işte bütün dert bu zaten..yaptığın filme kimsenin saçma salak önerilerle burnunu sokmasını istememende yatıyor...bu bahsettiğimiz adamlar örneğin demirkubuz, hemen hemen hiçbir yerden destek almak istemiyor...çünkü biri çıkarda "arkadaşım şu filmin sonunu bi sevişmeye bağlasak falan...bu haliyle para getirmez...hadi git düzenle de gel" derse bunu yapmasına izin vermemek içindir..ben zeki yüce muhteşem bir şey yapıyora getirmiyorum..bu onun tercihi sen de senaryonu silah tüccarlığından parayı bulmuş, şimdi de hatun falan yaparız diye sinema alanına atlamış yapımcınla yazabilirsin..bu da senin tercihin...belki de ilk filmini bu şekilde yapıp sonrakileri kendin yapmak isteyebilirsin..bunlardan hangisi samimi dahası mümkün geliyorsa onu seçersin...
Az once yukarda dedim adam(Zeki) kendine kucuk bir dunya kurmus diye sanirim...
Sunu savunmak mantikli mi? Illa benim dedigim olacak, benim filmim, benim dunyam, benim senaryom v.s v.s
neden ? onlarin parasi kotu onlar kisiliksiz insanlar silah kacakcisi, para pesinde kosan sapiklar....
sonuc ? Beni seven izler. Ben samimiyim. Beni anlamiyanlar anlamasin umrumda degil...
ya peki adam gercektende senin yanlisini duzelmet istiyorsa, veya onun fikri senden iyi ise, veya sana bir ufuk acacaksa? tabi bunlar varsayimlar : )
o zaman hadi piyasa filmlerini ortama kiz icin giren veya silah kacakcilari cekiyor. Peki bu ulkede hicmi isden anlayan yapimci yokda bu adama yapimci olmuyor? yada oluyorda o mu kabul etmiyor? o zaman bu kibir neden? kime?
Eger sinemamiz sektor olsaydi iyi film giseden donmezdi. Sinema bir butundur sadece gorseli alip ustune konusmamak gerekir. Iyi film iyi projeden baslar. Bir filmi senaryosu kurtarabilir, kimini yonetmeni , kimini oyuncu v.s v.s ama soyle bir gercek varki iyi bir proje her noktada basari getirir. Yapimcisindan yonetmenine, oyuncusundan kamera arkasinda calisan her elemana. Eger aksiyan bir tarafin varsa filmin gisede doner.
buraya kadar aynı şeyleri söylüyoruz...diğer kısımları için harbiden yoruldum...
😀 😀
Yok yok cidden yazacağım.
Uzunca bir şey olacak, sinemayla ilgili fikrimi sorana da anlatmayıp direkt bu yazıyı yollayacağım 🙂
Franc ortada yanlış anlama yok ben de senin söylediğine söylemedim aslında ayrı bir görüş belirttim.Tartışma güzel gidiyor 🙂
Şimdi yine somut bir örnekten gidelim, madem Zeki Demirkubuz dedik..
Kader Filminin Dvd sinde çıkartılmış sahnelere göz atınız.Fragmana 3 saniyesi eklenerek +50 bin garantilecek bir sevişme sahnesi var.İstese kullanamaz mı ?
Evet kimsenin avukatlığını yapmaya gerek yok ama anlaşılamayan bir şey var.. Bir insanın kendi içinde kafasına göre davranması neden mantıksız geliyor ?
Yani bu sitede de bir sürü kişi diyorki ; ya festivaller önemli değil, umursamıyorum, ödül alırsam da iyi olur..
Aynı mantık; ben filmimi istediğim gibi tamamlayayım da ha 5 bin ha 500 bin olsun...
Eğer buradaki samimiyeti kabul edebilirseniz aslında iki taraf için de her şey düşe kalka devam ediyor işte.. 🙂
Baco demiş ki senaryoyu önceden bilmiyor mu ? Evet biliyor; sonra çekilmiş halini izliyor ve yapımcı hisleri bir takım müdahaleler istiyor. 🙂 Ya da en basitinden senaryoya müdahale de olabiliyor..
Yine Anlat İstanbul filminin kamera arkasına bakınız.. Yapımcı Erol Avcı projeyi onayladıktan sonra ilk kaba montaj bittiğinde izliyor ve beklenmedik bir şeyler sölüyor, sonra kesiliyor.. (Ben orada; Allah allah , bu adam senaryoyu okumadı mı yahu ? dedim kendi kendime.. )
Sonuç: Anlat İstanbul kendi maliyetini çıkartacak kadar arkasında durulan bir film oldu yapımcı çok beğenmediği için..
Fragman mevzu çok acayip zaten, acayip teorilerim var o konuda 🙂
- baço
Başlıktaki soruya biraz kısır yaklaşılmış bence. Demirkubuz, Recep, Türk Sineması olguları bu soruya cevap vermek için yeterli değiller. Ama gördüğüm kadarıyla sohbet bunların üzerinden biçimlenmiş.
Film kimin içindir? Cevap: Filmin içerdikleriyle ilgilenenler için. Hiçbir film herkesi ilgilendirmez, hiçbir kişi herşeyle ilgilenemez. Bu yüzden yapılan her film belli bir kesimi ilgilendirir. O kesimin dışındakiler ilgilenmedikleri şey üzerine eleştiri getirmeseler daha iyi olur. Ama bu sık sık görülür ve bunun nedenini düşünmekte çok ilginç ve keyiflidir.
Derdi ne olmalıdır? Cevap: Anlatmak istediğini anlatabilmek. Anlatmak istediğini anlatabilen her film "kendince ve onun anlattıkları ile ilgilenenlerce" başarılıdır. Her filmin derdi de budur zaten.
Çok kısa ve öz olarak cevaplar bunlardır.
Bunun dışındaki kural, amaç, gereç, vs'lerin geneli ifade edebileceğini pek sanmıyorum, bu başlıkta söylenenlerin hepsi kendi içlerinde haklılık taşıyorlar. Fark ve çatışılan durumlar ilgi ve bakış farklılıklarıyla ilgili. Tüm sinema filmleri birer üründür. Kah sanatsal üründür kah tüketim ürünüdür. Hepsinin alıcısı vardır, alıcılar aradıklarını bulamazlarsa haklı olarak rahatsız olurlar. Ve hiç kimsenin bir şeylere ihtiyaç duyup onu almak istemesi yanlış değildir. Yeterki bunu başka şeylere ihtiyaç duyanların odasında yapmasınlar.
Bana göre; hiçbir kimse ya da ürün, bir üyesi olduğu sektörü, dal’ı, sanatı tek başına temsil edemez, yönetemez. Bu yüzden biraz daha rahat olmak lazımdır. Hiçbir ürün bir sektörü, bir topluluğu, bir eğilimin takipçilerini ayağa kaldırmamalıdır.
Recep kepaze bir filmdir, buna rağmen 5 milyon yapar. Varsın yapsın. Ben izlemedim, izlemeyeceğim. Yani “banane?” Demirkubuz iyi bir sinemacı mı? Eğer öyleyse Recebe giden 5 milyon’a ne? Ve Recep 5 yapınca Demirkubuz kıskanıp sinemayı mı bırakacak? Hayır? Yani Recep’in 5 yapmasıyla Demirkubuz sevenlerin sinemaseverlik kariyerleri arasında bir bağlantı var mı? Yok.
Son olarak şunu da söyleyeyim, öyle hissediyorum ki milletin trilyon kazandırdığı işlere sövüp saymak da, biz işe kafa yoranların biraz suçlu zevki. Adı ister Recep olsun, ister Michael Bay olsun, ister Asmalı Konak olsun hatta ve hatta Matrix olsun. Bunun üzerine de konuşmak lazım aslında. Çünkü buradaki durum biraz da, filmin iyiliği kötülüğü yanında kitlelerin tercihlerine yönelik yorum yapma yaklaşımında olma durumu.
Yanlış mıyım?
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Aynen öyle. Nasıl seçimlerde AKP'nin kazanmasını hazmedemiyorsak, aynı durum söz konusu. "Eldeki malzeme" belli yani. İster tribüne oynar ticaret yaparsın, ister derdini anlatır seni anlayanlarla yetinirsin.
- baço
Aynen öyle. Nasıl seçimlerde AKP'nin kazanmasını hazmedemiyorsak, aynı durum söz konusu. "Eldeki malzeme" belli yani. İster tribüne oynar ticaret yaparsın, ister derdini anlatır seni anlayanlarla yetinirsin.
"Ticaret ve seni anlayanlar" kısmına katılıyorum ama diğeri aynı şey olmayabilir, emin değilim. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Evet başlıktan saptık ama benim açımdan konu; bir insan nasıl olur da gişe beklemeden film yapar ı anlama ve anlatmaya geldi..
Ama başlığın sorusu üzerine görkem in cevabı okunup mevzu kapatılabilir kendi içinde. 🙂
"Gişe beklememe" tam bir geyik aslında. Sinemada vizyona sokup filmini gişe beklemeyeceksin ha...
Bence tüm bunlar kapital düzenin içinde yer aldığını hazmedememedir.
- baço
Film kimin içindir? Cevap: Filmin içerdikleriyle ilgilenenler için. Hiçbir film herkesi ilgilendirmez, hiçbir kişi herşeyle ilgilenemez. Bu yüzden yapılan her film belli bir kesimi ilgilendirir. O kesimin dışındakiler ilgilenmedikleri şey üzerine eleştiri getirmeseler daha iyi olur.
Ya ben bunu anlamiyorum. O zaman neden sinema salonunda oynar bu film, film neden her keze aciktir? Neden bir dernek kurup kendi aralarinda eglenmezlerde her keze acik olan yerde sadece ayricalikli insanlarin gelmesini beklerler? Parasini veren her kez bu filmi izler. Parasini verip izliyorsam o film beni ilgilendirir. Adama verdigim paranin hesabini sorarim. "Yok soramazsin" diyen varsana o kisiye sunu sorarim "Bir urun alsan, begenmesen degisitirmeye calismaz misin?" yapmam diyen varsa susarim...
İyi de o zaman markette satılan arap sabunu için de aynı durum söz konusu. Temizlikle ilgili kişileri ilgilendirir, onlar parasını verir alır yani. Herkese açık olması, herkese hitap etmesi anlamına gelmez. Özgürlük bu. İlgileniyorsan seçersin...
- baço
Yapılan işi iyice manavlığa çevirdiniz yanlız. Bir film yapıp grup-dernek kurup göstermek, sinema da beğenmediğiniz zaman parayı geri istemek çok mantıklı savunmalar değil. Tabii ki sinemada gösterecek adam nerede oynatacak filmini. Her sinemaya giren film beni ilgilendirmez tabii ki. Sömestr tatilinde oynayan çocuk filmine gidip te beğenmedim ben bunu verin paramı diyen 35 lik adam örneğini koyacak yer bulamazsınız bu mantıkla. Her film herkesi ilgilendirmemeli. Tercih meselesidir hepsi.
İyi de o zaman markette satılan arap sabunu için de aynı durum söz konusu. Temizlikle ilgili kişileri ilgilendirir, onlar parasını verir alır yani. Herkese açık olması, herkese hitap etmesi anlamına gelmez. Özgürlük bu. İlgileniyorsan seçersin...
Ilgilendim, sectim ve begenmedim. Gidip adama neden begenmedigimi soylemeyim mi ? sunlari duzseltesen belki bir dahaki sefere begenirim demeyim mi ?
Boyle bir hakkim yok mu?
Yapılan işi iyice manavlığa çevirdiniz yanlız. Bir film yapıp grup-dernek kurup göstermek, sinema da beğenmediğiniz zaman parayı geri istemek çok mantıklı savunmalar değil. Tabii ki sinemada gösterecek adam nerede oynatacak filmini. Her sinemaya giren film beni ilgilendirmez tabii ki. Sömestr tatilinde oynayan çocuk filmine gidip te beğenmedim ben bunu verin paramı diyen 35 lik adam örneğini koyacak yer bulamazsınız bu mantıkla. Her film herkesi ilgilendirmemeli. Tercih meselesidir hepsi.
Yazilanlari bu kadar basit degerlendirmemek gerekir diye dusunuyorum. "Degistirmek" kelimesini al biletimi parasi ver olarak goruyorsan diyecek sozum yok.
İyi de o zaman markette satılan arap sabunu için de aynı durum söz konusu. Temizlikle ilgili kişileri ilgilendirir, onlar parasını verir alır yani. Herkese açık olması, herkese hitap etmesi anlamına gelmez. Özgürlük bu. İlgileniyorsan seçersin...
Ilgilendim, sectim ve begenmedim. Gidip adama neden begenmedigimi soylemeyim mi ? sunlari duzseltesen belki bir dahaki sefere begenirim demeyim mi ?
Boyle bir hakkim yok mu?
İlk söylediğinle çelişiyor yalnız.Bir fikri savunalım - tartışalım ama mevzu saçma sınırlara dayanınca da artık yazasım gelmiyor.
Son kez söylüyorum bu konuyla ilgili.Herkes paragöz değildir.Bu kadar basit.
Reha Erdem örneği verdim yukarıda, o ekmeğini reklamdan kazanıyor, kafasına göre sinema yapıyor işte, kafasına göre de dağıtıyor.. Kasmıyor.. Bu ismi geçen sinemacıların bir çoğu da böyle..
Söylediklerimin tamamını da savunma adına söylemiyorum, duyulanları, bilinenleri de katarak yorumluyorum. Mevzu tam olarak bu şekilde gelişiyor işte..
Israrla bir sanatçının büyük kitlelere (paralara) ulaşma hevesi olmamasına (ki yaptığı işin farkında ki biliyor zaten nereye ulaşacağını) inanmak istemiyorsunuz, sağlık olsun =)
Elbette var, tüketici hakkı gibi değil ama 🙂 İletebiliyorsan mesajını doğru ve bilinçli bir seyirci olursun. Ama adam da sana katılmak hatta dikkate almak zorunda değil.
- baço