Forum

CNBCE Dizilerindeki G. Yönetimi Türk Filmlerinde Niye Yok ?

22 Gönderi
9 Üyeler
0 Reactions
3,946 Görüntüleme
 ikon
(@ikon)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Arkadaşlar CNBCE'de ki dizilerde müthiş bir görüntü yönetimi var, ışık kullanımı var. Bu kaliteyi ve performansı nasıl yakalıyorlar sizce, bizim bir çok sinema filmimizden bile kat be kat daha iyi görüntü yönetimine sahipler. Buna Türk Sineması veya dizileri nasıl ulaşır sizce, mümkün müdür ?

 
Gönderildi : 26/07/2011 4:21 pm
 Hepa
(@hepa)
Gönderi: 0
 

Bizdekiler nası olsa izleniyor kıvamında olduğu için, ışık şeflerine basın ışığı her yer aydınlık olsun denildiği için ve buna benzer nası olsa izleniyor, gideri var... diye dizi yapıldığı için bu standartlara ulaşmak bence imkansıza yakın. Gizli Dosyalar, Bıçak Sırtı, Kurtlar Vadisi, Muhteşem Yüzyıl sanırım görüntü konusunda Türkiye'deki öne çıkmış yapımlar.

*our AC-130 in the air

 
Gönderildi : 26/07/2011 5:52 pm
(@babaluga)
Gönderi: 0
 

Öncelikle bunun bir kültür olduğunu söylemekte fayda var.. Her zaman başımıza gelen bir şey bu "her yeri aydınlansın, algılansın".. Fotoğrafta da filmde de bu böyle..
Neden? Çünkü bunu isteyen adamın görgüsü o kadar.. Haa yapmazsan ne olur iş geri döner paranı alamazsın..

 
Gönderildi : 26/07/2011 6:04 pm
(@fulgura)
Gönderi: 0
 

ABD'de saati 100 dolara çalışan ışıkçı ister blockbuster Hollywood projesi olsun ister sen hafta sonu amatör projene davet ettiğin için gelsin, aynı ciddiyetle çalıştığı için.

Bizde bir set ekibini dıştan izle; genelde en ayak işini yapan adamın bile kasıntıdan kırılacak olduğunu görüyorsun. Sanki etrafa ahkam kesmek için bu sektöre girmişler gibi. İşe bakıyorsun... eh.

Bir sahnenin görüntü yönetmenliğini yapmak için önce o sahneyi kafanda sonuna dek çekmen lazım. Demek adam kafasını bu işe vermiyor, Babaluga'nın dediği gibi "oldu işte ya, heryer ışıl ışıl" deyip geçiyor. Vatandaş soruyor mu "Bu dizinin görüntüsü neden CNBC-E kanalındaki Amerikan dizilerinde farklı yahu?" diye. İzleyen görmeyince?

Birde kültür derken aklıma geldi: Bizde evlerde tavan ışıklandırması yaygındır. Ya ampul, ya da zengin gösterir diye avize vardır. Batı'da genelde "ortam aydınlatması" diye çok noktalı ve abajur/aplike kaynaklı bir iç mekan aydınlatması yaygın. Bir insanın evine girince kontrast görüyorsun. Karanlıklar, kontrollü aydınlıklar ve en önemlisi gölgeler var. Bizde keskin bir aydınlatma var ve gölgeleri yok ediyor. Ortam ışığının yarattığı gölgelerle fotoğraf çekmek ile flash kullanıp ortamı ışıkla yıkamak farkı gibi. Aynı ortamı videoda oluşturunca bizdeki dizilerde daha videomsu bir hava yaygın iken adamlar "nasıl yaparız da şu duvardaki resmin camından ışık sektirip oyuncunun saçları etrafında rim yaparız?" diye işin hem sanatçılığını hem de mühendisliğini yapıyor, 20 sene bunu yapıp sonra da kitabını yazıyor.

Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.

Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.

