Stranger Things başlayınca aklıma geldi bu başlık.
Beni sinemaya aşık eden ve belki de ileride sinema yapma gazını içimde oluşturan film Hayalet Avcıları'dır. (Ghostbusters) Peki sizin?
The Exorcist
Sinemada izlemiştim, birileri benim aklıma girebiliyorsa ben de birilerinin aklına girebilirim demiştim.
1987 yılıydı sanırım. Babam Arabistan’dan video oynatıcı ve yirmi kadar da film getirmişti. O filmlerden en çok etkilendiğim iki film vardı biri sürü, diğeri pradator. Yıllarca o kasetleri tekrar tekrar izledim. hala arada izliyorum.
Küçükken fakat ne kadar olduğumu hatırlayamadığım bir sabah, havanın puslu olduğu bir sabah, gözlerimi ovarak uyandığımda ekranda kapitan diye bağıran ormanda tek başına dolaşan bir adam gördüm. Sonra babama baktım o izliyordu Akira Kurosowa'nın efsane eseri Dersu Uzala'yi. Ogün bugündür sinemaya öykü yaratmaya dair bir tutkum var. Teşekkürler baba, teşekkürler Akira.
Ben çocukken ilginç gelebilir ama ilk izledigimi hatırladığım film , Anthony quinn li Çağrı filmiydi hemde uzun versiyonu .
O filmi okadar ilgi ile izlemiştim ki sinemaya orada aşık oldum .
O gün bu gündür her sahnesini , her repligini hatırlarım.
Ağır roman. izmirde açık hava sinemasında izlemiştim. açık hava sinemasında izlediğim ilk ve tek film bi daha denk gelmedi. film sanki orada aramızda yaşanıyormuş gibi çarpmıştı beni.
Baby's day out sinemayla ilk tanıştığım ve benim için en önemli filmlerden birisi ayrıca klasik bir filmdir.
İnanılmaz güzel bir konu başlığı olmuş.. Bu yüzden öncellikle KEzzAP'a teşekkür etmek isterim. 🙂
Ben sinema salonu olmayan bir yerde büyüdüm. Yaşım da tahminimce forumdaki bir çok kişiye göre küçüktür ve sinemada izlediğim ilk film "Harry Potter and the Sorcerer's Stone" Kitaplarını da okumuş olmama rağmen sinemanın atmosferi ve görsel anlatımın gücü sayesinde sinemaya olan ilgim o zaman başladı. Ondan 3 yıl sonra da "Troy" u izlemiştim ve hatırlarsınız o zamanlar çok ses getirmişti. Hazır Stranger Things gündemdeyken şöyle bahsedeyim. Sanki Will'in içine giren Shadow Monster gibi sardı. Bu tutku yüzünden yıllardır yaptığım hiç bir işe tam odaklanamamaktayım 🙂 Kafamın içinde yaşadığım her anı her şeyi durmadan öyküleştirmek isteyen bir ses var gibi.
Tabii o zamanlar televizyonda gösterilen filmler ve Yeşilçam TV'nin de payı büyüktür. Bir sapık gibi Yeşilçam TV izlediğim günleri unutamıyorum 🙂 (Sadri Alışık, Kemal Sunal ve Tarık Akan ve dahası nice ustalara selam olsun)
Neyse konuşmak isteyen bir taraf varmış gibi bu konuda içimde. Sinema tutkunuz daim olsun filmfabrikası tayfası.
Ben Superman diyorum. Sinemanın önünde afişini görünce büyülenmiş gibi olmuştum. İki üç kişiydik. Paramız yoktu. "Hadi siz de girin keratalar" demişti, kapıdaki abi. 80 öncesi her semtte sinema vardı. Benim çocukluğumun geçtiği K.Çekmece'de en az 10 tane sinema vardı. Sanırım şimdi bir tane bile yok. O zaman okuyan, seyreden, irdeleyen bir nesil vardı ama işte...
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Benim için Rob Schneider'ın Animal filmiydi.
Ben de efsane filmler yazmak isterdim buraya ama çocuktum yani... Nasıl ayırt edeyim kaliteli filmi kalitesizden?
herkesin yaşı çıkmış ortaya.
İlginçtir ama benim için Alfonso Cuaron'un Gravity filmiydi. Tamamiyle kusursuz bir filmdir benim için. Ne zaman izlesem bir şeyler üretme isteği uyandırıyor bende.
Ardından İnarritu'nun Babel filmi gelir. Seviyorum Meksikalıları 🙂
the godfather!!!
"Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana, ya da yazık olur adabına.” Mevlâna 8)
çok küçüktüm olağan şüphelileri izlemiştik kuzenlerle o zaman başladı ve her haftasonu babamın izlediği western filmler
Kurgu <3 Montaj
5-6 yaşlarımdaydım. Mahallemizde bir açık hava sineması vardı. "Susuz Yaz" ı seyretmiştik ailecek. Fruko gazoz, çekirdek eşliğinde. Erol Taş'a çok kızmıştım. Beton perdesi olan sahneye çıkıp dövmeye çalışmıştım Erol Taş'ı 🙂 Herkes gülmüştü bana 😀