İkinci El Kısa Film Festivali “Ön elemede elenmiş film kötü film değildir” sloganıyla yola çıkıyor. 23-24 Şubat 2008 tarihleri arasında yeni yetenekleri “keşfetmek” için bir araya gelmeye hazırlanıyor. Kurmaca, Deneysel, Canlandırma ve Belgesel türünde, daha önce en az bir film festivalinde ön elemede elenmiş filmlerin gösterileceği festival, aynı zamanda Türkiye’de kendi alanında yapılan ilk festival olma özelliğini de bu sene de koruyor.
Festival; Filmlerinin üstünde altından portakal soyamayanları, Dev prodüksiyonlarda, namli festivallerde kendilerine yer bulamayanları, Yer bulup da elenenleri,Filmim kısa mesajım büyük ama beyaz perdem nerede, diyenleri bekliyor...Festival kimseye bir ayıcık, bir heykelcik vermiyor ama kısa filmin ruhundan anlayan bir ekibi ve festival listelerinde kendine yer bulamamış filmler için, tertemiz bir beyaz perdeyi bu senede açıyor.
İkinci El kısa Film Festivali, 1 Şubat 2008 tarihine kadar P.K 315 06443 Yenişehir/Ankara adresine, Belgesel türünde 30 dakika, diğer tüm türlerdeki 20 dakikayı aşmayan kısa filmleri ön elemeye tabi tutmadan jurisine sunuyor. Juri tarafından yapılan film yorumlarını film sahiplerine gönderiyor ve her dalda jurinin şeçtiği övgüye layık filme, teşvik ve destek hediyesini sunuyor.
Peki festivalden elenmiş olmanın kanıtı nasıl araştırılacak?
Kezzp katılım formuna yazarsın hangi festivaller ve kaç yılı olduğunu. Ardından komite araştırır.
fikir cok guzel. basarilar 🙂
n/a
Elbetteki öyle olacak payitaht da hani ne kadar sıkı olduğunu merak ettim bu araştırmanın?
Festivale gönderilen her film, başvuru formundakı bılgıler ıle bırlıkte degerlendırılır. Başvuru formunda, bilgilerin doğrulunu teyit etmek için gönderen kişi imzasını atar.
Filmler, festivale ulaştıktan sonra, festivalin sahip olduğu veri tabaınından filmin ön elemeyi geçip geçmediğini kontrol edilir.Bunun yanı sıra, ilgili birim benzer araştırmalar yaparak, film herhangi bir festival'de elendiğinden emin olur.
Ayrıca, Festival geçtiğimiz Mayıs ayında(19 MAyıs 2007) ilk kez yapılmış, bu konuya istinaden her hangi bir sorunla karşılaşılmamıştır.
evet ben bu festivale katılmıştım hatta ödül bile almıştım sölemesi ayıptır:):) başarılı ve hevesli arkadaşlarımızı şimdiden yine tebrik ederim.. inşallah daha ne 20 ler 30 lar görür bu festival.. ayrıca yarışmanın mantığını çok beğeniyorum belirtmeden edemeyecem..
ANKARADAN AYDIN
evet byparlak in da dedigi gibi fikir cok guzel ve anlamli. gonderdigi yarismada elenince filminden umidini kesenler icin bir destek ayrica sadece es dost arasinda 'festivalcilik' yapan zihniyetler yuzunden gorme firsati bulamadigimiz olasi nitelikli filmleri izleme firsati.tebrik eder ve basarilar dilerim.
cogu film festival/yarismalarinda ki lakayit tutumu birebir icinden gozlemledigim icin bu fikri cok anlamli buluyorum.
güzel fikir gerçekten tbrkler
Fikri, ilk duyduğum andan itibaren anlamsız buluyorum. Festival, çıkıç amacını ve var olma nedenini, tamamen karşı olduğu bir kurumdan alıyor. Kurumdan bahsim jüri. Bu hareketle de, jüriler ve festivallerin bu tavrı meşrulaşmış, bir değer kazanmış oluyor. Yoksa bir film ön elemeyi geçse ne geçmese ne, o yönetmen o filmine inanıyorsa. O festival olmaz, başkası olur. Ülkemizde düzenlenen festivallerin sayısını düşündüğümde, bu gerçekten çok uzak gelmiyor kulağa. Her festivalin başka jürisi ve başka beğenisi var; herkesin gönül (=sanat) teline ulaşmak gibi bir lüksümüz ya da zorunluluğumuz da olmamalı. Eğer gerçekten hiçbir festivale kabul edilmiyorsa da, o zaman bu kadar ortak aklın ve hayat bilgisinin, bir yerde yanılmayacağını düşünmek gerekir.
