Forum

Film Puanlandırma K...
 

Film Puanlandırma Konusunda Kaçınılmaz Muğlaklık/Kişisellik

12 Gönderi
6 Üyeler
0 Reactions
2,488 Görüntüleme
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Böyle bir şey var. Devamlı dillendiriyoruz, bari konuşalım.

Şimdi yeni farkketmediğim ama şimdi yazmak istediğim şey şu:

Örneklerle gidecek olursam Buried ilk izlediğimdeki puanım => 9 / 10 Aradan iki hafta geçtikten sonra => 8 / 10
Machete ilk izlediğimdeki puanım 8.5 / 10 => İki hafta geçtikten sonra 7.5 / 10

O bir puanı nereden kırdım?

Bir filmi izleyip bir puan veriyorum, iki hafta sonra kendime soruyorum bu filmi tekrardan izlemek istiyor musun diye? Hayır cevabını alırsam, demek ki 1 puan kırıyorum. Demek ki film yalnızca ilk anda etkili gelmiş. Mesela aynı şey ilk anda etkisiz gelen filmi iki hafta sonra tekrardan izlemek isteyince "amanın etkilenmiş filmden" düşüncesile +1 puan olarak yansıyor.

Social Network ilk puanım 9 'du. Hala öyle. Değişmiyor.

Puan verme konusundaki kişisellik muğlaklık konusunda onlarca örnekten biri.
ben bir filme puan verdiğimde (+1 / - 1) olarak düşünüyorum artık vereceğim puanı.

 
Gönderildi : 17/01/2011 2:46 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Bu mesele gerçekten karışık. Üzeirne çok düşündüm. Birçok noktadan bakmalıyız.

Birincisi, filmlere puan vermek, verebilmek zor birşey aslında ama hepimiz yapıyoruz. Çok da özenerek yapmıyoruz açıkçası. Bu nedenle, ilk tespit olarak, filme puan verme olayını, filmlere verilmiş puanları gayet kaba bir ön yorum olarak algılamalıyız. +/- 1 esneklikten fazlasını, +/- 2 esnekliğini bile normal görmeliyiz kendi adımıza bile.

İkincisi, verilen puanların, filmi teşkil eden birçok şeye verilmiş puanların ortalaması olarak vermeliyiz. Böyle vermeliyiz ve algılamalıyız. Ama bu kesinlikle yapılmıyor. Örnek: Filmin içeriği 5/10. Görselliği 9/10. Sonuç: 7/10. Ortalama. İşte sinemaseverler böyle yapıyor. İçeriğe değer veren biriyse 5-6/10 diyip geçiyor. Görselliğe daha çok değer veren biriyse 8-9/10 diyor. Ve forumda birbirlerini gebertiyorlar. Verilen puanları, önem verdiğimiz şeye göre yapmamalı ve algılamamalıyız. Sinema ne sadece içeriktir ne sadece görsellik. Sizin birine daha çok önem vermeniz sizi yanıltır, filme bakışınızı da etkiler.

Üçüncüsü, en pis durum: bir iflmin, birşeyleri çok iyi ama başka şeyleri "kötü"yse ne olacak? 5+9= 14. /2= 7 tamam. Ama 2+10= 12. /2= 6 olmuyor işte. Eğer görsellik iyi ama içerik rezaletse, ya da içerik iyi ama görsellik rezaletse ya da "rezalet" kapsamına giren herhangi birşey var ise (size göre tabi) bunu ayrı değerlendirmek laızm. Çünkü hiçbir iyi taraf, filmin rezalet durumunu kurtaramaz. BU ortalama alma olayları, 4-5/10'un üzeri için geçerlidir. Çünkü filme çok kötü herhangi birşey katmak, direk zevksizlik, beceriksizliktir. Yani iyi bir sinemacı bile "ya bu hikaye çok iyi değil ama çok şık çekeriz bunu hafız!" diyebilir. Ama hiçbir sinemacı "bu (Fİlmde var olacak herhangi bir şey) çok kötü ama kakalarız" demez. Kötülükleri affetmemek gerekir. Burada fıçı mantığı geçerlidir.

Dördüncüsü, üçüncü maddedeki fıçı mantığı, ters yönde çok nadiren işler. Yani, bir filmin, birçok tarafı fena değil ama bir ya da iki şeyi muhteşem olur ise o film çok nadiren muhteşem olur. Bu muhteşem şeyin de, büyük bir yenilik/atılım vs. olması gerekir.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 18/01/2011 3:06 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Ortalama alma meselesine katılıyorum.
Benim için ilk anda üç katagori var bu anlamda.
Görkem'in dediği gibi, 1 içerik, 2 biçim, 3 genel anlam / etki / tutarlılık

3 karışık biraz. Birçoğu için 1'in içindedir mesela 3, ama bende değil.

Şimdi ben 1 ve 2'nin ortalamasını alır, 3'te ortalamadan bir rakam çıkarırım. 🙂

Örnek klasik örneğim Fight Club:

İçerik: 10 / 10
Biçim: 10 / 10

Ama devreye 3 girer:

Filmin bir Hollywood göbeği filmi olması beni rahatsız eder, kendisi bir metaya dönüşmüştür, dönüştürülmüştür.

Bu film biraz daha bir şeylerden vazgeçip az pazarlanan bir film olabilme yolunu tercih etseydi, mesela bir Memento, bir Pi gibi, o zaman 10 / 10
olurdu, ama 1 ila 1,5 puan kadar kırıyorum ve puanı 8.5 / 10 oluyor.

Sadece pazarlanma meselesi de değil olay. Ama diğer etkiler için örnek bulmakta zorlanıyorum 3 için. Buldukça yazacağım.

 
Gönderildi : 18/01/2011 3:24 pm
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

Filmin puanlandırılmasınıın yanı sıra, puan ölçeğinin de konuşulması gerekir bana kalırsa. Örneğin, neden 100 üzerinden değil de 10 üzerinden veriyorsunuz puanları? Daha az detaya girmek için mi? Eh, öyle gibi görünüyor. Peki, film puanlandırma işi öznel bir yaklaşım mı? Benim için bu sorunun yanıtı evet. O zaman ölçekle neden uğraşıyoruz? Puan ölçeği 2 olsun. Sevdiysen (yani öneriyorsan) 2/2, sevmediysen (önermiyorsan) 1/2. Geri kalan her şey için MasterCard.

 
Gönderildi : 18/01/2011 4:29 pm
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

Filmin puanlandırılmasınıın yanı sıra, puan ölçeğinin de konuşulması gerekir bana kalırsa. Örneğin, neden 100 üzerinden değil de 10 üzerinden veriyorsunuz puanları? Daha az detaya girmek için mi? Eh, öyle gibi görünüyor. Peki, film puanlandırma işi öznel bir yaklaşım mı? Benim için bu sorunun yanıtı evet. O zaman ölçekle neden uğraşıyoruz? Puan ölçeği 2 olsun. Sevdiysen (yani öneriyorsan) 2/2, sevmediysen (önermiyorsan) 1/2. Geri kalan her şey için MasterCard.

Hay ağzını seveyim.

 
Gönderildi : 18/01/2011 4:50 pm
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Ben küsüratları seviyorum ya. Çok fazla film puanlamam ama puanladığım zaman da düşünürüm yazmadan önce 7.7 mi versem 7.8 mi versem diye, o bir kaç saniyelik hadise hoşuma gider. Fakat genel olarak puanlar yüksek oluyor benim gördüğüm. Sadece burada değil divxplanet'ten de bakarım ara sıra aynı çeşit başlıklara, oralarda bile uçuyor puanlar. 5 verince kötü oluyor misal, ama 5 tam ortası halbuki. Puanlara bakınca neredeyse bütün filmler ortalamanın üstüymüş gibi duruyor e buda takdir edersiniz ki çok saçma. Ben ortalamanın üzerinde film bulmakta zorlanıyorum misal.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 18/01/2011 4:58 pm
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
Başlığı açan
 

Filmin puanlandırılmasınıın yanı sıra, puan ölçeğinin de konuşulması gerekir bana kalırsa. Örneğin, neden 100 üzerinden değil de 10 üzerinden veriyorsunuz puanları? Daha az detaya girmek için mi? Eh, öyle gibi görünüyor. Peki, film puanlandırma işi öznel bir yaklaşım mı? Benim için bu sorunun yanıtı evet. O zaman ölçekle neden uğraşıyoruz? Puan ölçeği 2 olsun. Sevdiysen (yani öneriyorsan) 2/2, sevmediysen (önermiyorsan) 1/2. Geri kalan her şey için MasterCard.

Biraz alışkanlık, biraz da 0-2 aralığının gerekli beğeni aralığını karşılayamıyor oluşu.
Bana 0-10 arası çok geliyor mesela. O konuda sıkıntı çekiyorum. Ama 0-2 aralığı da çok az.
Sanırım en uygunu 0-5 aralığı ve de buçuksuz. (Buçuklu olursa 10'la aynı olur. 🙂 )
Filmleri kafada sınıflandırmak asıl arzu da dediğin gibi 0-2 biraz acımasız abi. 🙂

Biraz da 5'le deneyeceğim, iyi fikir, mutlu olursam hep 5 üstünden değerlendiririm. 🙂

 
Gönderildi : 18/01/2011 5:00 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

BEnim için bu konudaki ilginç örneklerden biri Avatar zaten. Filmin görselliği için vereceğim puan 11/10. YAni, bugüne kadar gördüğüm en iyi örnekten daha iyi birşeyler var. Görsel güzellik algımı geliştirmiş, sinema tarihinde benzerine rastlanmamış birşeyler yapmış bir film bu. Ama senaryosu bildiğin 6/10. Senaryo matematiği, tekniği falan iyi. Ama hikayesi klişe. Vasatın az üstü gibi birşey. Bu durumda film: 8,5/10 oluyor. (6+11= 17 / 2 = 8,5)

2001 Uzay Macerası bir diğer ilginç örnek. Filmin anlatımı sıkıcı. Hikayelemesi, hikaye kurgusu bayağı bayağı sorunlu, ister bilerek ister istemeden yapılmış olsun. (Beni sıktıysa sorunludur, bitti!) Ama ilgilendiği konu, anlattığı flu hikaye bir benzerine rastlanamayacak kadar cüretkar, devasa. Bu kadar büyük birkonu üzerine yapılmış tek bir film daha yok. Bu yüzden filmin zedelenmiş olmasını görmezden gelebiliyorum. Ve filmle ilgili dile getirilen entelekrüel anlaşılmazlık meselesi sayısız filmde benim için iğreti dururken (burada da öyle duruyor bana göre ama yine de) burada aynı durumda sayılmaz. Çünkü bu kadar devasa bir konu üzeirne konuşurken kesin ve kati olmak olanaksız.

Bir başka ilginç örnek David Cronenberg filmleri. Daha önce konuştuğumuz arkadaşlar, bu herife olan gıcıklığımı bilir. Adamın (son iki filmi konu kapsamında değil ki zaten, Cronenberg'in genel tarzına uyan işler de değil bunlar) hikayeleri ve senaryoları çok iyi. Ama görselliği inanılmaz derecede sığ, sıkıcı, renksiz. O yüzden hiçbir filmi 7/10'nin üzerinde değil. Bu gidişle olamaz bana göre zaten. Ama birçok kişi bu herifin (bazı) filmlerine başyapıt diyor. NEden? Hikayeler çok iyi. Ve genelde bu hikayeleri böyle anlatan olmadığından adamın görselliği de ilginç geliyor, farklı geliyor belki. Ama aslında o hikayeler çok daha renkli, sinematografik biçimde görselleştirilmeli.

John Woo filmleri. Hollywood'taki ilk filmi olan Zor Hedef. Van Damme'ın uzun saçlı olduğu. Saçma sapan bir hikaye, sayısız mantık hatası, zerre karakter gelişimi sunmaması vs. Ama muhteşem yönetilmiş ve çok şık bir film. Teknik işçiliği de çok iyi. Bu filmi buradan 10 üyeye izletelim, 5/10'un üzerine veren çıkmaz. "Söylendiği gibi bir başyapıt değil" cümlesiyle etiket yapmış ve çoğu zaman notlarında cimri olan ben, bu filme 7/10 diyorum. Neden? Çünkü adamın yönetimi müthiş. Kamerayı kullanışı, kurgusu, kamera hareketleri müthiş. Karakterlerine yüklediği karizma enfes, çok şık ve eğlenceli. Film zaten eğlencelik, Van Damme'ın artis artis pozlar vermesi, o yakıcı bakışlar falan hep çok eğlenceli. Filmin hikayesinin saçma olması bir handikap değil çünkü film zaten kendini ciddiye almıyor. Mesaj verme triplerinde değil, mantıklı olma kaygısında değil. Başka birçok filmde senaryolara verip veriştiriyor olmamız burada geçerli değil çünkü senaryo, John Woo bizi eğlendirsin diye orada duruyor. Tavır olarak resmen sevimli, karizmatik, eğlenceli bir aksiyon bu. Görevini de çok iyi yerine getiriyor. Sorun nerede? Bu filmdeki iyi yönetmenlik, 2001'deki "devasa meseleyle ilgilenme" durumunun affettiriciliğine benziyor. Kubrick sıkıcı, anlaşılmaz bir iflm yapıyor ama bunun için çeşitli sebepleri var. John Woo da deli saçması bir hikaye anlatıyor ama bu hikayeyi anlatması için çok geçerli bir nedeni var.

Ve, 2 çok yetersiz bir derecelendirme. Film için yorum yaparken sadece "öneriyorum/önermiyorum" söylemleri zerre kadar açıklayıcı olmaz ki. Çok iyi filmi önermeyebilriim, iyi olmayan bir filmi öneredebilirim. Bu bir değerlendirme kıstası değil.

Genelde 5'lik yıldız sistemi ya da 10'luk derecelendirme geçerlidir.

1 yıldız: 1-2-3-4/10 demektir. Yani kötü.
2 yıldız 5/10 vasat. Orta demektir.
3 Yıldız 6-7/10 fena değil-iyi demektir.
4 yıldız: 8/10 demektir. Çok iyi.
5 yıldız 9-10/10 demektir. Başyapıta denk gelir.

Görüldüğü gibi, üst notlara çıktıkça derecelendirme hassasiyeti artar. Kötüyse kötüdür. Ne kadar kötü olduğuyla pek fazla ilgilenmez insan. Ama ne kadar iyi olduğu önemlidir. Ve yarım puan ya da bir puan tasnif ölçüsü değişimleri her zaman normaldir. Yani sana göre 4/10 vasatta olabir. 8/10 başyapıt da olabilir iyi de olabilir gibi. Çizgiyi nerede çektiğin değişken olabiir azcık. Benim sınıflamam bu şekilde.

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 18/01/2011 5:18 pm
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

Çok iyi filmi önermeyebilriim, iyi olmayan bir filmi öneredebilirim..
Çok iyi bir filmi niye önermiyorsun abi?

 
Gönderildi : 18/01/2011 5:27 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

GÖrkem senin 4 bin sayfalık bir bugüne kadar izlediğim iyi kötü çirkin filmler ve onların ortalamalarından ömrümde ne kadar iyi film izlemişim falan diye bir yazın vardı, nerede o?

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 18/01/2011 5:35 pm
(@sickman)
Gönderi: 0
 

David Cronenberg'e tırt diyen çarpılır, ağzı burnu yamulur, yamulmazsa gelin bana ben yamulturum 🙂

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 18/01/2011 5:44 pm
(@gorkem)
Gönderi: 0
 

Çok iyi filmi önermeyebilriim, iyi olmayan bir filmi öneredebilirim..
Çok iyi bir filmi niye önermiyorsun abi?

Dostum iyidir ama çok sıkıcıdır belki. Sen de sıkıcı filmler sevmeyen bir dostumsundur, sana önermem. Sen sol görüşlü bir dostumsundur, film muhafazakar mesajlıdır. Tavsiye etmem. Sen ahlak bekçisi bir dostumsundur, film eşcinselliği yüceltiyordur, suçluyu övüyordur yine önermem. Filmin iyi olması meseles,, çoğu izleyici için kendi zevkine/hayat görüşüne/algısına uygunolup olmama meselesidir. Şahsen bayağı zamandır, sizin gibi sinema sohbeti yaptığım dostlarım heriç hiçkimseye film tavsiyesi vermiyorum, yeminliyim çünkü. "Sen anlıyon bu işlercen hacı, sölesene şöle güsel film" YOk öyle şey. Siz bahsettiğim filmle ilgili fikirleirm ekatılmasanız da anlarsınız en azından beni cezbeden şeyi. BEn 100 tane film tavsiye ettim burada, bir üye kalkıp" Yaw Görkem, bu da tavsiye edlir mi allahaşkına" demedi. Ama günlük hayatta bu böyle değil. 🙂
GÖrkem senin 4 bin sayfalık bir bugüne kadar izlediğim iyi kötü çirkin filmler ve onların ortalamalarından ömrümde ne kadar iyi film izlemişim falan diye bir yazın vardı, nerede o?
Biryerlerde duruyordur Düd. Neden sordun?
David Cronenberg'e tırt diyen çarpılır, ağzı burnu yamulur, yamulmazsa gelin bana ben yamulturum 🙂

Hacım, bu mazisi karanlık mevzuyu açmayak bence hee? 🙂

Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 18/01/2011 6:09 pm
Paylaş: