35mm Dijital karşılaştırması üzerine bir miktar eski olsada yararlı olabileceğini düşündüğüm bir yazı.
Eğer bir partide bir doktorla karsılaşırsanız, er ya da geç, birisinin hoş olmayan sağlık problemleri hakkında doktorun fikirlerini öğrenmeye çalıştığına şahit olursunuz.
Ayni şey avukatlar için de geçerlidir. Onlar da, sürekli, bedavaya danışmanlık yapmak zorunda kalırlar. Araba tamircileri ise, otomobillerinden gelen tuhaf mekanik sesin kaynağını izah edenleri uzak tutamazlar kendilerinden.
Çevremi saran bu tür insanlara sempati duyarım. (Elbette avukatlar hariç). Birisi, eninde sonunda bir dijital fotoğraf makinesi dergisine yazdığımı öğrenince, “ Piyasadaki en iyi fotoğraf makinesi hangisi?”, “Neden çektiğim fotoğraflar net olmuyor?” ya da en kritiği “ Neden sen konuşurken su güzel sarışın kız uzaklaştı?” gibi soruların bombardımanına tutarlar.
Bununla birlikte en yaygın soru “ Dijital fotoğraf makineleri filmin yerini alacak mı?” sorusudur. Soruyu cevaplayıp, ayni zamanda sarışın kızla sohbete girişmeye çalışırken, gayet açık olarak verdiğim cevap şudur;
Standart bir filmin testi sırasında izlenilen yol, siyah ve beyaz çizgilerden oluşan ızgara seklini, çizgilerin biri diğerinden ayrılamaz hale gelene kadar adım adım küçültmektir. İdeal şartlar altında, kaliteli bir 100 ASA renkli negatif film, milimetrede yaklaşık 80 tane çizgi çiftini kaldırabilir. Bunu bir dijital fotoğraf makinesi ile kıyaslayabilmek için, bir çizgi çiftinin bir piksel demek olmadığını hatırlamak zorundasınız. Gerçekte, komşu iki çizgiyi ayırt etmek için, en az iki piksele ihtiyaç duyarsınız, bu demektir ki, 100 ASA bir filmin yaklaşık olarak eşdeğeri milimetrede 160 pikseldir.
O halde, megapiksel terimleriyle yazarsak bu ne demektir? 35mm bir film karesi 36mm x 24mm, yani resim alanı 5760x3840 pikseldir. Ya da toplam olarak söylersek 22.12 megapiksel. O halde bir film, dijital makinelerden daha iyi bir sonuç verir diyebilir miyiz?
Tam olarak değil. İlk olarak, 35mm bir filmin bu kapasitesi yapay ve ideal şartlar altında geçerlidir. Fotoğraf bir objektifle çekilmek zorundadır ve en iyi objektifler bile filmin kaldırabileceği bu çözünürlüğü vermekten uzaktır. Gerçekte zoom objektifler milimetrede 40 ya da 50 çizgi çiftinden fazlasını kaldıramazlar. Bu demektir ki, toplam çözünürlük 2880x1920 piksele ya da 5.5 megapiksele düşüverir.
Bunları söylediğim şu an bile, bu çözünürlüğü veren dijital fotoğraf makineleri var. Fujifilm’in FinePix 6900Z ve SI Pro’su interpole edilmiş 6 megapiksel görüntü üreten, Minolta Dimage 7 ise gerçek çözünürlük olarak 5.24 megapiksel görüntü üreten sensörlere sahipler. Pentax, 6 megapiksel çözünürlükte sensör içeren, standart 35mm makinelerin objektifleri kullanabilecek bir model piyasaya sürecek. Profesyoneller için, büyük bütçeler gerektirmekle birlikte, Kodak DSC660 modeli de 6 megapiksel çözünürlükte bir performans sunuyor.
Dijital ve filmi karşılaştırırken dikkate alınması gereken bir diğer parametre, karedeki en parlak ve en karanlık bölgeleri ayni anda kaldırabilme özelliğidir. Bu konu en profesyonel fotoğrafçılar için bile ciddi bir baş ağrısı kaynağıdır. Kimyasal filmler için bu aralık genellikle oldukça sınırlıdır. Bu ise, karenizi tam olarak doğru pozlayamayacağınız ve bir çok bilgiyi kaybedeceğiniz anlamına gelir ki, basitçe, film görüntüyü tam anlamıyla kaydedemiyor diyebiliriz bu durum için.
Mevcut nesil CCD’ler, klasik 35mm filmlerden çok daha geniş bir aralığa müsaade ederler. Bu ise dijital fotoğraf makinelerinin daha kötü ışık şartlarında bile, klasik 35mm filmlerden çok daha kullanışlı olacağı anlamına gelir. İste bu sebeptendir ki bir çok profesyonel fotoğrafçı artık dijitale kaymaktadır.
Şimdi, bizim güzel sarışın kız nerede? Yoksa avukatla birlikte mi gitti?
Clifford Smith
Digital Photography Made Easy, Paragon Publishing Ltd.
Çeviren : Muharrem Çakmak / Mayıs 2004 / Karlsruhe
"Giydikçe açılır" diyen tezgahtar, "uzadıkça şekil alır" diyen kuaför, "zamanla unutursun" diyen arkadaş... Bunların hepsi aynı örgüte üye...