Onüçüncü rumuzuyla sitenizde senarist sıfatıyla bulunan ben Film Yapım ve Yönetmenliği atölyesini tamamladığımdan ve amele pazarındaki gibi senaryolarımı sergilemekten bıktığımdan dolayı (Senaryo atölyesini tamamladıktan sonra yazdığım) eserlerimi tezgahtan toplayarak artık film yapımcısı sınıfına geçiyorum.
Bu kapsamda, Yapımcılığım altında uzun metraj projemi gerçekleştirmemde yardımcı olacak gönüllü sinema severler arıyorum.
1) Bu proje sansürlü olarak çekilmesi halinde 85 sayfalık senaryodan oluşan televizyon filminin yanında,
2) Kültür Bakanlığı’nın Amatör Yapım Destek başvurusunda bulunduğum, 60 dakikalık sanatsal bir belgesel (projenin 2. ve 3. bölümlerinden oluşan),
3) 11 Nisan 2011 tarihine kadar başvurulması imkanı olan “Mint” in Komedi Kısa Film yarışması için 20 dakikalık bir kısa film (1. bölümden,)
4) Sansürsüz çekilmesi halinde ise Recep İvedikten daha komik, 91 sayfalık senaryodan oluşan uzun metraj filmi,
oluşacaktır. Bu eserlerle muhtelif yapımcılara, festivallere ve yarışmalara başvurulacaktır.
Kurgu-belgesel niteliğinde olan bu projenin senaryosu hazır bulunmaktadır. Ancak, 3. bölüm gerçekten belgesel niteliğinde olduğundan, Ankara sokaklarında gösteri yapan Sokak Sanatçılarının canlı performansları ile kendilerine sorulan (senaryoda yeri ve detayları belli olan) sorulara verilen cevapları ise doğaçlama olacaktır. Ayrıca filmin rengi siyah olup (çekimlerde tüm oyuncu ve çekim ekibinin siyah giyinmesi planlanmaktadır), çaresizliğin ve depresyonun işlendiği, karamsar bir atmosfer yaratılacaktır.
Yani tek bir senaryo ve birden fazla çekim ekibi ile 4 ayrı nitelikte filmler yapılmış olacaktır. Eğer bu proje sonucu festivallerde, yarışmalarda ödül kazanılır veya televizyon gösterimi, (çok düşük bir ihtimal sinema gösterimi) olursa, projeye katılanlara Yeşilçam formatındaki temsili bütçede yer alan miktar veya elde edilen gelir tahmini bütçeden az olursa da yüzde oranlarında emeği geçenlere dağıtım yapılacaktır.
Projenin ağırlıkla geçtiği mekan Ankara sokakları olacağı için, projenin belgesel bölümü (2. ve 3. bölümü) ve büyük bir kısmı Ankara’da çekilecektir.
Diğer taraftan, projenin birinci bölümünün (komedi kısmı) iç mekanlar ile Ankara vurgusu olmayan dış alanlarda da çekilmesi mümkün olduğundan, bu projeye Ankara dışından da katılınması mümkün olacaktır.
Bu sayede Yönetmen, Yönetmen Yardımcısı, Sanat ve Görüntü Yönetmeni, Kameraman, Ses, Işık, Makyaj, Kostüm ve Kurgu operatörü, hatta oyuncu olarak, uzun metraj bir filmde yer almanız mümkün olacaktır.
Bu projeyi ben tek kamera ile 3 ayda çekip, daha sonra da tanıdık bir kurgucuya para vererek tamamlama imkanına sahibim. Ancak, bu projenin ses getirmesi ve çok şey öğrendiğim bu sitenin reklamının olması ve çok kişi tarafından kısa zamanda tamamlanarak, yine katılanların çevresi tarafından da ilgilenlerin daha çok olacağını düşünerek bu projeye gönüllü ortaklar arıyorum. Ayrıca, bu işi hobi olarak yapmamın yanında, iyi bir mesleğimin olması nedeniyle bu projede açık ismimin yer almasını da istemediğimden, bir “Film Fabrikası” projesi olarak gerçekleştirmeyi istiyorum. Diğer taraftan, gerek senaryo, gerekse de Film Yapım ve Yönetmenliği kurslarını tamamladığımdan ve 41 yaşında olup, devamlı organizasyon gerçekleştiren bir işte 15 yıldır çalışmanın getirdiği tecrübeyle bu işi sizlerin yardımıyla başaracağıma inanıyorum. Hatta bu kapsamda alınması gereken tüm yasal izinler için ilgili yerlere başvuruda bulundum.
