Ben yönetmen veya senarist değilim ama ikisinden biri olsaydım, "sen daha senaryo kelimesini yazamıyorken, benim yazdığım bütünü mü eleştiriyorsun?" derdim.
Eleştiri yaparken ne kadar donanımlı olursanız o kadar dikkate alınırsınız. Hele konu senaryo gibi bir yazım sanatıysa, dilbilgisinden full çekmek şart.

Sizce Türk Filmlerinin Kötü olmasının nedeni parasızlıkmı,kabiliyetsizlikmi yada kolay para kazanma hırsı olan bu sektördeki insanların seneryo yazma konusunda özensizliklerimi?Şöyle baktığınızda adam gibi seneryo yazan yani özenerek Bir Nuri Bilge Ceylan var..

Varsa yoksa NBC, bu kafa yüzünden ileri gidemiyor Türk filmleri, bir kere NBC senaryo yazmadan eline kamerayı alıp film çeken bir adam sen bunu bilmiyorsundur muhtemelen, kağıda yazılmış hiçbir senaryo yokken alıp kamerasını Kasaba filmini çekti adam... Ayrıca kardeşim sen başkalarını bırak kendi yukarıdaki yazına bir bakıver kaç tane hata var bir cümlende 😀

Eleştiriler sert olmakla birlikte ben de hak veriyorum doğrusu. Bir kere "Türk filmleri neden kötü" diye bir soru esasen soru değil! Herhangi bir ülke sineması için böyle toptancı eleştiri yapılamaz. Yapılsa da herhangi bir sanatsal değeri olmaz. Yaklaşık 100 yıllık geçmiş olan Türk sinemasındaki üretimlerin bazıları vasat bazıları iyi veya bazı dönemler karanlık bazıları parlak. Fakat bu Amerikan sineması için de böyle Fransız veya İran sineması için de.

Senaryo konusu ise açıkçası hem yersiz hem de biraz cahilce olmuş. NBC için söylenenlere ek yapmaya gerek yok. Türkiye'de çok iyi senaryo yazarları var. Üstelik Türk sinemasının diğer pek çok ülkeden farklı olarak kendine has bir dramaturjisi ve konuları olduğunu da görmek lazım. Bu konuyu anlamak için Metin Erksan filmleri ile başlayıp, sırasıyla Şerif Gören, Atıf Yılmaz filmlerine bir bakmak lazım; ardından Emin Alper, Yeşim Ustaoğlu, Tolga Karaçelik gibi genç yönetmenlerin izlenmesi naçizane tavsiye olunur.

Hepsi kötü diyemeyiz. Film yapmak zor onu kötülemek kolay.
Bu bakış açısıyla onu kötülemek için Titanic'e ''amaan batan gemi işte'' deriz
Titanic gibi bir filme bunu diyorsak çoğu filmi kötüleyebliriz

güzel olan binlerce türk filmi var, film zevkiniz kötü olabilir mi acaba?

Evet çok güzel Türk filmleri var neden kötü olsunlar ki

Türk filmlerinden kasıt "gişe" filmleri ise eğer, evet haklılık payı var arkadaşın. Ama sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada bir kısırlık var son birkaç yıldır. Büyük festivallerde ödül alan filmler bile bundan 50 sene hatta daha da eski yıllarda çekilen başyapıtların tırnağı bile olamayacak seviyelerde maalesef. Bunun birçok sebebi var tabii ki, özellikle sanat filmi dahi olsa bir izlettirme/izlenme beklentisi olması büyük etken. Yönetmenler risk almaktan kaçınıyor. Bakın son zamanlarda yurtdışında ödül alan kısa filmlere, onlar bile neredeyse tamamı alexa mini ile çekilmiş filmler. Görüntü standardının bile dışına çıkmaktan çekiniyorlar. Durum oyle olunca, jüri beklentileri de aynı yönde oluyor sanırım. Senin farklı bir tarz denediğin filmin ne kadar nitelikli olursa olsun, "görüntü" engeline takılıyor.

Sadece ülkemizde var olan bir kısırlık problemi yok demiştim. Oscar verilen nomadland filmi mesela, o kadar çok gündem oldu ki film neredeyse oscar vermek zorunda bırakıldı. İyi film mi? Evet iyi film ama bana göre bir başyapıt değil... 

Asıl tehlike aslında yeni yeni başlıyor. Son yıllarda dikkatinizi çekmiştir, alakalı alakasız filmlerde bir eşcinsel sosu furyası başladı. Her türlü hikayenin içerisinde muhakkak bir eşcinsel karakter ekleniyor. Azınlık haklarını destekleyen dernekler; siyahiler, eşcinseller vb. öğeleri işleyen filmlere fon sağlıyorlar. Bunun  ile birlikte ülkemiz festivalleri de dahil, büyük festivallerin neredeyse tamamında lobileri var. Dikkat edin seçkiye giren filmlerin bir kısmı doğrudan lgbt, diğer filmlerinde neredeyse tamamının içinde eşcinsel karakterler ekli. Eklenen bu karakterler neredeyse bir festival "vize"si olmaya başladı. Geçenlerde bir hayli gündem olan Aşk,büyü vs. filmi örnek olabilir mesela. Ödüllere-övgülere doymadı ama Lgbt savunucularının bile yerden yere vurduğu rezalet ötesi bir film.

Tüm bunlar olabilir, ne alakası var tehlike ile diyenleriniz olacaktır belki. Tehlike şu: Sırf adını duyurmak, para kazanmak için sinamasını, hatta dünya görüşünü satan insanlar bu sektörün temsilcileri oluyor. Yakında bu mafyalar size ne çekmeniz gerektiğini emredecek ya da buyur kendi yağında kavrul sonra oturur filmini evde kendi başına izle diyecekler. Hatta diyorlar da belki farkında değiliz. Allahtan kimsenin boyunduruğuna girmek zorunda olmadan, beklentisizce üretim yapan, hakikaten kendi yağında kavrulan insanlar az da olsa hala var...