Forum

"Yönetmen kurg...
 

"Yönetmen kurgusu" meselesi....

16 Gönderi
7 Üyeler
0 Reactions
5,380 Görüntüleme
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

"DVD çıktı, mertlik bozuldu" diye düşünen bir kesim var, bu bir gerçek. Bende kısmen bu topluluğun bir üyesiyim.

Filmi, filmin dışında yaşatan bir ürün DVD. Röpler, atılmış sahneler, set arkaları, efektler....

Hadi bunlar neyse, eğlenceli olabiliyorlar belki ama esas sıkıcı olan şu ki: Artık çok fazla filmin yönetmen kurgusu versiyonunu var. Belki de hiçbir film tek bir film değil. Ve söz konusu versiyonlar bazen filmin içeriğini şaşırtıcı derecede değiştiriyor.

Hangisi esas Kıyamet? Hangisi esas Blade Runner, Hangisi esas Katil DOğanlar? Hangisi esas T2? Hangisi esas film?

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 13/05/2009 6:47 pm
(@mr-vengeance)
Gönderi: 16
 

"Artık çok fazla filmin yönetmen kurgusu versiyonunu var."

hiç bir şey anlamadım.nasıl çok fazla filmin yönetmen kurgusu versiyonu var ?

- aaağbi 3ccd nedir yani?
- aaabicim yani ccd,3ccd dediğin yooordun kaymaadır.

 
Gönderildi : 13/05/2009 8:35 pm
(@mr-badii)
Gönderi: 0
 

Bazı filmlerde, özellikle Amerikan filmlerinde yönetmenden bağımsız olarak (yönetmenin kurgu yapıldığı sırada orada olmaması), kurgu işini yöneten ayrı bir insan oluyor. Tabii bu adam filmi kafasına göre kurgulamıyor. Çünkü yapacağı iş belli. Fakat bazen yönetmen bunu beğenmeyebiliyor ve film, yönetmenin denetiminde yeniden kurgulanıyor. Bazen bizzat yönetmen kurguyu yapıyor.

Bana göre "Director's Cut" yani "Yönetmenin Kurgusu" asıl filmdir.

 
Gönderildi : 13/05/2009 9:07 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Bazı filmlerde, özellikle Amerikan filmlerinde yönetmenden bağımsız olarak (yönetmenin kurgu yapıldığı sırada orada olmaması), kurgu işini yöneten ayrı bir insan oluyor. Tabii bu adam filmi kafasına göre kurgulamıyor. Çünkü yapacağı iş belli. Fakat bazen yönetmen bunu beğenmeyebiliyor ve film, yönetmenin denetiminde yeniden kurgulanıyor. Bazen bizzat yönetmen kurguyu yapıyor.

Bana göre "Director's Cut" yani "Yönetmenin Kurgusu" asıl filmdir.
Olay böyle değil çoğunlukla. Yönetmenlerin kurguya giremediği sistem 50lerde kaldı. En bilinen örneklerinden biri de Welles'in Touch of Evil'ıdır ki kendisi kurguya sokulmamıştır ve film kendisine izletildiğinde 58 sayfalık bir düzeltme metni yazar ve bu düzeltmeler uygulanmasını "rica" eder (talep etme yetkisi yoktur). Uygulanmaz tabii ama yıllar sonra o 58 sayfalık düzeltmelerin yapıldığı sürümü de çıkar.

Günümüzde ise olay tamamen stüdyo ve MPAA baskısıyla alakalı. Yani filmin Final Cut hakkı kimdeyse onun dediği olur. Eğer kontratında Final Cut (son kurgu) yönetmene aittir ibaresi yoksa, stüdyo beğenmediği filmi dağıtmama hakkına dahi sahiptir ve dağıtılabilmesi için stüdyo dilediği baskıyı yapabilir yönetmen üzerinde. Orada iş yönetmenin iradesine bakar. Terry Gilliam kadar deliyseniz, stüdyonun direttiği şeyleri yapmaz, sonra filminizi resmen "çalarak", kaçak olarak festivalde gösterime sokabilir, inanılmaz iyi eleştiriler alıp stüdyoyu filmi değişiklik yapmaksızın yayına sokmaya ikna edebilirsiniz. Tabii elinizdeki filmin Brazil kadar iyi bir film olması gerekir.

Alien 3'te David Fincher'ın başındaki stüdyo baskısı daha set ortamındayken inanılmaz boyutlardadır, o da seti terkeder ve filmin çekimlerini dahi tamamlamaz. Hâlen daha da Alien 3'ün kendisine ait olduğunu kabul etmez. Benim haberdar olduğum en güncel örnek ise Babylon A.D.. Yönetmenin kurguya dahi giremediğine dair söylentiler mevcut.. Özellikle 2. yarıda çok belli oluyor bu. İnanılmaz potansiyele sahip bir film madara olup gidiyor.

Sansür olayı ise başka bir olay. Örneğin Amerika'da MPAA şiddete gayet müsmaha gösterirken, cinsel içeriği çok ciddi biçimde sansürler. Bunlar da daha düşük yaş sınır elde etmek için filmlerden kısıtlamaya (sansüre) götürür. Sınırlama istemeyen yönetmenler NC-17 ( en yüksek yaş sınır, 17 yaşından küçükler hiçbir şekilde izleyemez) filmler çekmek isterler genelde ancak stüdyolar seyirci sayısını düşüreceğinden çeşitli sahnelerin atılarak yaş sınırının aşağıya çekilmesini isterler. Dediğim gibi şiddete müsamaha daha fazla bu konuda. Bu konuda This Film Is Not Yet Rated belgesilini tavsiye ederim. Bu da alışageldiğimiz Unrated ibaresini doğurur tabii. Bunu da sık sık görürüz film DVDlerinde, özellikle gençlik filmlerinde ve şiddet filmlerinde (birinde daha çok meme, diğerinde daha çok kan demektir bu).

Bağımsız sinemanın gücü, çekiciliği ve yaratıcılığı da buradan gelir zaten. Başınızda bir stüdyo yoktur, sadece finansörleriniz vardır ve bunların film üstünde söz hakları pek fazla değildir. Yönetmen dilediğini yapabilir. Buradaki tek sorun, stüdyo filmlerindeki kadar büyük bütçeler çıkarmanın zorluğudur. Yapanlar var, o ayrı, ama çok büyük isim olmak lazım, o zaman da zaten Final Cut alabiliyorsunuz.

Bir diğer sebep ise film süresi sorunudur. Sinemalarda 30 dakikalık ek süre, birkaç seansın iptaline tekabül edebilir. Bu da filminizin binlerce salonda günde 2 kez daha az gösterilecek demektir. Bu nedenle de kısıtlamalara gidilir zaman zaman. Daha sonra dvdde, dilendiği kadar süre eklenir. Bu Director's Cut da olabilir, Extended Cut da (genişletilmiş). Genişletilmiş sürümlerin genelde pek iyi sonuçlanmadığı bilinmektedir. LOTR 1 ve 2'nin genişletilmişleri muhteşem olmasına karşın, 3. filminki tamamen saçmalıktır örneğin.

Yani yönetmenin kurgusu olayı öyle haybeye çıkmış bir olay değil. Günümüzde onun dahi zaman zaman sömürüldüğü doğru. Ama az biraz araştırma ile onun da içinden çıkmak mümkün.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 13/05/2009 9:27 pm
(@mr-badii)
Gönderi: 0
 

Ben bu "Final Cut hakkı" muhabbetini bilmiyordum. Sadece yapımcının film üzerinde etkisi olacağını zannederdim. Açıkladığın için teşekkürler.

 
Gönderildi : 13/05/2009 9:37 pm
(@franc)
Gönderi: 0
 

Yapanlar var, o ayrı, ama çok büyük isim olmak lazım, o zaman da zaten Final Cut alabiliyorsunuz.

Bişe sorcam Fincher, Fight Club'ı çekmiş olsa, sonra bu Allien 3 projesinde aynı baskıyı yer miydi? Yani sorduğum büyük derken, neyi baz alıyor? Başka örnekde verebilirsin mesala şunun başına geldi, gibisinden. Ama elinde sağlam işler olanlardan. : ) Merak ettim çünkü. Şimdiden sağol bu arada.

 
Gönderildi : 14/05/2009 2:51 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Yemezdi tabii ki. Büyüklüğün tanımı şu, seyirci adınızı biliyor mu? Bugün Jerry Bruckheimmer dediğinizde, onun bir kitlesi var, getireceği en az gişe belli. İnsanlar giderken ne göreceklerini bilerek gidiyorlar. En az bir araba bir uçak bir de gemi patlayacak (bkz. Transformers 2 fragmanı).

Yani diğer bir deyişle, gişe getirecek yönetmenlerin üzerinde daha az baskı oluyor. Ama bu Kubrick'in Eyes Wide Shut'ında bile oldu örneğin. Filmde bir grup seks sahnesi var ve bu Nc-17 yaş sınırı getirtiyordu beraberinde, stüdyo baskısıyla bu sahneye efektle insanlar eklendi ve sansür uygulandı Amerika'da bu şekilde R ile girdi (Kubrick hayatta olsaydı Amerika'da gösterilmezdi film tahminimce).

Çok filmin başına geliyor bu. Aklımda yok şu anda pek.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 14/05/2009 3:40 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Bu, stüdyo baskısı, yönetmenin direnişi konusunda çok sayıda örnek var. Dude'un söylediği Terry Gilliam'ın Brazil efsanesi ilk akla geleni tabi. Onun dışında Orson Welles, Alfred Hitchcock, Robert Zemeckis falan bile bu konuda stüdyo baskısı görmüş hatta filmlerini istedikleri gibi gösterime çıkaramamış sinemacılar.

Ama benim bu başlıkta söylemek istediğim şey biraz farklı: artık, sadece stüdyonun gişe kaygısı ya da stüdyo baskısı falan olmadan, bizzat filmi yazanlar ya da yönetenler illa dvdlerde farklı bir kurgu yapıyorlar. Mesela Yeni nesil ajan xxx'n bir yönetmen kurgusu dvdsi var. DVD'lerden de para kazanılıyor tabii ki, buna yönelik bir çaba olabilir. Ama yine de buradaki yaklaşım yukarıda konuştuklarımızdan farklı.

Sanki.... bu film izlenmiş, bir klasik olmuş, sevilmiş saygı duyulmuş, sonrasında da bir "sinemasal olgu" haline gelmiş. Artık ilk gösterilmiş hali ezberlenmiş, şimdi de "bakın sizin izlediğiniz sanat eseri aslında böyle de olabilir. Böylesine zengin bir film bu" falan gibi bir ima sözkonusu gibi geliyor bana.

Şimdi.... The Exorcist, 30. yıldönümüzde yeni bir kurguyla gösterime girmişti. İŞte ÖRümcek yürüyüşü sahnesi falan eklenmişti. The Exorcist, sevin ya da sevmeyin sinema tarihinde kendine yer bulmuş bir filmdir, bu açık. İşte bu filmin yıllar sonra yeni bir kurguyla gösterime girmesi gişe odaklı bir çalışma olsa da çok garip sayılmaz çünkü bu film, evet ezberlenmiştir, evet bir klasiktir. En azından azımsanamayacak bir kesim için.

Ancak bu kapsamda olmayan filmler için yapılan bu çalışmalar daha çok, filmin sadece kendi başına yeterli ilgiyi, sevgiyi, saygıyı çekemeyip ek kampanyalarla ek ilgi çekmeye çalışmasının bir göstergesi gibi geliyor bana. XXX budur. Mevcut ilgi/sevgi puanı= 3. Yönetmen kurgusundan sonra= 3,5. DVD satışları 4 milyondan 5'e çıktı. Yeni kurgu üzerine biraz konuşuldu, hatta tartışma çıktı "bu kurgu daha iyiymiş" falan diye. Fİlmin reytingi arttı. İlgi/sevgi de arttı.... gibi....

Bİlemiyorum açıklayabildim mi?

Bana göre film birdir, tektir. Mutlaka Blade Runner ya da T2 gibi gerçek başyapıtların, klasiklerin yönetmen kurguları filme birçok şey katıyorlardır. (İkisinin de yönetmen kurgularını özellikle edinip izleyip incelediğim için bunları örnek veriyorum) Ama gayet popüler bir filmin gösteriminden 1-2 yıl sonra yeni bir kurgusunun dvdyle piyasaya verilmesi gayet eleştirilesi bir durum.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 14/05/2009 12:29 pm
(@franc)
Gönderi: 0
 

Bu dvd olayına Lotr'da çok kızmıştım. Ben kitabını okumadım. Abim manyaktır bu konuda. Öncesini sonrasını 3lemeyi hepsini okumuştu. Filmi izlerken hep soruyordum o ne, bu kim, bu kimlerden, bu bunu niye yapmıyor diye. Sinemadan kovulmamıza yol açacaktı. : ) Velhasıl kelam, biri izleyerek bu yola bende girdim. İki Kule'ye gittiğimizde, kule yıkıldı, ei hoş gidiyor, sonra film bitti. Dönüp ilk sorduğum "Saruman'a ne oldu, her halde suyun altında kalıp ölmedi ya, 3. filmde mi öldürecekler mi bu denyoyu" dedim abime. "Bunun ölmesi lazımdı" dedi. "Ee nerde peki dedim". Apışıp kaldı adamda. Sonra polemik olup Kralın Dönüşü'nde gösterecekler denildi. Sonra DVD'ye attılar. Tabi sıralama farklıda olaiblir tam emin değilim.

Bir makalede, studyo baskı yaptı, film süresiydi, dvd satışlarıydı, Peter, "yok öyle olmadı, böyle oldu" dediydi. Bilmiyorum kesin bir bilgim yok süreç nasıl işledi ama şu bir gerçekki. Saruman kitabı okumamış biri için bile, bu şekilde kesilip atılmamalıydı, sonra nerde verirsen ver, bir filme yakışmıyor. Ben inanıyorum ki Peter bunu görmüştür. Bu kesik Dvd, baskı, veya her ne için kesildirse bence Lotr'de kara bir lekedir benim için.

Kurgu olayında Görkem'e aynen katılıyorum.

 
Gönderildi : 14/05/2009 5:42 pm
(@sickman)
Gönderi: 3651
 

LOTR'de extended versiyonunda alttaki sahne var, normal versiyonunda yok, ama kitapta orada da ölmüyordu diye hatırlıyorum. Sonunda mafya olup Hobbitköy'e sarıyor ama tabi filmde yok orası.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 14/05/2009 6:05 pm
(@franc)
Gönderi: 0
 

Ama mesele şu sickman, ben Lotr'i okumadım, kişisel zevkle alakalı bir şekilde hoşuma giden bir türde değil. Yanımda biri olmasa, veya ben bunu araştırmasam. Derdim bu kesin 3 de ölecek. Sonra 3. film bittiğinde, sinemada her keş coşku içinde sinemayı terk ederken, ben hala, "Saruman vardı , la ne oldu bu adama..." şeklinde saya saya sinemayı terk ediyor olurdum. : ) Yani filmi o kadar etkliyor ki bu kesikler, sonradan eklenen sahneler. Ticari veya ne olursa olsun. Film tek olmalıdır, sonrasında yok bak bu böyleydi, yok işte yönetmen bunu ekledi, studyo bunu soktu olunca, resmen adamı aptal durumuna düşürüyorlar. Ben bilete para verdim zaten, birde DVD'ye sürüklemek ayıp yani.

 
Gönderildi : 14/05/2009 6:13 pm
(@sickman)
Gönderi: 3651
 

Sana ayıp o kesin zaten de, Tolkien'e ve esere de ayrı ayıp. Yapıyorsun madem tam yap. Ama işte bu kadar çok paranın döndüğü yerde bunlar olur.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 14/05/2009 6:16 pm
(@franc)
Gönderi: 0
 

Sana ayıp o kesin zaten de, Tolkien'e ve esere de ayrı ayıp. Yapıyorsun madem tam yap. Ama işte bu kadar çok paranın döndüğü yerde bunlar olur.

Tolkien yaşasaydı, studyo ile sözleşme yapılırken, toplarını koyardı her halde masaya. Bunu Peter'danda beklerdim asıl. Çalsaydı filmi filan, yukardaki eleman gibi. Sonra ben mesihim dese, dünyada kafadan bir ülke nufusu kadar mürid toplardı. : ) Sanırım bende kendi orta değilde küçük dünyamda hayal kuruyorum : )

 
Gönderildi : 14/05/2009 6:27 pm
(@hegel)
Gönderi: 1157
 

Ama mesele şu sickman, ben Lotr'i okumadım, kişisel zevkle alakalı bir şekilde hoşuma giden bir türde değil. Yanımda biri olmasa, veya ben bunu araştırmasam. Derdim bu kesin 3 de ölecek. Sonra 3. film bittiğinde, sinemada her keş coşku içinde sinemayı terk ederken, ben hala, "Saruman vardı , la ne oldu bu adama..." şeklinde saya saya sinemayı terk ediyor olurdum. : ) Yani filmi o kadar etkliyor ki bu kesikler, sonradan eklenen sahneler. Ticari veya ne olursa olsun. Film tek olmalıdır, sonrasında yok bak bu böyleydi, yok işte yönetmen bunu ekledi, studyo bunu soktu olunca, resmen adamı aptal durumuna düşürüyorlar. Ben bilete para verdim zaten, birde DVD'ye sürüklemek ayıp yani.

“Kahramanlar yakışıklı ve karizmatiktir bu yüzden izleyici, kendini kahramanla özdeşleştirip filmi kolaylıkla izler” gerçeğine inat, ben de kendimi Saruman ile özdeşleştirmiştim. Dediğin gibi eleman ortalıktan birden kaybolunca “Yüzüklerin Efendisi” benim için bitmişti. Filmi bırakmak için iyi bir bahanem olmuştu.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 14/05/2009 6:49 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Haydaaa.... Bu Saruman olayını kaçırmışım ben valla. Çok ilginçmiş. Milyon ton su akınca herif öldü filme göre değil mi? Ama evet, o herif böyle ölemez. 🙂

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 01/12/2009 4:24 pm
Sayfa 1 / 2
Paylaş: