abi bence akademisyenliği bırakıp sadece sinemayla ilgilenmelisin 🙂

Ahaha, akademisyenlikten para kazanıyorum abi. Oradan gelen parayı da daha özgür bir sinema için kullanıyorum.
Şimdilik mantığım bu. Zaman ne gösterir bilmem. Ama akademisyenliği seçmemin baş sebebi gerçekten sinemayla daha fazla ilgilenebilecek bir çalışma ortamıydı.
Akademi biyolog da olsan "alternatif" bir alanla ilgilenmene izin verdiğinden öyle bir avantaj sunuyor.

FS-700 başlığında konuştuğumuz şeye bak.
Sony Ceo'su isyan etti şu an. 🙂

Bana göre amatör sinemacı insan iki nedenle kamera almalı:
1. Kameranın çekim prensibine, sezilebilir çekim koşullarına uygunluğu görmek, test etmek, bir nevi elin alışmasını sağlamak.
2. Eşi dostu, yakın çevresi görsel sanatlara, sinemaya, tiyatroya vs. yakın ise bunları toparlayarak bir şeyler çıkarabileceğine inanmak.
Bunun dışında, bu kadar kendini yenileyen aletler varken ve ülkedeki durum buna daha yatkınken (Profesyoneller de dahil) kiralama yolunu seçmemek abes aslında. Ama hepimiz satın alma yoluna gidiyoruz çünkü zaten elimizde olmayan imkanlar var, bari kamerayı elimizde tutalım diyoruz. Gerçi eldeyden kıymeti ne kadar biliniyor o tartışılır. Sete kiralık gelen kamera seyyar kestaneciden alınan bir kese kağıdında üç beş sıcak kestane gibi, kıymeti var, tadı var sanki.

@serkanoca
550D'yle benden daha yetenekli ve bilgili insanlar daha iyi şeyler yaparlar ki yapıyorlar.

Burada kasıt görüntü kalitesi ise üzerine tartışılır. Ben daha çok sinema dilini kastetmiştim. Filmlerindeki ifadelerin çok sağlam. Çelik gibi.
Kendinden emin ve izleyiciye geçiyor.
Diğer kısımla ilgi yani kaliteli görüntüyle ilgili olarak da... Çok takılmamakta fayda var be abi.
Jeang, akademisyenliği bırakıp sinemayla ilgilen demiş ya aslında bunun üzerine iki satır düşünmek lazım. Yani şimdi işin tamamen bir film yapmak olsa mesela ve elinde 550D var. Ses olarak da temiz kaydedeceğin optimum bir kayır cihazı shootgun mic vs... Üç tane kırmızı kafa ışık, yumuşatıcı, reflektör...
Zaman da bol 🙂
5-6 kişilik ekip de var her biri sinema aşığı. Elinde de harbi hikaye var -ki sende var-.
Bütün işin gücün bu filmi çekmek.

Bulutlu havayı, bulutsuz havayı, günün her saatini, iç mekanı, çekim yaptığın mekanın en iyi kadrajını ve doygunluğunu, ortamın en belirgin (karakteristik) sesini vs her şeyi deli gibi değerlendirirsin.

Fulguranın da dediği gibi, "zaman lazım zaman".

Tabi bütün bu konuştuklarımız FS-700'ün iyi kamera olduğu gerçeğini değiştirmiyor 🙂

Bana göre amatör sinemacı insan iki nedenle kamera almalı:
1. Kameranın çekim prensibine, sezilebilir çekim koşullarına uygunluğu görmek, test etmek, bir nevi elin alışmasını sağlamak.
2. Eşi dostu, yakın çevresi görsel sanatlara, sinemaya, tiyatroya vs. yakın ise bunları toparlayarak bir şeyler çıkarabileceğine inanmak.
Bunun dışında, bu kadar kendini yenileyen aletler varken ve ülkedeki durum buna daha yatkınken (Profesyoneller de dahil) kiralama yolunu seçmemek abes aslında. Ama hepimiz satın alma yoluna gidiyoruz çünkü zaten elimizde olmayan imkanlar var, bari kamerayı elimizde tutalım diyoruz. Gerçi eldeyden kıymeti ne kadar biliniyor o tartışılır. Sete kiralık gelen kamera seyyar kestaneciden alınan bir kese kağıdında üç beş sıcak kestane gibi, kıymeti var, tadı var sanki.
Konuya güzel parantez oldu bu. Şu cümle üzerine çok konuşmak lazım:
"Zaten elimizde olmayan imkanlar var, bari kamerayı elimizde tutalım diyoruz"

Bu cümle doğru damar aslında bunun üzerine bir başlık olursa detaylı tartışalım. Katılmadığım yerler var ama sezgisel olarak doğru buluyorum. Bunu konuşmak lazım.

bence ona amatör değil de bağımsız demek daha doğru olur. profesyoneli doğru anlamı olarak yaptığı işi profesyonel bir platformda yapan ve bunun bedelini alan kişi olarak kullanıyorsanız eğer. örneğin tyatroda amatör gruplar vardır ve bilet satmadıkları için amatör kalırlar ancak çoğu dt'ye taş çıkarır. kaldı ki bağımsız ya da amatör biri bir kamera ve bir takım ekipmanları edinerek profesyonel platforma geçiş için çabalayabilir ve geçebilir. bizzat bu forumdan geçen çok insan var.

Konuyu dağıttım ya sıvayayım azıcık.
Nuri Bilge abimiz Sony F65'i anlatıyordu, nedenlerini de açıklamıştı. Bu başlık altında konuyla direkt alakalı olmasa da konuya tuz biber olur diye eklemek istedim.
Arkadaşım Melik Külekçi'nin deyimiyle "kamerayı nasıl bedavaya getirdiğini anlatıyor"

bence ona amatör değil de bağımsız demek daha doğru olur. profesyoneli doğru anlamı olarak yaptığı işi profesyonel bir platformda yapan ve bunun bedelini alan kişi olarak kullanıyorsanız eğer. örneğin tyatroda amatör gruplar vardır ve bilet satmadıkları için amatör kalırlar ancak çoğu dt'ye taş çıkarır. kaldı ki bağımsız ya da amatör biri bir kamera ve bir takım ekipmanları edinerek profesyonel platforma geçiş için çabalayabilir ve geçebilir. bizzat bu forumdan geçen çok insan var.

Amatör doğru bir tabir. Aşağılayıcı gibi geliyor ama aslında, sadece yeni olduğunu, öğrenme aşamasında olduğunu değil bir ruhu ifade ediyor. O ruhu kaybedenler de zaten önceleri yaptıkları iyi - farklı işlerden uzaklaşıyorlar. Benim söylemek istediğim, bile bile yaptığımız bir şey var. Sinemaya dair bir çok unsurun ne kadar değerli olduğunu biliyoruz ama ruhun ve zamanın kıymetini bilmiyoruz. Kısıtlayacak, zorlayacak bir şeyler olunca sanki daha verimli oluyoruz. Sony FS700 gibi bir kamera kiralanmalı derim yani. Sinema filminde paranın karşılığında filmin anlatımına olumlu yönde yansıyacak çok yere harcama yapılabilir, kamera da bunlardan biri, tercihtir tabi ama bu tercih bizlere lüks müdür, gerekli midir zararlı mıdır o mesele. Ben de sürekli düşündüğüm için bu mevzuyu (Kezzap gibi planlarım var), ondan bizli mizli konuşuyorum.

bu dediklerinize katılıyorum. Amatör kelimesini ben aşağılayıcı bulmuyorum. Benim bahsettiğim amatörlük tabiri de sizinkiyle benzeşiyor. sizden hariç olarak amatör sıfatına yüklenen şunları yapabilir ve şunları yapamaz yargılarına katılmıyorum. Şimdi siz yazınca ben de düşündüm ben fs700 alır mıydım param olsaydı diye, sanırım almazdım çünkü 4k raw'lık bir ihtiyacım olmayacak. çok param olsaydı alırdım anca. öyle olsaydı da direk red alırdım. tabii kezzap 550d ile uzun metraj çekmiş biri, uzun metraj için en azından benim oluşmadan girişmeyeceğim şartlara ihtiyaç duymadan tıpkı bahsettiği gibi bir şeylere başlayabilecek ve yapabilecek biri. yani demek istediğim uzun metraj çekeceksek, bunun için destek, yapımcı zart zurt beklemiyorsak ve bu kamerayı almaya da gücümüzü yetirebiliyorsak alınır sanırım.

bu arada bağımsız'ın bahsetmesi ve serkanoca'nın nbc paylaşımı üzerine bu yönetmenlerin zaman geçtikçe başlangıçtaki ruhu, tarzı derdi artık adına ne koyarsanız onu kaybetmelerini ben de çok kafaya takıyorum. neredeyse ilk filmlerini çok beğendiğim yönetmenlerin hepsi bir zaman sonra bu kaymayı yaşıyor. çok örnek verebilirim benim için lars von trier de bu kategoriye girer, nbc de. artık bunun bir kısır döngü olduğunu, daha büyük kitleye hitap etmek zorunda kaldıklarını ve kitle genişledikçe artık bazı şeylerden ödün vermeyi göze aldıklarına inanıyorum. artık başka bir şey ister hale geliyorlar. bunu yapmayan da çok yönetmen var ama onlar artık iyice arthouse, daha radikal, uç sınırlarda oluyorlar. lars von trier'nin bir medea'sı vardır ki muhteşemdir mesela ama şimdi nemfomanyak, trier isminin arkasına saklanmış şovdan ibaret bir şey benim için.

Bir sürü şey yazmışınız. Ne güzel. İşte forum bu. Geçin başlığı baltalarım kaygılarını yardırın gitsin.
🙂

Vallaha serkanoca, keşke. Keşke! Anlattığın her şeye bir keşke.
Elimde onu yapabilecek imkan olsa, sadece kendim film yapmam, gezer dolaşır bir sürü insanın hikayesine görüntü yönetmeni olurum, beleşe. (Ki hala yapıyorum bunu da işte "zaman" kısıtlıyor. Şimdi bir abimizin kısa filmini kurguluyor, rengini yapıyorum misal. Nasıl mutlu ediyor beni anlatamam. Beni mutlu eden şeylerin başında bundan para almıyor olmam geliyor ayrıca. Ve tabi ortaya bir film çıkartmak. Keşke düşündüğümü yapabilsem, tek işim dediğin gibi bir şey olsa. Sürekli filmler çekeriz.)

Amatör kelimesi zaten isteseniz de kötü bir anlama gelmez. 🙂
Amatör, "amare", "amor" dan yani "aşk" tan türemiş bir kelime.
İşini aşkla yapan demek. Burada kötü bir anlam yüklenecekse profesyonele yüklenmeli.
"Profesyonel"in "profit" yani "kâr" kelimesiyle ortak kökenlerden geldiğine dikkat çekerim. 🙂

Neticede kiralamak da bir seçenek tabi, ama benim hedefim başka. Ben kiralayanlara bir alternatif oluşturmak istiyorum.
x kişisinin bir projesi olsun, ben o projenin kalitesine inanayım, ekipmana para harcamak zorunda kalmasın. Ekipmanını ben sağlayayım. Görüntü yönetmeni olayım onun, birlikte film çekelim istiyorum.

Neticede kiralamak da bir seçenek tabi, ama benim hedefim başka. Ben kiralayanlara bir alternatif oluşturmak istiyorum.
x kişisinin bir projesi olsun, ben o projenin kalitesine inanayım, ekipmana para harcamak zorunda kalmasın. Ekipmanını ben sağlayayım. Görüntü yönetmeni olayım onun, birlikte film çekelim istiyorum.
Böyle bir amaç gayet anlaşılır hatta alkışlanır. Ben yakın gelecekte bu bağlamda sağlam işler çıkacağına inanıyorum.

Kamera güncelleme konusu beni çok hafif ürkütüyor aslında.
Pocket'i almadan önce hala tamamlayamadığım belgeselimle yatıp kalkıyordum. Çektiğim görüntüler bir türlü tatmin etmiyordu. Hatırlayan vardır RAW videoya kafayı takmıştım. O zamanlar bir üye "abi takma bu kadar raw işini çek gitsin" demişti. Ama ben deli gibi tutorial izliyordum. RAW aşağı RAW yukarı... RAW sevdası BMPCC alana kadar sürdü ve aldığım gün koca bir yangın bir anda kül oldu sanki. Dönüp bakıyorum koca bir yıl kamera ve raw görüntü sevdasına kurban gitmiş. Ne güzel bir konu bulmuşsun çek işte H264'ün suçu ne?
Şimdi de 2K 4K derken kendimi frenledim 🙂
Bağımsız'ın bahsettiği amatör ruhu "K"lara kurban etmemekte fayda var ve bu başlık biraz da bu yarayı kaşıdı sanırım.

Neticede kiralamak da bir seçenek tabi, ama benim hedefim başka. Ben kiralayanlara bir alternatif oluşturmak istiyorum.
x kişisinin bir projesi olsun, ben o projenin kalitesine inanayım, ekipmana para harcamak zorunda kalmasın. Ekipmanını ben sağlayayım. Görüntü yönetmeni olayım onun, birlikte film çekelim istiyorum.
Böyle bir amaç gayet anlaşılır hatta alkışlanır. Ben yakın gelecekte bu bağlamda sağlam işler çıkacağına inanıyorum.

Kamera güncelleme konusu beni çok hafif ürkütüyor aslında.
Pocket'i almadan önce hala tamamlayamadığım belgeselimle yatıp kalkıyordum. Çektiğim görüntüler bir türlü tatmin etmiyordu. Hatırlayan vardır RAW videoya kafayı takmıştım. O zamanlar bir üye "abi takma bu kadar raw işini çek gitsin" demişti. Ama ben deli gibi tutorial izliyordum. RAW aşağı RAW yukarı... RAW sevdası BMPCC alana kadar sürdü ve aldığım gün koca bir yangın bir anda kül oldu sanki. Dönüp bakıyorum koca bir yıl kamera ve raw görüntü sevdasına kurban gitmiş. Ne güzel bir konu bulmuşsun çek işte H264'ün suçu ne?
Şimdi de 2K 4K derken kendimi frenledim 🙂
Bağımsız'ın bahsettiği amatör ruhu "K"lara kurban etmemekte fayda var ve bu başlık biraz da bu yarayı kaşıdı sanırım.

serkanoca'ya katılıyorum. Böyle bir amaç takdire şayan. Bunun eleştirilecek bir tarafı yok.

Hayallerdeki projeler yapılsın, düşüncede olanlar aktarılsın, uğraşılsın üzerine sonra oturulup izlenilsin, onun üzerine tekrar düşünülsün, yeni fikirler çıksın, yeni ufuklar açılsın diye genel olarak temenni niyetine söyledim ben de. Çünkü bir efor ve zaman kaybı söz konusu. Genel olarak seyircinin bir gözü kördür. Sinematik hamleler, ışık yapmadaki beceri, kamera hareketleri, bunların psikolojik ve anlatımsal etkiler vs. bunlar hep o kör göze denk gelir. Bunu sinemayla uğraşan herkes farkeder. Şu anda sinema salonlarında vizyon gören yerli yapımlara bakınca bunu anlamak da zor değil zaten. Film yapmaya uğraşan bir amatör sinemacı alacağı görüntünün youtube sokak röportajları gibi olmamasını ister, buna hakkı var tabi. Bir sinematik anlayış ve kafasındaki görsellere ilişkin benzeşen görseller tanımlar. Bu da kafada başlayan yönetmenliğin ilk işaretidir. Kamerayı eline alıp neler çekebileceğine dair çaba göstermek ikinci işareti. Üçüncü işaret nedir peki? Buna verilecek cevap sinemacının çizdiği rotayı belli edecek olandır gibi.

fikirler, öneriler, yorumlar güzel bu forum birleşip neden kendi filmlerini çekmiyor diye sordutmuyor degil. o kadar üstadı bir araya getirtmeyen sebep ne ki