Forum

Seslendirmede (dubl...
 

Seslendirmede (dublaj) ilkler

2 Gönderi
2 Üyeler
0 Reactions
1,599 Görüntüleme
(@baco)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Türkiye Ve Dünyada Seslendirmede İlkler

* İçinde ses bulunan ilk film CAZ ŞARKICISI'dır.

* Baştan sona ilk sesli film 1929 yapımı New York Işıkları (Lights of NewYork ) filmidir.

* "The Broadway Melody'' en iyi film Oscar'ını kazanan ilk sesli film, aynı zamanda ilk müzikaldi. (1929).

* İlk uzun metrajlı sesli film Clive Brook'un ''Mükemmel Cinayet'' filmidir.

* Türkiye'de sinemalarda ilk sesli film 25 Eylül 1929 yılında oynamıştı. Kadıköy Opera binasında gösterilen bu filmin Türkçe adı ''Kadının Askere Gidişi''

* İlk seslendirme stüdyosu 1932 yılında Nişantaşı'nda İpekçi Kardeşler tarafından açılmıştır.

* 1931 yılında çekilen İSTANBUL SOKAKLARINDA ilk sesli Türk filmidir. İstanbul Sokaklarında adlı filmin seslendirme işlemleri Paris'te Espinay stüdyolarında yapılmıştır. İlk sesli film, aynı zamanda ilk şarkılı filmdir. Bu filmde Semiha Berksoy şarkı söylemiştir.

* Seslendirme işlemleri Türkiye'de yapılan ilk film Muhsin Ertuğrul'un ''Bir Millet Uyanıyor'' filmidir.

* İlk Kadın Seslendirme Yönetmeni Sacide KESKİN'dir.

* Chaplin'in ilk sesli filmi The Great Dictator (Büyük Diktatör) Şarlo Diktatör filmidir.

* Alfred Hitchcock'un 1929 da yaptığı ünlü gerilim filmi Blackmail (Şantaj) ilk sesli İngiliz filmidir.

* 1930'da Pirandello'nun bir öyküsünden uyarlanan La Canzone dell'Amore- Aşk Şarkısı filmi ilk sesli İtalyan filmidir.

TÜRK DUBLAJ TARİHİ NAZIM HİKMET’LE BAŞLAR

“Türk dublaj tarihi Nazım Hikmet’le başlar. Nazım, İpek Film’in sahibi İhsan İpek’le çok yakın arkadaştı. Orada uzun süre dublaj yönetmenliği ve çeviri yaptı ama bunu kimseye söylemedi. Bu süre içinde kendi adı yerine müstear yani takma ad kullandı. Mümtaz Osman müstear adıyla senaryolar yazdı; 18 senaryo ve yanı sıra sayısız müzikal.”

FERDİ TAYFUR BİR DUBLAJ DAHİSİYDİ

Nazım Hikmet’in hapishane dönemlerinde Ferdi Tayfur, dublaj işine yeni başlamıştı. Çok beğenilen Lorel-Hardy, Arşak Palabıyıkyan, Üç Ahbap Çavuş tiplerini taklit ederek ünlenen Tayfur’un olağanüstü taklit yeteneği vardı. O dönemde birçok filmde oynadı; Ankara Ekspresi, Bir Millet Uyanıyor vs... Hayatının geçtiği alan, İpek Film’in kapalı dublaj salonuydu. Diğer bir özelliği de İngilizce, Almanca ve Fransızca metinleri anında Türkçe’ye çevirip seslendirmesi. Annesi Alman’dı, o yüzden çok iyi Almanca konuşuyordu. Oturduğu yerde bir efekt kutusu vardı. Bazen ayak sesleri çıkarıyor, bazen başka sesler. Muhtelif efektler yapardı. Ferdi Tayfur’un efekt kutusu çok meşhurdu. Dört kollu çengi anlayacağınız SADETTİN ERBİL, ÖZTÜRK SERENGİL’İ SESLENDİREMEDİ.

“Öztürk Serengil sinemada kendi sesini hiç kullanmadı. Onu Mücap Ofluoğlu konuşuydu. O çok tutulan ‘yaşşeee’leri Mücap’a aittir aslında. Ancak Mücap bin lira yerine iki bin lira isteyince, işi Sadettin Erbil’e verdiler. Filmler tutmayınca Mücap’tan özür dilendi, istenilen para verildi. Öztürk Serengil de Mücap’ın sesiyle eski popülerliğini tekrar yakaladı.”

NAYIR NOLAMAZ

Abdurrahman Palay, günde 12 saat dublaj yapıyor, bizler de 14-15 saat çalışıyoruz. Dikkatimizden kaçtığı zamanlar oluyordu. Abdurrahman Bey, vücudunun yarısını sehpaya dayardı. Nayır, nolomazlar o sırada çıkmış olabilir. Bazen bizim gözümüzden de kaçardı. Kaçmadığı zaman ikaz ederdik. Çok hiciv konusu oldu. İnsanlar aldıkları ücretin çok çok üzerinde çalışıyorlardı, çok yoruluyorlardı. Temerküz kampı gibi o zehirli odalarda günde 12 saat kalmak ne demek?”

DUBLAJ KRALİÇESİ CİMCOZ

“Adalet Cimcoz, Devlet Malzeme Ofisi’nde memure olarak çalışırken, ağabeyi Ferdi Tayfur ‘Gel diyor, şöyle bir deneyelim...’. Adalet Hanım da salona giriyor ve bir daha çıkamıyor. Adalet Hanım yakın arkadaşı Sezer Sezin’in önerisiyle ilk dublajını Sezer Sezin için yaptı. Aynı zamanda yazardı; “Fitne Fücur” müstear ismiyle sosyete yazıları yazıyordu. Kendisiyle ölene kadar çalıştım.”

10.000 FİLMDE NEVİN AKKAYA VAR

İlk yıllarda dikkat çeken çok önemli bir hanımefendi daha var. Nevin Akkaya çok genç yaşlarında Muhsin Ertuğrul kabiliyetli bulduğu için tiyatro grubuna almak istedi. Akkaya’nın ailesi ünden kaçtığı için istemedi. Kendisinin isteği ise opera sanatçısı olmaktı. Ancak Muhsin Bey’in ısrarından kurtulamadı ve Aynaroz Kadısı’nda oynadı. Nevin Hanım’da çok önemli ses özelliği vardı. Abartısız söylüyorum, belki 10 bin filmde Nevin Hanım’ın sesi vardı. O dönemde çok film ithalatla getiriliyordu. Türk filmi az çekiliyordu. Bunların hepsine dublaj yapmak zorundaydı. İstanbul’un lüks sinemalarında filmler Fransızca ve İngilizce oynuyordu ama Anadolu sinemaları Türkçe seviyordu.”

ARAP FİLMLERİNİDE TÜRKÇELEŞTİRDİK

“Ünlü besteci Saadettin Kaynak beş yıllık sözleşmeyle İpek Film’e alınmıştı. Kaynak, 100 filme 10-20 arası beste yapıyordu. Arapça şarkıları Türkçeleştiriyorduk. Bugün hala çalınıp söylenen en güzel bestelerin sahibi Kaynak’tı. Seslendirenler ise Müzeyyen Senar, Safiye Ayla ve Münir Nurettin Selçuk’tu. Kaynak, beş yıl o stüdyoya kapandı. Atatürk’ün emriyle de ilk Türkçe ezanı okudu.”

SADRİ ALIŞIK SETE KOSTÜMÜYLE GELİRDİ

Oyuncular devamlı setten sete koştukları için dublaja ayıracak zamanları yoktu. Sadri Alışık ve Öztürk Serengil bazen set kıyafetleriyle dublaja gelir, işleri bitince tekrar sete dönerlerdi. Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit de çok yoğundu. Gelip konuşanlar da oyunlara katkıda bulunan insanlar; sanatçının kaçırdığı bir şey varsa o sesle telafi edilirdi. Ağlıyor, gülüyor, duygusal konuşuyor, sarhoş oluyor...O sesin sahibine ait olduğunu zannediyorlardı. Yılmaz Güney’i genelde Abdurrahman Palay konuşurdu. İzleyiciler Ekrem Bora’nın oynadığı filmde de aynı sesi duyunca ‘yine Yılmaz Güney konuşmuş’ derlerdi.

Nevin Hanım Selda Alkor’u, Türkan Şoray’ı ve Hülya Koçyiğit’i konuşurdu. Aynı sesleri Jeyan Mahfi Tözüm de konuşuyordu. Yılda 350, 400 film çekiliyordu. Güne 1, 1,5 film düşüyordu.

ŞOV HAVASI ESERDİ

“Eğlence havası yaratılırdı seslendirme stüdyolarında. Espriler birbiri ardına patlatılırdı. Mesela bir Sadri Alışık gelir, milleti güldürür giderdi. Öztürk Serengil, Saadettin Erbil de ondan aşağı kalmazdı. Orada şov havası eserdi. Telefon başında yaptıklarında ben hemen mikrofona basıp kaydederim. Sonra içeriye ses verirdim. ‘Bu kaydı satın alacak mısınız, yoksa sahibine dinleteyim mi?’ diye... O kayıtlar hala elimde.”

GİZLİ STAR: BELKIS ÖZENER

Siyah beyaz seyrettiğimiz Türkan Şoray'lı, Filiz Akın'lı, Hülya Koçyiğit'li filmlerde dinlediğimiz şarkıları hep Belkıs Özener seslendirmiştir. Gönül Yazar'ın kardeşidir. Ama bunları çoğumuz bilmeyiz nedense çünkü Belkıs Özener bir türlü ön plana çıkamayan ender starlardan biridir.

Belkıs Özener 1955 yılında İstanbul'da yapılan bir ses yarışmasında birinci olur ve o yılların ünlü gazinolarından biri olan Beyaz Park'ın sahnesinde ödülünü alırken herkes bu kızın ilerde büyük bir sanatçı olacağını düşünüyordu.

Olmasına oldu ama sahne ve plak dünyasından değil de ünü yerli filmlerde sesini verdiği oyuncular sayesinde oldu. Zeki Duygulu, Radife Erten ve Alaeddin Yavaşça'dan Türk Sanat Müziği dersleri alarak şarkıcılığa başlayan Belkıs Özener, daha sonra sahnelerden kopup filmlerde çeşitli oyuncuların yerine şarkı söylemeyi tercih etmişti. Sahnelerde şarkı söylemektense, filmlerde başrol oyunculara sesini vermek daha güzel gelmiş olmalı ki yıllarca bu işi yaptı. En çok filmlerde şarkıcı Türkan Şoray'ın sesi oldu ve sesinin ona çok yakıştığını belirtiyordu her röportajında. Haksız da sayılmazdı aslında yıllar sonra yalnız Türkan Şoray değil Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Müjde Ar gibi sanatçılar gerçek sesleriyle karşımıza çıktığı zamanlar dublaj sanatçılarının değerlerini anlamıştık ama Allah'tan bir iki film dışında kendi sesleriyle şarkı söylemeye falan kalkmadılar. Sadece Türkan Şoray değil tabi ki. Leyla Sayar, Belgin Doruk, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Müjde Ar, Perihan Savaş gibi 60'lı 70'li yılların starlarına filmlerde söyledikleri şarkılarda sesini verdi . 300 kadar filmde yıldızlara sesini verdi ancak hiç ummadığı bir olay onu sinemadan soğuttu. İşte o olayı şöyle anlatır Belkıs Özener: "Civciv Çıkacak, Kuş Çıkacak" adlı filmde Mine Mutlu'yu seslendirmiştim. Fakat bunun bir seks filmi olduğunu bilmiyordum. Ve o günden sonra bir daha sesimi kimseye vermedim." Ayrıca seks filmlerinde şarkı söylemenin aile yaşamına ters düştüğünün altını çizer.

Belkıs Özener ablası Gönül Yazar gibi Türk Sanat Müziği söyledi. Ne var ki, o sahneden çok filmlerde şarkı söylemeyi sevdi. Sahneye ablası kadar çıkmadı, ablası kadar çok plak yapmadı ama hepimizin filmlerdeki en sevilen sesi oldu. O herkesin bildiği bir "ses" çoğunluğun tanımadığı bir "yüz" oldu müzik dünyamızda.

alıntı: HAKAN EREN

- baço

 
Gönderildi : 13/11/2009 11:42 pm
 iLAN
(@ilan)
Gönderi: 0
 

Nayir nolamazlar diyaframi kullanmalari yuzunden, daha guclu ses cikarabilmek icin yapilan bisey yani, N harfinde biraz basili kalip sonra kelimeyi cikarmak. Televizyonda bir yerden duydum ama hangi programdi hatirlamiyorum.

Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?

 
Gönderildi : 15/11/2009 7:52 am
Paylaş: