ki kameralar biraz daha sinema kamerasına benzesin diye. Arri ekip işi demek. DSLR ile sinema dünyasına ancak Asya ülkelerinde girmek mümkün. Diğerlerinden sektör var ve o sektöre girince zaten aşağı yukarı malzemen belli.

bildiğim kadarıyla black swan'ın ufak bir bölümü 7d ile çekildi. henüz izleyemedim ama like crazy isimli bir film de 7d ile çekilmiş ve sundance'te ödül almış. yine altın portakal'da 5d mark ii ile çekilip ödül almış filmler var.
aslında bu dslrların uzun metraj film çekmekten ziyade yapımcılara ulaşma anlamında da bi katkısı olabilir. yani kamera işi halledilse bile diğer kalemler de ciddi paralar ediyor ve en önemlisi dağıtım galiba. yani finalde ortaya iyi bir film çıkarsak da oturup sadece kendimiz izleyebiliriz gibi geliyor.