Forum

Arkadaşlar neden bu...
 

Arkadaşlar neden bu kadar çok biçim!

23 Gönderi
11 Üyeler
0 Reactions
7,302 Görüntüleme
(@ercin)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Herkes elinden geldiğince bir şeyler çekmeye çalışıyor,her gün bir çok kısa film izliyoruz..Ama way bee çok yaratıcı,evet işte film budur dediğimiz, çok az film izliyoruz gibi geliyor bana...Hemen de teknik yetersizliklerin arkasına sığınıveriyoruz..Bunun nedenin kısa filmciler üzerindeki biçim kaygısının hadsafada olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.Acaba şu kadraj yamuk mu olmuş,bu kamera hareketi şöyle böyle olsunlarla çok fazla uğraşıpta özdeki yaratıcılığımızı mı öldürüyoruz?

 
Gönderildi : 29/06/2007 11:04 pm
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

kesinlikle katılıyorum sana. Artı şöyle bir şey eklemek istiyorum; insanlar ilk aklına gelen fikri film olarak çekmek istiyor. Bunu bende yaptım yaklaşık bir sene önce. Ama baktım ki işin özü böyle değil. Sonradan incelemeye ve sinema üzerine araştırmaya başladım. Biz bi olay yaratmıyoruz, bi karakter yaratmıyoruz. Sadece güzel fikir abi deyip çekiyoruz. Çekerkende sadece dediğin gibi kadrajın yamukluğuna vs. dikkat ediyoruz.

Örneğin biz film çekerken senaryoya "bi adam yolda yürür" yazıyoruz. Ama asıl o adamın yolda nasıl yürüdüğü önemli. Ne bileyim belki yürüken kolunu sallyordur, yerdeki taşa tekme atıyordur vs. Filmi film yapan ince ayrıntıları unutup sadece "çek baba işte renk güzel kadrajda düz" deyip çekiyoruz. Bi kaygımız yok, o kadrajda bir şey anlatma derdinde değiliz... Sadece çekiyoruz. O yüzden karaktersiz bir çok film izliyoruz ve bir çoğunuda unutuyoruz izlediğimiz filmlerin...

 
Gönderildi : 29/06/2007 11:34 pm
(@byparlak)
Gönderi: 0
 

Cinematography ve continuing yok.

Yani filmi cekerken illa konuya ve aktorlere hedefleniyoruz. Halbukisi sahnede framing cok onemli. Ozelliklede bir birini takip eden sahneler. En guzel ornek 1960da cekilen Psycho filmi. Hitchcock'in filmini izleyip ordan nasil sahneler arasi gecis yaptigini kapmak gerekir. Izleyiciye smooth bir his vermesini saglamak, arka plan sesin her sahnede ayri degismesini onlemek bunlar cok onemli detaylar atladigimiz.

n/a

 
Gönderildi : 29/06/2007 11:48 pm
(@fiddler)
Gönderi: 0
 

bence özel bir nedene bağlayamayız kısa filmdeki bu iyi olmayan örnekleri. sonuçta profesyonel anlamda da yılda kaç tane film vizyona giriyor; o adamlar kadrajı cinematography'yi biliyor ama yine de onlardan kaçını beğeniyoruz ki ? herkes için farklı bir neden vardır. herkes de kendine has yanlışlarını düzelterek daha iyi bir filmci olur bence.

 
Gönderildi : 30/06/2007 3:16 am
(@alone)
Gönderi: 76
 

Gözüme çarpan en büyük eksikliklerden biri de kurgu teknikleri üzerine.Kadraj yönetmenin kendi tercihidir,eleştirebilirsiniz,beğenirsiniz,beğenmezsiniz.Ama bunun bir kuralı yoktur.Yönetmen nasıl isterse öyle çerçeveleme yapar.Fakat kurgunun kuralları var.Sinematografinin temel kurallarıdır bunlar.Bu kuralları reddettiğini iddia eden Tarkovski bile bir çoğuna uymuştur aslında.Hangi kadrajdan hangi kadraja geçilir,hangisinden geçilmez gibi bilgileri geçtim aks çizgisini bile öğrenmeden kısa film çeken arkadaşlar var.Tabi sonuç felaket oluyor.Girişimcilik,heyecan,sinema aşkı..güzel şeyler.Hepimizin ihtiyacı var.Fakat bir işi yaparken bazı temel kuralları da bilmek,öğrenmek gerek.Kadir adobe dersleri ile programı kullanmasını öğretti bir çok kişiye.İnşallah bende yakında kendi sitemde kurgu teknikleri ve kurallarını uygulamalı olarak gösteren videolar hazırlayacağım.Tabiki bu dersleri kendi kafama göre değil,okulda bu konuda aldığım ders notları ve temel kaynak kitapları referans alacağım.Umarım işe yarar.

 
Gönderildi : 01/07/2007 3:55 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

aks çizgisini bile öğrenmeden kısa film çeken arkadaşlar var.

Ah ah, her aks atlandığında içimden bir parça kül oluyor..

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 01/07/2007 5:55 am
(@anonymous)
Gönderi: 0
 

ben bilmiorm nedir aks çizgisi=)

 
Gönderildi : 01/07/2007 5:05 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Sinemanın Beş Temel Öğesi adlı kitabı tavsiye ederim o zaman ( Five C's of Cinema). Kabalcı'dan almıştım ben. Nette ilginç bir şekilde pek fazla bilgi yoktur hakkında ki bence sevindirici bir şey o kadar kolay ulaşılmaması. Sinemanın en temel öğesidir aks ve devamlılığın ilk kuralıdır ancak işte neredeyse kimse bilmez. Çok yazık...

180 derece kuralı, aksiyon ekseni, aksiyon çizgisi, aks gibi isimleri var. Belki onlardan bir şey çıkar.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 01/07/2007 6:58 pm
(@vadart)
Gönderi: 44
 

180 derece kurali ogrenilsin ama istenildigi anda da bozulsun. Yoksa tum filmler dizi olur. Karakterin sok edici bir sey ogrensin diyalog esnasinda, aksi atla, ne bileyim anlatici oznen degissin atla, gercekligi boz atla. Ya da sadece filme amator bi hava vermek icin atla, sonra da laf edenlere, o benim sanatsal tercihim, hic bi sekilde dil uzatamassin, filmin bicemi icini yaptigim bir tercih diye diklenirsin.

 
Gönderildi : 03/07/2007 2:58 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Bilerek yapana bir şey demiyorum zaten. Ama çoğu filmde bilmeden yapılan bir hata. Bilmeden yaptığınız bir şeyi savunmak saflık olur. Ama filmde bakıyorsun adam bir yere gidiyor, bir sahnede sağa giderken diğerinde sola gidiyor.. E kimse kusura bakmasın, ben de buna laf edebileyim artık..

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 03/07/2007 11:50 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

Arkadaş biçime çok fazla takılmamızdan sıkıntı duyduğunu yazmış.
Ama "eksiklerimiz" olarak belirtilen her şey yine "biçimle" ilgili.

Yani arkadaş biçime bakmayalım diyor.
Bizlerse evet biçime bakmayalım, ama biçimsel hatalar yapıyoruz diyoruz.

Ben mi yanlış anladım, tartışmada bir çelişki mi var?

Biçimden kasıt nedir özden kasıt nedir?

 
Gönderildi : 08/07/2007 4:36 pm
(@ercin)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Çok haklısn kezzap konu birden yine biçimsel hatalar üzerindeki eksikliklerimize odaklandı,oysa ben biçim üzerindeki kaygılarımızın seviyesini biraz alçaltarak öze yani filmimizin hikayesine,senaryosuna daha fazla önem vermemiz gerektiğini söylemiştim çünkü yaratıcı olamıyoruz,bişey anlatamıyoruz,yetersiz bi hikayeyi iyi bir sinematografiyle çekmişsin neye yarar..Ama tabii sinema teknik bi sanat bu yüzden sanırım biçim kaygılarının önüne geçmek imkansız.Biri kamerayı koyar tek plan çeker uğraşmaz kadrajla falan tek derdi hikayesine yoğunlaşmaktır.Diğeri titizlikle kadrajını ayarlar yani sinematografi onun için fevkalade önemlidir.Ama bence filmin hikayesi daha önemlidir ki öz diyerek bunu kastettim yine bence tabiki sinematografiyi bilmeliyiz,kadrajı bilmeliyiz ne bileyim bi ton teknik olayı halletmeliyiz ama elimizde yaratıcı bi şekilde anlatmayı başaramadığımız bi hikayemiz yoksa hepsi heba olur gider.İşte benim dikkatleri çekmek istediğim konu da burdan başlıyor,kendimizi biçimsel kaygılarla o kadar çok kasıyoruz ki artık özde ki yaratıcılığımız köreliyor..Tabi ki bu ikisi de çok önemlidir sinematografiyi bilmezsen hiç bişiy anlatamazsın ve bunu öğrenmelisin ama bana göre öz daha önemlidir ve biçimsel kaygıların önüne geçmelidir.Bir filmi izlerken kadrajın yamukluğuna dikkat ettiğimiz kadar o adamın o kadrajda seyirciye ne hissettirmek ne anlatmak istediğine de dikkat etmeliyiz.İnşallah derdimi anlatabilmişimdir..

 
Gönderildi : 09/07/2007 3:06 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Derdini çok güzel anlıyorum, ancak ben Türkiye'de adam gibi bir hikâyeye sahip olan bir kısa film izlememiş olduğumdan henüz direkman biçimsel hatalara odaklandım. Senaryoyu becermiyoruz bari görseli tutturalım yani.

"Biri kamerayı koyar tek plan çeker uğraşmaz kadrajla falan tek derdi hikayesine yoğunlaşmaktır."

Bu bugüne kadar gördüğüm en yanlış tanımlamalardan biri yalnız. Plan-sekans, sinema sanatının doruk noktasıdır. Her açıdan, sinematografi, kareografi, oyunculuk, set kurulumu, figüran kontrolü her şey.. Sinemanın en zor ancak başarıldığında en fazla haz veren yöntemidir. Ha tabii ki düzgün yapılmadığı zaman sende oluşturduğu gibi bir izlenim oluşturması doğal.

Önce şu sayfayı incelemeni, sonra da Children of Men'i izlemeni tavsiye ederim.

http://dailyfilmdose.blogspot.com/2007/05/long-take.html

Plan-sekans fetişisti bir insan olduğumdan savunma gereği hissettim. Kusura bakma :).

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 09/07/2007 1:59 pm
(@ercin)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Hımm haklı olabilirsin fakat Lars Von Trier'i ve Doğmayı anımsaman gerekiyor sanırım..Bu tanımda onu kastetmiştim,tabii o plan sekans da kullanmaz tek plan lafı hatalı kullanılmış orda haklısın ama emin ol ben doğmacı değilim ama doğmanın ve Trier in sinemaya kattığı değerlere hayran biriyim o benim burda anlatmak istediğimin aşırısını yapmıştır ben onu istemiyorum yani biçim kaygılarını tamamen hiçe saymıştır.Ben tabi ki bunu söylemiyorum sinematografinin önemli olduğu kanısındayım fakat sinema bu değil ve olmamalı tabi ki bu salt benim düşüncem.Benim için öncelikle hikaye gelir daha sonra bunu nasıl anlatırım ne yaparım ne ederim sonra düşünürüm.

Children of Men'i izlemiştim ve sevmiştim,verdiğin site de güzeldi sevdiğim filmleri yeniden anımsamam hoş oldu, saolasın..

 
Gönderildi : 09/07/2007 9:14 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Şimdi Dogma95'e girersek işler çok değişir. Trier'in kendi koyduğu kuralları bile yıktığı görülür. Öncelikle dogma'nın hiç bir kuralında "sinematografi kurallarını yıkın" demez. Bunu aklımıza koyalım. Dogma içeriğe müdahele etse de daha çok biçimsel bir çabadır. İtalyan Yeni Gerçekçiliğinin bir günümüz uzantısıdır diyebiliriz. Dogma adından da anlaşılabileceği acayip katı (ve bana göre gereksiz) bir kurallar bütünüdür. Şöyle bir de yanı vardır ki hiçbirimiz dogma çekemeyiz zira dogma'nın 9. kuralı filmin 35 mm akademi formatında (4:3) çekilmesidir. Bana sorulursa çok mantıksızlık ve gereksizlikler barındıran bir akımdır.

Ben dogma vari bir sinemayı benimsemem, benimseyemem. Benim sinema anlayışıma ters. Sinema bir yalanlar bütünü, dogma ise yalan bir şeyi mümkün olduğunca doğru şekilde çek diye buyuran bir katı kurallar bütünü. Ben zaten sinematografi kuralları asla bozulmamalı demiyorum. Ama insan bozmadan önce neyi bozduğunu bilmeli. Aks atlamışsın ama çok güzel olmuş dediğimde aks ne dememeli. Ben de bunu diyorum sanırım..

Ancak dogma şu anda dağılmış durumda zaten. Yönetmenler kendileri bile bu kurallara uyamadıklarından (en basidinden 35mm fiyatları yüksek olduğundan dijitale çekimler, montajsız film olmayacağından montaj yapmalar ve sette bazı cambazlıklar vs vs) bazı değişikliklere gitmişler, daha sonra da zaten bunların bağnazca bağlanılmaması gerekilen, sadece günümüz sinemasına eleştirel bir bakış getirerek, yenilikçi bir nefes aldırma çabası olduğunu belirtmişlerdir. Güzel de olmuştur aslında ama akımın kendisini ben pek tutmuyorum dediğim gibi.

Velhasıl kelam biçimsizlikten kasıt buysa, ben biçimli ve kasıntı filmler çekmeye çalışmaya devam edelim demek istiyorum.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 09/07/2007 10:24 pm
Sayfa 1 / 2
Paylaş: