Bu tarz insanları eleştirmeyince oluşan tabloya iki örnek vermek istiyorum. Özcan Deniz diye bir adam çıkıyor ve ilk filminden sonra diyor ki: " Beni Mahsun ile değil Chaplin ile kıyaslayın. İkinci filminin sonunda da ben artık bu işi hobi olarak yapmıyorum artık kendime yönetmen diyebiliyorum diyor.
Dostum, Özcan Deniz'i neden ciddiye alıyoruz ki? Bırak ister yönetmen desin kendine, ister senarist desin, isterse kendini Spielberg'in veliahtı ilan etsin. Tek bir kısa filmi olan adam bile kendine yönetmen diyebiliyor, burada adam öyle ya da böyle iki uzun metraj çekmiş, neden kendine yönetmen diyemesin ki? Kim belirliyor bu işin kıstaslarını? "Yönetmenim diyebilmek için sahip olunması gereken üç altın özellik" gibi şeyler mi var? Biz hala "kişileri" tartışıyoruz, henüz "olaylara" bile gelemedik ki günü geldiğinde "fikirleri" konuşalım.
yaşamak mı zor yoksa yuvarlak masa aks mı?