Hurt Locker'ın biraz daha depresif hali olabilir.

Ama en büyük hayalim tabii ki Puslu Kıtalar Atlası. Hayaliyle bile tüylerim tiken tiken..

Senaryo gibi zaten. Romandan çok film senaryosuna benziyor. Ama hakkını vererek çekemezler gibime geliyor Türkiye'de; ciddi büyük prodüksiyon gerektirirdi.

Türkiye'nin Fight Club'ını çekmek için ölebilirim....

Bi' Sin City fena olmazdı hani. Hem iş olarak tatmin eder, hem gişe açısından. Benzer tekniklerin kullanıldığı bir Türk kısa filmi görmüştüm sanırım. Nerede o arkadaş, gaza geldim?

ikinci mahmut'u anlatan bir dönem filmi çekmek isterdim ben. osmanlı tarihinden yola çıkacak ama öyle katıksız tarih filmi olmayacak. fantastik daha çok.

Kurtuluş Savaşının filmini çekmek isterdim. Nazım Hikmet'in Kuvayı Milliye Destanı bir zamanlar Leman tarafından çizgi roman haline getirilmişti, hatırladığım kadarıyla sinemaya gayet uyarlanabilitesi vardı.

Jack London'ın Martin Eden'ını filmleştirmek isterdim. Bildiğim kadarıyla 1930 veya 40 gibi bir filmi var izlemedim ama imdb'de görmüştüm. Ancak günümüzde daha güzel bir anlatıma sahip olabilir.

Hiper-realist uzaylı veya zombi filmi çekmek isterdim 🙂

Hiper-realist uzaylı veya zombi filmi çekmek isterdim 🙂

He ya, o da olur bak. Ama Planet Terror tarzı.

Ben Politik bir zombi filmi çekmek istiyorum. Aslında öyküsü bile hazır. Senaryosunu da ufaktan yazıyorum. Zombi filmlerinin çok politik olabilme potansiyelleri var zaten, çılgınca kullanırım bu potansiyeli.

Ben Politik bir zombi filmi çekmek istiyorum. Aslında öyküsü bile hazır. Senaryosunu da ufaktan yazıyorum. Zombi filmlerinin çok politik olabilme potansiyelleri var zaten, çılgınca kullanırım bu potansiyeli.

Politik bir zombi filmi için metaforlarla dans etmen şart. (: Yoksa politik bir temele oturtmak zor gibi geldi bana?

28 Days Later'da vardı politik esintiler. Ama tabi filmin geneline yayılacak cinsten değil.

Aslında zombili filmlere gerçekten politik konular yakışır. Dünyanın nüfusunu azaltıp daha yaşanılır bir hale getirmek isteyen bir grup zengin azınlığın işi eline yüzüne bulaştırması, zombi dolu bir dünya oluşması veya ilaç şirketlerinin kar amaçlı hastalık yaratmasının akabinde yine eline yüzüne bulaştırması gibi..

Ha bir de aklıma Metro 2033 ve S.T.A.L.K.E.R geldi nedense..

Romero kralını çekiyor işte politik zombi filmlerinin.

Dawn of the Dead misal.
Alışveriş merkezindeki zombiler.

Ya da son çektiklerinden Diary of the Dead.

Makro değil, mikro-politik filmler daha çok.

İşte dediğim gibi, metaforun dibine vurmak gerekiyor. Dawn of the Dead baştan sona kapitalizm eleştirisi taşıyan bir film ama genel olarak diyaloglar ile değil, hikayenin içerisinde metaforlarla yapılan bir eleştiri var orada. Vay arkadaş izleyesim geldi.

Evet çok sağlam bir film bence de. Ama teknik olarak bir hayli kötü bir film ya.
Tamam zamanın şartları vs. diyeceğiz de, bence onun ötesinde bir şey var o filmde.
Ne zombi makyajı zombi makyajı gibi... Ne akan kan kan gibi. Yani 1920'li yılların Alman korku filmleri daha iyi tekniklere sahip. Yani adamların kafalarından vuruluşlarında akan kan, resmen böyle boya ve oluktan akar gibi akıyor. Tekniğiyle dalga geçtiğimiz Türk filmleri gibi resmen.
Misal bir önceki filmde, Night of the Living Dead'te teknik olarak yeterli olunmayan bir dönem olduğundan kandır ne bileyim, zombi makyajıdır bunlar belli olmayacak ölçüde iyi gizleniyordu. Göze batmıyordu. Ama Dawn of the Dead'te biraz teknolojik gelişme olmuş diye hemen dayamışlar kan efektini falan ama teknoloji o kadar da gelişmemiş. Çok tırt duruyordu. O filmin benim gözümdeki en büyük problemi odur. Ama hikaye olarak çok başarılı bir film. Ve evet dediğin gibi metaforik bir anlatımı var. En beğendiğim yanı da, zombileşmemiş insanların "ohh baba, alışveriş merkezinde her şey beleş, yağmalayalım" deyip derdi tasayı bırakıp televizyon falan çalmaları, eğlenir gibi zombi öldürmeleri. Tüketim kültürü cidden böyle bir hale sokuyor insanları çoğu zaman, anca Somali gibi örnekler gözümüzün önüne gelince dünyanın içinde bulunduğu vahşetin farkına varıyoruz. Ama yanıbaşımızda bile tonla Somali var. vs. vs.

''I am Legend'' tarzı bir film çekmek isterim...

Onur çekelim, ben varım. Hakan Peker'i oynatırız, ne dersin? 🙂