Forum

Yerli Korku Filmler...
 

Yerli Korku Filmleri Hakkında

35 Gönderi
13 Üyeler
0 Reactions
10.1 K Görüntüleme
(@bagimsiz)
Gönderi: 752
Başlığı açan
 

Senaryoya ne hacet alın bir yabancı kült korku filmini çevirin yazın. Yerli korku filmi yapanların hepsi bunu yapıyor zaten.

 
Gönderildi : 29/02/2016 4:06 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Senaryoya ne hacet alın bir yabancı kült korku filmini çevirin yazın. Yerli korku filmi yapanların hepsi bunu yapıyor zaten.

Hele hele 🙂 Yapsanıza bi tane de izleyelim.

 
Gönderildi : 03/03/2016 4:11 am
(@bagimsiz)
Gönderi: 752
Başlığı açan
 

Onun da sırası gelir 🙂 Suçlamak için söylemedim onu, kitle bunu istiyor, ürün de böyle çıkıyor. Edilgen sinemacılığın kaderi.

 
Gönderildi : 03/03/2016 4:22 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Türkiye'de 1 milyon sınırına yanaşmış, 500 bin insanı cezbetmiş çok şık korku filmleri var. Seyirci zaten bunlara teveccüh ediyor. Hangi filmleri kastediyorsan onların zaten bir karşılığı yok 10 bin kişiye ulaşmıyor. Yani bilgi sahibi olmadan yanlış bir fikre kapılmışsın.

 
Gönderildi : 03/03/2016 4:34 am
(@bagimsiz)
Gönderi: 752
Başlığı açan
 

Yeterli bilgiye sahip olduğumu düşünüyordum ama yerli korku filmleri konusunda sizler daha fazla fikir sahibisiniz tabi. Bana şık gelen olmamış demek ki. Onca korku filminin üstüne Mama, Snister, Insidious gibi kısmen orijinal fikirlere sahip yabancı korkuları izlerken yerli korkuların tekrar eden hikayeleri yanlış fikre kapılmış olmamı sağlamıştır.

Bu arada 10 bine ulaşamayan bazı filmleri yapanlar da burada. Onlara da cevap hakkı doğabilir 🙂

 
Gönderildi : 03/03/2016 4:52 am
(@admin)
Gönderi: 0
Admin
 

Tavrında hala bir tepeden bakma var ama ben yine de açıklamaya çalışayım. Mama'yı Sinister'i çeken ekipler daha senaryoyu yazmaya başladıklarından itibaren filmin çekileceğini, en iyi lenslerle en iyi ışık ses malzemesiyle en iyi animasyon teknikleriyle vs çekileceğini bilir. Çekilen filmin 7 kıtanın en büyüğünden en küçük ülkesinin, afrika'nın köyüne kadar kusursuz bir şekilde dağıtılacağını bilir. Böyle bir güçle çekilen emperyal bir ağın ürünüyle onların sadece catering masrafıyla çekilen filmler bizdeki en iyi örnekler. O 10 bin kişiyi bulmuyor dedikleriniz zaten filmi ekerken kendileri de dikkate almıyor. Fakat bu memlekette Türk korku sinemasını seven kilenin ayrı bir yere koyduğu bir çok korku filmimiz yapımcıların kişisel çabaları ile bir çok ülkede seviliyor, satın alınıyor ve onlara da bunlar orijinal fikir olarak geliyor. Bize nasıl ki uzakdoğu korkularının değişik geldiği gibi. Uzak doğu iyi korku ürünleri vermesinin 10 sene sonrası dünyaya nam saldılar. Remake teklifleri aldılar. Yani eğer evrensellik size doğru işlemiyorsa bu bir süreç ve Türk korku sineması şu an diğer türlermizden daha avantajlı bir ivmeyle ilerliyor diğer türlere göre.

Cem yılmaz'ın çok zekice bir sorusu vardı: Evrensellik neden Greenwitch'e göre ayarlanıyor diye? Woody allen mı evrensel yoksa biz mi kıçımızı yırtıyoruz onu anlamak için. Tabii ki ronesansı kim kurduysa, emperyal kültür ağını kim işletiyorsa onun hakkıdır ama bu güç karşısında elimizdekini boklamak değil çözüm. Sevgiler.

 
Gönderildi : 15/03/2016 3:37 am
(@seddata)
Gönderi: 446
 

Türkiye'deki üç liralık döneri, Japonya'da yüz liralık sushi fiyatına satarız diyorsun. Ama biz döneri severiz sahip çıkarız, Japonya'da bizi temsil eder.

https://www.youtube.com/@seddata

 
Gönderildi : 15/03/2016 4:03 am
(@aleste)
Gönderi: 0
 

Tavrında hala bir tepeden bakma var ama ben yine de açıklamaya çalışayım. Mama'yı Sinister'i çeken ekipler daha senaryoyu yazmaya başladıklarından itibaren filmin çekileceğini, en iyi lenslerle en iyi ışık ses malzemesiyle en iyi animasyon teknikleriyle vs çekileceğini bilir. Çekilen filmin 7 kıtanın en büyüğünden en küçük ülkesinin, afrika'nın köyüne kadar kusursuz bir şekilde dağıtılacağını bilir. Böyle bir güçle çekilen emperyal bir ağın ürünüyle onların sadece catering masrafıyla çekilen filmler bizdeki en iyi örnekler. O 10 bin kişiyi bulmuyor dedikleriniz zaten filmi ekerken kendileri de dikkate almıyor. Fakat bu memlekette Türk korku sinemasını seven kilenin ayrı bir yere koyduğu bir çok korku filmimiz yapımcıların kişisel çabaları ile bir çok ülkede seviliyor, satın alınıyor ve onlara da bunlar orijinal fikir olarak geliyor. Bize nasıl ki uzakdoğu korkularının değişik geldiği gibi. Uzak doğu iyi korku ürünleri vermesinin 10 sene sonrası dünyaya nam saldılar. Remake teklifleri aldılar. Yani eğer evrensellik size doğru işlemiyorsa bu bir süreç ve Türk korku sineması şu an diğer türlermizden daha avantajlı bir ivmeyle ilerliyor diğer türlere göre.

Cem yılmaz'ın çok zekice bir sorusu vardı: Evrensellik neden Greenwitch'e göre ayarlanıyor diye? Woody allen mı evrensel yoksa biz mi kıçımızı yırtıyoruz onu anlamak için. Tabii ki ronesansı kim kurduysa, emperyal kültür ağını kim işletiyorsa onun hakkıdır ama bu güç karşısında elimizdekini boklamak değil çözüm. Sevgiler.

mama'nın fikri yıllar öncesinde bir kısa filmdi sadece. yazılmadan satın alınma durumu yok aksine uzun bir bekleyiş var. ayrıca bizdeki korku filmleri farklı bir bakış açısıdır ama suyunun suyu durumu oluyor artık. yabancılar nasıl hayalet, şeytan girme durumlarını çok farklı bakış açısı ile işleyebiliyor ise türk korku filmlerinde de buna gerek var. arkadaş bence orjinallik açısından ele almış ve haklıda.

oh be 😀

 
Gönderildi : 15/03/2016 6:50 am
(@paciente)
Gönderi: 2474
 

Yahu korku filmine fazla misyon yüklemeyin. Sonuç olarak duygu durumuna hitap eden bir tür. Hepimiz bayıla bayıla izliyoruz önemli olan da budur.
Korku olgusu kültüreldir. Yani öğrenilmiş bir duygu durumudur. Şöyle ki:
Japonya kültüründe kadın ve erkek arasında yüz yıllardır sadist bir ilişki hakimdir. Japon korku öykülerinde bu yüzdendir ki çoğunlukla bir kadın intikam almak ister. Yani bir hayalet vardır ve sizi rahatsız eder...
Türkiye'de çocukluğumuzdan bu yana cin hikayeleriyle büyüdük. "Ekmeği yere atarsan cin çarpar", "gece ıslık çalma cin gelir", "abdestsiz gezersen cin gelir", "cin çarpar falan". Koca bir toplumu cin ya da ona bağlı mistik varlıklarla korkutmuşsun. Doğal olarak da sinema ve diğer anlatılarda korku unsuru olarak tabii ki Cin kullanacaksın.
ABD'de bu iki tür korkuya daha az rastlarsınız çünkü kadın ve erkek oraya beraber göç etmiş, evlerini beraber yapmışlar ve beraber mücadele etmiştir. Gündelik yaşamlarında Cin adı pek geçmemiştir. Sadece belli cemaatlerde bu gibi mistik varlıklardan söz edilmiştir ve toplumun gündelik diline yerleşecek kadar da yaygınlaşmamıştır. Bu yüzden bir korku unsuru olarak fazla kullanılmamış.

Bir film yapıyorsunuz ve beklentiniz doğal olarak gişe yapması olur. Tür olarak da korku düşündüyseniz ve Türkiye'de yaşıyorsanız doğal olarak "Cin" temasını işleyeceksiniz. Burada mühim olan genele o duyguyu yaşatmak değil mi? Ee bu ülkenin geneli de cin ve arkadaşlarından korkar kardeşim. Hayır diyen cengaver varsa gece mezarlığa gidip ıslık çalsın bakalım, sıkar biraz 🙂

batının orijinal diye bize sattığı korku hikayelerinin çoğundan korkmuyoruz ki. Sadece prodüksiyona, efektlere ve senaryonun işleyişine güzel olmuş diyoruz. Ama asıl olması gereken şey olmuyor, korkutmuyor.

Sonuç olarak korku kültüreldir, bizim kültürümüzde de cinden korkulur, doğal olarak cin temalı filmlerden korkarız.

 
Gönderildi : 15/03/2016 12:32 pm
(@bagimsiz)
Gönderi: 752
Başlığı açan
 

Tavrında hala bir tepeden bakma var ama ben yine de açıklamaya çalışayım. Mama'yı Sinister'i çeken ekipler daha senaryoyu yazmaya başladıklarından itibaren filmin çekileceğini, en iyi lenslerle en iyi ışık ses malzemesiyle en iyi animasyon teknikleriyle vs çekileceğini bilir. Çekilen filmin 7 kıtanın en büyüğünden en küçük ülkesinin, afrika'nın köyüne kadar kusursuz bir şekilde dağıtılacağını bilir. Böyle bir güçle çekilen emperyal bir ağın ürünüyle onların sadece catering masrafıyla çekilen filmler bizdeki en iyi örnekler. O 10 bin kişiyi bulmuyor dedikleriniz zaten filmi ekerken kendileri de dikkate almıyor. Fakat bu memlekette Türk korku sinemasını seven kilenin ayrı bir yere koyduğu bir çok korku filmimiz yapımcıların kişisel çabaları ile bir çok ülkede seviliyor, satın alınıyor ve onlara da bunlar orijinal fikir olarak geliyor. Bize nasıl ki uzakdoğu korkularının değişik geldiği gibi. Uzak doğu iyi korku ürünleri vermesinin 10 sene sonrası dünyaya nam saldılar. Remake teklifleri aldılar. Yani eğer evrensellik size doğru işlemiyorsa bu bir süreç ve Türk korku sineması şu an diğer türlermizden daha avantajlı bir ivmeyle ilerliyor diğer türlere göre.

Cem yılmaz'ın çok zekice bir sorusu vardı: Evrensellik neden Greenwitch'e göre ayarlanıyor diye? Woody allen mı evrensel yoksa biz mi kıçımızı yırtıyoruz onu anlamak için. Tabii ki ronesansı kim kurduysa, emperyal kültür ağını kim işletiyorsa onun hakkıdır ama bu güç karşısında elimizdekini boklamak değil çözüm. Sevgiler.

aleste'nin de dediği gibi hikayede orjinallik açısından bakıyorum mevzuya. Yeni bir şey ortaya koymayan herhangi bir ürünü ticari vasfından başka bir özelliği ile değerlendirmek zor. Yeni dönemin Türk korku filmlerinin var olması ve bunların sinemada rağbet görmesi serkanoca'nın da bahsettiği gibi bizim korku figürlerimizin bize daha yakın olmasından. Fikri ya da sinamatografik bir meziyet yok. Bu yapımlara meraklı, çoğunlukla genç bir kitle var ve karşılarında birbirini tekrar eden inli cinli aynı kaynaktan beslenen yapımlar var. Bunların da Hollywood yapımlarının catering masrafıyla çekildiği zaten belli. Daha fazla da harcanmasın zaten, paraya yazık.

 
Gönderildi : 15/03/2016 5:56 pm
(@aleste)
Gönderi: 0
 

serkanoca cinli film yapılmasında bir sıkıntı görmüyorum yanlış anlaşılmasın, işleyiş açısından diyorum sıkıntı var. insidious, sinister beni gayet germişti ayrıca bize uzak olsa dahi etkilemeyi başarmıştı.

oh be 😀

 
Gönderildi : 15/03/2016 6:14 pm
(@paciente)
Gönderi: 2474
 

serkanoca cinli film yapılmasında bir sıkıntı görmüyorum yanlış anlaşılmasın, işleyiş açısından diyorum sıkıntı var. insidious, sinister beni gayet germişti ayrıca bize uzak olsa dahi etkilemeyi başarmıştı.
Ben konunun işlenişinde de sıkıntı görmüyorum abim. İzlerken sıkmıyor ve sürüklüyor. Bizden öyküler olduğu için akademik gelmiyor bu kadar basit.
Ayrıca bu işi basamak olarak görmekte fayda var. Azıcık imkanlarla yüz binlerce izleyiciye ulaşmayı başaran yönetmeni bir de elinde imkan olduğunda düşün. İnan ki tahmin edilmez konularla karşımıza çıkıp bizi ters köşe yapacaklar. Az müsade edin de azıcık kazansınlar yahu:)

Dip not: insidious ve sinister senin de söylediğin gibi geriyor. Korkutmuyor. Sinemadan anladığın için, mesela Büyü filmi İnsidous kadar etkileyici gelmiyor ama büyü filminde Nas suresini senkronize mırıldanmıştık hepimiz. Korku bu işte.

 
Gönderildi : 15/03/2016 8:44 pm
(@paciente)
Gönderi: 2474
 

Eklemekte fayda var:
Çocuklarımız ve torunlarımız bizim korktuğumuz gibi cinden değil, emperyalist politikacıdan ve onların uşaklarından korkacaklar (umarım).

 
Gönderildi : 15/03/2016 9:15 pm
(@aleste)
Gönderi: 0
 

serkanoca cinli film yapılmasında bir sıkıntı görmüyorum yanlış anlaşılmasın, işleyiş açısından diyorum sıkıntı var. insidious, sinister beni gayet germişti ayrıca bize uzak olsa dahi etkilemeyi başarmıştı.
Ben konunun işlenişinde de sıkıntı görmüyorum abim. İzlerken sıkmıyor ve sürüklüyor. Bizden öyküler olduğu için akademik gelmiyor bu kadar basit.
Ayrıca bu işi basamak olarak görmekte fayda var. Azıcık imkanlarla yüz binlerce izleyiciye ulaşmayı başaran yönetmeni bir de elinde imkan olduğunda düşün. İnan ki tahmin edilmez konularla karşımıza çıkıp bizi ters köşe yapacaklar. Az müsade edin de azıcık kazansınlar yahu:)

Dip not: insidious ve sinister senin de söylediğin gibi geriyor. Korkutmuyor. Sinemadan anladığın için, mesela Büyü filmi İnsidous kadar etkileyici gelmiyor ama büyü filminde Nas suresini senkronize mırıldanmıştık hepimiz. Korku bu işte.

yine yanlış anlaşılma olmasın, ben ne kadar burada konuşsam dahi onlar zaten kazanacaklar veya kazanamayacaklar, kazanıp kazanmamaları derdim değil zaten. izleyici olarak beklentilerimi söylüyorum sadece. çünkü düşünüyorum ki sosyal medyayı gayet takip ediyorlar.

büyü filminde aynı etkileyicilik olsa diyorum bende, korku türünü seven bu konuda çalışan birisiyim. bende basamak olarak görüp bir senaryoya başlamıştım. türk korku izleyicisi olarak beklentilerimizi karşılamak adına hemen hemen hepsini en baştan izleyip notlar alarak bir janr oluşturdum. bu şu an bahsetiğimiz korku filmlerinin bizi korkutan kısmı. sadece bunları kullanarak bahsettiğimiz filmlere yakın birşey ortaya konulabilir. ancak sonraki konunun işlenişi ve orjinallik hususunda eksik kalıyorlar bana kalırsa. eldeki imkanlar, sinematografiden bahsetmiyorum şu an, daha senaryo kısmında çuvalladıklarını düşünüyorum. kültürümüze ait korku öğelerini sıradan bir senaryoya ekleyerek nereye kadar gidilebilir? hatta eksikliklerinin farkında olan bazı yönetmenlerimizin gereksiz ve tekrarlayan jumpscarelerle bu boşluğu doldurma çabasında olduğu apaçık gözüküyor.

oh be 😀

 
Gönderildi : 15/03/2016 9:28 pm
(@seddata)
Gönderi: 446
 

Ben başıma gelen bir olayı anlatayım.

" Bir arkadaş, benden yaklaşık 400 bin tl'ye efektle yapılacak tek mekanlı bir korku filmi yazmamı istedi, yapımcı da hazır zaten. Arkadaş dediğim, Pocoyo'ya bakıp Pepe'yi yapan adamın kendisi, Animasyon CGI biliyor diye, sinema yapacağını da sanıyor. Ben yazmam dedim, korku diye bir türün nasıl var olduğunu bile anlamıyorum, tabi sinemanın eğlence kısmı o, neyse ben fantastik mekan ve fantastik zamanlarda olaya gerçekçi, kısmen paradoksal yaklaşmayı seven biri olarak, öyle birşey yazabileceğimi söyledim, hatta öykü ve tretmanını bile hazırladım.

Arkadaş basit olarak, bu tutmaz dedi, çok masraflı dedi. Kendi, "sadece birkaç adamı bir mekana sıkıştırıp öldürtecektik" dedi, yani ucuz yolda prim yapmak istedi. Bu mesele yüzünden ilişkimi kestim arkadaşla."

İnsanları bir olay üzerinden çok korkutursanız, yalancı çoban hesabı, bir süre sonra o olayın ciddiyeti kalmaz zaten. Ama yaşamın perde arkasını gösterirseniz, ki ben onu yapmaya çalıştım, her aklına geldiğinde hem şüpheye girecek hem de korkacaktır, o zaman yapılan film ölümsüz olacaktır.

Şu ana kadar yazdıklarımın hepsi boş, tabi ortada sağlam sinematoğrafi, oyunculuk ve gerçekçilik yok ise.

https://www.youtube.com/@seddata

 
Gönderildi : 15/03/2016 9:46 pm
Sayfa 1 / 3
Paylaş: