Forum

İlginçlikler.... İl...
 

İlginçlikler.... İlginçlikler....

120 Gönderi
23 Üyeler
0 Reactions
19.5 K Görüntüleme
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Olağan Şüphelilerde Verbal ajan Kujan'ın arkasındaki tablodan okuduklarıyla bir hikaye yazıyor ya.... Dikkat edin, tablodan sadece 3 ya da 4 şey okuyor. 1 saatlik hikayenin gerisi nerede?

ben orda bir yanlıslık oldugunu dusunmuyorum...oradan sadece ozel isimleri alıyor... onlarda cok yok zaten... zaten hikayeyi polise kurgulatıyor yani ona istediğini veriyor ama tamamen yanlıs bilgilerle

Olabilir. Ama amma paha verildi panoya yahu? Verbal'ın panoya ihtiyacı bile yokmuş aslında yani. 🙂

Wrestler'da Mickey Rourke'un rolü önce Nicolas Cage'e verilmiş. Cage kabul etmiş. Çünkü Rourke gibi arıza bir herinin başrolündeki bir filme hiçbir yapımcı para yatırmak istememiş. Ama sonradan Aronofsy'nin Rourke'u istediğini öğrenmiş Cage. Ve Rourke'unda bu rolü çok istediğini. O zaman da zaten dostu olan Rourke'a bir şans verilmesini istemiş. Sinemaya dönen Rourke'a bir başrol lazım olduğunu düşünümüş. Ayrılmış filmden. BU sefer yapımcılar projeyi bırakmışlar. Sonra Aronofsky başka küçük bir şirketle anlaşıp 6 milyon gibi bir bütçeyle yapmış filmi.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 17/04/2009 5:27 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Birileri Sinema okuyor anlaşılan :D.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 17/04/2009 7:41 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Birileri Sinema okuyor anlaşılan :D.

Yaklaşık 10 yıldır. 😀

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 17/04/2009 7:46 pm
(@can_alk)
Gönderi: 0
 

Matrix'te, Neo'yla Morpheus'un eğitimdeki ilk dövüşlerinde Neo zıplayıp üçlü bir tekme atıyor. Daha doğrusu bir türlü atamıyor: 33 tekrar.

Andrei Tarkovsky'nin Stalker'ı ile ilgili yazılacak çok fazla şey var ama çok kısaca şunu söyleyeyim: yönetmen çekimlere elinde hazır bir senaryo yokken, filmin gelişmesi ve finali belli değilken başlıyor. Ve çekimleri senaryoyu yazıp olgunlaştırabilmek için inanılmaz sürelerce geciktiriyor bilerek. İki tane görüntü yönetmeni eskitiyor, herşey arapsaçına dönüyor ama ortaya çıkan işe bakınız. Gerçek bir başyapıt. Ve Tarkovsky'nin ömrü boyunca Komünist Rusyadan baskı gördüğünü, hatta lkedne kaçmak zorunda kaldığını çok kez okuduk. Baskı altında da sanatçılık oluyormuş, inanılmaz.

O değil, filmi çekmiş bitirmiş sonra filmler mi yanmış bir sorun çıkmış. Ham görüntüler kullanılmaz hale gelmiş, ardından ilk bütçenin 1/5'iyle filmi tekrardan çekmiş. Nasıl bir hırs, nasıl bir azim ve yetenektir. Ki hayatı neredeyse sefaletle geçmiş, binbir zorlukla mücadele etmiş bir insan. Ortaya çıkan iş; sinema tarihinin en etkileyici 3-5 filminden biri, bence tabii...