Konuya ilişkin Snopsis ekte sunulmakta olup, siteden bana mesaj gönderebileceğiniz gibi ilgilenenler bu alana da iletişim bilgilerini ve projede yer almak istedikleri bölümü ve ekipmanlarını yazabilirler. Projeya dahil olmak isteyenlere senaryonun Sansürlü ve Sansürsüz nüshaları ekte sunulacaktır. Çekim öncesinde Ankara'da katılacakların sayısı da belli olduktan sonra 19 veya 20 Martta toplantı yapılacak olup, çekimlere 26-27 Martta başlanacaktır.
TEMA- Sanat sanatçı içindir.
SNOPSİS- Gerçek sanata ulaşan yolun, zorlukları gösterilirken, amatör ruhlu sinema sevdalılarının sıfır bütçe ile çektikleri bir filmin hikayesidir. Bir “Ankara Üçlemesi” olan “Abazazuslar (Sansürlü halinde Apaçiler), Deliler ve Sanatçılar” birbiriyle irtibatlı 3 bölümden oluşmaktadır.
Jenerikten sonra film, Dışsesin; İhtiyarlayan mağara adamı kabiledeki kadınların ilgisini çekebilmek için hayvan dişlerinden kolye ve bilezik yapmaya başlar. Bu kolye ve bileziklere kabiledeki kadınlar ilgi göstermeye başlayınca bütün ihtiyarlar kuyumculuğa başlar ve bu günkü sanat dünyaya bagaj kadar bir mağaradan yayılır.” Birinci bölümde sanatçının ilk dürtüsü olan abazanlık (Sansürlü halinde kendini başkalarına beğendirme içgüdüsü) işlenmektedir. Hikayenin en komik bölümüdür. Özellikle erkeklerin sanata yönelmesinin temel nedeni cinsel açlığıdır (kendini beğendirme içgüdüsüdür). Bu kapsamda, sanatçı olmadan önce erkeklerin cinsel iştahları ile bu iştahlarını bastırmasının (kendini beğendirme) yolları, usul ve esasları ile avlanma kültürü belgesel tadında aktarılır. Özellikle abazazusların (apaçilerin) Ankara sokaklarındaki av maceraları, sanata ve diğer abazazuslara (apaçilere) bakışları, gelenek ve görenekleri ifade edilir. Özellikle de soylarının tükenmemesi için yapılan kız isteme ritüeli; insanların cinsel dürtüleri ile gerçek niyetlerinin ortaya komik bir şekilde konularak, izleyiciye aktarılır. Bu sayede, abazazus (apaçi) yetiştiren toplumun temel yapısı olan ailenin, gerçek oluşum biçimi de ekrana gelir.
İkinci bölümde ise sanatçı olmanın diğer adımı, diğerlerinden farklı olmanın getirdiği zorluklar işlenir. Hikayenin dram bölümüdür. Sanatçı olmak için dünya, insan ve kültürlere farklı bir açıdan bakılması gerekmektedir. Toplum, bu düzeye ulaşmış insanları; başarılı olursa sanatçı, başarılı olamazsa deli olarak niteler. Ankara sokaklarındaki gerçek deliler ile deli gibi bakılan amatör kısa film üretenlerin hikayesi ve sanata olan yolculukları bu bölümde işlenir. Özellikle yetersiz finansman ile teknik kaynaklara rağmen, sinema sevdalıların bulduğu pratik ama komik çözümler gösterilir. Ankara sokaklarında gezen delilerin gerçek hikayeleri de belgesel şeklinde doğaçlama anlatılır.
Üçüncü aşama ise delilikten dahiliğe çıkmanın tek yolu; zeka ve cesaret ile üretilen eserler anlatılmaktadır. Hikayenin sanatsal bölümüdür. Bölüm son derece etkileyici bir korku türünde kısa film ile başlar. Filmi seyreden yapımcı kendisine bu filmi gösteren Yönetmeni sapık ve psikopat olarak niteleyerek bürosundan kovar. Yönetmen sanatçı olacağına ve bu piyasayı alt üst edeceğine dair yemin eder. Film fabrikasının web sitesine girerek, projesini gerçekleştirmesine gönüllü olarak yardımcı olacak kısa film yapımcıları ile irtibata geçer. Bir ekip kurar. Sanatçı deliden dahiliğe yükselirken, cinsel iştahını bastırması ve delilik boyutundaki farklı algılarını bir esere dönüştürme süreci aktarılır. Ayrıca, bu kapsamda Ankara sokaklarında amatör ruhla yapılan performanslar (kukla gösterisi, müzik dinletileri, palyaço ile animatörler) gösterilirken, sokak sanatı yapanlar ile kısa film çeken amatörlerin sanata bakış açıları ile gerçek hayat hikayeleri doğaçlama olarak kaydedilir. Özellikle Ankara’daki sokak sanatçılarının canlı performansları ile gerçek hayat hikayeleri ile üretilen dramlarından bahsedilir. Ayrıca komedi dozunu düşürmemek için, bu bölümde Oda Tiyatrosu adı altında, orijinal ve komik skeçlerde izleyiciye aktarılır.
Finalde ise, Senaryosunu tamamlayan Yönetmen, sanatını icra etmeye karar verir. Filmde her bölümde gösterilen ve bir simge olan, Vendetta kostümünü giyip Ankara sokaklarına iner.
Deccal, gördüm seni sobe.
istanbul la olan tarafla ilgilenmek için baktım ama açıklayıcı birşey göremedim detayı açarsak iyi olu nerede ,nasıl, kaç gün gibi
bilgilendir ki ona göre destek verelim
Yaş, milliyet yada özgeçmiş önemli değil; önemli olan söyleyecek bir şeyin olması.
^^KYKGM^^
İlginiz için teşekkür ederim.
İstanbul için sadece Senaryoyu göndereceğim. Ben İstanbula gelemeyeceğim. O yüzden bu bölümde Yönetmen ben olmayacağım gibi çekim senaryosunu, mekanları, oyuncuları da bu bölümü yönetmek isteyen kişi ayarlayabilir. Ancak oyuncular mutlaka siyah giyinmeli ve karamsar ve depresyonist bir atmosfer (mekan ve oyuncu bakılırken bu hususlara da dikkat edilmelidir.) oluşturulmalıdır.
Ahanda 1. Bölümün Sansürlü Senaryosu ektedir. Bunun bir normal çekilmesi (yaklaşık 30 dakika) bir de MİNT'in Kısa Film Yarışmasına uygun olarak 20 dakikaya indirilmesi gerekecektir. İlgilenen olursa sansürsüz versiyonu da gönderebilirim. Saygılarımla,
SAHNE 1 DIŞ/GÜN ANKARA MANZARASI
VENDETTA
JENERİK
Ön Fon: Era’dan Ameno
Yüksek bir binadan, panoramik bir şekilde Ankara manzarası gösterilir.
Alt Yazı görünür.
VENDETTA SUNAR.
VENDETTA kostümlü biri görünür. Ekran kararır.
Ön Fon: Erkin Koray’dan Ankara Hatırası
YAPIMCI VENDETTA
Tekrar VENDETTA görünür. Ankara havası oynamaktadır. Ekran kararır.
YÖNETMEN VENDETTA
Tekrar VENDETTA görünür. Ankara havası oynamaktadır. Ekran kararır.
SAHNE 2 DIŞ/GÜN KIZILAY/GÜVENPARK
TÜM ÇEKİM EKİBİ-VENDETTA
Ön Fon: Erkin Koray’dan Ankara Hatırası
Sabah, güneşin ilk ışıklarında dışarıda kimseler yokken, Kızılay meydanı, Güven Park, heykel sırasıyla görüntüye gelir.
Bu bir Ankara hatırasıdır, Ankara işidir.
Yıllar önce delikanlılar en hızlı zamanlarında Kızılayda,
Vendetta ve Çekim ekibindeki erkekler, beraberce kaldırımın üstünde zıplamaktadır.
En hızlı anılarını Kızılay kaldırımlarına çakarken,
Çekim ekibi boy sırasına göre görünür. Erkekler kızları ittirip kadraj dışına çıkartırlar.
Alt yazı ile isimleri ve görevleri gösterilir.
Boy boy boydan boya delikanlılar
Çekim ekibindeki erkekler, yan yana dizilip motor pistonları gibi sıralı bir şekilde çöküp kalkarlar.
En hızlı durumlara başlamadan önce birbirimize şöyle bir bakıp,
Vendetta, beyaz mendil sallar.
E bu mendili icad edeni ne ne yalıca
Beraberce halay çekerler.
Ya ya ya ah gıdı gıdı meh meh
Sonra kızlar görüntüye gelir.
Alt yazı ile isimleri ve görevleri gösterilir.
Herkes Ankara Havası oynar.
Bu bir Ankara usülüdür Ankaradan çıkar.
Arabanın üstüne halatla bağlanmış kameraman görünür.
Yeni olsa ne, eski olsa ne çıkar.
Delikanlılar ben biz onlar
Aaa bak daha ne var.
En hızlı zamanında Ankaranın sevdik birbirimizi,
Apaçi ile Nazlısus birbirine yaklaşır.
Sen ve ben belki çok erken
Ama çok yakındık birbirimize
Bir kız ve bir erkek
Çıııığ gibi yağdık Ankaranın üzerine
Vendetta beyaz mendil sallar.
E bu mendili icad edeni ne ne yalıca
Ya ya ya ah gıdı gıdı meh meh
Kaldırım gösterilir.
Kaldırımların dili yok onlar söylemez
Biz söyleriz onları nasıl çiğnediğimizi
Ekiptekiler kaldırım üstüne oturmuş, ekmek yerler.
Sabahaaa karşı fırından ekmek alıp yediğimizi,
İçtiğimizi sevdiğimizi sevildiğimizi
Ekip, kameralarını donanımlarını yüklenir.
Aslında bi hikayemizi anlatmaya kalksak,
Zamanın beyni ağrır denizler kurur
Peh eh eh
Alt yazı:
Diğer ekip üyelerinin ismi geçer.
Ekip birbirini çekmeye başlar.
En hızlı durumlara başlamadan önce birbirimize şöyle bir bakıp
Alt yazı:
Diğer ekip üyelerinin ismi geçer.
E bu mendili icad edeni ne ne yalıca
Ya ya ya ah gıdı gıdı meh meh
Makyöz, elinde pudra ile Vendetta’ya yaklaşır. Vendetta tersleyerek Makyözü kendinden uzaklaştırır.
SAHNE 3 JENERİK KARANLIK EKRAN
Alt Yazı görünür.
BİRİNCİ BÖLÜM
APAÇİLER
ÇEKİMLER SIRASINDA
HİÇBİR APAÇİYE
ZARAR VERİLMEMİŞTİR.
SAHNE 4 İÇ /GÜN BEKAR EVİ/YATAKODASI
APAÇİ-KLAKET
Klaket (insan) görüntüye gelir. Tiz bir sesle
KLAKET- Sahne bir, çekim onbir.
Apaçi, yatakta uyumaktadır.
DIŞ SES- Apaçiler dünyanın en aç yırtıcılarıdır. Gece rüyalarında bile av kovalarlar. O yüzden uyandıklarında son derece yorgun ve mutsuz olurlar.