Böyle bir festival düşünülürken, tanım aşamasında "ön elemeyi geçememiş" ya da "ikinci el" gibi kendi varlığını arka plana atan ifadeler yerine, "ön elemesi olmayan ve gönderilen her filmin izleyiciyle buluşacağı" gibi bir alt satır eklenebilirdi. Bu şekilde olduğunda, dıştaladığınız jüriye de, belki istemeden de olsa, sırtınızı dayamış oluyorsunuz.
Ayrıca "Filmlerinin üstünde altından portakal soyamayanları, Dev prodüksiyonlarda, namli festivallerde kendilerine yer bulamayanları" gibi bir ifadeyle, diğer kısa filmci arkadaşları incittiğinizin farkında mısınız, gerçekten bilemiyorum. Kaş yapayım derken biraz da göze temas ediyorsunuz sanırım. Bir prodüksiyonun büyük olması, altın portakal veya diğer "namlı" festivallerin, sizin festivalinizin tanım aşamasında nasıl bir rolü olabilir? Neden böyle bir katma değere ihtiyaç duyuyorsunuz? Bu festivallere filmlerini gönderen ve ön elemeyi geçmiş/geçmemiş arkadaşları "öteki" konumuna koymanızı bu sebeple pek yakışık almıyorum.
Enerjinizi, yalnızca enerjinizi saygıyla karşılıyorum zira sponsorlarla, organizasyonla uğraşmak çok zor olmalı. Onun dışında, festivaliniz hakkında hiçbir olumlu düşüncem yok.
Çok kolay gelsin.
Xyneid’ adlı yazara açık mektup .xyneid adlı kullanıcının ifadeleri siyah tonla yazılmıştır
“ Festival, çıkıç amacını ve var olma nedenini, tamamen karşı olduğu bir kurumdan alıyor. Kurumdan bahsim jüri. Bu hareketle de, jüriler ve festivallerin bu tavrı meşrulaşmış, bir değer kazanmış oluyor. “
Öncelikle Festivalimizin temelindeki kavramlara bir göz atarak cevap vermek istiyorum. 2. El Kısa Film Festivali, geçtiğimiz Mayıs Ayında bir
grup kısa filmci tarafından, diğer festivallere tepki olarak kuruldu. Ve 19 Mayıs 2007 tarihinde, başvuruda bulunan 70’ yakın filmi hiçbir ön elemeye tabi tutmadan, ön şart koşmadan jurisine yolladı ve filmlerin hepsini gösterdi. Sanırım burada geçen “juri” size diğer festivallerde yer alan, adı şanı sıkca duyulmuş, popüler ve hepsi için olmasa bile, kısa filmleri izlerken hoyratça davranıp, “mükemmelliği” arayan türden bir tanımı çağrıştırıyor. 2. El Festivalinde yer alan juri hiçbir ticari beklenti içinde olmadan, tüm filmleri izleyip kimseye de bir şey vaad etmeminin verdiği rahatlıkla sadece filmlere yorum yapıyor. Daha sonra bu yorumlar film sahiplerine iletiliyor. Sizin juri diye karşı çıktığınız şey aslında burda sadece filmleri izleyen ve ona yorum yapan, filmleri anlamak için emek harcayan kısa filmciler.
Yoksa bir film ön elemeyi geçse ne geçmese ne, o yönetmen o filmine inanıyorsa. O festival olmaz, başkası olur.....
Evet bu noktada bizde sizinle aynı fikirdeyiz. Ama burada sizin eklemediğiniz bir nokta var. Bizde kısa filmle uğrasan insanlar olarak şunu çok iyi biliyoruzki, bir çok kısa filmcinin bir festivalden kazanacağı en büyük ödül filmini izleyici ile buluşturmaktır. Biz bunun yanında birde, jurimize ayrıca filmleri izletip hakkında sayfalarca yorum yazdıyoruz, ve tüm bunları yönetmene sunuyoruz. Peki bizim jurimiz gerçekten bu filmlere yorum yapacak kadar bilgiye ya da deneyime sahip mi ? Bence bu soruyu sormayı unutmuşunuz, ben buna da cevap vereyip. Belki jurimizin film hakkında yaptığı yorumlarda yanlış olabilir, eksik ya da yönetmene zarar veren bir tutumda da olabilir. Ancak şu yadsınmaz bir gerçektirki, jurinin filmi yeri geldiğinde bir kaç kez izlemesi, film için yorum yapması ya da onu analiz etmesi, bence bir kısa film için kim yaparsa yapsın takdire değer bir emektir.
Ülkemizde düzenlenen festivallerin sayısını düşündüğümde, bu gerçekten çok uzak gelmiyor kulağa. Her festivalin başka jürisi ve başka beğenisi var; herkesin gönül (=sanat) teline ulaşmak gibi bir lüksümüz ya da zorunluluğumuz da olmamalı..
Evet ülkemizde belkide yüzlerce kısa film festivali düzenleniyor. Her sene yenisi ekleniyor bu festiavllere, her sene “büyük” ödüller, “arındırılmış” filmler seyirciyle buluşuyor. Eminim aralarında kısa filme destek olmak için yapılan festivallerde vardır. Ama şunu ilk başta sormak gerekiyor sanırım, bunca kısa film festivali ne için yapılıyor. Ülke sinemasını katkıda bulunmak için mi ?, yeni yetenekler keşfetmek için mi ?, kısa filmcilerin dertlerine derman olmak için mi ?. Bu sebebler için yapılan çok festival var ama birde madalyonun öbür yüzünde, ticari beklentiler için, reklam için, adlarını duyurmak için yapılan bir çok festiavlin olduğu da yadsınmaz bir gerçek kanısındayım
Eğer gerçekten hiçbir festivale kabul edilmiyorsa da, o zaman bu kadar ortak aklın ve hayat bilgisinin, bir yerde yanılmayacağını düşünmek gerekir
eğer bir kısa filmciyseniz bence söylemeniz gereken en son cümle bu olmalıydı. Ortada nasıl bir gerçek varkı, onca film hoyratça eleniyor. Sizde sanat’dan bahsediyorsunuz, hatta sınırlarını bile cizmeye çalışıyorsunuz farketmeden. Buradaki ortak akıldan bahsedilen ya da hayat bilgisinden kasdedilen piyasa kriterleri olsa gerek. Bir çok film piyasa kriterlerini gözetmiyor, izleyici çekemiyor hatta belki bunun için olsa gerek bir korku var. Aman izleyici filmi izlemeden çıkmasın ya da “ bu film falanca festiavlde 1. oldu” dendiğinde, kimse dudak bükmesin. Tıpkı dediğiniz gibi bu tamamen ortak akıl işte
Böyle bir festival düşünülürken, tanım aşamasında "ön elemeyi geçememiş" ya da "ikinci el" gibi kendi varlığını arka plana atan ifadeler yerine, "ön elemesi olmayan ve gönderilen her filmin izleyiciyle buluşacağı" gibi bir alt satır eklenebilirdi. Bu şekilde olduğunda, dıştaladığınız jüriye de, belki istemeden de olsa, sırtınızı dayamış oluyorsunuz.
Festivalin resmi sitesinde bu konuda aydınlanacak kadar çok bilgi var. Ama illa bir slogan gerekiyorsa, farkedilmek hiç bu kadar kolay olmamıştı demek bence sözü fazla uzatmamak için yeterli olacaktır. Tabi bu fikirlernizi gene festival komitesine iletebilirsiniz, eminimki seve seve sizin fikirlernizi dikkate alacaktırlar.
Ayrıca "Filmlerinin üstünde altından portakal soyamayanları, Dev prodüksiyonlarda, namli festivallerde kendilerine yer bulamayanları" gibi bir ifadeyle, diğer kısa filmci arkadaşları incittiğinizin farkında mısınız, gerçekten bilemiyorum. Kaş yapayım derken biraz da göze temas ediyorsunuz sanırım. Bir prodüksiyonun büyük olması, altın portakal veya diğer "namlı" festivallerin, sizin festivalinizin tanım aşamasında nasıl bir rolü olabilir? Neden böyle bir katma değere ihtiyaç duyuyorsunuz? Bu festivallere filmlerini gönderen ve ön elemeyi geçmiş/geçmemiş arkadaşları "öteki" konumuna koymanızı bu sebeple pek yakışık almıyorum.
Şu yadsınmaz bir gerçek bu festivale gelen filmler gerçekten altın portakalı soyamadılar, hatta bırakın namlı festivalleri filmlerini gösterek bir yer bile bulamadılar. Bu tanım sadece durumu çok iyi özetliyor. Önce gerçeği kabul ediyoruz, evet benim filmim ödül alamadı ama bundan çok daha önemli bir fikriyat var ortada. “ filmimi kimse izlemedi” bu ortak gayede buluşan yüzlerce insan, yönetmen koşarak geliyor bu festivale, çünkü bu festival kötünün içinde iyiyi aramaya çalışmıyor. Katılan herkese saygı duyarak, filmini izleterek başlıyor. Herkese eşit yaklaşabiliyor, elemiyor, şeçmiyor, eleştirmiyor...Burada bizim tanımımız bu durumu anlatıyor, bir gerçeğin altını çiziyor. Ve bu gerçeği söylerken olabildiğince dürüst bir şekilde bunu yapıyor. Herhangi bir festivale yollanan kaç film ödül kazanmadıkça ya da gösterime hak kazanmadıkça adı anılıyor.
Diğer festivallere gelince, 2.El Kısa Film festivali belki ilk kuruldğu aşamalarda onlar ve biz ayrımı yapmadığını anlatamıştır ama şuan bu festivale katılan, filmini gönderen insanlar şunu çok iyi biliyorki ortada her hangi bir kutuplaşma yada bu festival için en azından, onlar ve biz ayrımı yok. 2.El Kısa film festivali sadece elenmiş filmleri gösteriyor, ve eleme işinide bugun var olan festivallere bırakıyor. 2.El Kısa Filminin tek ve değişmez bir amacı vardır. Kısa filmcilere ve kısa filmlere destek vermek.
Enerjinizi, yalnızca enerjinizi saygıyla karşılıyorum zira sponsorlarla, organizasyonla uğraşmak çok zor olmalı. Onun dışında, festivaliniz hakkında hiçbir olumlu düşüncem yok. Festival yapmak kolay bir iş değil, ben her ne kadar içinde çok fazla olamasamda, inanın sponsor bulmak ya da organizasyon yapmak, komiteyi en az yoran işler. Çünkü bu festivalin ve komitesinde adı geçen, adı geçmese bile bir şekilde benim gibi dışardan destek veren onlarca insan bu işi ne isimleri duyulsun diye ne de ticari beklenti için yapıyorlar.Siz sanırım bu konuda daha çok bilgi sahibisiniz, organizasyon ve sponsor konusunda bu deneyimlerinizi sunmanızda bu fikirleriniz kadar hoş karşılancaktır. Ama bu konuda festivalin herhangi bir sorunu olmadığını,sponsor konusunda sadece kendilerine teklif geldiğini ve secici oldukları için karar aşamasında zorlandıklarını biliyorum. (Bu konuda haklısınız, teklifleri değerlendirmek onları yoruyor) Çünkü temelindeki fikir ve festivaldaki niyeti en açık haliyle ortada.
Madem Nokia Bizi ön elemede eledi, biz de buna katılırız. Değil mi? 😀
Olma mı 🙂
Ben de mi katılsam :D.
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Kısa devre'de elendik.. Ee peki madem biz de katılıyoruz:)
*our AC-130 in the air