Sanat ve bilim dalıdır. Belirli kriterleri vardır.
Sanat ve bilim? Aynı cümlede? Bir kez daha düşünün aziz dostum. Sinemayı laboratuarda üretmek değil sanırım amacınız.

Zira, belli kriterleri olan şeye formül diyoruz.

Sanat ve bilim dalıdır. Belirli kriterleri vardır.
Sanat ve bilim? Aynı cümlede? Bir kez daha düşünün aziz dostum. Sinemayı laboratuarda üretmek değil sanırım amacınız.

Zira, belli kriterleri olan şeye formül diyoruz.
Sanat ve bilimin aynı cümlede olması zaten sinemayı bir numara yapan şeydir.

Sinema yapılırken sanat ve bilim ''kullanılır ''

6 sanatı aynı anda kullanan da yine sinemadır.

Fizik ,optik ,kimya, matematik , göstergebilim ... daha sayıyım mı 🙂

Sinema, üniversitelerimizde sosyal bir bilim olarak okutuluyor Ali'ciğim, sanırım arkadaşın söylemeye çalıştığı şey bu. Yoksa ne formülü kardeşim derler adama. Belli bir formülü bana göre de tabiki yok. Ama akademisyenlerimiz, tıpkı fen bilimlerinde olduğu gibi sinemayı sınıflandırmış ve belli terimlerle tanımlamaya çalışmış. Bunu yadırgamamak gerek. Okullu arkadaşların bildiklerini biraz daha az ahkam keserek burada aktarmaları bence çok faydalı olur.

Sanat ve bilim dalıdır. Belirli kriterleri vardır.
Sanat ve bilim? Aynı cümlede? Bir kez daha düşünün aziz dostum. Sinemayı laboratuarda üretmek değil sanırım amacınız.

Zira, belli kriterleri olan şeye formül diyoruz.
Sanat ve bilimin aynı cümlede olması zaten sinemayı bir numara yapan şeydir.

Sinema yapılırken sanat ve bilim ''kullanılır ''

6 sanatı aynı anda kullanan da yine sinemadır.

Fizik ,optik ,kimya, matematik , göstergebilim ... daha sayıyım mı 🙂
Say canım kardeşim.

Demem o ki , bir filmi kafamıza göre kurmacadır , deneyseldir diyemeyiz. Belirli kriterleri vardır ve bu kriterler çökertilemez. Bunu demek istedim.. Bu filmde docudramadır. Eğer kameraya aldığın kişiler replik ezberlediyse o başka. Ama bunu biz bilemeyiz ve dramatik üsluba çevirilmiş bir belgesel diyebiliriz.

Dipnot : Sinema okullarında kuramdan daha çok bağımsız sinemacı yetiştiriyolar. En azından bildiklerim öyle ... Bikaç sinema kitabı okuyan kuramları çözebilir. Okulunun okutulması gerekmez...

Sinema herkes içindir...

Sinemayı laboratuarda üretmek değil sanırım amacınız.

filmdir fotoğraftır bunlar laboratuvarda üretilen şeyler zaten. hani ille terimlere takılcaksak katkım olsun dedim. 😉

aslında yanlış cümleye takıldım yukarıda. "sanat ve bilim? aynı cümlede?" kısmı çok daha fazla takılmayı hak ediyor.

birincisi sanat ve bilimi asla bir araya gelmez şeyler olarak algılamak için ya sanattan ya bilimden pek anlamamak gerekiyor bence.

ikincisi, sinema ve sanat? bence bu ikilinin bir araya gelmesi çok daha sorunlu. sinema doğası itibariyle kendiliğinden bir sanat dalı sayılmaz. sinemacılar onu bir sanat aracı olarak kullanmaya çalışır. ama yine de sinemacı denen kişi, yönetmen, ışıkçı sesçi gerçek anlamda bir sanatçı değildir. sinemanın içerdiği öğeler sanat sayılabilir elbette. ayrıca sinemayı asıl özdeşleştirebileceğimiz, sinemanın asıl yaratıcı damarı sayılabilecek edebiyat sanat alanına dahil midir, sanat kavramı güzel sanatların ötesinde neleri kapsar bunlar tartışılır. sahneye koyma işi de yine sanatsaldan çok teknik bir iştir mesela. tasarım eylemi bir işi sanat yapıyorsa her türlü mühendislik dalı da sanat sayılabilir ya da.

Zaten yukarda savunmak yersiz ama bu film kurmacadır derken bu tartışmaları kastetmiştim. Docu-drama da içinde kurmaca ogeler barındıran bir türdür. Ed Wood ve Mayıs Sıkıntısı örnek olarak verilebilir. Yani sorun yok, kurmacadır işte en nihayetinde.

Yönetmen "Bu filmin türü öyle değildir, böyledir," dedikten sonra film türü kriterlerinden ya da bilim/sanat ikiliğinden, oldukça rahatsız edici bir didaktikle bahsetmenin abesle iştigal olduğunu ve can sıkıcı olduğunu söyleyip fazla uzatmayayım eraydinç. Tanımları, kavramları, sınıflandırmaları üreten sistemi, durduk yere, "film yapmak" gibi oldukça kişisel bir ifade alanı üzerinden yeniden üretmenin bir anlamı yok. O zaman, [her alandaki] yerleşik düzen ve statüko karşıtı girişimleri, sistem tanımlarıyla rahatlıkla alt edebilir hâle geliriz. Nerede kaldı yıkım? (Tabii yıkımdan bahsetmek istiyorsak)

payi, "Bu film komedidir," deseydi, benim için bu film komedi olacaktı. Neyin ölçütünden bahsediyoruz ki, yönetmeninkilerden başka?

zepra, sen çözdüysen meseleleri, benim için bir sorun yoktur.

Kaldı ki benim annem babam yoktur belki, kim bilebilir bunu? Yada annem babam belki hiç TV izlemiyorlardır ama filmde TV izliyorlar. Ferrarisi olan adamla sorunları olan arkadaşlarım ve onların kişisel girişimleri de yoktur belki(ve gerçekten yok) Ya da hiçbir zaman pilavcı açma girişiminde bulunmamış olabilirim. Bunları kim biliyor? Dereyi görmeden paçayı da sıvamıyorum ama emin olun bu dediklerinizi daha filmi çekmeden önce düşünmüştüm. Hatta oyunculara senaryoyu bütün halinde anlatmadım ki onların da bu şekilde aklı bulanmasın. Bu işi formülüze etmek pek doğru gelmiyor bana. Şu konuda söz verebilirim: Her çektiğim filmin türü olmayacak, bu konuda yeterli bir bilince sahibim.

Kaldı ki benim annem babam yoktur belki, kim bilebilir bunu? Yada annem babam belki hiç TV izlemiyorlardır ama filmde TV izliyorlar. Ferrarisi olan adamla sorunları olan arkadaşlarım ve onların kişisel girişimleri de yoktur belki(ve gerçekten yok) Ya da hiçbir zaman pilavcı açma girişiminde bulunmamış olabilirim. Bunları kim biliyor? Dereyi görmeden paçayı da sıvamıyorum ama emin olun bu dediklerinizi daha filmi çekmeden önce düşünmüştüm. Hatta oyunculara senaryoyu bütün halinde anlatmadım ki onların da bu şekilde aklı bulanmasın. Bu işi formülüze etmek pek doğru gelmiyor bana. Şu konuda söz verebilirim: Her çektiğim filmin türü olmayacak, bu konuda yeterli bir bilince sahibim.
Yukarda ben belirteceğimi belirttim.

Film içinse elinize sağlık,sonuç olarak beğendim.

Diğer tartışmalarada girmeye lüzum bulamıyorum.

Ama tür hakkında bir gün biraraya gelip , neşeli bir tartışma yapmak isterim 🙂

Saygılar

şu "dir"li konuşmalar çok üzüyor beni ya.

Eray kardeşim, öncelikle söylediklerinin kaynağı nedir bunu sorabilir miyim?
"Sinema, sanatla bilimi bir araya getirir."

Bunu savunabilirsin elbette de, hatta var böyle bir akım, kendisine Bauhaus deriz, sinemaya etkisi olmuş mudur bilmiyorum, resim ve mimarlık sanatlarında özellikle mühendislik ve de sanatı bir araya getirmeye uğraşmıştır. Kökeni Frankfurt Okulu'na dayanır. ( http://en.wikipedia.org/wiki/Bauhaus )
Ama sen gelip sinemada bir akım olarak değil, sanki sinemanın mutlaklığı olarak sanat ve bilimi bir arada olduğunu söylersen o zaman tartışma başlar. (Bu arada sinemada Hollywood'un ve de sovyet sinemasının sanatla bilimi bir araya getirdiğini söyleyebiliriz sanki, çok emin değilim.)

Bana kalırsa da sanat ve bilim birbirinin yanına bile sokulamaz.
Sokulmamalıdır.
Bilimin en temel özelliği nesnel bir gerçekliğin kabulüdür.

Sanat nesnel bir gerçeklik olarak neyi kabul eder peki?
Bilim "yanlışlanabilir" bir şeydir, yine bilimsel çerçevede, fakat sanat "yanlışlanabilir" midir?
Matematiksel bir takım yöntemler kullanıyor olması, sanatı bilimle ortaklaştırmaz. Sadece bilimsel metodlar kullanması anlamına gelir. Fakat bilimsel metodlar kullanmayabilir. İçinde bilimsel metodların kullanılamayabileceği bir bilim dalı var mıdır?

Sanırım teknoloji demek istedi arkadaş. Ekipman kullanmadan yapılamayan bir sanat sonuçta ve teknoloji ile iç içe...

Belgesel diyince aklınıza aslanlar ,kaplanlar,bilim diyincede aklınıza NASA veya Genetik geliyorsa diyecek fazla sözüm yok...

daha senaryonun edebiyat değil teknik bir yazı olduğunu bilmeyen profesyonel sinemacıların olduğu şu günlerde sinemaya bilim gözüyle yaklaşmazsanız ona zarar vermiş olursunuz.

Şu şekilde açılım yapiyim ve ortak noktada anlaşalım.

Sinema seyirciyle buluşana kadar birçok bilim dalından yararlanır,iş çıkınca sanat değeri taşıyorsa sanat eseri olur.

yeni bir konu açiyim isterseniz forumda ,bu konu altında daha fazla tartışmayalım.