Forum

Sinema ; Bilim midi...
 

Sinema ; Bilim midir, bilim değilse Sinemabilim nedir ?

103 Gönderi
17 Üyeler
0 Reactions
16.5 K Görüntüleme
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Abi sen cidden derya denizmişsin. 🙂

Öyle bir durumum yok. Yazdıklarımın geneli alıntı. Çok okumuş biri değilim. Yıllardır doğru dürüst okuyamıyorum. Çok üşengeç oldum. Çehov, “Duvarda bir tüfek asılıysa, bir şekilde patlaması gerekir” der ya öyküleme için. Duvardaki tüfeği seyredip duruyorum.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 13/05/2009 4:48 pm
(@franc)
Gönderi: 0
 

3)

Sinema bir sanattır. Sanat ve bilim farklı yaklaşımlarla, yöntemlerle icra edilirler. Sanatta her zaman "duygusal etkileşimlerle estetik" aranır. Bilimde "kanıtlama esasıyla gerçek" aranır. Tamamen farklı yaklaşım ve yöntemlerdir bunlar. "Estetik/estetize edilmiş bilim", "gerçekçi sinema" gibi tarzların varlığı iki odağı birbirine yaklaştırıyor olabilir ama bu girişimler sadece birer "etkileşim"dir. Esas'ların değişiyor olması değildir. Sinema bir bilim değildir, hiç olmamıştır. Sinemanın bilimin ürünlerinden (teknoloji) yararlanması zaten onu bir bilim yapmaz. Bilimin sanatı incelemesi de bilim adamını sanatçı yapmaz.

Hacı şimdi hep bir estetikten bahsediliyor, veya duygulardan. Sinema diyince neden hemen konu bu noktaya çekiliyor. Yani iyi film, kötü film tartışması yapmıyoruz ki. Yani sen bir kamera üretiyorsun. Daha iyi çeksin diye değil, insanın gözle gördüğü gerçekliği yakalamak için daha yeni kamera üretiyorsun. Bunu şimdi estetiğe yormak (tamam estetikte önemli) ama özünde kamera üretirken sadece estetik kaygı taşımazsın. Yani ben alırım kamerayı sadece kayıt amaçlı kullanırım, estetiği önemsemem o zaman ne olacak? Sen belgesel çekersin estetiği önemsersin. Ben çekerim önemli olan anlatmak istediğim sadece gerçekci çeksin yeter derim.

Yani neden sinema diyince sadece estetik değerler, düşünceler hep ön cepheye sürülüyor. Sinema için oyuncu yetiştiriyorsun en basitinden. Gidip tiyatrodan, sokaktan ordan burdanda adam toplarsın ama buda sinemanın içinde yapılıyor. Yani sinemayı sadece görüntü, estetik vs vs dediğimiz zaman bence çok yanılırız. Fiziğin içindede matematik kullanırsın, bu aralarında ilişkiyi kanıtlar ama ilişki var diye fizik bilim değil diyememezlik demek, bence, sinema teknolojiyi kullanıyor demekle aynı şey gibime geliyor.

Görkem buna bir açıklık getir yani, sinema diyince ne düşünüyoruz. Bu iş için set kuruluyor, bu konuda özel elemanlar yetiştiriliyor, sadece sinema için üretilen nesneleri, "bunlar teknolojik alet" diyip başka dala atmak. Ne bilim yani sinemayı bir bütün olarak görmek gerekmiz mi? Sadece sinema içinde soyut kavramları alıp somut kavramlara bunlar teknoloji diyip, sinemada önemli olan bu demek bizi yanlış noktaya götürmez mi?

 
Gönderildi : 13/05/2009 4:53 pm
(@franc)
Gönderi: 0
 

Genç bünyelerin genelinde, 90’dan önce sinema yokmuş gibi bir zihniyet var. Bence uğraştığımız ya da sevdiğimiz konunun köklerini araştırmak bize çok şey kazandırır. Köke kadar inip, ulaştığı noktayı gözlemlersek, kendi yaptığımız işlerde de, “o tuhaf kopukluk” hissini yaşamayız.

Ben öncesini yok saymıyorum veya kopukluk şudur budur demiyorum, öyle bir şey demek zaten şurunu kaybet olur. Eğer 60 larda (tarih yaklaşık verilmiştir) Yüzüklerin Efendisi çekilemiyorsa, bence 60 larda sinemayı bilimin dışında değerlendirdikleri için demeye getiriyorum. Matrix'le bence sinema gerçek yerini buldu görüşündeyim. Tabi önceside var senin dediğin gibi ama uygulanıp kesin sonuç Matrix'de alındı... Ondan sonra çekilemeyen filmler patır patır çekilmeye başlandı. O zaman senin dediğin "Kuramcılar" bir noktada yanılıyordu. Komple yanılıyordu demiyorum lütfen yanlış anlaşılmasın... Ama ortada böyle bir veri var, bunuda değerlendirmeden 1940 1920'lerde bir grup adam üstünde tartışıp "bilim değil kardeşim" dediler diye, 2000 lerdeki veriyi ele alıp değerlendirmemek bence çok düşündürücü olur...

 
Gönderildi : 13/05/2009 5:08 pm
(@eraydinc)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

19.yyın sonlarında Amerikalı bir patent bürosu, artık icat edilecek birşey kalmadı ,yatırımlarımızı kesiyoruz demişler .

Yarın yeni bir bilim dalı veya sanat dalı çıkmayacağı ne belli ?

Evren üzerindeki bilgilerin %0.01 ini kadar biliyormuyuz acaba ?

Sinema diyince 3 yönetmen üzerinden gitmeyin.
Mahkemelerde kanıt olarak birinci dereceden neyin kanıt olabileceğine bir bakın.
''Her'' filmin çağının tanığı olduğuna bir bakın.

Sinema , onlarca bilim dalından yararlanıyor ama kendisi bilim olmuyorsa bir dakika diyelim. Yapılan onca icat birincil dereceden sinema içinse (vertigo hareketinden bahsetmiyorum ) ve sinema bu bilimsel icat ve verileri kendi bünyesinde harmanlayıp daha önce gösterilememiş ve gerçek olan birşeyi gösterebiliyor ve bunu kayıt altına alabiliyorsa , ve bunuda yeri geldiği zaman sanatla birleştirebiliyorsa,
sinema için icat edilmiş şeylerin, insanlık için yararlı hale geldiğini biliyorsak,dünyanın en büyük propaganda filmlerinin orduların önüne geçtiğini görebiliyorsak, falan filan...

Lütfen sinemayı bir başka bilimi gösteren sanatsal bir araç olarak görmeyin. İnsan üzerindeki etkilerinden, yapılmış icatlarından,bulunmuş yeniliklerden, üzerine kurulmuş bilimlerden bahsedin.

Bii düşünün kameranızla neler yapabilirsiniz ? ( O kamerayı icat etmek var birde, hangi bilimle değil , niçin o kameranın üretildiği önemlidir. )

eraydinc.com
vimeo.com/eraydinc

 
Gönderildi : 13/05/2009 6:05 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

3)

Sinema bir sanattır. Sanat ve bilim farklı yaklaşımlarla, yöntemlerle icra edilirler. Sanatta her zaman "duygusal etkileşimlerle estetik" aranır. Bilimde "kanıtlama esasıyla gerçek" aranır. Tamamen farklı yaklaşım ve yöntemlerdir bunlar. "Estetik/estetize edilmiş bilim", "gerçekçi sinema" gibi tarzların varlığı iki odağı birbirine yaklaştırıyor olabilir ama bu girişimler sadece birer "etkileşim"dir. Esas'ların değişiyor olması değildir. Sinema bir bilim değildir, hiç olmamıştır. Sinemanın bilimin ürünlerinden (teknoloji) yararlanması zaten onu bir bilim yapmaz. Bilimin sanatı incelemesi de bilim adamını sanatçı yapmaz.

Yani ben alırım kamerayı sadece kayıt amaçlı kullanırım, estetiği önemsemem o zaman ne olacak?

Bu durumda sen sinema yapmıyorsun. Eğer estetik kaygı yoksa, sanatta yoktur. Çünkü sanat, tanımı ve doğası gereği her zaman güzele hizmet eder. Ha, konuyu bilimle bağdaştırmak için "kamerayla tam olarak gerçeği çekme isteğindeyim, çabam estetik deil gerçek" diyip gerçeği belgeleme kaygısı güttüğünü iddia edersen de durum değişmez çünkü gerçeği de estetik olarak kaydetme diye birşey vardır. Bunun sayısız örneği var. Gerçekle estetik birbirini dışlamaz. Gerçeği çekmek estetikten uzaklaşmak, estetiği kovalamak gerçekten kaçmak değildir.

Ayrıca, kamerayla istediğin kadar "sadece kayıt" yap o kaydettiklerini keyifle izlenecek hale getirme çabasında olursun. BU da sanatın faaliyet alanına girer.

Tüm bunlara ek olarak, diyelim ki ben yanılıyorum. Diyelim ki senin belirttiklerin bilimin kapsamına giriyor. Bilimde gerçeklere ulaşırken gidilen bir yol vardır. Her bilimsel çalışma için izlenen yol şudur: Gözlem>hipotez>deney>kuram>kanun. (Arada atladığım ya da yerinde kullanmadığım kalmamıştır umarım) Bu sürece göre havaya bakıp "gökyüzü kızıl olunca rüzgar kuzeyden esiyor" demekte bir bilimsel çalışmadır. Bunu kabul etmekte bir sakınca yok belki. Ama ortaya çıkan önermeyi bilimsel bir ürün olarak görmek pek mümkün değil. Buradan hareketle sinemanın araçlarıyla yapılan gözlemleri birer bilimsel çalışma olarak görebiliriz. Ama o zaman birşeyi anlamaya yönelik her çabayı (verdiğim örnek kadar basitini bile) birer bilimsel çalışma olarak kabul etmek durumundayız. Hatta evet, Kubrick'inkiler, Haneke'ninkiler bayağı bayağı bilim adamlarının ilgisini çekecek gözlemlerdir. Ama sanatın metodları, bilim dünyasında bir "bilimsel ürün" olarak kabul edilebilecek kuram ya da kanun üretmiş midir? Hayır. Sanat gayet gelişkin, tüm dünyayı etkisinde tutan bir faaliyet alanı olarak eğer bir bilimsel çaba olsaydı sayısız kuram-kanun sanatçılardan çıkmış olurdu. Ama böyle bir örnek yok.

Şİmdi diyebilirsiniz ki hem sanatçı hem bilim adamı olan kimse yokmu? Vardır, olabilir. Ama o ustalar da yaptıkları bilimsel çalışmalarda kaçınılmaz olarak bilimin yöntemleri ile yaklaşmışlardır ellerindeki malzemeye.

Senin belirttiğin set, çalışma, oyuncu vs. gibi konular sinemanın üretim ya da sektörel kanadı kapsamında dikkate alınacak şeylerdir. Yine bilimsel birer çalışma olamazlar çünkü ortada belirttiğim takip yolu üzerine bir izlek yoktur. Varsa da sinemanın icra edilişi üzerinedir. Gözlem: Oyuncular cıvıtıyor. Deney: Bağıralım bakalım, ne olacak? Hİpotez: Oyuncuya sert davranacaksın! Kuram: Oyuncuları boş bırakmaya gelmez Kanun: Set disiplinli olmalıdır. Ne oldu şimdi? Bu bir bilimsel kanun mu?

Belirttiğim bu geyik örnek bir yana, sinema sanatı ya da sektörü, insanın varoluşu, günlük hayatı, keşif arzusu, varlığını/hayatiyetini devam ettirme dürtüsü gibi varoluşsal konularda hiçbirşeyi bir başına keşfetmemiştir. Çünkü amacı keşfetmek değil, estetik biçimde sunmaktır. Yani keşfedecek bile olsa bunun bir kuram ya da kanuna dönüşmesi bilimsel yöntemlerle olabilir. İŞte o zaman bilimin sahasına girmiş olursunuz. Sinemanın amaçlarından ayrılmışsınızdır.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 13/05/2009 6:17 pm
(@franc)
Gönderi: 0
 

Yani ben alırım kamerayı sadece kayıt amaçlı kullanırım, estetiği önemsemem o zaman ne olacak?

Bu durumda sen sinema yapmıyorsun. Eğer estetik kaygı yoksa, sanatta yoktur. Çünkü sanat, tanımı ve doğası gereği her zaman güzele hizmet eder.

Ama böyle dersen çok pis gol atarım sana : ) İkimizde Kartallarla ilgili belgesel çekiyoruz. Sen alırsın kartalı doğa manzarası üstünde süzülürken, veya ne bilim çok estetik sahnelerde çekersin. Ben kartalın yuvasına girerim, özel teknikler üretirim, kartalın uçuş anındaki haraketlerini, doğum sürecini v.s v.s çekerim. Şimdi seninkinde evet estetik kaygısı var, benimkinde yok. Şimdi senin çektiğin film sanat, benim ki değil mi? Ben estetik olarak kaydetmiyorum, ama durum değişiklik gösteriyor. İkimizde kartal çekiyoruz amacımız film yapmak. Sonuçta ikimizde tabiki dediğin gibi milletin izlemesini isteriz, ama bu sanat yaptığımız anlamına gelmez o zaman. Ortada iki farklı düşünce yapılan aynı iş, ama farklı iki sonuç olmuyor mu?

Birde sana şey sorcam. Ortada görüntü üzerinde konuşuyoruz en nihayetinde. Görüntüyü kaydeden bilimdir. Bunu estetik şekilde kullanan sanattır. Peki bilim neden götüntüyü kaydetmek için uğraştı? Veya bu boku yemeye kim niyetlendi? Sonuçta görüntüyü kaydedim, bunu insanlara gösterim diyen adam her kimse, bu adamlar sonuçta estetik düşünmüş olmazlar mı? peki bu adamlar o zaman bilim adamı mı? Yoksa sanatçı mı? Görüntüyü kaydetmeye çalışan insanlar bunu ne için yaptı? Onlarda estetik düşünmüşlerdir ki, belli bir noktadan sonra siyah beyazdan, renklere geçmişlerdir. Sonuçta bunu üreten adamlar estetiği oluşturmak için bu işin bilimini oluşturuyorlar. Buda sinemayı bilim yapmaz mı?

 
Gönderildi : 13/05/2009 7:01 pm
(@zepra)
Gönderi: 0
 

"sinema" diye tek bir disiplin tek bir kavram yok. bir çok şeyi kapsıyor. herkes farklı yönünden tutuyor ve farklı şeyleri tartışıyorsunuz gibi.

yukarıda da örnek verdiğim gibi "sinema sanatları ve bilimleri akademisi" demiş adam. tek bir sanat veya tek bir bilim bile yok ortada.

burada tartışılan "sinema sanatı" bilim midir gibi abuk bir soru değil herhalde. sanat ve bilimin kesişim kümesi, sinema ve bilimin kesişim kümesi mesele. yukarıda nesne tabanlı programlama, sınıf hiyerarşisi gibi şeylerle anlatılmaya çalışılan da bu kesişim kümesi.

tartışmanın çıkış noktasında bu kesişim kümesi bile yadsınıyordu. sanat ve bilim aynı cümle içinde bile kullanılmaz gibi sert tepkiler vardı. şimdi aradaki ilişki kabul edilse bile hala küçümseniyor gibi. bu ilişki sanılandan çok çok daha fazla.

francın dediği çok doğru. sinema deyince işin somut tarafını görmezden gelme eğilimindeyiz. sinema çok şeyi kapsıyor.

sinema bilim ilişkisinin en büyük kanıtı sinemanın bilimsel gelişme sonucu ortaya çıkmış bir icat oluşu. 20. yüzyıldan önce yok. bilimle aynı cümle içinde kullanılabilmesi için iyi bir sebep. göbekten bağlı hatta.

ama iş orada kalmıyor. sinemanın gelişmesiyle bilimin gelişmesi de göbekten bağlı. sinemaya yön veren şeyin adı bilim. teknoloji de var işin içinde, psikoloji de, tarih de.

somut bir örnek vermek istiyorum: gelecekte insan beyninin görme merkezinden görüntüleri doğrudan alabilme mümkün görünüyor. aynı şekilde gözleri pas geçip doğrudan bir insanın beyninde bir görüntü oluşturabilme de. bugün bilimin üzerinde çalıştığı konular bunlar.

diyelim elli sene sonra sinema sektöründe kullanılmak üzere beyinden beyine görüntü aktaran yüzlerce ürün geliştirilecek. bu olayın adı yine sinema olacak haliyle. sinemada bir devrim olacak.

şimdi buradaki katı anlayışa göre böyle bir teknolojinin gelişmesinde katkıda bulunan, sinemada çığır açan, kökten değiştiren binlerce bilim insanı sinema yapmış olmuyor asla ve asla..

ama bundan elli yıl sonra eline doğubanktan aldığı jvc görsel hafıza kaydedicisini alan kısa filmci "sinemacı" oluveriyor iki dakkada, sinema yapmış oluyor. yok ya!

- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.

 
Gönderildi : 13/05/2009 7:15 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Bunlar hep iç içe geçmiş kavramlar. Fotoğrafın bilimselliği de tartışılabilir. Analogdan dijitale geçiş esnasında yüreği yananlar, canım analog makinesini sokağa atanlar var. Bilim adı üstünde bilmekten geliyor. Teknolojik gelişmeler de bunun bir parçası. Birbirini kuşatmışlar, bir mozaik oluşturmuşlar. (“Ne mozaiği ulan!” A.Türkeş) Resim de sonuçta bundan payını alacak. Belki 5 sene sonra dijital tuvaller çıkacak. Ne fırça, ne boya, ne guaş.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 13/05/2009 7:21 pm
(@eraydinc)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Zaten kamera sanat için icat edilmedi.

Kamera icat edilmeden önceki at koşarken ayaklarının hepsi yere değermi iddaası üzerine ,yanyana onlarca fotoğraf makinası koyulmuş ve at gözlemlenmiştir.

Zaten Lumiere kardeşler '' Biz kamerayı böyle bir sektör oluşsun diye yapmadık,bilseydik yapmazdıkta '' demişler.

Lumiere kardeşlerin amacı sanat değilken , yani bilimsel bir çalışmayken,daha sonra sanatçılar bu bilimsel icadı sanat olarak kullanmışken.........

Biz adına sinema diyoruz eğer çok dar anlamlı birşeyse ( veya kafanızda başka anlamlar açımlanıyorsa ) , kayıtbilim mi diyelim ne diyelim 😀 çünkü sinema diyince aklınıza sadece DzigaVertov gelirse sinemaya hakaret etmiş olursunuz.

Her filmin sanat olmadığınıda biliyoruz zaten...

eraydinc.com
vimeo.com/eraydinc

 
Gönderildi : 13/05/2009 7:29 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Yani ben alırım kamerayı sadece kayıt amaçlı kullanırım, estetiği önemsemem o zaman ne olacak?

Bu durumda sen sinema yapmıyorsun. Eğer estetik kaygı yoksa, sanatta yoktur. Çünkü sanat, tanımı ve doğası gereği her zaman güzele hizmet eder.

İkimizde Kartallarla ilgili belgesel çekiyoruz. Sen alırsın kartalı doğa manzarası üstünde süzülürken, veya ne bilim çok estetik sahnelerde çekersin. Ben kartalın yuvasına girerim, özel teknikler üretirim, kartalın uçuş anındaki haraketlerini, doğum sürecini v.s v.s çekerim. Şimdi seninkinde evet estetik kaygısı var, benimkinde yok.

Hayır, bu doğru değil. Senin çabanda estetik kaygı olmadığını kim söyledi? Sen mi? Madem öyle, kamerayı çekeceğin yeri neye göre seçtin? Hangi objektifi kullandın? Bunları ve benzerlerini hep estetik olarak en iyiye ulaşmak için yapıyorsun. Sende o çekimi estetik bir biçimde yapmakla yükümlüsün bir yönetmen olarak. BU da sanat.

Sonuçta görüntüyü kaydedim, bunu insanlara gösterim diyen adam her kimse, bu adamlar sonuçta estetik düşünmüş olmazlar mı?

Olamazlar mı? diye soruyorsun, yukarıdaki arkadaşlardan biri bunun cevabını vermiş. Lumiere kardeşler estetiği amaç edinmemişlerdi. BU yüzden bilim adamı olarak kabul edilirler.

Sonuçta bunu üreten adamlar estetiği oluşturmak için bu işin bilimini oluşturuyorlar. Buda sinemayı bilim yapmaz mı?

BUna da hayır, bunu üreten adamlar estetik için üretmediler, somut, günlük hayatta kullanılır diye ürettiler. Yukarıdaki mesajımda bahsettiğim, insanın temel ihtiyaç ve dürtülerine hizmet etmek için ürettiler.

Lumiere kardeşler sinemayı bulmadılar, onlar hareketli fotoğrafı buldular. Onlara sanatçı demek doğru değildir. Onlar, sinemanının teknolojisini ilk kez kullanılır hale getiridiklkeri için önemli kişilerdir.

Bir sanat olarak sinmayı keşfedne kişi George Meiles'tır. O keşfedilmiş, icat edilmiş bu teknolojiyi estetik kaygılarla kullanan ilk kişidir.

Ve, bana sorduğun bu soruların cevapları ilk mesajımda bile vardı aslında. Dedim ki "bu başlık muğlak. Ne istediğimizi bilmeliyiz, ona göre konuşmalıyız" Ben her mesajımda sinemaya bir sanat olarak yaklaşarak yazıyorum. Sanatın da bilimin de tanımı, kapsamı, ilgi alanları, yöntemleri gayet bellidir. Birbirlerindne besleniyor olmalayı gayet verilmi, keyif vericidir. Ama bu esaslarını, temellerini bulandırmaz. Şİmdi denebilir ki "E Meiles'ta ilk efektleri buldu. Şİmdi o sinemacı mı yoksa bilim adamı mı?" BU sohbet uzar gider. Keyif vericidir okuyanlar için ama yazanlar için o kadar keyifli olmayabilir. Çünkü sonu yoktur. Ben şahsne net tespitler yaptığımı düşünüyorum. Benim odak kabul ettiğim bakış açısına göre netler zaten. Ama başka bir açıdan (sinemanın üretim teknolojisi, teknolojiyle ilişkisi gibi) bakacak olursanız tabii ki benim iddialarım aynı geçerlilikte kalmaz. Hareketli kamerayı bulana bilim adamı demek ne kadar doğru? Hareketli kamerayı mümkün kılan cihazı geliştiren kişi sinemacı mı?

Benim konuya açtığım pencerenin bunlarla ilgisi yok.

Ve, kartalı manzarada resmetmekten estetik kaygıyı anlamak, estetik kaygıdan kartalı manzarada resmetmeyi anlamak zaten benim bakış açımla da pek doğru değil Franc arkadaşım. Dışkıyıda estetikçe kaydetmek sinemanın alanıdır. Hala "estetik kaygı"dan neyi kast ettiğim net değilse ayrı bir başlıkta bunu konuşmalıyız.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 13/05/2009 9:09 pm
(@franc)
Gönderi: 0
 

Yani ben alırım kamerayı sadece kayıt amaçlı kullanırım, estetiği önemsemem o zaman ne olacak?

Bu durumda sen sinema yapmıyorsun. Eğer estetik kaygı yoksa, sanatta yoktur. Çünkü sanat, tanımı ve doğası gereği her zaman güzele hizmet eder.

İkimizde Kartallarla ilgili belgesel çekiyoruz. Sen alırsın kartalı doğa manzarası üstünde süzülürken, veya ne bilim çok estetik sahnelerde çekersin. Ben kartalın yuvasına girerim, özel teknikler üretirim, kartalın uçuş anındaki haraketlerini, doğum sürecini v.s v.s çekerim. Şimdi seninkinde evet estetik kaygısı var, benimkinde yok.

Hayır, bu doğru değil. Senin çabanda estetik kaygı olmadığını kim söyledi? Sen mi? Madem öyle, kamerayı çekeceğin yeri neye göre seçtin? Hangi objektifi kullandın? Bunları ve benzerlerini hep estetik olarak en iyiye ulaşmak için yapıyorsun. Sende o çekimi estetik bir biçimde yapmakla yükümlüsün bir yönetmen olarak. BU da sanat.

Bir dk ama bende bunu dedim zaten. Sen yukarda benim ilk yaptığıma "o zaman sen sinema yapmıyorsun" dedin. Bende ona istinaden kartal örneğini verdim. Ama şimdi bende sanat, bir nevi sinema yapıyor oldum. Yani sen kartalı estetik olacak yerlerde çekiyorsun, bense kartala poz verdiremeyeceğime göre kartal nerdeyse orada çekim yapıyorum. Yani estetik dediğimiz şey sonuçta kişiye göre değişen bir durum.

Lumiere kardeşler bu işi başlattı diye sinemayı onlara mâl edemeyiz, ki zaten kimse etmiyor. Bilim üstüne koya koya giden bir süreç. Onlar at üstüne iddaa ile başlatmışlar süreci, George Meiles dediğin kişi sinemayı değil filmi başlatmış olabilir sadece. Sadece film çekmek sinemaysa o zaman zaten boşa tartışıyoruz yani : )

Yani şimdi ben elime kamera alsam ve sokağın başına geçsem, hızlı geçen arabaları çeksem. Bu benim için estetiktir varsayalım. Bende sanat yapmış olurum. Aksini iddaa edebilecek biri varsa yazsın yani. Spielberg'de aynısını yapıyor, ona estetik geleni çekiyor. Oda sanat yapıyor bende. Ha benim sanatımı benden başka kimse beğenmez o ayrı : ) Yani kamerayı kullanan adam sanat yapıyor ve ortaya çıkan filme, sinema diyorsak zaten çok uçuk bir noktadayızdır. George Meiles filmi sadece çekiyor. Eee bende çekiyorum, Spielberg'de çekiyor, baco'da çekiyor kısaca eline kamera alan çekiyor. Peki hepimiz sinema yapıyor muyuz? Sadece çekiyoruz, olay bu.

Olay ne biliyor musun? Biz filmle sinemayı aynı zannediyoruz... Eğer bu ayrımı yapabilirsek. Sinemanın bilim, bilimle üretilen filmin, sanat olduğu konusunda birleşiriz gibime geliyor.

 
Gönderildi : 14/05/2009 12:39 am
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Kamerayı kullanan herkes sanat mı yapıyor. Ben ne zaman bu başlığa yazmak için girsem aklıma mantığıma sığmayan cümlelerle karşılaşıp vazgeçiyorum. Ama bu bir başka süper olmuş Franc. Kamera kullanan herkes sanat yapıyor demek, inanılmaz ama gerçek. Sanatı yapan kamera yani onu kullananın olayı değil. Bu mantıkla gidersek, gitarı çalan kişi önemli değil gitarı her eline alan kendine göre sanat yapıyor. Burada sanatın üretilmesi için gerekli olan şey gitar yani. Demek ki

Gitar => Sanat

yani

sanatçı => sanat değil

Bu nasıl bir mantık yürüyüşüdür ben hiç anlamadım. Bu yürüyüşle devam edersek yine bakın nasıl sonuçlar çıkıyor. O zaman yeteneği nereye koyuyorsunuz, Bethoveen'i nereye koyuyorsunuz. Bu sizin dediğiniz akla en yatkın şekilde BİLİMSEL! olarak maymun-daktilo teorisi sonucudur. Sonsuz tane daktilonun başına sonsuz tane maymun koyarsanız mutlaka birisi bir Shakespeare eseri yazar. Evet bu bir teori ama siz bunun da ötesine geçip her daktilonun başındaki maymuna Shakesperare muamelesi çekiyorsunuz bu bakış açısıyla. Sinemanın bilim olmadığı konusuna girecektim ama artık bambaşka boyuta geçmiş burası, toparlanmaz bir daha.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 14/05/2009 12:56 am
(@franc)
Gönderi: 0
 

