2 yıl kadar önce Benimsinemalarımda, buna benzer bir başlık açmıştım. Ve ilk ilginçlik olarak Titanic'in, süresinin kısaltılması amacı ile saniyede 24 kare yerine 25 kare ile gösterildiğini söylemiştim. Bazı teknik bilgisi olan arkadaşlar bunun olamayacağını öne sürmüşlerdi. Tüm aramalarıma rağmen bilgiyi aldığım kaynağı gösterememiştim. Şİmdi gösteriyor ve aynı tartışmayı sürdürmek için meydanı yine (ben bu konuyu irdeleyecek bilgise sahip değilim) konuya teknik olarak yaklaşabilecek yetideki arkadaşlara bırakıyorum. 🙂
Popüler Sinema Dergisi. Mayıs 1998 Sayı 41. Sayfa 10, sağ üst köşede aynen şöyle yazıyor:
"Şu an gösterimde olan film 3 saat 14 dakika sürüyor. Sadece jenerik 7 dakika uzunluğunda. Son sözden sonraki bölüm de yine 7 dakika sürüyor. Bazı salonlarda film saniyede 24 görüntü yerine 25 görüntü hızında gösteriliyor, bu göz ve kulakla ayırt edilmesi mümkün olmayan bir özellik ama gösterimin süresini hissedilir biçimde değiştiriyor"
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Saniye değişmiyorki sadece 1 saniye içerisindeki kare sayısı değişiyor. Bence yazıda bir hata olabilir.
http://www.nbcfilm.com/3maymun/techinfo.php?mid=6 " onclick="window.open(this.href);return false;
Running time: 109 min. in 24fps (35 mm, digital cinema or BlueRay DVD)
104 min. in 25fps (Digital Betacam, Beta SP, DVD and TV)
http://en.wikipedia.org/wiki/Movie_projector " onclick="window.open(this.href);return false;
Görebileceğin gibi fpsye dair bir şey yok zira genelde sabittir bu aletlerin. Diyelim ki var, bu filmlerin enstantane hızları da sabittir, 24ten 25 e çevirirken ona uygun enstantane de yapılması gerekir projektörde falan filan.. Haberi de araştırdım, bir kaynak bulamadım, yalan dolan o haber yani..
En kısa yoldan ercane özetlemiş ama, kasma be birader demiş resmen :).
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
The Dude'den gelen teknik açıklama ile doğru yolu buldum.
Evet olabiliyormuş.
ne yalan dolan anlamadım. benim bildiğim de sinema filmleri tvde gösterilirken daha hızlı oynar ve süreleri kısalır.
- zaman ne çabuk geçiyor.
- zaman duruyor da içinden biz geçiyoruz galiba.
Bugün Kwai Köprüsü izlerken bıçaklama sahnesini görünce aklıma geldi aniden, hemen yazalım.
Christopher Lee, Yüzüklerin Efendisi'nde, Saruman karakterini canlandırıyor ve üçüncü filmde (genişletilmiş sürümünde) sırtından bıçaklanıyordu. Peter Jackson, Lee'ye nasıl bir tepki vermesi gerektiğini anlatırken Lee aniden "Sırtından bıçaklanan birinin nasıl bir tepki verdiğini çok iyi biliyorum Peter, rahat ol" demiş (böyle dememiştir, ben size olayı özetliyorum :)). Peter Jackson hiç nasıl olduğunu sormamış.
Lee 2. Dünya Savaşı'nda İngiliz Özel Kuvvetleri'ndeymiş, oralardan bir hatıradır sanırım.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Bugün Kwai Köprüsü izlerken bıçaklama sahnesini görünce aklıma geldi aniden, hemen yazalım.
Christopher Lee, Yüzüklerin Efendisi'nde, Saruman karakterini canlandırıyor ve üçüncü filmde (genişletilmiş sürümünde) sırtından bıçaklanıyordu. Peter Jackson, Lee'ye nasıl bir tepki vermesi gerektiğini anlatırken Lee aniden "Sırtından bıçaklanan birinin nasıl bir tepki verdiğini çok iyi biliyorum Peter, rahat ol" demiş (böyle dememiştir, ben size olayı özetliyorum :)). Peter Jackson hiç nasıl olduğunu sormamış.
Lee 2. Dünya Savaşı'nda İngiliz Özel Kuvvetleri'ndeymiş, oralardan bir hatıradır sanırım.
Çok hoşmuş ya.... 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Vozvrashcheniye'da Ivan'ın abisi olarak izlediğimiz çocuk filmin çekimleri tamamlandıktan çok kısa bir süre sonra filmin çekildiği gölde boğularak ölmüş 🙁 Bugün izledim zaten içime oturdu ütü yapmayı öğrenirken, bi de bunu duydum yağmurlu bir gün kadar hüzün doldum (yağmurlu günler beni hep gerer 😕 )
Bu hikayeyi 4-5 yıl önce ,ben lise yıllarındayken, bir hocamız kesip okula getirdiği gazete küpüründen okumuştu;
Steven spielberg, bir film için oyuncu seçimleri yapmaktadır.O gün oldukça sıkılmıştır.Kafasındaki oyuncuyu hala bulamamıştır.Artık son adaya sıra gelmiştir.Aday bir odada mülakat için beklemektedir. Steven spielberg, umutsuz, odaya girer. Orta yaşlarda bir kadının karşısına oturur.
Önce şöyle bir bakar. Hiç ışık görememiştir. Sonra masanın üzerindeki kadın çantasını fark eder:
-Çantanızın içine bakabilirmiyim?
Kadın önce bir duraklar,sonra :
-Elbette.
Bizim Steve çantayı önüne çeker.Fermuarını açıp içindekileri yavaşça çıkartır.İlk olarak dandik görünüşlü bir ayna çıkardır.Sonra kadına bunun burada ne işi var dercesine bakar.Kadın aynayı ondan alır.Başlar aynanın hikayesini anlatmaya.İşte ne kadar değerli olduğunu,babaannesinden hatıra olduğunu ... Yine çantayı karıştırmaya başlar. Bir sürü dandik şey çıkartır. Kadının hepsi için ayrı bir anısı vardır. Sonra her şeyi çantaya geri koyar.Arkasına doğru yaslanır. Gözlerini ovuşturmaya başlar. Bu gün çok yorulmuştur. O sırada kadına da:
-Siz gidebilirsiniz.Biz sizi sonra ararız.
Kadının çıkar gider.Steve ,gözlerine ovuşturmayı bırakır.Derken kadının çantasını masanın üzerinde görür.Hemen sekreteri çağırır.
-Az önce giden kadın çantasını unutmuş.
Sekreter çantaya bakar.
-Efendim o benim çantam.Kusura bakmayın.Biraz önce telefona yetişmek isterken burada unutmuşum.
Steve hayret içindedir.Kadın kendisi olmayan her eşye için ayrı bir hikaye uydurmuş ve hepsinide afiyetle yutmuştu.
-Bana hemen o kadını getirin.Aradığım oyuncu o!
Aradan çok zaman geçtiği için hikayenin % 60 gibisini uydurdum.Ama özü aynı.Şüphe etmeyin.
Asıl güç yokluğun içinde varlık gösterenlerdedir.
http://www.rmznuysal.blogspot.com" onclick="window.open(this.href);return false;
Peki kadın kim?
Tanıdık mı?
ben bu hikayeyi duymuştum ama steven spielberg ismini bu hikayeyle ilk defa duyuyorum.
......
Bizim Steve çantayı önüne çeker.Fermuarını açıp içindekileri yavaşça çıkartır.İlk olarak dandik görünüşlü bir ayna çıkardır.Sonra kadına bunun burada ne işi var dercesine bakar.....
"Bizim Steve". Ben böyle tanımlı yazılara pek itibar etmem ama.
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
Hatırladığım kadarıyla yazdım."Bizim Steve..." bunda birşey yok,tabii kendisi beni telefonla arayıp:
- Sen nasıl benden bizim Steve diye bahsedersin! 👿
Demedikten sonra.Hikayeyi üçüncü ağızdan anlatıyorum.
Kadın belki tanıdık bir oyuncu olabilir.Onun hakkında birşey bilmiyorum.Kaynak gösteremediğim için üzgünüm.Tek kaynak dört yıl önceki bir gazete küpürüydü.
Asıl güç yokluğun içinde varlık gösterenlerdedir.
http://www.rmznuysal.blogspot.com" onclick="window.open(this.href);return false;
Bende çok merak ediyorum kadının kim olduğunu.
Daha önce bu hikayeyi okumuş ve daha doğrusunu bilen varsa lütfen bilgilendirsin.
Asıl güç yokluğun içinde varlık gösterenlerdedir.
http://www.rmznuysal.blogspot.com" onclick="window.open(this.href);return false;