 
Gönderildi : 26/07/2011 8:35 pm
 ikon
(@ikon)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Bizdeki dizileri geçtim ben arkadaşlar. Sağlam uzun metraj filmlerimizde bile bu görüntü yönetimi yok. Bence yakalayamıyoruz gibi geliyor. Yani ordaki renk doygunluğuda çok güzel mesela, o nereden geliyor colorcılarımı çok iyi ? Yani bizden bunu yapabilecek bir görüntü yönetmeni yok bence şuan. Ben biraz bu konuda araştırma yaptım, kamera olarak panavision kullanıyorlamış. Panavision amerikada yaygın bir kamera iyi projelerde kullanılan, satışı yasak olan sadece üretici firmadan kiralanabilen bir kameraymış.

 
Gönderildi : 27/07/2011 11:38 pm
(@fulgura)
Gönderi: 0
 

Sorun ekipman/kamera değil. Bizde de dünyanın her yerinde kullanılan aynı ekipmanlar var. Mesele nasıl kullanılacağı. Sinemayı sinema yapan en önemli şey ışık kullanımıdır. İStersen handicam ile çek, ışığı doğru kullanmazsan aynı etkiyi vermez.

Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.

Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.

 
Gönderildi : 27/07/2011 11:55 pm
 Hepa
(@hepa)
Gönderi: 0
 

Yani bahsedilen gibi ekipmanla olsaydı herkes yapardı.Ama Türkiye'yi de boş geçmemek lazım.Sonuçta çok iyi görüntü yönetmenleri, kurgucular ve coloristler var.

Şöyle bir durumda var ki... Ham 35mm görüntülerini izleseydiniz "Bu ne len" derdiniz, her ne kadar sette yapılsa da coloristinde hollywood tribinde filmlerde katkısı çok fazla.

*our AC-130 in the air

 
Gönderildi : 28/07/2011 12:24 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Bu konu tartışmaya çok da açık değil. Sebebi bu kalitedeki dizilere talebin olmamasıdır.

Talep bazen yaratılmalıdır diyenler olacaktır. O da doğrudur. Arada denemeler oluyor ama o da para sıkıntısıyla darmadağın ediliyor.

Ancak benim görüşümde asıl sebep talep olmaması.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 28/07/2011 3:44 am
 ikon
(@ikon)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Sorun ekipman/kamera değil. Bizde de dünyanın her yerinde kullanılan aynı ekipmanlar var. Mesele nasıl kullanılacağı. Sinemayı sinema yapan en önemli şey ışık kullanımıdır. İStersen handicam ile çek, ışığı doğru kullanmazsan aynı etkiyi vermez.

Aslında arkadaşlar benim konuşmak istediğim tamda buydu. Yani elbetteki dizi olarak bu tarz diziye talepte yok, eldekiler yetiyor vs ama ben diziden ziyade ; oranın dizisindeki görüntü yönetimi, ışık kullanımını dahi biz yapamıyoruz (sinema filmlerimizde). Hani bence talepte olsa yapamayız diye düşünüyorum, ışıkta çok çok iyiler diye düşünüyorum. Ve ben bu nasıl yapılır, Türkiye'de nasıl başarılır bunu merak ediyorum. Örneğin ben naçizane ileride görüntü yönetmeni olmak istiyorum. Bu anlamda fotoğrafla ilgilendim, ödüller aldım. Işık konusunda Türkiye'de böyle bir gerilik var bence. Yani çok teknik olacak belki ama, şu tarz bir bilgisi olan varmı ; oradaki görüntü yönetmenleri şu şekilde düşünerek ve şu şekilde ortamda ışık kurmaya çalışarak çalışıyorlar, şöyle düşünüyorlar, başarılılar çünkü şunlar şunlar var gibi. Bunu tartışmak istedim daha çok.

 
Gönderildi : 29/07/2011 2:28 am
(@fulgura)
Gönderi: 0
 

Sırf bu beceri/meslek için yazılmış onca kitap ve hatta belgesel var. İnsan DP olmayı bilinçli olarak kafasına koyarsa bu yolda yürürken bunları tek tek ziyaret eder sanırım.

Mesela: (elimde olanlar)

Cameraman The Life and Work of Jack Cardiff (2010) belgesel

Cinematography: Theory and Practice: Image Making for Cinematographers, Directors, and Videographers

Light and Lens: Photography in the Digital Age

Paul Wheeler, Practical Cinematography, Second Edition

Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.

Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.

 
Gönderildi : 29/07/2011 2:48 am
 ikon
(@ikon)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Blain Brown'un bu kitabı "Cinematography: Theory and Practice: Image Making for Cinematographers, Directors, and Videographers" Türkçe'ye çevrili bir kitabı var bizde sinematografi kuram ve uygulama diye, onu okumuştum ben, o kitapmı acaba ?

 
Gönderildi : 29/07/2011 5:10 am
(@fulgura)
Gönderi: 0
 

Blain Brown'un bu kitabı "Cinematography: Theory and Practice: Image Making for Cinematographers, Directors, and Videographers" Türkçe'ye çevrili bir kitabı var bizde sinematografi kuram ve uygulama diye, onu okumuştum ben, o kitapmı acaba ?
Evet, eksiği yoksa esasen aynı kitap. Brown'un bir de Sinema ve Videoda Işıklandırma diye çevrilmiş bir kitabı var.

Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.

Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.

 
Gönderildi : 29/07/2011 3:10 pm
 ikon
(@ikon)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Bi haber (habersiz) diycektin herhalde dimi ?

 
Gönderildi : 29/07/2011 11:26 pm
(@milofx)
Gönderi: 0
 

Şimdi ülkemizdeki görüntü yönetmenlerini bir kalemde harcamak biraz ayıp oluyor arkadaşlar. Emin olun bizde de dünya kalitesinde işini çok iyi bilen görüntü yönetmenleri var. Tabii bunlar özellikle reklam sektörünü tercih ediyorlar çalışmak için, sonuçta şartlar daha iyi. Bu nedenle reklam filmlerimizin büyük bir kısmında görüntü dünya kalitesini yakalamış durumdadır.

Dizi ve sinemaya gelince üzerine tartışılacak bir sürü detay olmakla birlikte esas sorun basit bir matematikten kaynaklanmaktadır.

Yabancı dizilerin çoğunun ortalama bölüm başı bütçesi 5 milyon dolar civarında ve bölüm süreleri de 40 dakika civarındadır. Bizde ise bölüm süreleri 90 dakika, bölüm başı bütçe yaklaşık 400 bin. Biz sezon başına 35-40 bölüm çekiyoruz adamlar en fazla 24 bölüm çekiyorlar hatta iddialı dizilerin çoğu çok daha az bölümle sezon yapıyor mesela Game of Thrones un sezonları 10 bölüm bildiğiniz gibi.

Daha önce başka bir konunun altında bahsettiğim yapım üçgeni mevzusunu bir kere daha tekrarlamak isterim. Yapımın üç önemli unsuru hız, kalite ve ucuzluktur. Bunların üçü birden aynı yapımda olamaz. Yani ucuz ve kaliteli bir yapım için uzun süreye ihtiyacınız olur ya da Hızlı ve kaliteli bir yapım ucuza malolmaz gibi.
Bu durumda adamlar bizden çok daha uzun vakitlerde çok daha büyük paralarla çok daha kısa işler çekiyorlar doğal olarak da kalite tavan yapıyor. Biz eğer bu denklemin faturasını sadece görüntü yönetmenlerine kesersek haksızlık etmiş oluruz...

 
Gönderildi : 30/07/2011 8:03 pm
 Hepa
(@hepa)
Gönderi: 0
 

Milo katilmamak elde degil hem de yeni dizilerin goruntu kalitesi artmisken (gd sagolsun) ama iste genel kalitesizlik sorunu hepsini etkiliyor

*our AC-130 in the air

 
Gönderildi : 30/07/2011 8:49 pm
Sayfa 1 / 2
Paylaş: