Olağan Şüpheliler ile ilgili tespitin için söylüyorum, sadece tablodan mı yazıyor hikayeyi, pano da vardı hatırladığım kadaıryla. Çok önce izlemiştim.

1. şık yanlış :). Yani evet, oynarken görmüyoruz ama oynadığını biliyoruz. Ayakkabı giyerken, ısınırken, çantasında bowling topu taşırken, pek çok kez görüyoruz be birader. Bu başlığa yakışır bir şey istiyorsak lebowski'den, o da şudur ki, Fargo'da Buscemi'nin karakteri çok konuştuğundan, bu filmde ağzını her açtığından "Shut the Fuck up Donny" repliği ile karşılanır.

You're out of your league man..

Requiem For a Dream filminin bir yerinde(Sanırım Sarah Goldfarb'ın neden televizyona çıkmak istediğini oğluna anlatmaya çalıştığı sahne idi) focus kaçar. Aranofsky de çekimi durdurur. Olayın nedenini araştırınca ilginç bir sonuç çıkar:
Sarah Goldfarb'ı canlandıran Ellen Burstyn o kadar iyi bir performans sergilemiştir ki; kameramanın ağlamasına, ağlayan kameramanın gözyaşının da vizörü kapayarak kameramanın focus kaçırmasına sebep olmuştur. 😀

Bir de The Whole Ten Yards filminde oyuncular Matthew Perry ve Bruce Willis arasında geçen bir iddiayı Bruce Willis kaybedince, Matthew Perry'nin o sıralar kadrosunda yer aldığı Friends dizisinde 2 bölüm ücretsiz rol almak zorunda kalır. 🙂

Fırat, düzeltiyorum, pano diyeceğime tablo demişim. Tablo değil tabii ki. Orada hiç tablo falan yok. Yani yağlı boya tablo falan. 🙂 Pano. Çeşitli gazete kupürlerinin, hatırlatmalarının, fotoğrafların bulunduğu bir pano. Hatırladığım kadarı ile oradan bir panonun markası (Quartet'miydi neydi), şişman bir kadın (siyahi bir kadın suçlu), retfood (bir kağıdın üzerindkei birkaç kelimeden biri) ve taze bezelye toplanan yer (Guatemala) araklanıyor. Ki Guatemala'nın araklanmasının anlatılan hikayeyle ilgisi yok, sadece taze kahve içerlermiş vs. Yani herif o koltuğa oturunca hemen panoya bakmış ve yazmaya başlamış. Guatemala'da taze kahve falan içmişlikleri de yok yani. Ama gerçekten bu kadar az şey panodan alınmış. Hikaye için 3 yada 4 şey işte. Tabi bir de efsanevi fincan markası. 🙂 Böylesine ayrıntılı bir hikaye için az sayılmaz mı?

Yazdıklarımın Ahpab'ı rahatsız edeceğini biliyordum. 🙂 Ya kanka, tabii ki Jeff oynuyor bowling, ama Coen'ler hiç göstermiyorlar onu. Topu eline aldığını bile görmüyoruz yani. Bİra içiyor, tırağına oje sürüyor, elinde telefon oturuyor vs. Göremiyoruz ve bu bilinçli bir tercih, istenerek yapılmış.

Bir Düşe Ağıt'ın olayı ilginçmiş hakikatten.

Coen'lerin bu tercihlerinin filmin bütününde karakterin kendisiyle de alakası var sanki şimdi düşününce.
Adamımız falzasıyla amaçsız (büyük, genel amaçları yok yani) kendi belirlediği yaşam sınırları içinde fazlasıyla spontane yaşayan bir karakter. Düşününce bu adamın hayattaki en temel hedeflerinden biri o labutlar. Coenler bence o amaçsızlığı vurgulamak için yapmışlar bu göstermeme olayını. Çok derin film zaten.

Muhtemelen oynayamadığı için göstermemişlerdir :D. Jesus karakterinin dublörü de solak olduğundan, onun atış yaptığı sahnede tüm bowling salonundaki dekorların ayna görüntüsü konuyor ve daha sonra çevrilip düz bir görüntü elde ediliyor :).

Jesus karakterinin dublörü de solak olduğundan, onun atış yaptığı sahnede tüm bowling salonundaki dekorların ayna görüntüsü konuyor ve daha sonra çevrilip düz bir görüntü elde ediliyor :).

Yapma ya? Yihuu.... Herifin eli için mekanı ters çevirmişler ha. 😀

Matrix'te, Neo'yla Morpheus'un eğitimdeki ilk dövüşlerinde Neo zıplayıp üçlü bir tekme atıyor. Daha doğrusu bir türlü atamıyor: 33 tekrar.

Andrei Tarkovsky'nin Stalker'ı ile ilgili yazılacak çok fazla şey var ama çok kısaca şunu söyleyeyim: yönetmen çekimlere elinde hazır bir senaryo yokken, filmin gelişmesi ve finali belli değilken başlıyor. Ve çekimleri senaryoyu yazıp olgunlaştırabilmek için inanılmaz sürelerce geciktiriyor bilerek. İki tane görüntü yönetmeni eskitiyor, herşey arapsaçına dönüyor ama ortaya çıkan işe bakınız. Gerçek bir başyapıt. Ve Tarkovsky'nin ömrü boyunca Komünist Rusyadan baskı gördüğünü, hatta lkedne kaçmak zorunda kaldığını çok kez okuduk. Baskı altında da sanatçılık oluyormuş, inanılmaz.

Benjamin Button filminde bir yanlışlık var. O aklıma geldi geçenlerde:

Bir sorun var orda.

Çok mantıklı. Yine bir nebze küçülmesi lazımdı tabii de o kadar değil.. Ama filmin sonunda ben bir damla yaşı bıraktım gözümden, Özgür görmedi ama yeminle..

Benjamin Button filminde bir yanlışlık var. O aklıma geldi geçenlerde:

Bir sorun var orda.

Olağan Şüphelilerde Verbal ajan Kujan'ın arkasındaki tablodan okuduklarıyla bir hikaye yazıyor ya.... Dikkat edin, tablodan sadece 3 ya da 4 şey okuyor. 1 saatlik hikayenin gerisi nerede?

ben orda bir yanlıslık oldugunu dusunmuyorum...oradan sadece ozel isimleri alıyor... onlarda cok yok zaten... zaten hikayeyi polise kurgulatıyor yani ona istediğini veriyor ama tamamen yanlıs bilgilerle

Benjamin Button filminde bir yanlışlık var. O aklıma geldi geçenlerde:

Bir sorun var orda.

Benjamin Button filminde bir yanlışlık var. O aklıma geldi geçenlerde:

Bir sorun var orda.