Hülya Avşar ısrarla Recep İvedik dediği için ben o örneğin çevresinde dolanıyorum abi 🙂

Farklı bir örnek vereyim yine Şahan'ın oynadığı Gen (2005) filmi 173.112 kişi tarafından izlenmiş. Koyu bir Cem yılmaz fanatiği olduğum için o konuya girmeyeceğim objektifliğimi kaybetmemek için. Hülya Avşar der ki : "Cem Yılmaz ve Şahan film gibi film yapıyorlar. Onlar olsaydı ödülü onlara verirdim".

Mesela neden Araf'a değil, ateşin düştüğü yer değil de Recep İvedik? Çünkü çok basit filmler. Gül ve geç filmler. Hülya Avşar'ın yorumları belki bazı kesim için kayda değer sayılmayacak yorumlar olabilir ama bir film festivalinde jüri başkanlığı yapıyorsa ve sadece kendi algılayacağı filmleri ödüllendirecekse burada bi tehlike var diye düşünürüm. Kaldı ki bu tarz filmlerin sadece para kazanmak için yapıldığını belirten bir yapımcı da var.

Kadın biraz farklı bir film izlediğinde anlamıyor ya 🙂 Gördük bunu kısa film yarışmasında.

kapasite meselesi... Ona bol recepli günler

Kadın biraz farklı bir film izlediğinde anlamıyor ya 🙂 Gördük bunu kısa film yarışmasında.
Bir de öyle bir mevzu var değil mi abi?

Kısa filmlere tahammül edemiyorum diyor 🙂 Bu sektör kısa filmlerden doğdu halbuki. Biraz bilgi sahibi olsa sonra fikir sahibi olsa nasıl olur acaba?

Kısmen saçmalasa da şu sözlerin altına imzamı atarım.

"Sinema popülerdir, sinema herkese ulaşabildiği zaman sinemadır. Yoksa kendi zevkini tatmin etmek için çekiyorsa ve 3-5 kişinin de fısır fısır konuşması beni mutlu ediyorsa sinema yapayım. Ama ben o gözle bakmıyorum sinemaya, sinema her yere ulaşmalı."

Bunlar dediğin gibi özür dileyecek, boş muhabbetler falan değil. Gayet de doğru anlamlı muhabbetler ve söylediği şeyler arasında dediğim gibi oldukça değerli şeyler var.
.

Kezzap, şu da bilinmesi gerekiyor ki Nuri Bilge filmlerinin gişesi neredeyse ivediklerle aynı. Ama yurt dışında. Kim anlatmıştı hatırlamıyorum, bir konuşma sırasında Nuri bilge'ye soruluyor "filmleriniz hiç izlenmiyor, yeni filmleri çekecek parayı nasıl buluyorsunuz ya da neden hala bu tarz filmler çekiyorsunuz" vs. Bu tarzda bir soru işte. Nuri Bilge ise şu yönde bir cevap veriyor: "benim filmlerim burada az izleniyor olabilir ama yurt dışında oldukça fazla izleniyor. Hem de onlarca ülkede. Ayrıca bir çok yerden ödüller alıyorum. Bunların da parasal değeri de yüksek". vs.

Yani kısaca bu kişiler 3-5 kişi için film çekmiyor. Koca bir dünya için çekiyor. 3-5 kişi için film çekenler ise ivedik gibi seriler. Çünkü sadece bu ülkede izleniyor ve burası için komik bir dili var.

Yani Avşar kızının sözleri kendisini tam sırtından vuruyor. Farkında olmadan övmek istediğini yerip, yermek istediğini övüyor.

Not: Nuri bilge'ye sorulan bu soruyu ve verdiği cevabı tam olarak bilen varsa ve buraya yazabilirse sevinirim.

Ben hala İvedik'le kıyaslamadığımı söylemek isterim.
Benim için popüler film sadece izleyici kriteri üzerinden konuşursak (daha bir sürü kriter var elbette) kendini hem bu ülkede ve tüm dünyada izletebilendir.
Yani İvedik'in sadece bu ülkede popüler olduğu konusunda haklısın.
Fakat Nuri Bilge'nin yurtdışında da filmi sadece belli bir kesime izletebildiğinden eminim.
Yani aslında yurtdışında da popüler olduğunu pek iddia edemeyiz.
Coen'lerin bu filmi anlatır biraz derdimi. Nuri Bilge Ceylan'ın İklimler filmiyle maytap geçiyorlar hafifçe.

https://www.youtube.com/watch?v=

Şimdi bu videoyu görse Hülya Avşar eminim şöyle der: "Aa bak coen biraderler NBC'den bahsediyor. Demek ki bu NBC'de iş var. Ben iyisi mi ödülü Şahan'a değil de NBC'ye vereyim". :))

Az evvel bi topic'te "onuncu" bir senaryo yazmış kapanışa da Hülya Avşar açıklaması diye bir şey eklemiş çok güldüm o açıklamaya 🙂 Her film için böyle bir açıklama yazılsa mı acaba Hülya Avşar'a?

İvedik Mivedik olayını bir kenara bırakalım, konu bu değil çünkü.
Hülyanın durumlarla ilgili söylenecek en uygun şey, Hülyanın sürekli boyundan büyük konularda konuşuyor olmasıdır.
Söylediklerinin doğruluğu yanlışlığı ikinci konudur, o ayrı ama Hülya ne jüri başkanı olacak biridir, ne sinema üzerine söyledikleri fazla önemsenecek ve dikkate alınacak biridir. Oyunculuğu ise gayet iyidir, oyunculuk üzerine konuşabilir elbette, ilginç ve kayda değer şeyler de söyleyebilir. Ancak genel olarak bir sinemacı olarak büyük laflar etme gücünde değildir. Peki neden ediyor? Çünkü popüler, kendini güçlü hissediyor. BElirli bir zekası da var elbet ama sanatsal bir zeka değil. Sinema kültürü ise çok az zaten. O nedenle bir parça esneklik ve abartı ile "gereksiz ve boş konuşuyor" Söylediklerinin doğru ve yanlış olduğunun pek de farkında da değil. Çünkü açıklama isteseniz açıklayamaz. Bilmez. Ya da sinema üzerine okkalı bir sohbet söz konusu olsa susup köşede oturması gerekir. Ama bizim millete göre bilgili insan değil, popüler insan değerlidir. Millete göre Erman Toroğlu tavukçuluk sektörünü bir veterinerden, gıda mühendisinden daha iyi biliyor ise Hülya da sinemayı, Kutlukhan Kutlu'dan daha iyi bilir. Bu kadar basit...

Sinema konusunda az biraz bilgisi olan insanların, sinemayla ilgili hiç bilgisi olmayan insanlara bir "bilgi faşizmi" uygulamasına karşıyım açıkçası. Söz konusu yalnızca Hülya Avşar değil, Demet Akalın da olur bu kişi, 50 yaşında ev hanımı da olur, hayatı boyunca film izlememiş bir kişi de olur. Bilgisi olmayan bu kişilerin istedikleri filmler hakkında istedikleri yorumları yapmaya hakları vardır. Sinema ile haşır neşir olan kişilerin "Aaa bilmiyor işte cahil, o sıkıldım dediğin filmi Nuri Bilge Ceylan çekmiş, ne demek sıkılmak?" benzeri yorumlar yapmaları çok gülünç. Fetih 1453 için "Bence dünyadaki en iyi aksiyon filmi" dese biri, kim buna karşı çıkabilir ki? Ayrıca niye karşı çıkıyor? Niye belli kesimler tarafından yere göğe sığdırılamayan filmlerden bazılarını beğenmediğimiz halde, bu tür filmlere kucak açınca kendimizi değerli addediyoruz? Hülya Avşar'ı ve benzerlerini eleştirerek tatmin olmak yerine, tam da burada bir öz eleştiri yapmamız gerek bence.

Herkes bilgisi ve görgüsü dahilinde eleştirebilir ya da sadece yorumlayabilir buna kimse karışamaz ( böyle bi adam vardı ya "herkesin işine kimse karışamaz, çok iyi oldu çokta iyi oldu" diyen) ama gel gör ki benim bu spotları vermemdeki amaç bu değerlendirmeyi yapan zat'ın çok yakın zamanda ülkenin en prestijli(Kime göre, neye göre orası ayrıca tartışılır)sinema ödülleri yarışmasında jüri başkanlığı ("başkanlık") yapmıştır.

Demek ki bir bilgi ve görgü birikimi olduğuna kanaat getirmişler ki başkanlığı yakıştırmışlar kendisine. Şimdi bu jüri başkanlığı yapan kişi kalkıp sadece yerel filmleri ön plana çıkarıp amacı sanat yapmak, sanata hizmet etmek olan insanları dibe çekmeye çabalarsa, kısa filmlere tahammül edemiyorum derse (belki bizler de kısa film alanında yola çıkacağız ve bu yolda güzel şeyler yapmaya çabalayacağız o yüzden savunmak zorundayım kısa filmleri) bence Hülya Avşar'ı eleştirmekte çok haklı görürüm kendimi.

Tekrar söylüyorum ben de Recep İvedik serilerini izledim Hülya Avşar gibi ama gel gör ki yurtdışında temsil etmekse mesele R. İvedik'e gelene kadar bir sürü filme sahibiz.

Hülya avşar 40+ bir ev kadını olsaydı, yorumuna, "yapabilir tabi" der geçerdim, ama altın portakal jüri başkanlığı yapmış bir insandan böyle cahilce sözler duyunca, insan wtf diyor

Vakti zamanında bu konudaki en iyi yorumu Jenna Jameson yapmıştı:
"Oynadığım Filmlerde Sanat Adına O Kadar Ağzımla Kuş Tuttum, Yine De Oskar Jürisinde Yer Alamadım."

Eğer Hülya Avşar tek başına Türk Sineması'nı dibe çekebiliyorsa, kısa filmcileri sekteye uğratabiliyorsa vay halimize... Altın Portakal'ın yapmak istediği sansasyondu ve hala bunu konuştuğumuza göre, başardılar da. Yoksa Hülya Avşar istediği kadar kısa filmler için öcü desin, kimin umurunda? Bugün o jürilik yapar, yarın Beren Saat. Bu sefer de "Bu kadın ne anlar sinemadan? Gitsin Fatmagül'ü oynasın!" diye bağıracak mıyız? Ne Altın Portakal bir otorite, ne de Hülya Avşar...

Bu tarz insanları eleştirmeyince oluşan tabloya iki örnek vermek istiyorum. Özcan Deniz diye bir adam çıkıyor ve ilk filminden sonra diyor ki: " Beni Mahsun ile değil Chaplin ile kıyaslayın. İkinci filminin sonunda da ben artık bu işi hobi olarak yapmıyorum artık kendime yönetmen diyebiliyorum diyor.