"Genel olarak dünyada söz sanatları çok güçlü. Yaygınlaşma açısından sinema da çok güçlü bir sanat fakat eskiyor. 50 sene önceki bir filmi bugün zor seyrediyorsunuz ama 2000 yıl önceki bir kitabı, mesela Homeros’u okuyabiliyorsunuz. “Önce söz vardı” diye başlıyor ya İncil, ben onu diyorum. Sözden daha güçlü bir yol olsaydı, Tanrı kendini anlatmak için o yolu seçerdi. Ama o da kitap yazarı, biliyorsunuz."
diyor Zülfü Livaneli, Mithat Alam Film Merkezi Söyleşi ve Panel Yıllığında 2011'de.
Sizce nasıl bu durum, 2000 yıl sonra da izlenebilecek filmler olacak mıdır?
Sinema ve edebiyat, önemli bir noktada ayrılıyor. Sinema, sözcükle değil de görüntüyle anlatabildiği sürece kabul edilebilir bir hal alırken, edebiyat tamamıyla sözcüklerin arkasına sığınıyor. Dolayısıyla, Charlie Chaplin denen adama dünyanın her yerinde gülünüyor ve dünyanın sonuna kadar da yine gülünecektir.
Ayrıca iyi kötü kitap okuyan biri olarak, sinemadaki eskimenin edebiyatta da az çok olduğunu savunabilirim. Örneğin, bir Dostoyevski kitabı elinize aldığınızda, betimlemelerin modern edebiyata göre çok daha fazla ve yoğun olduğunu görebilirsiniz. Neden? Çünkü, o dönemde insanlar, "Petersburg" şehri nasıldır, orada neler vardır gibi soruların cevaplarını bilemezler. Yazarın bunu okuyucuya sunması gerekir. Ama şimdi, oraya gitmek de çok zor değil, ufak araştırmalar sonucu öğrenmek de. O yüzden, modern edebiyatta betimlemeler daha azdır (fantastik ürünler hariç). Ayrıca, modern edebiyatın kurgusal anlamda hızlandığı da bir gerçektir. Artık, ciltlerce çıkan romanlara rastlayanlar azdır, çünkü hayat hızlandı, algı hızlandı, filmler hızlandı vs. vs. vs. Nasıl eski bir Hollywood filmi izlediğinizde, film size çok yavaş geliyorsa, eski bir kitap okuduğunuzda da o oranda bir yavaşlık seziyorsunuz.
Bu noktada şunu da düşünmek lazım, sinema tamamıyla teknolojiye dayanan bir sanat alanı. Teknoloji geliştikçe bambaşka teknikler ve efektler ortaya çıkıyor. Eski filmleri teknik açıdan zayıf kılan da bu. Edebiyatsa, var olduğu ilk andan beri aynı edebiyat. Teknoloji, ancak işin önceki halini etkiledi, yani eskiden daktiloyla yazıyorlarsa, şimdi bilgisayar sayesinde yazıyorlar. Ama, çıkan ürün hala aynı, kitap.
yaşamak mı zor yoksa yuvarlak masa aks mı?
olayı bitirmişsin hacım, dağılabiliriz 😀
yine de soruya cevap vermemişsin, 2000 sene sonra yine keyile izlenecek filmler olacak mıdır, olacaksa nasıl?
görselin tekniği devamlı geliştiği için mümkün olmayacak galiba...
yani 3d 5d 6d ... sinemalar çıkıyor artık. seyirci daha fazla işin içinde olmak istiyor, daha çoğunu görmek. daha çok hissetmek. bu da gelişen teknolojiyle birlikte daha mümkün. yani 2000 sene sonra seni bir filmin içine yollamayacakları ne malum 🙂
yani 80 günde devri alemin dünyasına seni fırlatacaklar oradaki kurguda artık ne yaşayabiliyorsan.
ya da 10 000 b.c. vardı mesela, orada firavunu öldürmeye çalışan sen olacaksın. bir canavarla karşılaşıp, köle olma hatta ölme riskini taşıyacaksın 🙂
gerçi bu durumda yönetmen dediğimiz filmin ana hatlarını belirleyip detayları sana bırakan biri olacak. aynı Yaratıcı gibi...
Ne eski ne de yeni ahit o sözle başlamıyor, uydurmuş Livaneli. Eski ahit tanrı önce gökleri ve dünyayı yarattı ile başlıyor, yeni ahit de İsa'nın aile ağacıyla. Ağır uydurmuş yani. Bu aralar İncil okuyorum da direkt farkettim çakozluğu. Ondan gayrı İncil Kur'an'dan farklı olarak tanrının yazdırdığı bir kitap değil, insanların sonradan olayları anlattığı bir kitap. Dolayısıyla yani bu cümleyi neresinden tutsan elimizde kalır, dolayısıyla bu cümleyi komple geçersiz sayabiliriz.
Sinema daha 100 yıllık bir sanat dalı, gelecekte nasıl olacağını bilemeyiz. Ama Chaplin 100 yıl önce film çekmiş ben hâlen katıla katıla gülüyorum. Teknik anlamda izlediğim en basit filmlerden biri Bisiklet Hırsızları'dır, hâlen hiçbir filmin sonunda öyle ağlamadım ben. Oradan ayrı tutarsız.
Yani bu cümle pek tutarlı değil. Homeros'u öyle herkes okuyamaz, al ben açtım, 20. sayfaya gelmeden baydım kapattım. İncil desen hele dünyanın en sıkıcı kitabı, içim bayıyor okurken. Ha Aristo maristo okuması falan keyifli o ayrı.. Homeros da keyifli la bakma..
Katılmıyorum ulan özetle, amma uzattım.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
ben de Charlie Chaplin izleyip gülüyorum bugün ama film seyirci için yapılıyorsa, seyirci istekleri de gün geçtikçe artıyor.
yani iyi bir hikaye sadece anlatmakla bile keyif veriyor, sessiz olması ya da siyah beyaz çekilmiş olması bi şey değiştirmez ancak...daha etkileşimli bir dünyada yaşıyoruz bugün...
bir de incilin öyle başlayan bir versiyonu vardı sanki, ortaokul yıllarında ex-eniştem okurdu bana incil...önce söz vardı diye de kafamda yer ettiğinden olacak aynen böyle başlayan bir şiirim de var üni.nin ilk yıllarında yazdığım...susmaya hasret bi şiirdi 🙂
yani incilin farklı formları var yanlış hatırlamıyorsam. sen hangisini okuyorsun?
not: google sağolsun ya bak şimdi:
http://www.christiananswers.net/turkish/bible-tr/tr-john1.html " onclick="window.open(this.href);return false;
http://www.christiananswers.net/turkish/bible-tr/home.html " onclick="window.open(this.href);return false; Yeni antlaşmada yuhannayı seç,
yani Yuhanna'nın yazdığı incil böyle başlıyor. önce söz vardı...demekki ex-eniştem de bana Yuhannanınkini okumuş, kendisi Rahip olacakken müslüman olan bir almandı...
Bence seyircilerin istekleri artmıyor, aksine azalıyor. Çok daha basit hikâyeler, çok daha rahat anlaşılır filmler istiyorlar. Değiştikleri doğru ama bu iyi bir yönde değil.
İncil'in yüzlerce verisyonu var ve bu versiyonların her biri kitaplardan oluşur. Senin dediğin İncil'in başlangıcı değil, İncil'deki bir kitabın başlangıcı. Eski Ahit'in başlangıcı Yaratılış, Yeni Ahit'in başlangıcı da Matthew'dur. Yani İncil'de de geçer dese olur, başlangıç falan yok ama.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
peki 2000 yıl sonrasının filmleri nasıl olacak sence ya da 2000 yıl sonra bugün çekilen filmleri izleyebilecekler mi?
"önce eru vardı.." silmarillion da böyle başlıyor ki o da birçokları için kutsal kitap mertebesinde. bence asıl olan anlatılan hikaye ve iyi bir hikayenin temel kuralları da zaten binlerce yıllık efsane ve destanlarda ortaya konulmuş. bugün tüm başarılı modern yapıtlarda halen bunların izlerini görüyoruz. kitap, tiyatro veya sinema ne şekilde ortaya konuluyorsa konulsun, eğer bugün insan ruhuna dokunabiliyorsa iki bin sene sonra da aynı etkiyi gösterecektir diye düşünüyorum.
peki 2000 yıl sonrasının filmleri nasıl olacak sence ya da 2000 yıl sonra bugün çekilen filmleri izleyebilecekler mi?
Bunu nereden bilelim. 🙂
Ama bence izlenir, her türlü izlenir.
Teknoloji başka bir şey, ya da teknik. Belki kafamıza bir zamazingo takacaklar ve kendimizi filmin geçtiği bir mekanda seyirci olarak göreceğiz ileride ama diğerinin tadı da farklı kalacaktır.
İnsanlar hiç anlamadıkları bilmem kaç yıl önce sağa sola çiziktirilen Mısır sembollerini görmek için taa Mısır'a gidiyorlar ama aynı insan evine tablo da asıyor, sergiye de gidiyor. Benzer bir mantık işler diye düşünüyorum.
İnsanlık kolektif bir şey. Yaşanılan çağları mutlak bir ilerleme olarak değil de insan ile birlikte düşünürsek her çağın ayrı bir önemi vardır ve bugünden "geri" değildir mutlak olarak. Evet insanlık ilerliyor, ama ilerlemeyen şeyler de var. Onu da Düd anlatmış işte. Chaplin'e bilmem kaç sene sonra da gülen çıkar. Ben böyle düşünüyorum.
senin insanla birlikte düşünülmesi gereken bir şey bu lafın bi şimşek çaktı kafamda, ilerde hangi teknikleri uygularlar belirli olmasa da insanlığın tekamül ettiğini düşünürsek, bugünki kıskançlıkların, birbirini öldürenlerin olduğu, kabadayılıkları içeren filmler ilerde anlamını yitirecektir. dolayısıyla ancak bir araştırmacı izleyecektir onları, eskiden insanlar nasıldı diye 🙂
komedi de farklı bir anlam kazanacaktır.