anafikir savunulan ifade midir? eğer öyle ise ilk önce gözlemin aktarılması gerekir. önce konunun uzayı, gözler önüne serilir. sonra sorun tanımlanır. sonra buna çözüm önerilir. adeta bir reçete gibi "bu sorunun çözümü budur" tezi ortaya konulur. işte bu adımları tarif etme yönetmenin kalitesidir. o duyguyu seyirciye aktarabilme oyuncuların başarısıdır. geçişlerdeki mantık kurgunun zerafetidir. teknolojik altyapı sonuca kuvvet vermelidir.
lakin tüm bunlar aslında tutarlılığı artırırken, adı üstünde senaryoyu güçlendirirken, gerçek hayattan daha sentetik ve bir laboratuvar ortamına konuyu taşır. oyuncular klişeleşir, senaryo şaşırtıcılığını kaybeder. hem hayattan olmak hem de kontrollü bir atmosferde bunu ifade edebilmek işin sanatı olsa gerek...
ben böyle düşünüyorum...
evet ama ana fikirde önemli.
tabiiki sırf dalga geçmek için bir hikaye anlatılmaz. ama illa bi anafikir olmasına da gerek yok bence. anlık kesitleri de bence doğallık olduktan sonra anlatabiliriz. bana göre, örnek vermek gerekirse bir insanın otobüs beklemesi ve o andaki davranışları bile anlatılabilir şeylerdendir. içinde hayat olsun yeter..
Anafikri olmayan filmler bence izlemeye bile değmez.
Anafikir bana göre, seyircinin "ha, bak doğru sölüyo" dediği olaylar veya diyaloglardır. Yani seyircinin anlamasını istediğimiz gerçekler filmin anafikrini verir/vermelidir.(bence)
Mesela, bir filmde "hayat boktandır, berbattır" diye ortalıkta gezinen ama inatla yaşamaya çalışan, mücadele eden, mutluluğu yakalamaya çalışıp bunu başaran bir karakteri anlatırken, "yaşamak kadar güzel birşey yoktur" der film seyirciye.
Yine aynı karakter "hayat boktandır, berbattır" diyerek ortalıkta gezinirken birgün intihar ederse, o filmin anafikri bu sefer, "hayat boktandır, yaşamaya değmez"e dönüşür.
Anafikri olmayan filmler bence izlemeye bile değmez.
Anafikir bana göre, seyircinin "ha, bak doğru sölüyo" dediği olaylar veya diyaloglardır. Yani seyircinin anlamasını istediğimiz gerçekler filmin anafikrini verir/vermelidir.(bence)
Mesela, bir filmde "hayat boktandır, berbattır" diye ortalıkta gezinen ama inatla yaşamaya çalışan, mücadele eden, mutluluğu yakalamaya çalışıp bunu başaran bir karakteri anlatırken, "yaşamak kadar güzel birşey yoktur" der film seyirciye.
Yine aynı karakter "hayat boktandır, berbattır" diyerek ortalıkta gezinirken birgün intihar ederse, o filmin anafikri bu sefer, "hayat boktandır, yaşamaya değmez"e dönüşür.
Bu örnekler, 'Kirazın tadı' filmini aklıma getirdi.(UYARI:Filmi izlememiş olanların okumaması tavsiye olunur)
İzleyenler bilir ki; film, verdiğin bu önermelere karşılık, vardığın birbirine karşıt iki 'anafikri' de aynı yoğunlukta izleyiciye aktarır.
Yani film bir yandan ''hayat berbattır, yaşamaya değmez'' diyen -o muhteşem- karakterine, 'intihar etmeye çalışırken elinin altında hissettiği yumuşak, taze, sulu ve tatlı dutlar sayesinde yeniden yaşama dönme hikayesi' ni anlattırarak ''hayat güzeldir'' fikrini izleyiciye sunarken;
diğer yandan da ''hayat berbattır, yaşamaya değmez'' diyen ana karakterine, uyku hapları içirip mezarı olacak çukara yatırmayı reva görür.
Sonuç olarak; baskın iki zıt fikirden anafikir çıkarılamayacağını ve anafikrin de anlamı gereği (esas/tek/bütün fikirlerin sonucunda ulaşılan fikir) birden fazla olamayacağını gözönünde bulundurursak 'Kirazın tadı' filmi, fikirleri olan ama anafikri olmayan -yine de bence diyeyim- bir film olarak senin deyiminle ''izlemeye bile değmez'' oluyor ki sanmıyorum bu filmi izleyip de böyle bir kanıya varabilesin.
Bir filmin, birtakım fikirleri, dertleri olsun bu benim için yeterlidir. Bir anafikre bağlanmıyorsa da olsun varsın.
Ama başkası çıkar; illa anafikir ister, onu takdir eder. O da kendince haklıdır. O zaman bir başkası da ''bana görsellik olsun yeter, ben kendime göre elbet bir keyif çıkarırım'' der. Fikir-mikir de istemez. Ee o da haklıdır.
Çok beklersen,hiçbir şey yapamazsın.
https://www.youtube.com/watch?v=
Bu filmin ana fikri varsa nedir? Ana fikri yoksa da izlemeye degmez mi?
Aklima gelen anafikirleri de yazayim.
- Insanlar etten yapilmislardir.
- Uzaylilar insanlari inceleseler hayal kirikligina ugrarlar.
Hepsi de filme uygun ama anlatilmak istenenin bunlar oldugunu ya da herhangi bir sey anlatilmak istendigini hic zannetmiyorum.
Benim "Ben" dediğim bedenim mi, yoksa ben mi?
Anafikri olmayan filmler bence izlemeye bile değmez.
Anafikir bana göre, seyircinin "ha, bak doğru sölüyo" dediği olaylar veya diyaloglardır. Yani seyircinin anlamasını istediğimiz gerçekler filmin anafikrini verir/vermelidir.(bence)
Mesela, bir filmde "hayat boktandır, berbattır" diye ortalıkta gezinen ama inatla yaşamaya çalışan, mücadele eden, mutluluğu yakalamaya çalışıp bunu başaran bir karakteri anlatırken, "yaşamak kadar güzel birşey yoktur" der film seyirciye.
Yine aynı karakter "hayat boktandır, berbattır" diyerek ortalıkta gezinirken birgün intihar ederse, o filmin anafikri bu sefer, "hayat boktandır, yaşamaya değmez"e dönüşür.
Bu örnekler, 'Kirazın tadı' filmini aklıma getirdi.(UYARI:Filmi izlememiş olanların okumaması tavsiye olunur)
İzleyenler bilir ki; film, verdiğin bu önermelere karşılık, vardığın birbirine karşıt iki 'anafikri' de aynı yoğunlukta izleyiciye aktarır.
Yani film bir yandan ''hayat berbattır, yaşamaya değmez'' diyen -o muhteşem- karakterine, 'intihar etmeye çalışırken elinin altında hissettiği yumuşak, taze, sulu ve tatlı dutlar sayesinde yeniden yaşama dönme hikayesi' ni anlattırarak ''hayat güzeldir'' fikrini izleyiciye sunarken;
diğer yandan da ''hayat berbattır, yaşamaya değmez'' diyen ana karakterine, uyku hapları içirip mezarı olacak çukara yatırmayı reva görür.
Sonuç olarak; baskın iki zıt fikirden anafikir çıkarılamayacağını ve anafikrin de anlamı gereği (esas/tek/bütün fikirlerin sonucunda ulaşılan fikir) birden fazla olamayacağını gözönünde bulundurursak 'Kirazın tadı' filmi, fikirleri olan ama anafikri olmayan -yine de bence diyeyim- bir film olarak senin deyiminle ''izlemeye bile değmez'' oluyor ki sanmıyorum bu filmi izleyip de böyle bir kanıya varabilesin.
Bir filmin, birtakım fikirleri, dertleri olsun bu benim için yeterlidir. Bir anafikre bağlanmıyorsa da olsun varsın.
Ama başkası çıkar; illa anafikir ister, onu takdir eder. O da kendince haklıdır. O zaman bir başkası da ''bana görsellik olsun yeter, ben kendime göre elbet bir keyif çıkarırım'' der. Fikir-mikir de istemez. Ee o da haklıdır.
Kirazın tadı filmini izlemedim.
Yukarda örneklerde anlatmak istediğim, birbirine zıt sonuçların anafikri değiştirebileceğiydi.
Örneğin, requiem for a dream filmini ele alalım. Filmin uyuşturucu bağımlısı dört karakteri, uyuşturucu bulabilmek için her yolu denerler, finalde bu karakterlerin her biri farklı uçlara savrulurlar. Ama film genel olarak seyirciye "uyuşturucu yüzünden hayatınızı mahvetmeyin, uyuşturucu kullanmayın" der.
Bazı insanlar bilinçli olarak, bazı insanlarda farkında olmadan, anafikri olmayan filmleri izlemek istemez. Öyle ya da böyle, kayda değer bir şeyler söylemeli bence. Bu söylemek istediği "şey/anafikir" senariste senaryoyu yazdırır, yönetmene filmi yönettirir, oyuncuyu oynatır, seyirciye kendini izlettirir vs. Yani film ekibi bir şeyler anlatmak uğruna çalışır her zaman.
bence açık bir şekilde dalga geçiyor konu sahibi bizimle .ne derseniz deyin "bence anafikir olmalı" diyecektir konuyuda niye açtığını anlamadım?
not:filmlerede bundan sonra çok güzel hareket -güzel hareket diye not verelim.
Konu sahibi artık aramızda yok, tabi başka bir üyelik almadıysa. İstediğinizi yazın.
Konu sahibi artık aramızda yok, tabi başka bir üyelik almadıysa. İstediğinizi yazın.
Konu sahibi neden aramızda yok? Özletecek kendini. 🙂
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Turgut ÖZAKMAN filmler illa mesaj vermelidir der.
Ama bu bana göre işin fikir boyutunu biraz daraltabilir. Tam anlamıyla içime sinmiyor. Bazı filmler vardır harbi harbi mesajı alıp seyircinin gözüne sokar, bazıları açıklık getirmez ve seyircinin mesajı çıkarmasını sağlamaya çalışır. Bu filmlerden etkilenmemek mümkün değildir ve ilerisi için klasiklere aday olabilir.
Bu filmlerin yanında bir de izlendiğinde seyirciye hoşnutluk veren, film bitiminde hafif tebessüm oluşturan ama hiç bir anafikir kaygısı olmayan filmler de vardır.
Anafikri olmayan, kötü filmler karşınıza çıkabiilir ama anafikirsiz tüm filmler kötüdür diyebilir miyiz? Bunu dersek sinema sanatını sıkıştırmış oluruz. Charlie Chaplin'ın bu tarz bir çok filmi var ve bu filmlerden de hoşlanmıyorum diyebilir misiniz?
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Sessiz..sırf görsel olarak filmlerinde anafikri en güzel şekilde anlatan kişi Charlie Chaplin'dir bence..
[AKSE]
Charlie Chaplin'in tüm filmleri için yazmadım. Anlattığım konuyu destekleyecek şekilde "bu tarz bir çok filmi var" dedim.
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Herşey bir "fikir" dir. Ana fikri olmadığını iddia eden yapımlar, ortaya koyduğu fikri ya netleştirmemişlerdir, ya açıkça savunmak konusunda kaypaktır, ya da gerçekten senaristinden yönetmenine "boş" turlar.
...
All the evidence is at hand now. I can be lynched
I earned the hatred of prostitutes
and the curses of virgins
...
Ismet Ozel
bence bir filmde anafikir olmadılır.çünkü filmin bir sonuca varmasını sağlayan yapıtaşı anafikirdir.senaryo yazarken bir çıkış noktasıdır.filmden anlayan arkadaşlar filmi izledikten sonra kendine birşey katabiliyorsa o filmde anafikir kişiyi etkilemiştir.zaten bir film:anafikri, birşeyi savunması,söylemesi gerektiği için yapılır diğer türlü eğlence kaynağı olmaktan başka bir işe yaramaz.ben bu şekilde düşünüyorum bir film herzaman için anafikirden geçmelidir.....
bence bir filmde anafikir olmadılır.çünkü filmin bir sonuca varmasını sağlayan yapıtaşı anafikirdir.senaryo yazarken bir çıkış noktasıdır.filmden anlayan arkadaşlar filmi izledikten sonra kendine birşey katabiliyorsa o filmde anafikir kişiyi etkilemiştir.zaten bir film:anafikri, birşeyi savunması,söylemesi gerektiği için yapılır diğer türlü eğlence kaynağı olmaktan başka bir işe yaramaz.ben bu şekilde düşünüyorum bir film herzaman için anafikirden geçmelidir.....
Anlamadığım bir şey var; neden illa yönetmenden bir şeyi savunması bekleniliyor. Şimdi yönetmenin yeni bir filmine giderken "acaba şimdi neyi savundu, du bi bakalım" deyipte mi gidiyoruz. Filmler zaten her zaman bir şeyler söyler ama bu illa bir fikir olacak diye bir şey yok ki.
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)