Eski defterleri karıştırma ayrıca. 🙂
3 sene el insaf 🙂
Şuna istinaden dedi sanırım hastalıklı eleman..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Seyirciyi sevemiyorum 🙂
Çektiklerimi seyirciler izlesin diye değil,uzay boşluğunda gözüküp evrene renk katsın diye yapıyorum ...
Bu ne kadar doğru bilmiyorum,ama bir sahnemin anlaşılması zorsa seyirciyi düşünüpte anlaşılsın diye uğraşmıyorum,belki çektiklerimizi sadece insanlar izlemiyolardır 🙂 Kimbilir ...
eraydinc.com
vimeo.com/eraydinc
Bir gün bir kısa film çekersem jeneriği böyle olmalı mesela.
Ayrıca bu videonun postapokaliptik (dostabdullahgüliptik) tarzda The Dude tarafından yorumlanmasını da ayrıca rica ediyorum.
Ve ayrıca:
Seyirciyi sevemiyorum 🙂
Çektiklerimi seyirciler izlesin diye değil,uzay boşluğunda gözüküp evrene renk katsın diye yapıyorum ...
Bu ne kadar doğru bilmiyorum,ama bir sahnemin anlaşılması zorsa seyirciyi düşünüpte anlaşılsın diye uğraşmıyorum,belki çektiklerimizi sadece insanlar izlemiyolardır 🙂 Kimbilir ...
Her insan yaptıklarını insanlar izlesin diye yapar. Senin bu söylediklerine inanmamız için ilk önce imzandaki vimeo linkini kaldırman gerekir. Ki imzanda o linki yayımlıyorsan, bu senin insanları önemsediğini gösterir. Seyircisiz film, film değildir. Her şey bir onaylayıcıya ihtiyaç duyar. Tanrı bile !.
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
Önemsemekle,sergilemek arasında fark var bence...
Değinmek istediğim şey şu : Seyirciye hizmet etmeyi sevmiyorum.
eraydinc.com
vimeo.com/eraydinc
Peki neden sergiler bir insan yaptıklarını? Bu teşhirciliğin manası ne?
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
Bence de fazlasıyla çelişki barındıran bir duruş bu sanki.
Önemsemediğin birinin neden filmlerini izlemesini istiyorsun ki?
Bence bu duruş seni önemsemeyen (önemsememe ihtimali olan)
izleyiciye karşı almış olunan bir savunma.
Ha şu denebilir:
Ben filmlerimi sinema bilgisi üst düzeyde olan izleyicilere yapıyorum.
O zaman saygıyla karşılarım.
Ama kimseye yapmıyorsan o zaman o filmi yayınlamaman gerekiyor.
Bu konuyla ilgili en takdir ettiğim açıklamayı Semih Kaplanoğlu yapmış.
Ben filmlerimi seyirciye değil, başka sinemacılara yapıyorum.
Tıpkı akademik bir makale yazar gibi.
Bunu diyebiliyorsa bir adam bence olay bitmiştir.
Bu açıklama son zamanlarda değişen fikirlerimin de kaynaklarından biridir.
Söylenenlerin hemen hepsi doğru, eklenecek çok fazla birşey yok.
Bilgisizlik, özensizlik, "benim kısam var, ben de yönetmenim" kasıntısı vs. vs. Hepsi doğru.
Her sanatsal üretim insanlar için yapılır. İnsanların fikirlerini önemsememe lüksü yoktur üretenin. "O kesim sevmez, bu kesim sever" gibi ayırımlar olabilir ama gelecek tepkileri önemsememek baştan alınmış bir gard'tır. Zaten herhangi bir ilgili, bir film çekip başarılı olduğu, takdir gördüğü zaman bir yönetmendir. Filmi olan herkes yönetmen olsa düğün çekenleri imdb'ye katmak lazım.
Ama tüm bu kötü filmleri ve bunları üretenleri çok fazla eleştirmek, çok fazla söz konusu etmek, çok fazla yermek de doğru değil. Adam 4 tane kötü film çekip sonra çok iyi bir işe imza atabilir. Bu olursa da o adam "hani ulan ben adam değildim, şerefsizler. Sırf sizin inadınıza hırs yaptım, alın size film işte, yapın bunun kadar iyisini de görelim" derse susup oturmak gerekir. Kötü film üreten kötü film üretir, bırakın üretsin. İzlemeyin gitsin, yarıda bırakıp izlemediğin çok fazla kısa oldu. İlgisizlik en büyük cezadır bana göre bu işte.
Buna ek olarak "Ed Wood" derim, başka birşey demem. Belki de bu işi seven herkesin, istediği kadar yeteneksiz olsun üretmeye ve insanların beğenisine sunmaya hakkı vardır. Gidip o herifi dövmek mi gerekir? Hayır. İster izlersin, ister izlemezsin, bu kadar basit.
Ama ülkemizde onlarca Ed Wood olunca iş değişiyor galiba biraz. Eh, olsun, n'apalım. Becerebilenler daha iyilerini yaptıkça bu kişilerde azalacaktır mutlaka.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Kötü film üreten kötü film üretir, bırakın üretsin. İzlemeyin gitsin, yarıda bırakıp izlemediğin çok fazla kısa oldu. İlgisizlik en büyük cezadır bana göre bu işte.
%100 katılıyorum. Zaten yorum yaparken bakıyorum filme eğer yorum yapılacak düzeyde değilse hiç yapmıyorum. En güzeli bu bence. Demotive de etmemek gerek.
- baço
kısa filmciler için seyirci ile, uzun filmciler için seyirci kavramı biraz farklı gibi sanki.
yani; kısa filmler de vizyona girse ve seyirciler kısa filmlere de gitseler, sanki biraz durum farklı olur.
bir kısa film yapıyorsunuz ve festivale yolluyorsunuz. Juriye ulaşması için önce sinema bilgisi ne kadar olduğu belli olmayan ( çoğu zaman ) bir ön juriden geçmeniz gerekiyor. Daha sonra jurinin şeffaf ve adaletli yaklaşımına bağlı ödül almanız. Oysaki uzun filmlerde bu prosedür böyle işlemiyor. Genellikle evvela içerik ve uslüba bakıyorlar. Çünkü uzun film yapan adamın zaten uslübü ve içeriği doludur ön kabulüyle.
Kısacılarda biraz fazla "superego" eksikliği söz konusu. Yaptığımız işleri çok matah görüp, diğer insanlar hakkında bol bol ahkam kesiyoruz. Mutevaziliği eziklik olarak görüp, bacak bacak üstüne attıp konuştuğunda Narsist oluyoruz.
Aslında benim temel özeleştirimin kökeni bu. Türkiye'deki Rock grupları veya solistleri ne kadar iç içe ve omuz omuza bu işi yapıyorlarsa, yine ülkemdeki pop müzik yapan sırıtkan yüzler de o kadar birbirleri arkasından dolap çevirip, arkadan konuşuyorlar.Sanırım kısacılar ve uzuncular diye bir ayrım yaparsam, az önce bahsettiğim örnek ile birebir örtüştüğünü savunabilirim. Birisinin bir işi neyi neden nasıl şartlarda ve ne amaçla yaptığını öğrenmeden eleştirmek,ahkam kesmek, özellikle akıl vermek ( sanki karşıdaki adam hiç düşünmemiş gibi ) bizim kanımıza işlemiş çünkü...
Kolay gelsin.
http://www.camurfilms.com" onclick="window.open(this.href);return false;
Şu izleyiciye film yapma konusunu çarptırmayalım. Benim bu işi yapmaktaki özümü oluşturuyor.
Seyirciye film yapmak kavramı konusunda uzun uzun başka yerlerde tartışırız. Ama ben yaparken bu tutar mantığıyla yapmıyorum,hoşuma gidiyor ve onu oraya koyuyorum.
Farkındaysanız şuan kısa film yapıyoruz. Yani kimseye hesap vermeyen bir dönemdeyiz.Parasal kaygımız,gişe kaygımız veya başka kaygılarımız yok.
''Kendimize film çekiyoruz. Kendimiz izleyelim diye...'' ( Kısa film için )
Ha ilerde vizyona çekeriz,para kazanmak kavramı devreye girer,o zamanda yapımcı bir yandan sponsor baskısı bi yandan ''tike tike'' seyirciyi düşünmek zorunda kalırız.
Bu işi neden yaptığımızı farkına varalım biraz.
Seyirci sevmiyorum derken, '' ben bir binanın iç tesisatı borularını döşeyen bir ustayım,Borularımı göremezsin ama tuvalete sıçarken onu hissedersin'' demiyorum 🙂
Her dediğim lafı tartışma konusu yapmadan önce bu işin derin manasını düşünün.
Kısa film ile uzun film arasındaki farkın ,metraj hesabı olmadığının farkına varma vakti geçiyor...
eraydinc.com
vimeo.com/eraydinc
Seyirci sevmiyorum derken, '' ben bir binanın iç tesisatı borularını döşeyen bir ustayım,Borularımı göremezsin ama tuvalete sıçarken onu hissedersin'' demiyorum 🙂
Alıntılar kısmı yapılacaksa bunu aday gösteriyorum
- baço
Seyirci sevmiyorum derken, '' ben bir binanın iç tesisatı borularını döşeyen bir ustayım,Borularımı göremezsin ama tuvalete sıçarken onu hissedersin'' demiyorum 🙂
Alıntılar kısmı yapılacaksa bunu aday gösteriyorum
Herşey doğaçlama gelişti üstad 🙂
eraydinc.com
vimeo.com/eraydinc
Biçim en büyük sorunumuz ve gerçekten bu konuda hiçbir kaygı taşımıyoruz. 3 yıldır bu forumda takılan biri olarak bunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Esmerim biçim biçim, ölürüm esmer için diyoruz ama esmerimizin biçimini anlatmıyoruz, anlatamıyoruz. O yüzden o esmerlerimizi diğerleri sevemiyor. Üzgünüm.