Eski yeşilçam filmleri nasıl çekiliyordu acaba ? Özellikle yeşilçamın en parlak dönemi olan Kemal Sunal filmleri nasıl çekiliyordu ? O dönemlerde bilgisayar yoktu montajı nasıl yapıyorlardı ? Sahneleri banda nasıl birleştiriyorlardı ? Bu Kemal Sunal filmlerinin bütçesi günümüze göre hesaplayacak olursak günümüzde ortalama ne kadardır ?
Çok güzel bir başlık doğrusu. Ancak Yeşilçam'ın en parlak döneminin Sunal dönemi olduğu fikrinin dayanağı nedir? Kemal Sunal'ın merkezinde olduğu filmler 70'lerin ortasıyla 80'lerin sonuna kadar uzanan dönem. Bu dönem Yeşilçam için hem siyasi hem de ekonomik baskılar nedeniyle oldukça sancılı ve iniş çıkışlı bir dönem.
Oysaki daha 50'li ve 60'lı yıllarda Yeşilçam'da hem oldukça kaliteli filmler çekiliyor hem de çok yetenekli oyuncular sinemaya kazandırılıyordu. Söz gelimi Türk sinemasının yüzaklarından "Susuz Yaz" 1963'de Altın Ayı aldı.
Fakat başlık güzel 🙂 Türk sinema tarihi üzerine biraz daha düşünmek ve çalışmak lazım.
Eski Yeşilçam Filmleri de bugün nasıl cekiliyorsa öyle çekiliyordu , tek fark digital değil analog filmli makinalar ile cekiliyor ,laboratuarlarda yıkanıp tab ettiriliyor ,kes yapistir seklinde montaj ve kurgusu yapilip ve yine 35 mm film makaralari ile kopyalanip gösteriliyordu .
Tabiki film maliyeti banyo maliyeti kopya maliyeti simdiki filmlerinin yaklaşık 10 katı civariydi.
Eski yeşilçam filmleri şimdiki filmlere göre daha pahalı filmlerdi fakat sinema seyircisi ve salon sayisida şimdiye göre 10 kat fazlaydı yani para kazanma işi daha kolaydı.
Bu yüzden birçok değişik tarzda filmler çekilebiliyordu.
Eski yeşilçam filmleri şimdiki filmlere göre daha pahalı filmlerdi fakat sinema seyircisi ve salon sayisida şimdiye göre 10 kat fazlaydı yani para kazanma işi daha kolaydı.
Bu bilginin kaynağı nedir? Bence mantıken mümkün değil.
Benim bildiğim kadarıyla 80'lerin sonuna kadar iyi filmler en fazla 100 kopya giriyordu. Hatta bu rakkam biraz abartılı bile olabilir. Oysa ki bugün dandirik "Fetih" filmi bile 600-700 kopya girebiliyor.
Gişeye gelince Türk sinemasında gerçek anlamda gişe yapan ilk filmler Arabesk ve Eşkiya'dır. Bunlar da uzun süre vizyonda kalmalarına rağmen bir milyon barajını biraz aşabilmişler ve zamanları için büyük rekor kırmışlardır. Oysaki bugün artık nerdeyse TV filmi kalitesindeki kimi filmler bile 5-6 milyonluk gişe görebiliyor. Selçuk hocam okuyorsa alınmasın ama örnek isteyenler Ahmet Kurallı "Düğün Dernek" serisine bakabilir.
Maliyet kıyaslaması ise cevabı en göreceli ve zor kısım olsa da hesap yine ortada. Zira eski Türk filmlerinin nerseyse hiç birinde önemli bir bütçe kalemi olan özel efektler yer almıyordu. Sanat, dekor, kostüm vs gibi ara başlıkları da geçiyorum. En önemlisi kast oluşturmak çok daha ucuzdu. Basit bir örnek siz eski Türk yıldızları arasında boğazda yalısı, altında 300 bin dolarlık spor arabası olan kaç aktör/aktrist duydunuz? Oysa bir de bugün iki üç başrol oynayıp üstüne 13 bölümlük iki dizi çeken genç oyunculara bakın.
İşin özeti Yeşilçam'ın özlenen ve kült filmlerinin nerdeyse hiç biri endüstriyel sinama örneği sayılmazlar. Zaten bu yüzden de Yeşilçam dünya sinema pazarına çok dahil olamamış, etkisi sadece ulusal düzeyde kalmıştır. Oysa ki bugünkü Türk sineması hala tam global olmasa da bölgesel olarak kesinlikle "pazar payı" olan bir sektör.
Ha bu iyi mi kötü mü orası çok tartışılır.
100 kopya mı ? Kardes sadece Adana cukurova bölgesinde 100 sinemadan fazla vardı, o dönemlerde.
Yeşilçam döneminde tv tek kanallıydi ve sinemadan başka insanların eğlencesi yoktu , türkiyenin hemen hemen her ilçesinde 1 yada birden fazla sinema vardı, ayrıca yazlık sinemalarda gösterim yapardı.
Salon dediğin yerlerde öyle 100 150 kişilik değil bildiğin 500-1000 kişilik salonlardi, arzu film furyası denilen zamanda yani bugün meshur zeki metin kemal sunal Tarık Akan li filmlerin çekildiği 70 -80 yıllarda insanlar sinema kapılarını kirarmis bilet bulamadıkları için ,
Bugün yılda 70 film çekiliyor ortalama , o dönemde yılda ortalama 150 filmin çekildiği olurmuş.
Kısacası bu dönem ile o dönem kıyas bile kabul edilmez, sadece western türünde 100 e yakın film çeken bir Yeşilçam dan bahsediyoruz. sadece superkahraman türünde 60 a yakın film var .
Yani bu dönem çekilen 6 milyon kişinin izlediği filmler o dönemde ortalama altında kalıyordu.
Yıllara göre çekilen vizyon gören Türk filmi sayısını yazayım sana ;
Türk Sinemasında kaç film çekildi?
Yıl –film sayısı
1961 – 123
1962 – 131
1963 – 117
1964 – 181
1965 – 215
1966 – 241
1967 – 209
1968 – 177
1969 – 231
1970 – 224
1971 – 265
1972 – 300
1973 – 209
1974 – 189
1975 – 225
1976 – 164
1977 – 124
1978 – 126
1979 – 193
Senin bahsettiğin arabesk eskiya gibi filmler 80 90 li yıllar,
1980 askeri darbesi sonrası Türk sinemasında bir çöküş başladı , sanatçıların çoğu siyasi baskı yüzünden film çekmiyor çekilen filmler sansür ve denetimden gecemiyordu, ekonomik bunalım yüzünden insanlar sinemaya gidemiyordu ,
Bu yüzden seks filmleri furyası denen bir dönem başladı , çekilen film sayısı düşmeye başladı , 90 li yıllarda arabesk furyası patladı, TRT den sansür yiyen , arabeskciler film çekmeye başladı , aynı zamanda VHS video furyasida vardı , insanlar video Kasetler ile film izliyordu , öte yandan yesilcama gore daha ucuza getirilen amerikan filmleri yüzünden sinemalar amerikan filmlerine yöneldi .
Ve Türk sineması çökertildi,
Eskiya Türk sinemasının 2. Miladi olarak kabul edilir , insanlar yavaş yavaş tekrar Türk filmlerine yönelmeye başladı ve günümüze kadar geldik .
Eşkiya'nın öncülü Amerikalı ve İstanbul Kanatlarımın Altında filmleri, yapımcılarının dediğine göre. Bu filmler 300 bin civarında izlenince yapımcılar cesaretlenmiş. O dönemin öne çıkan film yapımcıları ve ekipleri reklam sektörünün öncüleri zaten. Tek kanallı da olsa iyi bir reklam piyasası var o zamanlar, para iyi dönüyor, teknik ekip ve ekipmanlar yurt içine girmiş bu kaynaklarla, Yeşilçam'dan gelen Yavuz Turgul gibi senaristleri barındıran Filma Cass gibi şirketler, kendi şirketini kurmuş Sinan Çetin gibi reklam yönetmenleri sinema yapma çabasıyla bu ivmeyi kazandırmışlar tekrar. Arabesk çok izlendi mi bilmiyorum, eskiden şimdiki gibi rakamlar tutulmuyormuş, yapımcılar ve dağıtımcıların söyledikleri kabul ediliyor ancak birçok kaynaktan duyduğuma göre, Türk Sinema Tarihi'nin en çok izlenmiş filmi Çeşme. Ülke genelinde 30 - 50 arası matine/suare gördüğünü söylemişti dağıtımcısı (TV'de söylemişti, bir sinema meclisinde), bu da yaklaşık 120 gün yapar bir sinemada ki bu dolu dolu 120 gün. İnsanlar Çeşme'nin olduğu sinemaya toplanıp mahallece gidiyormuş, tek kopya ilçede dolaştığı için süre kısıtlı. Sultan filmini izleyen hatırlar o durumu. Yukarıdaki listede de Çeşme sonrası yıllık film sayısındaki düşüş göze çarpıyor. Ferdi Tayfur'un ilk filmi, 10 yıllık müzik kariyeri var o zaman, birikmiş bir sosyolojik patlama durumu belli ki. Sonra zaten bu arabesk furyası sinemaya işliyor, son demlerinde Arabesk filmi de dalgasını geçiyor.
Bugün çekilen yerli film sayısı Yeşilçam düzeyinde. Bir filmin film sayılması için sinemada oynaması gerekmiyor.
Eski filmlerin bütçelerini şimdiyle kıyaslayamayız çünkü değişen onlarca unsur var. En basitinden mekan. Eskiden özgürce bir lokasyona gidip filmi çekebiliyorlarmış, şimdi stüdyoda çekim mecbur çoğu zaman. 1994 yılında bir Avid kurgu sisteminin değeri 200 küsür bin dolar, şimdi 15 bin liralık laptopta 4K film toparlanır. Eskiden yüksek oyuncu ücretleri bir iki başrolle sınırlıydı. Diğer oyuncular karakter oyuncusu olarak neredeyse karın tokluğuna ücret alıyormuş. Şimdi oyuncu ücretleri eskiyle kıyaslanamaz ölçüde. Örneğin Murat Cemcir, iki dizide, iki filmde oynadı, sonra kendi yapım şirketini kurup iki film çekti.
Yazılanları yer yer destekleyen, yer yer itiraz eden bir şey oldu benimkiler ama bildiklerim böyle.
DND yanlış anlamışsın, tartışmanın çekilen film sayısıyla hiç bir ilgisi yok. Zaten ben de şu anda daha fazla film çekiliyor demedim. Senin ilk mesajında eskiden gişe ve kazancın daha iyi olduğu iddiası var. Ben de bu iddianın kaynağı ne diye sormuştun. Soru basit ama cevabı göremedim.
az evvel Google'da basit bir aramayla bulduğum makale, biraz uzun ilgilisine:
http://panorama.khas.edu.tr/turk-sinemasinin-gise-filmleri-rekorunda-son-yok-395
bi de şu var:
(listeye bakanlar nerdeyse tamamının son yirmi yılın filmleri olduğunu görebilir.)
Sinema salon ve koltuk sayıları hakkındaki TÜİK verileri için de şuna bakılabilir:
https://www.ntv.com.tr/sanat/turkiye-istatistik-kurumu-tuik-sinema-verilerini-acikladi,vqRYB8fQ5kGfjYWLmkRLyw
Son makaledeki bilgiler son 10 yılın diyebilirsin ama acaba daha öncesinde yapımcı ve dağıtımcılar filmlerinin gişesini mi kaydet miyordu? Hiç sanmam. Yazlık sinemalar vs iyi hoş da zaten çekilen film sayısıyla/salon sayısı ve aktif nüfus orantılandığında öyle milyonluk gişelerin mümkün olmadığı ortaya çıkıyor.
Yukarıdaki makalede de var, döneminin en parlak oyuncularının yer aldığı, Altın Ayı ödüllü Susuz Yaz'ın 50 kopyayla gösterime girmesi büyük başarı kabul edilmiş. Kim bilir belki o zamanlarda da seyirci festival filmi bu diye burun kıvırmıştır. 😀
Not: Yazarken hatırladım Tarık Akan'ın ölmeden bir kaç yıl evvel verdiği bir röportaj vardı. Orada onca filmde oynamasına rağmen nasıl olup da para kazanamadıkları, 70'lerin kültlerinden Hababam Sınıfı gibi filmlerin nasıl büyük özveri ve yokluklarla çekildiğini anlatmış. Ders niyetine o da bulunup izlenebilir.
Yeşilçam döneminde şimdiki gibi ülkenin tüm sinemalarında aynı günde vizyona girme diye bir şey yoktu, zaten az paralarla zor şartlarda çekilen filmler az sayıda kopya ile il il ilçe ilçe dolaştırılırdı sinemalarda. Önce büyük illerde büyük salonlarda gösterilir ardından o kopyalar diğer salonlara taşınırdı sırayla..............
"Cahille girme münakaşaya. Ya sinirini zıplatır tavana, ya da yazık olur adabına.” Mevlâna 8)
Eskiden gişe seyirci sayısı kayıt tutulabilir şeyler değildi çünkü şimdiki gibi bir dağıtım sistemi yoktu ,
Filmler 35 mm makara şeklinde cogaltildiklari için kopya maliyetleri çok yüksekti , dolayısıyla az kopya basilirdi ve haftalik kiralama yoluyla dağıtım yapılırdı , dağıtımcı filmi sabit bir bedel ödeyerek alır , 1 hafta 2 hafta istediği kadar yayınlar sonra iade ederdi . o filmler bölge bölge taşra taşra gezer izlenirdi.
Misal o dönemde vizyonda 3 hafta kalmak bile büyük başarı sayiliyor 3. Gurur haftası falan diye reklam yapılıyordu .
Sinema hobi olarak yapılan birsey değil sonuçta yılda 240 film zarar ettiği için çekilmiyordu heralde , film sayısının fazlalığı o işten kar edildiğine delildir zaten .
Bugün 80 milyon bir ülkede kesilen bilet ve çekilen film sayısını
O dönem 40 milyonluk bir ülkede tvnin tek kanallı olduğu,amerikan sinemasının giremedigi ve insanların başka eğlencesi olmadığıni düşünerek yılda 240 filme bir orantila zaten hesap ortada.