Kamerayı kullanan herkes sanat mı yapıyor. Ben ne zaman bu başlığa yazmak için girsem aklıma mantığıma sığmayan cümlelerle karşılaşıp vazgeçiyorum. Ama bu bir başka süper olmuş Franc. Kamera kullanan herkes sanat yapıyor demek, inanılmaz ama gerçek. Sanatı yapan kamera yani onu kullananın olayı değil. Bu mantıkla gidersek, gitarı çalan kişi önemli değil gitarı her eline alan kendine göre sanat yapıyor. Burada sanatın üretilmesi için gerekli olan şey gitar yani. Demek ki

Gitar => Sanat

yani

sanatçı => sanat değil

Bu nasıl bir mantık yürüyüşüdür ben hiç anlamadım. Bu yürüyüşle devam edersek yine bakın nasıl sonuçlar çıkıyor. O zaman yeteneği nereye koyuyorsunuz, Bethoveen'i nereye koyuyorsunuz. Bu sizin dediğiniz akla en yatkın şekilde BİLİMSEL! olarak maymun-daktilo teorisi sonucudur. Sonsuz tane daktilonun başına sonsuz tane maymun koyarsanız mutlaka birisi bir Shakespeare eseri yazar. Evet bu bir teori ama siz bunun da ötesine geçip her daktilonun başındaki maymuna Shakesperare muamelesi çekiyorsunuz bu bakış açısıyla. Sinemanın bilim olmadığı konusuna girecektim ama artık bambaşka boyuta geçmiş burası, toparlanmaz bir daha.
yapmayaim, yapmayim diyorum ama bazen gerçekten sınırlar fazla zorlanıyor. Kelimenin bir ucundan tutup, okursan o anlamı çıkartırsın. Ama lütfen oku, yalvarırım oku. Kamerayı elime aldım, sokaktaki geçen hızlı arabayı estetik olarak görüp kaydettim diyorum. Filmi kamera ile çekersin, götümle çekecek halim yok her halde.

Sanat yapmak kimin tekelinde ya. Sen mi diyorsun bu sanat bu değil. Veya bir merci mi var bu dünyada. Bu sanat bu değil diye üstüne damga koyan... Ben çekiyorum hızlı araba hgeçiyor. Bence sanat. Hatta diyorum al açık açık yazıyorum. Yaptığım bu film sanat eseri, oscarda istiyorum, akademiye davada açacam, sanat eserimi görmedi diye.

Şimdi sen iddaa et bakalım, benim filmim sanat değil diye. Sonrada git mahkemede kanıtlamaya çalış. Bak bakalım hakim neresi ile güler adama........

Yapmayın, okumuyorsanız bir cümleyi alıp içinden bir kelime seçim saçmalamayın...............

 
Gönderildi : 14/05/2009 1:05 am
(@franc)
Gönderi: 0
 

Hatta en sevdiğin yönetmeni söyle, onada yönetmen değil diyecem. En sevdiğim filmi söyle, hatta aşl diyorum yüzüklerin efendisi film değil. matrix saçmalık sanat değil, tarantino mal, cohen kardeşler gerzek.

Senin sanatçı veya sanat gördüğün şeye bak bende sanat değil sanatçı değil diyorum. Ne olacak şimdi?

 
Gönderildi : 14/05/2009 1:07 am
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

Olay ne biliyor musun? Biz filmle sinemayı aynı zannediyoruz... Eğer bu ayrımı yapabilirsek. Sinemanın bilim, bilimle üretilen filmin, sanat olduğu konusunda birleşiriz gibime geliyor.

Bu önerme mantıklı duruyor.

 
Gönderildi : 14/05/2009 1:08 am
Sayfa 5 / 7
Paylaş: