işin aslı bilim lafının karşılığı da net değil. science karşılığı kullanıyorsak sosyal "bilim"ler dediğimiz şey bilim sayılmaz. ama o geniş anlamda kullanıyorsak sinemanın bilimi olur.
sinemanın poziitf bilimler ve teknolojiyle ilişkisini tartışıyorsak da bunu reddemeyeceğimizi söylüyorum. ama kimse sinemanın bu anlamda bir bilim dalı olduğunu iddia etmiyor herhalde.
bir de şu var: "sinema"'dan kastettiğimiz ne? eğer film araştırmaları ise sosyal bilimlerin bir kolu. eğer film yapımı ise teknik ve sanatsal bir iş. eğer belgeselse belki gazeteciliğin bir kolu. veya sirkçiliğin günümüzdeki hali. tek bir şey değil.
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
Sinemanın bilimi kullanması sinemayı bilim yapmaz!
Çay demlemek için suyun 100 derecede kaynaması gerekir. Fakat herkes çayı farklı demler.
Bunu kabul edersek yine şunu söyleriz. Çay yaparken bilimsel yöntemler kullanılır, fakat çay yapmak bilim değildir!
Eğer bunun da bilim olduğunu iddia ediyorsanız çayoloji bölümünü açmanızı beklerim.
Bu tez çabuk çöker gibime geliyor.
İhlamuru demlemek için suyun 100 derecede kaynamasi gerekir. Fakat herkez ıhlamuru farklı demler.
İhlamuru demlerken bilimsel verileri kullanırız, misal gribe karşı C vitamini iyi gelir. İhlamurun ustune bir limon sıkarız iki kekik atarız. "Fakat bunları yapmak bilim değil, ihlamoroloji diye bilim açabilecen mi?" dersen. Grip oldugunda bu seni iyileştirir. Aslinda tüm ilaçların özünde doğadaki bitkilerden yapildiğini kabul edersen Alternatif Tıp'a bilim degil demiş olursun. O zaman, özünde Tıb'a da bilim degil demiş olursun. Çünkü tıpta kullanılan ilaçlarda aynı şeyi yapıyor. Aslinda burda şuraya varabiliriz. Çayı ne için yaptığın da önemli...
Bir seye teknolojiyi veya bilimsel verileri kullanıyor, bu yüzden bilim değil dersek, çok yanılıyor oluruz gibime geliyor. Araba üretirken fizik, matematik, makina, elektirik, bilgisayar v.s v.s v.s her dalı kullanırız, ama araboloji diye bir dilim dalı altında geçmez bu. Araba yapmak için bilimsel yöntemler kullandığımız için araba yapmak bilim değil dersek, bence çok çelişkili olur.
Ben hala düşünüyorum bu arada "sinema bilim dalı mıdır? değil midir?" diye. Bunu referanduma götürsek, oyumu bilime atarım gibime geliyor, ama bunu kesin olduğu için değil sanki bana göre daha bilime yakın gibi geldiği için.
(Alakasız birşey ama "alternatif tıp" diye birşey yoktur. "Tamamlayıcı tıp" vardır. Alternatif birşeyin yerini alabilene denir. Oysa ne kekik anti-biyotiğin yerini alır, ne adaçayı apandist ameliyatının. Bunların hepsi aslında bir bütündür ancak batının materyalist hatta bırakın materyalizmi kapitalist sistemi tıbbı da tekeline alarak markalara odaklı hale getirdiğinden sanki farklı şeylermiş gibi algılanması normal. Artık bir çok tıp fakültesinde tamamlayıcı tıp ve şifalı bitkiler dersleri yer alıyor. Bir "hekim" ile doktor farkını da bu oluşturuyor bence. Neyse yeri geldi bir parantez açmak istedim)
- baço
"Bir seye teknolojiyi veya bilimsel verileri kullanıyor, bu yüzden bilim değil dersek"
Evet doğru, dersek yanılırız.
Ama bak bakalım demiş miyim öyle bir şey?
Yazmadan önce okumayı öğrenelim.
O zamana kadar bu başlık benim için bitmiştir.
Söylenilecek olanları fazlasıyla söylediğimi düşünüyorum.
"Bir seye teknolojiyi veya bilimsel verileri kullanıyor, bu yüzden bilim değil dersek"
Evet doğru, dersek yanılırız.
Ama bak bakalım demiş miyim öyle bir şey?
Yazmadan önce okumayı öğrenelim.
Ben mi yanlış anladım acaba :/ O zaman özür dilerim, ama bunu sen yazmışsın.
Tekrar tekrar söylüyorum:
Sinemanın bilimi kullanması sinemayı bilim yapmaz!
"Bir seye teknolojiyi veya bilimsel verileri kullanıyor, bu yüzden bilim değil dersek"
Evet doğru, dersek yanılırız.
Ama bak bakalım demiş miyim öyle bir şey?
Yazmadan önce okumayı öğrenelim.
Ben mi yanlış anladım acaba :/ O zaman özür dilerim, ama bunu sen yazmışsın.
Tekrar tekrar söylüyorum:
Sinemanın bilimi kullanması sinemayı bilim yapmaz!
Ondan o anlam mı çıkıyor?
"Sinema bilimsel verileri kullandığı için bilim olamaz" gibi saçma bir cümle mi var zaten?
Sinema "yalnızca" bilimsel yöntemleri kullandığı için bilim olamaz.
Benim söylediğimden bu anlam çıkıyor.
Ve hala sinemayı bilimsel tanımlamanın içine oturtacak bir cümle kuran olmadı.
Hala laf kalabalığı yapıyoruz.
... (Buna dair bir cevap aldıktan sonra aşağıdaki bakış açısını da tartışabiliriz.)
Bir de şu nokta var neden bilimselleştirmeye karşı durduğumla ilgili olarak:
Modern İktidar (16.yy sonrası) her şeyi bilinebilir, anlaşılabilir ve uygulanabilir hale getirmeye çabalamaktadır. (Pedagoji, yönetim, sağlık vs.)
Böylelikle bilgiyi kontrol ederek bilginin sahibi olanı da kontrol edebilecektir.
Bu genel Foucault'cu bir söylem. Konumuza uyarlarsak:
Sinemanın bilim olması demek, sinemacının özgürlük yanılgısı içinde ("özgürce bilim yapıyorum" biçiminde bir yanılgı) özgürlüğünü kaybetmesi demektir.
Sinemanın bir takım prensipleri (ilke) olsun istiyoruz değil mi?
Prensip kelimesinin kökü "prens"tir! (Sadece söylemek istediğim şey için basit bir örnekti, bir şeyin kanıtı değil)
principle: prensip, ilke
principal: baş, ana, yasa, hukuk
principality: prenslik, emirlik
Akademik olarak 4 yıl üniversitede sinema okutuluyor demek bilimsel olarak bir şey ortaya konuluyor demektir.
İddaamı artırmak istiyorum...
Sinema bilimlerin bilimidir. Kullanılan matematik ve fizik hat safhadadır.
Ve zaten biz birşey uydurmuyoruz. SİNEMABİLİM diye birşey zaten var. Daha neyin savunmasını yapıyorsunuz. Kişisel görüşlerinizin bu bilim dalı altında ezileceğinin farkında değilmisiniz...
Birazda ustalar konuşsun...
http://www.isikun.edu.tr/akademik/akademik_kadro/gsf/merksan/m.erksan.html
Sinemayı hafife alan bir ülkede yaşadığımızın farkından olmamız için dünyadan haberdar olmamız gerekmektedir.
Saygılar...
eraydinc.com
vimeo.com/eraydinc
evet aslında oscarları veren o meşhur "akademi"nin adı academy of motion picture arts and sciences.
http://www.oscars.org/science-technology/scienceofmovies/index.html
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
Tartışılır edilir de ara sıra biti kanlanan böyle artislenince işler karışıyor arkadaş.
Güzel güzel konuşmak varken böyle gider yapmak filan nedir onu merak ediyorum ben önce...
Sinema okuyor olmak, festivallere katılmak filan.. sinemayı bulmuş olmak gibi davranma hakkını vermiyor.
Biz de geçtik bu dönemleri, piyasada çok bilimsel bir şekilde alıyorsun cevabı.
Kolay gele..
Ve hala sinemayı bilimsel tanımlamanın içine oturtacak bir cümle kuran olmadı.
kafada fikrin, görüntünün, duygunun, deneyimin oluşması sanatsal bir eylemdir.
bu fikirlerin, görüntülerin, duyguların, deneyimlerin izleyicinin beyninde de aynen oluşturulabilmesi için yapılabilecek her şey bilimin alanına girer.
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
Tartışılır edilir de ara sıra biti kanlanan böyle artislenince işler karışıyor arkadaş.
Güzel güzel konuşmak varken böyle gider yapmak filan nedir onu merak ediyorum ben önce...
Sinema okuyor olmak, festivallere katılmak filan.. sinemayı bulmuş olmak gibi davranma hakkını vermiyor.
Biz de geçtik bu dönemleri, piyasada çok bilimsel bir şekilde alıyorsun cevabı.
Kolay gele..
Seviyeli bir tartışma platforumundan uzaklaşmayalım.
Kimsenin artisleştiği veya egolarına yenildiği falan yok. Fakat kişisel görüş gibi bildirdiğim şeylerin kaynağı sağlam olunca ''dir'' ''dır'' gibi cümleleri ister istemez sarfediyosunuz. Ve bu konulara akademik olarak kafa yoracak vaktiniz varsa zaten savunmak zorunda kalıyorsunuz...
Bu arada yemişim piyasasını. Türkiye piyasası sanat dışında herşey yapıyor. Yaşadım gördüm... Vasıfsızlar ordusu...Ben bu işi para kazanmak için değil, beni mutlu ettiği için yapıyorum...
eraydinc.com
vimeo.com/eraydinc
Neyse...
Bilim kurbanlarıyla konuşamayacağımı birkez daha anladım.
Evet kurban diyorum, çünkü görüldüğü üzere bilim zihni bir noktadan sonra köreltiyor, kendini mutlak iktidar ilan ediyor.
Devam edelim bu şekilde. Bilim olunca kuş konuyor çünkü. Elimde olsa bir çırpıda şu batı modernitesini yıkardım, çünkü bir noktadan sonra düşünmeye engel oluyor.
Tartışmayı felsefi bir düzeye çekmeye çabalarken, bak abi Sinemabilim var, bak şu usta ne demiş diye karşıma çıkanlarla tartışamayacağım. Çok temel bir soru sordum, felsefeye giriş-1 dersinde bilim ile felsefe, bilim ile sanat arasındaki farkı anlayabilmek için sorulan sorudur, sanki "Liverpool-Manchester" maçı ne olur? gibi bir soru sormuşcasına bir cevapla karşılaştım.
Tebrikler! 4 sene okul okumuşsun, hem de sinema ben susarım hocam!
Metin Erksan öyle demişse kesin doğrudur zaten, insanlar yüzyıllardır boşuna uğraşıyorlar bilgi felsefesiyle zaten, Metin Erksan'a sorsalardı söylerdi.
Ve son olarak, sinemaya bilim demek, sinemayı hafife almanın, onu basitleştirmenin, belli kalıplara hapsetmenin ta kendisidir.
Sustum!
4 sene sinema okuyanlarla konuşacak kadar bilgi birikimim yok.
Ve hala sinemayı bilimsel tanımlamanın içine oturtacak bir cümle kuran olmadı.
kafada fikrin, görüntünün, duygunun, deneyimin oluşması sanatsal bir eylemdir.
bu fikirlerin, görüntülerin, duyguların, deneyimlerin izleyicinin beyninde de aynen oluşturulabilmesi için yapılabilecek her şey bilimin alanına girer.
Mesaj hiçbir zaman aynı aktarılamaz, her mesaj her öznenin zihninde belli bir süzgeçten geçirilerek alımlanır, bu süzgeçin öznelliğini de içinde yaşanılan toplumsal ortam, kültür, politik ve ekonomik faktörler belirler. Dolayısıla mesajı veren istediği kadar bilimsel yöntemler kullandığını iddia etsin, mesajı istediği biçimde aynen canlandıramaz. Çünkü alımlayıcı farklıdır. Zaten sanatın bilim karşısındaki üstünlüğü de alımlayıcının "özgünlüğünden" kaynaklanır.
Ben üsluba takılmıştım.Beni anladığın ve benden daha temiz bir yanıt verdiğin için teşekkürler.
Tartışılır edilir de ara sıra biti kanlanan böyle artislenince işler karışıyor arkadaş.
Güzel güzel konuşmak varken böyle gider yapmak filan nedir onu merak ediyorum ben önce...
Sinema okuyor olmak, festivallere katılmak filan.. sinemayı bulmuş olmak gibi davranma hakkını vermiyor.
Biz de geçtik bu dönemleri, piyasada çok bilimsel bir şekilde alıyorsun cevabı.
Kolay gele..
Seviyeli bir tartışma platforumundan uzaklaşmayalım.
Kimsenin artisleştiği veya egolarına yenildiği falan yok. Fakat kişisel görüş gibi bildirdiğim şeylerin kaynağı sağlam olunca ''dir'' ''dır'' gibi cümleleri ister istemez sarfediyosunuz. Ve bu konulara akademik olarak kafa yoracak vaktiniz varsa zaten savunmak zorunda kalıyorsunuz...
Bu arada yemişim piyasasını. Türkiye piyasası sanat dışında herşey yapıyor. Yaşadım gördüm... Vasıfsızlar ordusu...Ben bu işi para kazanmak için değil, beni mutlu ettiği için yapıyorum...
Ve hala sinemayı bilimsel tanımlamanın içine oturtacak bir cümle kuran olmadı.
kafada fikrin, görüntünün, duygunun, deneyimin oluşması sanatsal bir eylemdir.
bu fikirlerin, görüntülerin, duyguların, deneyimlerin izleyicinin beyninde de aynen oluşturulabilmesi için yapılabilecek her şey bilimin alanına girer.
Mesaj hiçbir zaman aynı aktarılamaz, her mesaj her öznenin zihninde belli bir süzgeçten geçirilerek alımlanır, bu süzgeçin öznelliğini de içinde yaşanılan toplumsal ortam, kültür, politik ve ekonomik faktörler belirler. Dolayısıla mesajı veren istediği kadar bilimsel yöntemler kullandığını iddia etsin, mesajı istediği biçimde aynen canlandıramaz. Çünkü alımlayıcı farklıdır. Zaten sanatın bilim karşısındaki üstünlüğü de alımlayıcının "özgünlüğünden" kaynaklanır.
bu söylediklerin mesela tamamen telekomünikasyon mühendisliğinin alanına girmekte:) mesaj, enformasyon, süzgeç (filtre), alıcı verici hep o alanın terimleri. mesela o saydığın çevresel faktörlerin adı da observation noise:)
bilim deyince akla hemen "iki kere iki dört" klişesi gelmemeli. filmi yapanlar alıcının özgünlüğünü de modeller, hesaba katar.
elbette izleyen cephesinden bakınca farklı olabilir her şey. isteyen hababam sınıfı üç buçukta da hayatının anlamını bulabilir, çok farklı anlamlar yükleyebilir. ama sinema bir anlam yükleyen çıkar diye rastgele yapılmaz.
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.