Arkadaşlar...
Bu metin aslında bir rica görevi üstlenecek.
Bazı konulara ve durumlara bakışımızdaki çok küçük çarpıklıklar, o kadar büyük başka tutarsızlık ve yaklaşımlara sebibiyet veriyor ki şaşırmamak elde değil. Ve bu çarpıklıkları tespit etmek de güçleşiyor bu durumda, "buradaki sorun nedir?" sorusunun muhattabını bulamıyorsunuz ki bir cevap arayasınız. Okuduğunuz metindeki sorunu tespit etmeniz için, işin temeline gitmeniz, neredeyse "forumun kuruluş mantığı"na inmeniz gerekiyor.
Özetlemeye çalışırsak konu şu:
Forumda filmler paylaşılıyor. Bu filmlerle ilgili fikirler savruluyor, yorumlar yapılıyor, eleştiriler yazılıyor. Ve genelde bir tek sebepten dolayı, yapılan yorumlar hiçbir şekilde adresini bulmuyor. Çünkü yorum yapan arkadaşlar, yorum yaptıkları filmin buradaki paylaşım amacını ve motivasyonunu çözemiyorlar.
Şöyle ki; kimi arkadaşlar, birşeyler çekip buraya atıyorlar ve temelde "olmuş mu sizce?" gibi bir yaklaşım sunuyorlar. Kimileri ise "bakın ben böyle birşey yaptım, sizce nasıl?" diyorlar. Yani buraya atılan her film, aynı amaçla ve motivasyonla atılmıyor. Burası, bir "öğrenme" alanı olduğu kadar da paylaşım alanı. Ve ikisi bambaşka şeyler. Facebooka youtubea bir video attığınızda "sizce olmuş mu?" demeniz biraz saçmadır çünkü orada sinematik yorumlar, incelemeler alamazsınız kolay kolay. Ve bu normaldir. Çünkü orası bir sinema ortamı değil. Ama burada çoğumuz az çok sinemadan anladığımız için filmleri atanlar teknik yorumlar bekliyorlar. Ama bunun tersi durumu da çoğu üye anlayabilmiş değil. Yani, "bakın ben bir film çektim" amacı ile paylaşılan filmlere de "sizce nasıl olmuş?" demek başka şeyler. Ve bu motivasyonla atılmış bir filme "olmamış" demek ya da "şunu söyle yapman daha iyi olur" demek doğru değil. Çünkü o adam size, neyi nasıl yapması gerektiğini sormuyor.
İşte üyelerin hemen hemen hepsi, buraya atılan filmlere, yardım beklendiği için atıldığı muamelesiyle yaklaşıyor. Ama bu doğru değil.
Atıyorum Ayberk Olgay Uyumaya Çalışan Güzel'i, Eray Dinç, İkilem'i, Bilal Bay Gerekten Fazlası Değil'İ, ÖZgür Bakar Ev Sahibi'mi, Erkan Uzdur İkiyüzlüra'yı buraya paylaşmak için attılar, "sizce neresini nasıl değiştireyim?" diye değil. Ha, mesela Erkanın filminin kurgusu iyi bulunmadı, herif kurguyu değiştirdi. Bu mümkün, yanlış değil. ama bu onun tercihi. Yapmasa da o iş bir film teşkil ediyor. Çünkü bu andığım isimler ve daha birçoğu, buraya bitmiş, son halini almış, tercihleri yapılmış, "bir film teşkil etmiş" işler atıyorlar. BUnlar deneme değil. Sizden sonuç üzerine fikir bekliyorlar, mutfak üzerine değil. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz, başarılı bulur ya da bulmazsınız, o başka. Ama o filmi daha iyi yapmanızı beklemiyor o isimler. O filmi nasıl daha iyi yapacaklarını sormuyorlar. Sonucu soruyorlar.
Bir başka örnek; bliyorsunuz ben birçok filme inceleme yazıyorum burada. Bildiğiniz, Uygar Şirin Gladyatöre nası eleştiri yazıyor ise ben de oturup BUmerang'a inceleme yazıyorum. Ve bazı arkadaşlar bana filmlerinin linklerini atıp "abi benim filmi incelesene" diye ricada bulunuyorlar. Ama ben yapmıyorum çoğu zaman. Filmi izliyorum ve görüyorum ki, bu bir film değil ki! Çünkü ben, denemeler üzerine yazamam. Yazabilecek olsam da yazmam. Denemeler üzerine inceleme yazılmaz çünkü o işlerdeki tercihler net, açık değildir. Karmaşıktır. Olmamıştır. Ben ancak, iyi ya da kötü, iyi olmuş ya da olmamış, fark etmez, "bir film teşkil eden" işlere yazarım. Yazıdığım yazmadığım işler arasındaki tek fark bu.
BU nedenlerle, buraya atılan her filme "şunu şöyle yap" demek doğru değil. Başarılı bulmuyorsanız "olmamış" dersiniz, geçersiniz. Eyvallah. Ama bitmiş bir filme "şunu şöyle yap" demek doğru değildir. Bir filmle, filmimsi arasındaki temel fark, o işi yapanın, filmin çok büyük çoğunluğunu kendi istekleri ile belirli amaçlarla biçimlendirmiş olmasıdır. Siz o tercihleri onaylamak, kabul etmek zorunda değilsiniz ama karışmaya, yönetmenin tercihlerini yönlendirmeye hakkımız yok. "Acaba olmuş mu?" diye sormaz hiçbir yönetmen başka birine. Onu sormadan bir iş yapabilmek yönetmenliktir zaten. İyi kötü yönetmen başka, olmuş olmamış yönetmen başka. İyi kötü filmle olmamış filmin aynı olmadığı gibi…
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
birbirimize en çok faydayı nasıl sağlarız bunu düşünmeliyiz bence...
bitmiş bir film yoktur...hem onu izleyen için hem de onu yapan için...aynı olmuş, bitmiş, tamamlanmış bir insan olmadığı gibi...her an bir gelişim içerisindeyiz...seyir ederken alemi...
forumda kırıcı kavgacı tutumdan ben de rahatsızım ancak birbirimizi eleştirmeden ve eleştiriye açık olmadan da gelişmemiz mümkün değil...Sorun biz Türklerin eleştiriye açık olmayışı...Ziyadesiyle pohpohlanmaya alışık olmamız...ama bunu aşacağız inşallah 🙂
birbirimize en çok faydayı nasıl sağlarız bunu düşünmeliyiz bence...
bitmiş bir film yoktur...hem onu izleyen için hem de onu yapan için...aynı olmuş, bitmiş, tamamlanmış bir insan olmadığı gibi...her an bir gelişim içerisindeyiz...seyir ederken alemi...
Aynen katılıyorum
Bir anlamda bir süredir benim de yazarak içimi dökmek ve gündeme getirmek istediğim bir sorunu ele almışsın. Bunu böyle dile getirmek güzel. Çıkış noktasındaki saptaman doğru, yani bir filmi paylaşmanın iki amacı var, (biri tamamlanmış işi paylaşmak, diğeri de düzeltme vb hakkında fikir almak ve gerekirse değişiklik yapmak (ya da yapmamak)). Fakat adı Film Fabrikası olan bir yerin başka hiçbir şey olmasa bile sadece çağrışım olarak bizde uyandırdığı şey bir filmin Facebook, Youtube, Vimeo gibi yerlerde "kamuya" yayınlanmasından farklı olduğudur.
Düzenli takip ettiğim bazı yabancı forumlar var. Creative Cow, dvxuser, 5d filmmaking üzerine olan siteler vb vb. Ben de FF'yi bunlara denk yani daha çok işin mutfağında bulunan insanların birarada olduğu, ustalarla çırakların atelyesi olan bir yer olarak algılıyorum ve bildiğimi söyleyip bilmediğimi öğrenmek için buradayım. Bu nedenle de FF gibi bir yerde bir film yayınlayan kişilerin esasen buradaki kişilerin görüşlerini değerli bulup ona göre bir tepki bekledikleri kanısındayım. Yine bu nedenle burada yayınlanan bir filme gelecek her türlü eleştirinin (elbette burada "eleştiri"den kastımın ne düzeyde eleştiri olduğu malumdur) kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kısacası bir kişi burada bir film paylaşıyorsa buna sadece içerik olarak bakacak üye de vardır, oturup piksel piksel inceleyecek adam da. Aldırıp aldırmamak elbette film sahibinin elinde. Filminizi Facebook üzerinden paylaşın, eş dost sizin elinizden çıkanı elbette harika görecek, genel izleyici bakış açısıyla sizi profesyonel olarak algılayacak ve daha da paylaşacaktır. Gidip dvxuser'a koyarsanız sizi parça parça ederler "daha ISO'yu doğru seçememişsin", "nedir bu sığlık" vb diye. Burada sanırım sorun (eğer bu bir sorunsa) FF'nin ne olduğu. Elbette hem "filminizi paylaşın" diye bir mekan var hem de geneline yayılan teknik yani mutfak kısmı. Aslında buradan çıkan sonuç, bu sitenin bir proje sürerken tamamen olmasa da bazı kısımlarının yayınlanıp (istenirse de şifre ile) yapım sürecinde görüş ve yardım almak olduğudur. Profesyonel adam zaten kolay kolay harici destek istemez ve içerik de paylaşamaz. Ama yarışmaya katılacak, festivale başvuracak ya da filmini tamamlama aşamasında olan kişilerin gidişat konusunda yardım ve destek istemesi ve buna yardım verilmesi ve sonuçta da tüm bu sürecin sadece o film sahbi için değil, herkes için bir eğitim olması benim anladığım anlam ve hedeftir. Birinin eserine bakarak pozlamadan kadraja ve son çıktı formatına dek her aşamanın nasıl olması gerektiğini herkes öğrenmeli ve sonuç amatör film camiası için toplu kazanım olmalıdır.
Tamamlanmış ve artık değişiklik yapılması söz konusu olmayan bir projenin eleştirilmesinde de bir sorun yok. Bizim için o arkadaşın çalışması ve üzerinde konuşulanlar herkese katkıdır. Fakat hangi projenin hangi amaç ve beklentilerle paylaşıldığını bilemeyeceğimize göre bu konuda ne yapılabilir bilemiyorum. Burada kastın bitmiş bir projeye "şunu şöyle yap" türünden bir üslup hatası ise bunun yanlışlığı ortada, ama "keşke şunu şöyle yapsaydınız" demekte de bir engel olmasa gerek.
Bunun dışında eleştiri yaparken yapılan hatalar ve genel tavır ile ilgili bir sorun olduğu da aşikar. Başkasının çalışmasına yakışıksız derecede aşağılayıcı yaklaşan ve bunun üstüne başlayan tartışmalarda "sen ne yaptın da konuşuyorsun?" aşamasına gelip takılan atışma bence de çok rahatsız edici hal aldı. Film dünyası üzerinde eğitim veren akademisyenler, eleştirmenler, sinema yazarları vb vb hemen hiçbirinin kendi eseri yoktur ve bu insanlara gidip de "sen ne yaptın da başkasını eleştiriyorsun" demek de herhalde birtek ülkemizde yaşayan bazı insanların farkettiği bir durum olamaz. Bence sorun, canı sıkılan bazı kişilerin internet ortamının verdiği güvenden hareketle bazı marazlarını ortaya dökme rahatlığı hissetmeleri. Hemen her paylaşılan yeni filmde birkaç mesaj sonrası bu noktaya gelinip takılması bana bunu gösteriyor.
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.
Fulgura aynen katılıyorum sana 🙂
Eleştirilerin çok kaliteli, inan izlemeyi düşünmediğim kısa filmleri eğer altında senin eleştirin varsa izliyorum tabi öncesinde ve sonrasında eleştirini okuyaraktan.
nerelerin nasıl ve neden eleştirildiği benim için ve benim gibi film çekmeyi düşünen insanlar için önemli diye düşünüyorum. üslubu bozuk insanlar eğer üslubu düzgün insanlar tarafından kaale alınmazlarsa bir süre sonra ortadan kaybolucaklardır.
asıl sorun kanaatimce böyle üslubu bozuk insanların olması değil (çünkü her daim var olacaklar),
asıl sorun bu insanlara cevap yazılarak prim verilmesidir...
iyi niyetli olup da filmini paylaşıp sonradan kırılmış ya da bir kavganın içinde kendini bulmuş insanlar için de şunu diyebilirim:
arkadaşlar filmi bağrımızda tutmayalım, yani filme yapılan eleştirileri kendi üstümüze alınmayalım, biz sizi değil filmi eleştiriyoruz, bu da siz daha iyi film yapın diye...yine de kalp kırdığım biri varsa aranızdan, samimiyetle özür dilerim...sadece filmi göğsümüzde değil elimizde tutalım yani filmi ittiren birisi(eleştiren kişi) bizi değil de sadece elimizi ittirmiş olur böylece...(bu benzetme prof. üstün dökmene aittir)
Yazdığın birçok şeye katılıyorum, körler sağırlar birbirini ağırlar durumu olmasın diye "haklısın, doğrusun, aslansın, gaplansın" kısmını direk geçerekten cevap vererim : ) tam olarak üzerine cevap vermek istediğim cümleni alıyorum....
Fakat hangi projenin hangi amaç ve beklentilerle paylaşıldığını bilemeyeceğimize göre bu konuda ne yapılabilir bilemiyorum.
İşte ben, bir projenin hangi amaç ve beklentiyle paylaşıldığını görmekte zorluk çekmiyorum hatta bazı işler için bunu, paylaşandan da önce/fazla görebiliyorum. Paylaşan "yeni filmim, sizce nasıl?" diyor. Ben "Bu henüz bir film olmamış, önce bitir filmini, sonra konuşalım" diye en az 10 kez yorum yazmışımdır. Kimi "bakın ben "bişi" yaptım, sizce nası?" diyor, isteği zaten belli, orada sorun yok. Ama esas sorun, bir film yaptığını sanan kişilere, filmin ne olup olmadığını az çok gösterebilmek. Bu bir... İkincisi de "buyrun yeni filmim" diyenlere "bence olmamış" denmesinin ciddi bir hata teşkil etmesi. Kötü başka, olmamış başka. Biri bir film atıyor, gelen yorum: "Fontu değiştir!" Yahu... Adam filmi yapmış, bitirmiş, 4 tane (örneğin) ödül almış, aradan 1 yıl geçmiş, herif yeni filmini çekiyor, sen fontu değiştir diyorsun! Böyle bir yorumun, yaklaşımın hiçkimseye faydası yok. Hatta zararı var. Adam sana "nesi eksik, nesi yanlış?" diye sormuyor. Ha, "şunu şöyle yapsaydın daha iyiydi" de ayrı birşey.
Benim özellikle vurgulamaya çalıştığım şey, burada paylaşılmış bir filmi izlerken, herkes, işin mutfağındaymış, kaba kurgu eline gelmiş de birşeyleri değiştirmek niyetiyle izliyor gibi davranıyor! Azınlık, bir film izleme hissiyatıyla işlere göz atıyor.İşte ben bu dağılımı, tam tersine döndürmeye çalışıyorum bu noktaya dikkat ederek. Bir üyemiz, projesini geliştirme aşaması ile ilgili (ister tematik, ister teknik. Yani senaryo, çekim ya da post) yardım istiyor ise, açıkça bunu talep ediyor ise öneri verilmeli. aksi durumda herkes filmle ilgili yorum yapmalı, öneride bulunmamalı. Biri bir film çekip bitirdiyse ona öneride bulunmanın hiç anlamı yok ve bu hoş da değil. Eleştir, "Bu ne lan? Bu nebçim film! allah belanı versin, aşşağılık yaratık! Ajdar mısın yoksa sen?" de istersen. Sorun yok. Ama "fontu değiştir!" deme. Çünkü artık o olanaksız. Ve yönetmen onu tercih etmiş, konu kapanmış... Bir yönetmenin filmin buraya atması, hiyararşik sırada bizi ondan üstün yapmaz...
Ve -başlığın havası biraz değişiyor izninizle- ben, bir sinema yazarı olaraktan, ancak gerçekten bitmiş, bir film teşkil etmiş işlere yazıyorum diyorum ya... Bitmemiş ya da olmamış iş, onu yapanı temsil edemez. Çünkü "şusu kötü" diyemezsin, "onu zaten değiştirecektim" der, eleştirinin, incelemenin hiçbir anlamı kalmaz. Ben filmdeki bir ayrıntıdan o yönetmenin, tür filmi kavramına, kadın haklarına, kürt-türk kavgasına, T.yyip .rdoğana, tanrı inancına, osuruk sevdasına bakışına çıkarsama yaparım. atıyorum incelememin sonucunda o yönetmenin hoşuna gitmeyecek noktalara varırım. Bu da haliyle onun işine gelmez ve "ben öyle yapmayacaktım kiiii, hata oldu, çok sori dostum ya!" tribine girer. Bu durumda o yönetmen, altına girmesi gereken yükü benim sırtıma yükleyen, işin ağırlığını kaldırmaya poposu yemeyen bir adama dönüşür, aradan sıvışır gider ve ben, onun bu yaklaşımına karşı hiçbirşey yapamam. BEnim amacım, bir eleştirmen olarak, doğru ya da yanlış, iyi ya da kötü bir mesajı iletmek, üreticiden tüketiciye taşımaktır. BEn taşırken o mesaj değişikliğe uğruyor ise orada sorun vardır. Çünkü o zaman ben taşıyıcı değil, üreticiye ve üreticinin tüm sorumluluğunu üstlenen birine dönüşürüm... Buna da izin veremem... 10 sene önc eyazıdğım bir yazıyı bana çıkarıp "bak, burada böyle demiştin!" diyen oldu. Zaten verdiğim, paylaştığım bilgilerden şüphe duyup da "kaynak getir! Belge göster!" diyenlerden gına geldi. Ben yazdığım her kelimeyi peşimden sürüklüyor isem her yazar/yönetmen de çektiği işin arkasında duracak!
Abartıyorum gibi görünmesin, bunlar işle ilgili temel prensipler... Herkes yaptığı işin arkasında durabilmelidir. Yanar dönerlik yok... Dürüstlük var.
Ve son bir not... Burada benim ya da başka üyelerin yorum ve eleştirileri ile perişan olmuş, aslanlar gibi dayak yemiş ve gıkını çıkaramamış (savunulacak bir tarafı olmadığından. Söz verilmediğinden ya da susturulduğundan değil asla) kişilerin başka ortamlarda Tarkovski kesildiğini de görmüşüzdür. Kİmse delikanlı gibi "ben eşşektim, hatalıydım, kusurluydum, ağzıma s.çıp beni düzelttiler, iyi ki de yaptılar" demez! (Diyen de var ve o da, kardeşimiz kadar sevdiğimiz bir adamdır) Ama kim ne derse desin, kanıt, gerçek bu forum sayfalarındadır! İşte bu dürüstlüğün ve sahte gerçekliğin kaynağında bu "bitmiş film, bitmemiş film" ayırımının meyil verdikleri vardır...
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;