 
Gönderildi : 17/04/2009 8:10 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Olağan Şüphelilerde Verbal ajan Kujan'ın arkasındaki tablodan okuduklarıyla bir hikaye yazıyor ya.... Dikkat edin, tablodan sadece 3 ya da 4 şey okuyor. 1 saatlik hikayenin gerisi nerede?

ben orda bir yanlıslık oldugunu dusunmuyorum...oradan sadece ozel isimleri alıyor... onlarda cok yok zaten... zaten hikayeyi polise kurgulatıyor yani ona istediğini veriyor ama tamamen yanlıs bilgilerle

Olabilir. Ama amma paha verildi panoya yahu? Verbal'ın panoya ihtiyacı bile yokmuş aslında yani. 🙂

Wrestler'da Mickey Rourke'un rolü önce Nicolas Cage'e verilmiş. Cage kabul etmiş. Çünkü Rourke gibi arıza bir herinin başrolündeki bir filme hiçbir yapımcı para yatırmak istememiş. Ama sonradan Aronofsy'nin Rourke'u istediğini öğrenmiş Cage. Ve Rourke'unda bu rolü çok istediğini. O zaman da zaten dostu olan Rourke'a bir şans verilmesini istemiş. Sinemaya dönen Rourke'a bir başrol lazım olduğunu düşünümüş. Ayrılmış filmden. BU sefer yapımcılar projeyi bırakmışlar. Sonra Aronofsky başka küçük bir şirketle anlaşıp 6 milyon gibi bir bütçeyle yapmış filmi.

Ne kadar da iyi olmuş. Cage o role hiç olmazdı.

 
Gönderildi : 17/04/2009 8:20 pm
(@red_thermite)
Gönderi: 0
 

katılıyorum ya n.cage ne alaka ...

http://cirkinadamlar.blogspot.com/

 
Gönderildi : 18/04/2009 12:17 am
(@gorkem)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Ben filmi izlediğimde "bu rol Rourke için yazılmış resmen" demiştim. Gayet haklısınız bence de. 🙂

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 18/04/2009 5:31 am
(@karatasa)
Gönderi: 0
 

Peki Wrestler filminde kameranın bir türlü Rourke'nin gözünden çekim yapmama derdiyle kadrajı sırtından vermesi sonucu filmin yarısını Rourke'nin sırtıyla izlemekten memnun oldunuz mu ?

 
Gönderildi : 18/04/2009 2:20 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Peki Wrestler filminde kameranın bir türlü Rourke'nin gözünden çekim yapmama derdiyle kadrajı sırtından vermesi sonucu filmin yarısını Rourke'nin sırtıyla izlemekten memnun oldunuz mu ?
Kesinlikle. Filmin bütün yapısını kuran tercih belki de bu.
Klasik kesmelerle verilseydi hem gerekli özdeşleşme sağlanmayacak hem de omuz kamerasının verdiği o "dinamik, sallantıdaki yaşam" hissini veremezdi diye düşünüyorum...............

 
Gönderildi : 18/04/2009 2:36 pm
(@karatasa)
Gönderi: 0
 

Özdeşleşmeyi sınırlı tutmak için belki de özdeşleşmememiz için kamera adamın gözünden bakmıyor kezzapcım özellikle dışarıdan izliyoruz ki olayın dışında kalalım. Bu tabi ki bir anlatım tercihi. Kamera sırtından gösteriyorsa kameraya başka bir kişilik yükleniyor yani seyirci kendi gözünden izliyor filmi Rourke'nin gözünden değil.

Şimdi tercihler konusunda benim bir derdim yok, Aronofsky abimiz gayet cesurca birşey denemiş ama bu kez yememiş, en azından bana yediremedi. Benim adaptasyonumu bozdu, sürekli filmden çıkardı beni orada bir kamera olduğu hissi yaşadım. Kameranın orada oluşunu sürekli hissetmem de filmin bir gerçekmiş gibi izlenebilirliğini bozdu. Komik gelmesin elbetteki izledğimiz şey bir film ama bir yer gelir artık filmi filan düşünmezsin öyle bir kaptırırsın ki kendini sende hikayenin içindesindir. Bunu yaşamama engel olan ana nedenlerden birisi kadrajın 1/3'ünü mütemadiyen Rourke'nin sırtının kapatmasıydı.

 
Gönderildi : 18/04/2009 2:47 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Özdeşleşmeyi sınırlı tutmak için belki de özdeşleşmememiz için kamera adamın gözünden bakmıyor kezzapcım özellikle dışarıdan izliyoruz ki olayın dışında kalalım. Bu tabi ki bir anlatım tercihi. Kamera sırtından gösteriyorsa kameraya başka bir kişilik yükleniyor yani seyirci kendi gözünden izliyor filmi Rourke'nin gözünden değil.

Şimdi tercihler konusunda benim bir derdim yok, Aronofsky abimiz gayet cesurca birşey denemiş ama bu kez yememiş, en azından bana yediremedi. Benim adaptasyonumu bozdu, sürekli filmden çıkardı beni orada bir kamera olduğu hissi yaşadım. Kameranın orada oluşunu sürekli hissetmem de filmin bir gerçekmiş gibi izlenebilirliğini bozdu. Komik gelmesin elbetteki izledğimiz şey bir film ama bir yer gelir artık filmi filan düşünmezsin öyle bir kaptırırsın ki kendini sende hikayenin içindesindir. Bunu yaşamama engel olan ana nedenlerden birisi kadrajın 1/3'ünü mütemadiyen Rourke'nin sırtının kapatmasıydı.

Bense sırttan çekimi hep bir özdeşleşme hissiyle algılarım.
Filmin başında özellikle ilk on dakika yüzünü görmeyişimiz hem bu özdeşleşme hissiyle hem de adamın yüzünün unutulmuş olmasıyla alakalı bence.

 
Gönderildi : 18/04/2009 2:49 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Filmin gerçeklik hissini arttırmak için belgesel havası vermiş Aranofsky. Bunu da klasik belgesel çekim tekniklerini kullanmayarak üstünü örtmeye çalışmış. Günümüzde her şey başkalaşıyor, yeni teknikler deneniyor. Buradan baktığımız da belgesel türüne de bir yenilik önermesi getirdiğini söyleyebiliriz. Sinema 100 yılını yavaş yavaş devirirken, insanoğlu olarak da kurmacaya doyuyoruz bir taraftan. Ya da bana öyle geliyor. Yeni çekilen filmlere gerçeklik hissi vermek için karakterlerin eline tutuşturulan kameralardan filmi izlememiz, bence bu geçiş döneminin işareti. Bunu da kurmacaya dahil etsek bile bir adım ötesinin örnekleri de gelmekte. Daha gerçek, içerden gerçekler/hikayeler anlatılmakta. Bkz: Redacted Yön: Brian De PALMA

Aranofsky bir dahi ve değişimin farkında. Önceki filmleriyle son filmini karşılaştırınca apaçık görülüyor.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 18/04/2009 3:26 pm
(@red_thermite)
Gönderi: 0
 

Filmin gerçeklik hissini arttırmak için belgesel havası vermiş Aranofsky.

kesinlikle katılıyorum .. filmi izlerken yeri gelince hikayeye cok giriyorsun yeri gelince dısardan bakıyorsun bence buda dinamiklik katıyor filme ..

http://cirkinadamlar.blogspot.com/

 
Gönderildi : 18/04/2009 5:19 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Touch of Evil'ın açılış sahnesini izleyelim:

BU sahne, sinema tarihinin en iyi plan-sekanslarından biri kabul edilir. 1958 yılında çekildiğinde düşünürsek etkisi daha da artacaktır. Bu sahneyi ilginç yapan ise şu: Welles filmi çekip bitiriyor, stüdyoya izletiyor ve stüdyo bu açılışı beğenmiyor, seyircinin anlamayacağını gerekçe göstererek sahneyi değiştirmeye çalışıyor. Değiştiriyor da, hatta tüm film için ek sahneler çekiliyor ve tekrar kurgulanıyor film (o dönemlerde yönetmenler günümüzdeki kadar etkin değildi, şimdi de oluyor böyle şeyler tabii bkz Babylon A.D). Welles'e izletiliyor ve Welles 58 sayfalık bir düzeltme yazıyor ama kimse sallamıyor tabii. Film de stüdyonun dilediği haliyle vizyona giriyor. Hiçbir zaman da düzeltilmiyor bildiğim kadarı ile.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 19/04/2009 2:30 pm
(@kaydirakliyilan)
Gönderi: 0
Sayfa 2 / 8
Paylaş: