Aslında zor sayılmaz.Tek güçlü kaynak ve kalan yerlerin isteğe göre ufak kaynaklarla beslenmesi ile elde edilebilir.
Hatta çoğu kamera arkasında tek kaynak çalışılan sahneler görüyorum.Bu noktada önemli olan kamera aslında biraz bence.. Çünkü dinamik diyafram aralığı (umarım doğru adı budur) düşükse kontrast artıyor, o yumuşak ışık dağılımı elde edilemiyor.Bu noktada tabi en iyi verim 35 mm de..

Tabi ben haliyle, dijital kameralar için soruyorum olabildiğince yakın etki nasıl elde edilir diye.
İş post-prodüksiyona kalıyor sanki biraz.

Bir de dinamik diyafram aralığı'nın ingilizcesi nedir, öyle aratalım.

Şimdi postta ışık ekleme olayı filan varmış ancak ben öyle bir uygulama yapmadığım için detaylarını bilemiyorum.
Kamerada ND filtre ile yine dengelenebiliyor, ancak bol ışık şart.
Bir de bu tip şeyleri anlatma konusunda çok başarısızım 😀

Dynamic High Rage veya Dynamic Range diye geçiyor bildiğim kadarı ile.

Dinamik Aralık, Dynamic Range yani ama Dinamik Diyafram Aralığı daha güzel bir çeviri aslında. Dinamik aralık dediğimiz kameranın algılayabildiği en parlak ile en karanlık değerlerinin arası. Filmli kameralarda bu 13 14 lerde, sayısalda ise RED teoride 12 13 leri gördüğünü söylüyor ancak kanıtlayan olmadı henüz.

Postda da bu etkiyi verebilirsin az çok, ya da olanı daha vurgulu hale getirebilirsin. Gölgeleri boğarsın (Shadows), parlakları (Highlights) da açarsın. Benim çok sevdiğim bir etkidir, fotolarla oynarken kullanırım sık sık, HDR etkisi de verir biraz zaten hdr'nin yaptığı da benzer bir şeydir. Ama tabii HDR için bu filtreden 3 4 kere atmak gerek.

Tamam anladım mevzuyu. Bana çok etkileyici geliyor bu ışıklandırma.
Bir de bu aralar resim sanatındaki ışıklandırmaları sinemayla ilişkilendirme gibi bir takıntım ortaya çıktı.
Vardır gerçi muhakkak bunu yapmış olanlar ama ben kendi yaratıcılığımla ve de tabi ki dijital sınırlar içerisinde bunlara ulaşmayı amaçlıyorum. Yeni başlık ve sorularla karşınızda olacağım. 🙂

Onu önce fotoğrafla yapmalısın, zira örnek aldığın sanat akımının sonunu fotoğraf getirdi. Günümüzde yine fotoğraf gerçekçiliğinde çalışma yapan ressamlar var ancak tüm bu dışvurumculuktur, kübizmdir vs.dir hep fotoğrafın icadıyla başlar.

Barry Lyndon'ı da izlemediysen izle mutlak yani o "resimselliği" yakalayabilmek için sadece mum ışığıyla sahneler çekti Kubrick Nasa'ya özel objektif yaptırıp..

Bu arada şu an yüksek asa ile çalışabiliyoruz, o zamanlar abilerin o kadar fazla seçeneği de yokmuş..

Bu başlık niye Görüntü Yönetimi kısmında. Benim anlamadığım bir şey mi dönüyo burda nedir. 🙂

Işığın bu kısmıı(tasarım, yaratım) görüntü yönetimi ve yönetmeniyle ilgili çünkü.
Işık başlığı daha teknik ağırlıklı olmalı zaten.

Tamamdır, bir dümenler çeviriyorsunuz demek ki.

Bu etkiyi güneş ışığında nasıl yaratabiliriz mesela. O daha zordur herhalde.
Güneş ışığını idare etmek gerekecek benzer şekilde.

Güneş ışığını kontrol etmek açık hava düşük büte için neredeyse imkansız, beyaz yatak örtülerini birbirine dikerek kocaman bir beyaz kumaş elde edebilirsin belki en gerillacası:D Böylece güneşin geldiği yöne koyup hem engeller hem homojen hale getirirsin.

Homojen hale getirirse bence istediği etki dağılır bence. Resimlerdeki ana etken keskin gölgeler ve yüksek kontrast.