Belki bu kısım hoşuna gider:
http://www.filmfabrikasi.com/forum/filmcilik-uzerine-tartismalar-yorumlar/yn-yonetmenlik-notlari-t18053.html " onclick="window.open(this.href);return false;
Daha da devam edeceğim..

Belki bu kısım hoşuna gider:
http://www.filmfabrikasi.com/forum/filmcilik-uzerine-tartismalar-yorumlar/yn-yonetmenlik-notlari-t18053.html " onclick="window.open(this.href);return false;" onclick="window.open(this.href);return false;
Daha da devam edeceğim..

ben bundan not çıkartırım. güzel paylaşım.
şu var peki kaynağı nedir? gidip satın almak babında soruyorum.

Yabancı bir kitaptan çeviriyorum.

böyle bi yaklaşım gerekli gerçekten de 🙂
yalnız sinema bi köy değil ki bi girişi bi de çıkışı olsun. her şeyle iç içe bi durumda sinema...7. sanat diye boşuna geçmiyo 🙂 en en baştan alacaksan ilk 6 sını bi hatmetmen gerek sanırım 😀
o yüzden sinemaya balıklama dalacaksın bi yandan da olabildiğince kendini izleyerek, okuyarak, bakarak, gözlemleyerek ve diğer sanatlarla da ilgilenerek -özellikle edebiyat- dolduracaksın... tabi çerçevelemeyi de daha iyi kavramak için fotoğraf ve ışığın değişik kullanımlarını daha iyi idrak için de resim sanatıyla ilgilenmek gerek. hepsiyle de acayip ilgili işte sinema başı sonu yok 😀

Yazıdan anladığım şudur ki yöntem bilmek iyi uygulayıcı olmak demek değildir. Kesinlikle katılıyorum. Kendi duruşunu sergileyebilmek için önce taklit çalışmalarla pişmek gerek. Çok uygulamak demek içselleştirmek demek. Sonra da işin yorum kısmı gelmeli. Film çekiminde iş akışını foruma göz ucuyla bakan biri bile bilir. Fakat bunlar ana başlıklar. Bi de öğrenilmesi gereken alt başlıklar var. Onlardan birini bile eksik bildiğimizde aslında ana başlığı iyi yapmış olmuyoruz. Hal böyleyken bodoslama kameranın arkasına geçmek deli cesareti geliyor bana. Bilmeyen adam neyi uygulayacak. En azından alt başlıkları da olan bir iş akışının oluşu bile yeni başlayan biri için öğrenme sırası oluşturacaktır. Fulgura nın bloğunda o kadar efsane güzel bilgiler var ki seviyem yetmiyor anlayamıyorum. Bi internet videosuna denildiği gibi güzel şarkı ama inkiliççe 🙂 hayırsever bir ehli sinema bilale anlatır gibi anlatsa, eksikleri olan not tutsa parmak kaldırsak şukela olur.

Fulgura arkadaşımız, tüm siteye yardımcı olan bir kişidir şüphesiz..
Sitede her seviyeden arkadaşlar var -( bilgi-tecrübe olarak)- ve hepsine hitap edecek orta bir anlatım şekli olması gerek ve Fulgura arkadaşımız zaten bu uslubu bulmuştur diye düşünüyorum
İyiki varsın Fulgura 🙂
intercapiller ve skycal ın fikirlerinede katılıyorum.

Forumda aradığınız her bilgi var aslında. Olmayanı da satamanın belirttiği gibi sağ olsun fulgura usanmadan yanıtlıyor. Binlerce insan nasıl ödeyeceğiz fulgura'nın hakkını bilemiyorum. Yeri gelmişken ben de teşekkürümü edeyim dedim. 🙂

Foruma ilk giriş yaptığımda aynı sorunla karşılaşmıştım. Sinemaya bu forumda başlayan herkesin de bu sorunla karşılaştığını düşünüyorum. Hiçbir şey bilmiyorken 'nereden başlayacağım' sorunsalını uzun uzun düşündüm. Önce ana başlıklardan başladım ben, forumun anasayfasında. "Sinema'da Işık, ses, kurgu vs.." Daha sonra elime kamerayı alıp bir iki görüntü alıp kurcalamaya başladığımda forumdaki anlatılar daha anlaşılır hale gelmeye başladı bana. Sonra bir ara sadece Fulgura'nın bloğunu ve iletilerini takip etmeye başladım. Çok uzun yazılarda binlerce anlamadığım, anlamını bilmediğim sözcükle, kavramlarla karşı karşıya geldim. Anlamadığın bir şeyi okumaktansa okumamak daha mantıklı. O yüzden önce bilmediğim kelimelerin anlamını araştırıp, sonra yazıyı okumaya devam ettim. Hatta bir keresinde Fulgura'nın bir yazısını okumak bir gün sürmüştü. Ama intercapiller'in dediği gibi, sinema bir köy değil ki girişi çıkışı olsun. Kendini bir kısımda geliştirmek isteyenler bu sorunu fazla yaşamazlar. Ama "yönetmenlik" kısmına ilgi duyanlar, en baştan her şeyden azar azar bilgi edinmeye çalışıyor. Hal böyle olunca da "pratik-bilgi, pratik-bilgi" arasında git-geller yaparak kendimizi geliştirebileceğimize inanıyorum. Ve git gide de, filmfabrikası'nın fuatavnisi Fulgura'yı takip ederken anlar hale getiriyoruz kendimizi. Yeri gelmişken ben de teşekkürümü edeyim, senden daha öğreneceğimiz çok şey var hocam, teşekkürler 🙂

Yabancı bir kitaptan çeviriyorum.

çevirmeye devam edersen etmeklede kalmayıp paylaşırsan sevinirim.

Forumda yeni başlayanlar bölümü eklenmeli. Oradan haftalık ya da aylık yazı dizisi çıkmalı yoksa 3 yıllık sinemacı olup aks kuralı ne diye gezer adam.

Forumda yeni başlayanlar bölümü eklenmeli. Oradan haftalık ya da aylık yazı dizisi çıkmalı yoksa 3 yıllık sinemacı olup aks kuralı ne diye gezer adam.

işi gücü var adamların. kim yapacak onu reklam geliri bile yok bu sitenin.

Forumda yeni başlayanlar bölümü eklenmeli. Oradan haftalık ya da aylık yazı dizisi çıkmalı yoksa 3 yıllık sinemacı olup aks kuralı ne diye gezer adam.

işi gücü var adamların. kim yapacak onu reklam geliri bile yok bu sitenin.

Ben galiba bu forumdan çok şey bekliyorum.
Sinema kılcal damarlardan beslenir. Bu tarz platformlarla çıkar ilk çıngı. Geçen bir kitap okudum dili gerçekten çok ağrdı. Belli bir süre sonra bu kadar teori yeter deyip bırakmıştım. Zahit ATAM diye bir eleman "büyük sinema kuramlarını" adlı kitabı türkçeye çevirmiş adam. En başta kitabın en başında şu ibare var sene 2015 "Türkiye'de sinema kuramları ya da ingilizcesiyle Film Theories genel olarak boş bırakılan bir alandır... Bu alanda Türkler bir tane bile kitap yazmamıştır...."
Koca Türkiye'den çıkmayan bu siteden çıkmaz herhalde. Sende haklısın.

Dönüp dolaşıp hep aynı başlıklar.
Bu forumdan sinema öğrenmek için faydalanmak istiyorsanız yanlış yerdesiniz.
Dünya üzerinde hiçbir yazı, kitap size sinema öğretemez. Unutun bunu. Hele bir forum. Mümkün değil.

Bu başlığı yazana kadar oturup film izleseniz bir iki tane daha faydalı olur.

Hiçbirimiz sinemayı bu forum aracılığıyla öğrenmedik, bir şeyler öğrendiysek o da tabi.

İstediğiniz şey şu sizlerin biliyorum:

x sahnesinde y duygusunu vermek istiyorsan kamerayı buraya koyacaksın ışığı da şuradan vereceksin.
İstiyorsunuz ki birileri size sinemayla ilgili bütün pratik bilgileri versin, siz de gidin film çekin.
Öyle bir dünya yok. Olmayacak.

Forum yol gösterir. Yolun kendisi değildir.

Tekrarlıyorum. Film yapmayı öğrenmenin en iyi yolu film seyretmektir.
Kimse size dünya üzerindeki bütün filmleri izleyin demiyor. Ama bazı filmler belleyin. Yönetmenler. Hoşunuza giden yönetmenlerin filmlerini defalarca izleyin.
Nasıl çekiyor. Kamera hareketli mi, ışık nerede, filmleri arasındaki ortak öğeler ne gibi sorular sorun. Sonra taklit edin. Evet taklit edin. O yönetmen iki kişiyi nasıl konuşturuyorsa, sizin filminizdeki iki kişide öyle konuşsun. Özgünlüğe ancak taklit ederek ulaşırsınız. Jarmusch buna benzer şeyler söylüyordu.

Sonra daha sert sorular sormak lazım. Bu dünyadaki amacınız ne. Derdin ne. O gün uyanınca neyi dert ediyorsun pratik meseleler dışında.
Bir yaşam amacınız var mı. Buna verdiğiniz cevabın iyi olması lazım ki film yapmanızın da bir amacı olsun.

Yani bunlar bir anda verilecek cevaplar değil.
Böyle sert yollardan acı çekerek ilerlemek yerine pratik bilgiler peşinde koşanların hiçbiri sinema yapmıyorlar şu anda.
Bu forum ne "istekliler" gördü. Şu an hiçbiri yok. 3 sene sonra bu forumda açılan benzer bir başlıkta benim yazdığım benzer bir cevaptaki "hiçbirilerden" biri olmak istemiyorsanız başka yollar deneyin arkadaşlar.

Ben tatilde olduğum için cepten giriyorum ve uzun yazamıyorum ama Kezzap zaten diyeceklerimi demiş. Ben şöyle ozetleyeyim; arkadaşlar ben elimden geldiğince "anlatilabilir" olanı anlatmaya çalışıyorum. "Anlatilamaz" olana girmiyorum. Bu tür sorular aslında Anlatilamaz olanı soruyor. Onu yazmak mümkün değil. Mamet de yazamaz. Ama bir film izleriz sonra oturur konusuruz; neyi nasıl yapmış, derdini nasıl anlatmış, bunu hangi teknikle becermis bunu tartisiriz. Sanatın formülü yok. Biz ancak tekniği tartisiriz. Ötesi sizin beceriniz.

Ha yine sorun, bildigim kadarıyla ve dil dondugunce anlatirim ama onlara kendim inanir miyim.bilemem. her yıl binler ce öğrenci dunyanin sayili film okullarina gidiyorlar ve binlerce dolar dokuyorlar bunlari
Öğrenmek İçin ama kaçı yönetmen ya da senarist oluyor deseniz belki yuzde 10udur. Picasso'nun "nasıl Van Gogh gibi ressam olurum?" Diye soracak ortamı olmadığını ve olsaydı da asla Picasso olamayacağını unutmayın.