Biraz önce The Guardian'da okuduğum bir yazı bu soruyu aklıma getirdi.

İngiltere'nin küçük bir kasabasında düzenlenen "Sayfadan Perdeye" isimli festival, yalnızca edebiyat uyarlamalarından oluşan filmlerin gösterlidiği bir festival. Guardian yazarı da buraya davet ediliyor ve bu konudaki düşüncelerini, Truffaut ile Hitchcock arasındaki bir konuşmadan hareketle geliştiriyor.

Truffaut, Hitchcock'a, Suç ve Ceza'yı çekip çekmek istemediğini soruyor. Hitchcock ise bunu yapmayacağını çünkü bu kitapta Dostoyevski'nin kullandığı birçok kelimenin işlevi olduğunu ve kitap dilini sinema dilini çevirerek bunun hakkını verebilmek için on saatlik bir film yapmak gerektiğini söylüyor.

Yazar da bu yüzden edebiyat uyarlamalarından yapılan bazı dizilerin, filmlerden daha etkili olabildiğini söylüyor. Buna örnek olarak da Aşk ve Gurur'u veriyor. 350 sayfalık bir kitabı, örneğin bir buçuk saatte değil de 11 saat boyunca anlatan bir dizinin, edebi metnin barındırdığı büyüyü içerme şansı da daha yüksek oluyor.

Geçenlerde, ABD'deki dizi sektörünün, film sektörü kadar büyüdüğü ve ciddileştiğinden bahsetmiştik. Gelecekte filmin yerini dizilerin alıp almayacağı sorusu kışkırtıcı bir soru. Edebiyat uyarlamaları bağlamında, daha uzun sürede anlatabilme imkânı verdiği için diziler, filmlere oranla daha mı etkili oluyor yoksa duyguyu yoğunlaştırmayı başardığı ölçüde filmler mi daha etkili? Üzerinde konuşulmayı hak ediyor sanki.