Bugün başımdan geçen bir olayı paylaşmak istiyorum. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının düzenlediği Sürdürülebilir İş Sağlığı ve Güvenliği kısa film yarışmasına başvurusunun son gününde(20 Nisan) başvurmuş artık finalistlerin açıklanmasını beklerken bugüne kadar bir açıklama yapılmadı ve herhangi bir mail de gelmedi özellikle mail atmama rağmen. Bugün şartnamede yazılı telefon numarasını arayıp yarışma sonuçları ne zaman açıklanacak ödül törenine çok az kaldı dedim(11 Mayıs Ödül töreni). Kadından aldığım cevap daha kötüydü. Bakanlık 54 film içerisinden ödüle değer bir derecelendirme yapamadı dedi. Kimseye ödül verilmeyecek yani dedim. Evet verilmeyecek dedi kadın ve kapattık. Derecelendirme yapılamayacak kadar kötü filmler üretmiş olabiliriz ki buna inanmıyorum. 54 film yahu hiç mi ilk 3 çıkmaz, ki yarışmanın amacı katılanlar arasından ilk üçü belirlemek değil mi? Diyelim ki öyle olsun, olabilir de ancak bunu güzel dille izah eden bir mail atılsa herkes eyvallah der ama bunun peşine düşünce öğrenmek insanın canını yakıyor. Çünkü herkes iyi veya kötü, az veya çok bir emek gösteriyor bir film yapıyor ve kimseye bir haber verilmiyor. Bakanlığın ya da bakanlık çalışanlarının yaptığı bu sorumsuzluğa ve saygısızlığa birebir şahit olduğum için sizinle paylaşmak istedim, derecelendirmeye girebilecek filmler çekilmesi amacıyla.
Ankaralılar kibar insanlarmış, daha ağırı da söylenebilir de, bakanlığa kısa film yapma düşüncesi bürokrasiyi baştan kabul etmeyi gerektirmez mi?
Hocam bunun bürokraside yeri olduğunu düşünemedim hala da düşünemiyorum. İlk kez böyle bir durumsuzlukla karşılaştım.
Evet Ankaralılar olarak kibar insanlarızdır (:
Merhabalar,
Her festival/yarışma şartnamesine, festivali/yarışmayı yapanların 'kayda değer' film bulamama hakkını eklerler. Bu vaziyetle aslında sorun ilk başta festivallere/yarışmalara film göndermekle başlıyor. Bugün istisnasız her düzenleyicinin şartları kısa filmciler için oldukça vahimdir. Bu şartları bir işçi/patron sözleşmesine uyarlarsak alenen köleliğe denk gelir.
Konunun üzerinden zaman geçtiği için genel bir durumu yazdım ama eğer iştirak eden olursa herhangi bir festival şartnamesi üzerinden tek tek de ele alabiliriz burada vaziyeti.
Konu “başlık olarak” eski ama güncel olarak ciddi sorun.
Ben belgeselimi Türkiye’de 5, yurt dışında 11 festivale gönderdim. Festival ciddiyeti konusunda Norveç, Rusya ve Portekiz beni çok şaşırttı. Sadece ön elemeyi geçmiş olmama rağmen Norveç ve Portekiz inanılmaz ilgiliydi. Festivalin her aşamasını sıcağı sıcağına paylaştılar. Finale kalamadığımda da uzun ve cesaretlendiren bir mail attılar.
Rusya’da finale kaldığımda üç telefon görüşmesi ve bir sürü maille detaylı bilgi paylaştılar.
Üç ülke de eğer sinemayla ilgili etkinliklere katılmak istersem davetiye göndereceklerini bildirdiler.
Türkiye’de olan: İzmir kısafilm fest. ve Akbank fest. hariç diğer üç festivalde filmin akıbeti hakkında hiç bir şey öğrenemedim. Gösteriminin yapıldığını da tesadüfen bir ay sonra öğrendim.
Son altı aydır “kısa filmlerin gösterimine telif ödenmesi” konusu gündeme taşınıyor. Yahu ne telifi? Zahmet edip mail bile atmayan festivaller telif mi ödeyecekler?
Film festivalleri bana göre ilgili şehrin ya da kurumun halkla ilişkiler kampanyasından öteye gitmiyor. Ciddiyetle yapanlar da var. Umarım sayıları artar.
İsmi lazım değil bir sinema birliğinden, benim de kazandığım halde ödülü alabilmek için uzun süredir uğraştığım bir yarışma var. Canları isterse ödeyecekler.