Tam olarak ifade eden bir başlık açamamış olabilirim. Sormak istediğim tartışmak istediğim bir konu var, bu aralar sürekli aklıma takılıyor. Şöyle ki;
Eskiden bir şeyler yapmak isterken şöyle sohbetler olurdu. " ya abi kamera yok ki ahh bi olsa " ya da " çekim var ama bir kurgu yapacak sistem olsa ahh ahh " bunlar sonu gelmez acayip çaresizlik muhabbetleriydi. Zar zor çekilen videolarımız da dünyadaki örnekleriyle uçurum kadar farklı berbat kalitelerde cıkardı. Almanyadan gelen hii8 lerle, VHS videolarda yapılan montajlarla, elle kağıda yazılıp sonrada titreye titreye çekilen rolecapture' larla çaresizlik, ulaşamamazlık içinde debelenip dururduk. Hep başkalarının elinde üstün kalite aletler vardı hep onlar şanslıydı, o yüzden de çektikleri şeyler seyredilebiliyordu. Ahhh bir de bizde 35mm kamera olsa, şöyle kurgu bilgisayarı olsa, olsalar bitmezdi. Sanki teçhizatı bulsak film endüstrisinde devrim yaratacağız. Ama şimdiye bakalım, 1000-1500 TL seviyesinde 35 mm etkisi yapan kameralarımız var bizde yoksa arkadaşımızda bir yerlerde var ulaşılabiliyor, kurgu dersen ses dersen ışık dersen hepsi markette satılan orta - üst seviye bir notebookta render edilebiliyor, renk dersen, oyuncu dersen , yönetmen dersen sanırım m2 basına 1-2 kişi düşüyor - çok meraklısı var. Merak ettim dersen, örnek alayım dersen, taklit edeyim dersen youtube var, vimeo var, vb bir suru yer var, para yok desen kredi var, destek var, festivaller var, beceremiyorum dersen bir tık uzakta tutoriallar var, yazılar var, dersler var. Yani eskinin 1 YOK 'unun yerine simdi 10 VAR hatta var da var.
Peki niye hala çok laf az iş var?
Peki hala niye 10 yapımdan sadece 1-2 si belli kalite standartlarında ( benim oranım bu bir yerlerden almadım tamamen benim görüşüm) "evet güzel olmuş " kategorisinde?
Peki hala niye amaç kısa filmken, uzun metraj vs iken, çekilmiş ya da yazılmış senaryoya bizim forumumuzda ya da herhangi başka bir forumda sadece 1-2 mesaj gelirken canon 600D mi 550D mi diye sorunca 3 sayfa mesaj geliyor?
aslında sorular çoğaltılabilir, ama bilmem anlatabildim mi ?
Sanırım çalışmayı, konuşmayı ve bilgiçlik taslamayı sevdiğimiz kadar sevmiyoruz ( bu tüm yazılanlara bir cevap değildir- yine sadece ve sadece benim öz eleştirim / Kendi fikrimdir )
kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....
Dedikleriniz doğru ve ben de çoğuna katılıyorum. Önceden bahane vardı: "kamera yok, ışık yok" vb. Şimdi bahane de yok. Bence tek cevabı var: Öykü yok. Yani çıkış noktasını oluşturacak insan durumları konusunda bir boşluk var. Film çekimine meraklı ve hevesli hangi geç arkadaşa sorsam doğrudan kameradan bahsediyor. Bir D90 bir 550D furyası gidiyor ama sinemanın ne olduğuna yönelik bir soru sorunca pek cevap yok. Kamerayı aldığı anda sanki mecburmuş gibi en olmayacak şeylere kalkışıyor. Genelde zorlama, başka filmlerden aparma (ki başlangıç için hoş görülebilir) durumlar üzerine kurulu bir debelenme var. Herhalde eğitim sisteminin insanları yaratıcılığa yöneltmek yerine sistemce kesin doğru kabul edilen şeyleri yükleme üzerine kurulu olmasından. Bu konuda sadece ve sadece öykü geliştirme üzerine (senaryonun belki en son adım olacağı) çalıştaylar, toplantılar yapılabilir.
Geçtiğimiz ay içinde 3 ayrı festivalde film izledim. Dünyada ister üniversite ya da film okulu olsun, ister bağımsız gruplar halinde olsun, ortaya çıkan filmler teknik olarak ticari boyuttan artık hiç ama hiç farklı değil. Bunları yapanlar abartısız yarın sinema seti ya da TV prodüksiyonunda çalışabilirler ve bu projelerin bazıları doğrudan yayına, gösterime alınabilir. Tek fark öykü yani anlatılan içerik. O nedenle sanırım bizde ya yüzeysel mesajlı şeyler (gelin kardeş olalım, beraber yaşayabiliriz, bu vatan bizim) ya duygu sömürüsü (sosyal boyutuna değinilmeden engelliler, ağlayan sokak çocuğu, yetim vb) ya da içeriksiz aksiyon (after effects patlaması) var. Yanlış anlaşılmasın, bunların hepsi malzeme olur ama içi boş dükkana bunlardan vitrin olmaz. Kimse kafasında bir soru oluşturup enine boyuna ölçmüş değil. Cevap beklemek adil olmaz da adam gibi soru bile düşünülmemiş. Kısacası eksik olan adam gibi öyküler ve fikirler.
Bu nedenle dünyada yapılan bazı yarışmalar var, bu sene biz de birine başvurduk sırf eğlence olsun diye. Sana 48 saat süre ve bir konu unsurları veriyorlar. Sen yaratıcılığını sana verilen bunları kullanarak göstermeye çalışıyorsun. Önce mantıken ters gelebilir ama bence öykü geliştirme çalışması için ve özellikle amatörler için ideal. Çıkan sonuçlar da genelde vasat olsa da arada bir son derece güzel şeyler var. Benzeri bir projeyi Türkiye'de geliştirmek gibi bir düşünce bir süredir kafamda dönüyor.
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.
http://filmfabrikasi.com/forum/viewtopic.php?f=3&t=8425 " onclick="window.open(this.href);return false;
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Fazla deneyimli olmadığın belli.. Ekip sayfalarını takip ettiysen eğer -kendim için konuşayım- aylardır oyuncu, ışık için yardım edebilecek yada fikir verebilecek biri ni bulmak için çırpınıp durdum. ama ekibi kuramadık. hep arkadaş çevresi de olmuyo ki arkadaşım. yani vasatın üstüne çıkılmıyo. iş sadece kamerayı bulmakla, lap top almakla, senaryoyla olcak iş değil. bu bir ekip işi. egodan yoksun dayanışma işi. ama bu şartlar olmadığı için zaten bişeyler ortaya çıkamıyo.
"Deneyim" çok göreceli bir kavram. Fakat bu umutsuzluğa ( aylarca ekip kurmak için çırpındım vs dostlarla olmuyor vs gibi ) katılmıyorum. Umutsuzun içinde "acaba nerede hata yapıyorum" sorusunu sorma becerisi, tekrar başlama gücü, gerekli emek olsa bence bir çok şey halledilir. Senin verdiğin ya da vermek istediğin örneğe bakılırsa değil film çekilmesi, bir kaç kişi birlikte müzik ensturmanı bile çalınıp müzik grubu kurulmaz. Bir de sadece sana söylemiyorum ama genelde sanki yapılabilecek her sey yapılmışta, hep çevre kötüymüş-ilgisizmiş gibi konuşuluyor en çokta buna sinirleniyorum. Yapılabilecek "her" içinde bir forumda " mesaj " yazıp "hadi ekip kuralım " eee cevap yok gelen yok arayan yok soran yok olunca bu iş çekilmez, yapılmaz bir hal mi alıyor. Aslında ben film çekecektim, mesajda yazdım sayfalarca, çırpındım ama işe yarar insan yok, cevap yok o yüzden çekemedim bee abi deyip o zaman tası tarağı toplayacak mıyız?
Yani yapılabileceklerin tümü bu mu? Önce bunu soralım kendimize ve kariyer kimliğinden ve dolayısıyla deneyiminden emin olmadığımız hiç kimseye ön yargılı yaklaşmayalım.
Ve belki anlayan arkadaşlarımızın olacağı umuduyla yazıyorum biraz da "usta - çırak " ilişkisini özümsemek gerekiyor.
kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....
sanırım yine bir bahane üreticem ama şu da bir etken bence. teknik işçilikten anlayan kimse yok. yani internet büyük oranda yardımcı oluyor ama bunun eğitimini almak başka. ayrıca okullar da bu konuda yetersiz bence. geçende 19 yaşında, ingilteredeki bir sinema öğrencisinin öğlesine çektiği bir filmi izledim. görüntü yönetimi harikaydı. bizim çoğu uzun metrajda bile o kalitede bir sinematografi yok bırakın kısa filmlerde olsun. yani tamam ışık var, kamera var ekipman var da teknik bilgi yok. o ekipmanı kullanabilcek adam yok. mesela yabancıların yaptığı fikir olarak, yönetmenlik olarak, senaryo olarak pek bir olayı olmayan çoğu kısa film teknik olarak iyi olduğu için kurtarıyor. mesela görüntü yönetimi iyi, kurgusu iyi, yönetmenliği de fena değilse o film kötü değildir bence.
yani işçilikde de sorunumuz var.
bunun dışında iyi şeyler yapamamızın nedeni biraz tembel olmamız ve az önce yaptığım gibi sürekli bahaneler üretmemiz. yani şu an birimiz dese ki "kalkın harika bir senaryom var film çekcez" neyimiz eksik? bence hiç eksiğimiz yok. para konusunda da kültür bakanlığı, festivaller gibi nimetler varken üstelik. zaten para harcamadan da çekilen bi ton film var. herkes sürekli en iyi kamerayı almaya, en iyi ekipmanı toplamaya çalışıyor ama hakkını vermeye çalışan yok. herkes çok iyi şeyler çekmek zorunda değil tabi ama bakıyorum adama çektiği kötü şeyden rahatsız da değil ki. tamam post prodüksiyondan anlamıyordur ama adam ham görüntüyü kullanıyor ve bu onu hiç rahatsız etmiyor. daha iyi nasıl film çekerim, nasıl iyi bir görüntü elde ederim, bir hikayeyi daha iyi nasıl anlatırım diye çabalayan çok fazla yok bence.
Yukaridaki goruslerin hepsi de gecerli bence
Yani
1) Tembellik (burada uzun zamandir "Buluşsak mı n'apsak?" adli bir konu vardi. Bir turlu bir araya gelmeyi organize edememisler. Ben bir tarih ve yer verdim. Tum isteklilerden sadece 2 kisi yanit verdi biri mazeret gosterdi. digeri pek te istekli gibi degildi.)
2) Bahane bulmak ( Bugun baska bir konuda girisimcilik uzerine bir sohbet izledim. Girisimciye gelen sorularda "eh sizin zamaninizda kolaydi, simdi zor. fazla rekabet var" bahanelerine yanit cok guzeldi. O girisimci de kendi zamaninda ayni bahanelerin oldugunu, simdi de oldugunu, bundan 10 yil sonra da olacagini ongoruyor. Digerleri 1o yil once bu bahanelerle yol almazken o kisi 1990 li yillarda girisimcilik uzerine kaynak bulamadigini sahaflardan buldugu 1910' lu yillardaki bir yayindan yararlandigini soyledi. Oysa simdi bilgiye ulasmak hepimizin salonlarindan geciyor. Yazdigi kitap: Otobusten indim BMW ye bindim. Ilerde yazmayi planladigi kitap: Nasil otobusten inip Mesela nasil BMW ye bindiler kitabini yazmak. Nasil mi :
fikriniz var akil hocasina ihtiyaciniz var. Kendisi yardima hazir.
Basarirsaniz sonucta sizin basarinizi da gelecekteki kitaba ekleyecek)
3) usta-cirak veya mentor-talebe ortami eksikligi ( Yurt disinda bu konularda cesitli konularda yardimlasma guruplari var. Ben de kendi 2-3 konuda kendi bolgemde gurup bulamamistim. Diger yabancilar gibi yaptim. Agaclara, supermarket panolarina ilan yapistirip kendim baslattim. Onceleri bir iki kisi geldi. Daha sonra birkac kisi daha eklendi. Miskin TV programlarindan bikanlar katildi. Uretici duruma gectiler. )
" onclick="window.open(this.href);return false;
teknik işçilik derken yukarıdaki videoyu kastettim mesela. bir bilgisayar oyununun fan filmi. mesela bu filmde öyle çok süper bir şey yok. hatta bir hikaye bile yok ama görüntü yönetimi, kurgu gibi teknik konular çok iyi olduğu için bu film kötü değildir bence. en azından bizim çektiğimiz o çok sanatsal görüntü fakiri filmleri izlemektense bunu izlemeyi tercih ederim ben. bu adamların elinde sağlam bir hikaye ve yaratıcı fikirler varsa istedikleri filmleri çekerler. malesef biz o yüzden teknik konulara çok takılıyoruz. o olmadan malesef içerik olsa da pek bir şey çıkmıyor ortaya. ha genelde içerik olarak da iyiyiz diyemem tabi. 😀
Verdiğiniz linkteki film adı fanfiilm olsa da son derece organize ve kapsamlı bir prodüksiyon planlaması ve teknik altyapı gerektiren bir film ki aynı yapı ile neredeyse profesyonel denebilecek konulu film çekilmemesi için bir engel yok. Her planından planlama ve teknik bilgi akıyor. O nedenle tekniğe fazla takıyoruz demek herhalde durumu tam açıklamaz. Bu türden bir prodüksiyon için günlerce masa başında çalışmak lazım.
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.
teknik konularda takılıyoruz desem daha doğru olur sanırım. çünkü ne kadar kameramız da olsa, fikrimiz de olsa, hikayemiz de olsa bu seviyede planlama yapacak adam olmadığı için filmler kalitesiz oluyor. internet bulunmaz nimet bu bilgileri edinmek için ama o da bir yere kadar malesef. e okullarda da zaten adam gibi bir eğitim yok. o yüzden pek ilerleme gösteremiyoruz. tabi yine bahane buldum bu arada. 😀
sadece teknik değil bir de "planlama" ve "zaman yönetimi " eksik. Çünkü ister kısa, ister uzun, ister klip, ister belgesel olsun vb.. hem ciddi bir planlama işi, hem de tam bir ekip çalışması . Her sey birbirine zincir halkası gibi bağlı. Her hangi bir yerdeki aksaklık tüm diğerlerini etkiliyor.
kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....
yazılanların hepsi doğru olunca bir sentez çıkıyor ortaya sanırım.Yeterli ölçüde ekipman, yeterli sayıda ve heveste ekip, ve en önemlisi tüm bu süreci başlatacak cesur bir adam gerekiyor.Gerçekten başlatmak ama.Bu çaresiz adamın en azından bazı şeyleri kaçırmamak adına herşeyi en ince ayrıntısına kadar kağıt üstüne dökmesi gerekiyor.Bu süreçte onlarca kişilik ekip olmasına gerek yok.Text hazır olunca işe nereden başlayacağın belli oluyor.Daha sonra ekibe başkalarını dahil etmek daha kolay ve ikna edici oluyor.Bir film çekeceğim demek yerine ben bu filmi çekeceğim demek bazı yolları kendiliğinden aşıyor.Bizleri etkileyen yapımlar tadında bir iş çıkarmak gerçekten zor bizim gibi amatör ruhla bu işe bağlanan insanlar için.Bu yüzden beklentilerimizi düşürüp, sadece yapabileceklerimizi yapalım.Yaptıkça çektikçe daha ileriye gittiğimizi göreceğiz.Çok iyi fikre sahip olan ekipler bile kötü film yapabiliyor.Yada kötü veya vasat fikirlerle şık işler yapılabiliyor.Geriye bu konunun başlığından tek bişey kalıyor o da ÇALIŞMAK.