hocam 1080 perde için yeterliyse şayet mark III olmasına gerek varmı yani? 600d 550d türevi bir makineyle ve manuel bir lens ile olmazmı bu iş?
Ben çektiğim görüntülerden memnunum 600d ile. İş çözünürlükte bitmiyor tabiki ama bitrate de yükseltebiliyoruz magic lantern sayesinde. Neden Mark III / II yönelmeli sinema filmi için o zaman? isoyu geçtim bi kere ışık olmamalı tek mevzu yani. 1080p çekebilen, iyi bir manuel lens ile ve bitrate i kabul edilebilir düzeyde olan bir makine yeterli olacakmıdır hocam sinema için. Ben bunu merak ediyorum.
600d + magic lantern ve manuel lensler kullanıyorum. 1.4 bitrate de lexar class 10 kart ile çekim yapıyorum çok memnunum görüntülerden hocam.

Son bir yıldır sinemaya çok kafa yoruyorum. Kitaplar, makaleler vs yanı sıra yüzlerce filmi sinema sanatı gözüyle izlemeye çalıştım.
Bunların içerisinde Canon 550D ile çekilen "Kaşık" filmi de vardı, Yüz binlerce dolarlık ekipmanla çekilen filmler de vardı. Benim vardığım sonuç, iyi bir senaryonuz varsa cep telefonuyla dahi çekerseniz ve harici kaliteli sesle desteklerseniz filminiz izlenilir ve beğenilir.
Sinemaya gönül verenler olarak aradığımız ilk şey tabii ki sinematik görüntü sağlayacak bir kamera. Bunun içinde asgari 550D düşünülebilir.
"Sinema yapabilmek", "film çekebilmek"... İlk hareket noktası bu olduğunda ekipman, motivasyonun neredeyse tamamını oluşturuyor.
"Bir derdim var ve iyi bir senaryom da var"... İlk hareket noktası bu olduğunda ise ekipman ikinci planda kalıyor ve o ya da bu şekilde film çekilebiliyor.
Kameraman gibi değil de yönetmen gibi düşünülmeye başlandığında -ki bu ciddi bir birikim gerektirir- iyi bir ekip kurabilme kaygısı motivasyonun tamamını oluşturuyor.

Fazla dağıttım sanırım. Bana göre optimum kalite isteniyorsa bir tane 550D'yle birlikte iyi bir objektif seti (samyang 8mm, samyang 14, samyang 85mm gibi) Buna ek olarak ses ve ışık ekipmanı v.s.

Devam edecektim ama ofisteyim, malum 🙂
Güzel başlık olmuş hocam.

Her film farklı kriterlerle değendirilir bence. 560p kamerayla bile güzel film yapabilirsiniz. Ki bana göre dogme 95 akımının kanıtladığı bir şeydir bu. Festen filmini izlediğinizde bir Tarkovski filmi beklemiyorsunuz mesela. Dijital kamerayla çekilmiş, efektsiz, müziksiz bir film. Daha çok oyunculuklara, senaryoya ve daha birçok başka yöne yöneliyorsunuz izlerken. Bana göre dogme 95 akımı sinema sanatınında hiçbir olmazsa olmazın, hiçbir sınırın olmadığını kanıtlamıştır bu yönüyle. Kameranın kalitesi de buna dahil.

Amatör sinemacı da film çekerken elindekilerin farkında olup buna göre hareket etmelidir. 550d ile bir aksiyon filmi çekemezsiniz mesela. Kendinizi de kasmamalısınız. Veya görselliğe dayalı bir film çekemezsiniz. Ama diyalog bazlı bir dram filmi olabilir. Dram eğer gönlünüzde yatan tür değilse işin içine gizem katarsınız. Elinizdeki imkanlarla yapabileceğiniz ve sizin sinema anlayışınıza uyan filmler yapmaya yönelirsiniz.

Çok mu bağlantısız yazdım ne? 🙂

Edit: Ayrıca dijital kameralar hakkında izlediğim bir belgesel bu konularda fikrinizi genişletebilir:
http://www.imdb.com/title/tt2014338/

hocam konu sanırım değişti biraz. Sinema perdesine yansıttığımızda kaliteli görüntü alabileceğimiz bir makineden bahsediyorsak eğer, cep telefonundan bahsetmek garip oluyor. 550 d ile aksiyon filmi niye çekemesin hocam? hızlı görüntülerde sıkıntı olacağını mı düşünüyorsun? shutter fps bitrate vs herşeyi ayarlayabiliyoruz dslr makinelerde. hiçbir sıkıntı olmaz bence.

hocam konu sanırım değişti biraz. Sinema perdesine yansıttığımızda kaliteli görüntü alabileceğimiz bir makineden bahsediyorsak eğer, cep telefonundan bahsetmek garip oluyor. 550 d ile aksiyon filmi niye çekemesin hocam? hızlı görüntülerde sıkıntı olacağını mı düşünüyorsun? shutter fps bitrate vs herşeyi ayarlayabiliyoruz dslr makinelerde. hiçbir sıkıntı olmaz bence.

Bence amatör bir sinemacının sinema perdesini düşünmesi tamamen gereksizdir. Amatör sinemacının çektiği filmler profesyonellik düzeyine çıkıp perdeye yansıtılacak filmleri çekecek konuma gelebilmektir zaten. O yüzden kamera kalitesi düşünüldüğünde o kadar da ileriyi düşünmemek gerektiğini düşünüyorum. Zaten kısa filmlerin değerlendirilirken de, bu işin eleminasyonunu yapan insanlar dvdden izleyerek yapıyorlar. Ve sizin hangi şartlarda çekim yaptığınızı bilerek ona göre yaklaşıyorlar filme. Bu sözlerimle görüntü kalitesinin önemsiz olduğunu söylemeye çalışmıyorum. Çok önemli bir kriterdir bir film için tabii ki de. Ama forumda gördüğüm kadarıyla bu konudaki hassasiyetin gereksiz boyutta olduğunu düşündüğümü belirtmek istedim.

Verdiğim örnek biraz yanlış olabilir. Bilmiyorum açıkçası, ben bu işlerde sizlerden daha yeniyim. 🙂 Teknik bilgileri tartışmaktan uzak duruyorum şu an o yüzden. Söylemek istediğimde teknik anlamda şeyler değildi zaten. Benim sitede gördüğüm filmlerin eksiği de çoğu zaman görüntü değil yaratıcılık eksikliğiydi. Şu anki durumumuzda çözülmesi gereken asıl sorunun farklı olduğunu belirtmeye çalıştım.

Bu arada konuyu cidden dağıtmışım ben. 🙂 Soruyu da tam anlamadan cevap vermişim. Daha yerinde bir cevap vereyim o zaman.

Evet böyle filmler var. George Lucas'ın Star Wars'u mesela. 720p, günümüz kameralarına göre ilkel ve hantal olan bir kamera ile çekilmiş. Dijital kameranın kullanılmadığı zamanlarda tabii. Sin City 1080p çekilmiş bir film. Dogme filmleri de ilk çıkan video kameralarla çekilmiş filmlerdir. Ve daha bir çok örnek var bahsettiğim belgeselde. Yani bir düşündüğünüzde elinizdeki 550d ile sinemalara sokabileceğiniz bir film çekmeniz mümkün. Eğer o 550d'yi nasıl ve hangi ekipmanlar eşliğinde kullanacağınızı biliyorsanız tabii. Ama çektiğiniz filmin sinemalara girmesi elinizdeki 550d sayesinde olmaz. Filmin içerisindeki çok daha farklı özellikler olur. Buna deikkat çekmek istedim.

İşte böyle bir tartışma açmaktı amacım aslında. İlker'in ilk mesajı İnsanevladı'nın son mesajının son paragrafıydı aslında varmak istediğim yer de. Acaba neden olmasın diye düşünüyorum. Benim bu aralar farklı bir motivasyonum var. Uzun metraj işine gireceğim, elimde de 550D var. Sinema ekranı vs. çok sonra düşünülecek bir olasılık zaten de her şey için en minimum şartları araştırmak derdindeyim. Yoksa yani ben de İlker gibi düşünüyorum da, acaba doğru mu düşünüyorum derdim bu, sorguluyorum.

Eğer "Başbakan İsmimi Aldı" ve "Süs" filmlerini çeken sizseniz şu an sinemada gösterime girebilecek yapıda film çekebileceğinize inanıyorum. Uzun metraj denemesi yapabilecek kıvama gelmişsiniz benim fikrime göre.

Başlığı daha fazla dağıtmadan susayım ben en iyisi sizin bıraktığınız yerden devam etsin. Biraz cesaret vereyim istedim. Sanırım şu an ihtiyacınız olan bir şey bu.

Ne kadar doğrudur bilmiyorum üstüne araştırma falan yapmadım ama hocalardan biri Uğur Yücel'in Yazı Tura filminin dandik miniDV kameralar ile yapıldığını söylemişti. Tabi bu 2004 yılıydı, öte yandan bildiğim kadarıyla The Man From Earth de Panasonic'in MiniDV bir kamerasıyla çekilmişti. Görüntüden bahsedeceksek çözünürlük başlı başına tek neden değil zaten renk, ton, keskinlik, dynamic range vb. bir sürü neden daha vardır. Ama benim şahsi fikrim iyi senaryo, iyi oyunculuk, iyi teknik yönetim vasat üstü/standart bir kamera kalitesini çok rahat göz ardı ettirebilir ki bence yine buna en büyük örnek The Man From Earth bana göre.

550D bence çok rahat işi götürür eğer film iyi olursa. Ki geçen gün öğrendim 5D MkII ve MkIII'e Magic Bullet ile Raw video çekme özelliği geliyormuş sanırım belki bu özellik 550D'ye de gelebilir ama zor tabi işlemci gücü çok düşük 5D'ye göre ama belli olmaz. Eğer tabi böyle bir özellik gelirse 550D'ye gayet de iyi bir sinema görüntüsü alınabilir ki dediğim gibi kötü bir görüntü (Görüntü yönetimi değil görüntü dikkat çekerim) iyi bir film olduğu takdirde gayet göz ardı edilebilir hatta göze çarpmaz bile (1500. kez The Man From Earth örneği)

Tüm bunların yanı sıra 550D'de TechniColor CineStyle ile yapılan çekimler (Ve iyi bir post çalışması) gayet sağlam sonuçlar verebiliyor.

Kısaca bana göre 550D + Technicolor CineStyle + ML + 50mm f1.8, 35mm f2 vb. fiyat/performans lensleri ile kameradan gayet sağlam sonuçlar alınabilir bana göre hatta bana göreyi geçtim gayet alınabilir. Adamlar 5D ve 7D ile Hollywood prodüksiyonları oluşturuyorsa 550D de gayet bağımsız bir filmde kullanılabilir hiç de göze batmaz doğru bir kullanımla ve arttırıyorum, üstüne üstlük milletin ağzının açık kalacağı bir görüntü kalitesi bile elde edilebilir. Şöyle CineStyle + 550D sonuçları;

(Ki bu üstteki bence bu aralarında en görülmeye değer olanı)

500d?

bence de 550d yeterli ki bunun gördüğüm en son örneği forumdan oldu: "kaşık" 🙂
(benim gördüğüm ilk örnek mi ki acep, en son gördüğüm örneği diye hava attık emme 😀 )

Eğer "Başbakan İsmimi Aldı" ve "Süs" filmlerini çeken sizseniz şu an sinemada gösterime girebilecek yapıda film çekebileceğinize inanıyorum. Uzun metraj denemesi yapabilecek kıvama gelmişsiniz benim fikrime göre.

Başlığı daha fazla dağıtmadan susayım ben en iyisi sizin bıraktığınız yerden devam etsin. Biraz cesaret vereyim istedim. Sanırım şu an ihtiyacınız olan bir şey bu.

Teşekkür ederim iyi niyetin için.
Özel mesajı aldım. Bir kordine olabilelim konuşuruz.

35mm çekilmiş bi filmin blurayini 107" ekranda izledikten sonra dslra olan inancımı kaybetmiştim ama ışık doğru kullanılırsa dslrlar yeter bence. Homeros'un örneklerinin dışında şöyle bi film gördüm, epey yaklaşılmış sinema dokusuna, [vimeo] http://www.vimeo.com/39988151 [/vimeo]
Bu tip dijital müdahaleler perdede sırıtır mı sırıtmaz mı perdede izlemeli.

Geçenlerde 550d'de düşük çözünürlükte raw kayıt yapmanın mümkün olduğunu, üstünde çalıştıklarını açıkladılar. 600d'de düşük çözünürlükte raw video kaydı yapılabiliyormuş artık, ama makinelerin ömrü uzun olmaz gibime geliyor benim, arıza çıkabilir. Bi yandanda Mark III'ü Red'le karşılaştırıyolar.

500d nin hiç mi umudu yok? 🙂