Apaçi yataktan kalkar, sırtını kaşırken tuvalete gider.
SAHNE 5 İÇ /GÜN BEKAR EVİ/TUVALET
APAÇİ-KLAKET
Klaket (insan) görüntüye gelir.
KLAKET- Sahne iki, çekim benimki.
Apaçi tuvalete girer. Kapıyı kapatmadan sesli bir şekilde gaz çıkartır.
DIŞ SES- Apaçi çevresine karşı son derece duyarlı olup, sunduğu hizmetlerden kimseyi mahrum bırakmaz. Aldığı eğitimler bile bu gerçeği değiştirmez. Apaçinin sabah kalktığı bozuk olan neşesi saçlarıyla oynamaya başlayınca yerini sonsuz bir mutluluğa bırakır.
Ön Fon: Apaçi Marşı
Apaçi, Aynanın karşısına geçer. Dolaptan jöleyi alır. Yüzü gülmeye ve enerjik olmaya başlar. Dans ederek, jöleyi önce eline sürüp, sonra saçlarını Apaçi tarzı yapmaya başlar. Apaçi dansı yaparak tuvaletten çıkar.
SAHNE 6 İÇ /GÜN BEKAR EVİ/YATAKODASI
APAÇİ-KLAKET
Klaket (insan) görüntüye gelir.
KLAKET- Sahne üç, çekim üçbinüçyüzotuzüç.
Ön Fon: Apaçi Marşı
Apaçi yatak odasında apaçi marşı eşliğinde giyinip, süslenir.
DIŞ SES- Dışarı çıkıp, kendini diğer insanlara beğendirme ve kabul ettirme, Apaçi için bir ritüeldir.
Apaçi yatak odasından, dans ederek şarkı söyleyerek çıkar.
SAHNE 7 DIŞ/GÜN KIZILAY
APAÇİ-FİGÜRASYON
DIŞ SES- Apaçiler kendilerini beğendirmek için devamlı kalabalık arasında dolaşırlar.
Apaçi, Kızılay’da kalabalığın arasında yürümektedir.
SAHNE 8 DIŞ /GÜN KIZILAY
APAÇİ-NAZLISUS-FİGÜRASYON
Apaçi hızlı bir şekilde Kızılay’da koşmaktadır.
DIŞ SES- Apaçiler dikkat çekmek istediklerinde, Ankara steplerinde, saatte 15 kilometre hızla koşabilirler.
Apaçi, vitrinlere bakan bir bayanın yanında aniden durur.
APARÇİ- Merhaba, güzelliğiniz, güneşi kıskandırıyor.
NAZLISUS- Ne diyon manyak. Cemil, Cemil
Büfeden sigara almakta olan Cemil arkasını döner ve Nazlısus ile Apaçiye bakar. Apaçi panikleyip koşmaya başlar.
DIŞ SES- Tehdit ve saldırı anında ise Apaçiler 25 kilometre hıza zorlanmadan çıkabilirler.
SAHNE 9 DIŞ/GÜN(VTR) STADYUM
VTR
100 metre dünya şampiyonasının görüntüleri gösterilir.
DIŞ SES- Ender bile olsa saatte 35 kilometreye ulaşanları bile görülmektedir.
SAHNE 10 DIŞ/GÜN (VTR) ARABA
APAÇİLER-NAZLISUS-FİGÜRASYON
Ön Fon: Haddaway’dan What Is Love (Baby Don’t Hurt Me)
Jim Carreyin Saturday Night Show’unun başlangıçı gösterilir.
Apaçiler, arabanın içerisinde, Jim Carreyin Saturday Night Show’undaki gibi dans etmektedirler.
DIŞ SES- Motorize olmuş Apaçilerin, sanıldığının aksine beğenilme şansları azalır. Özellikle de sürü ile çıktığı dolaşmalarda olumlu sonuç alma şansları hemen hemen hiç yoktur.
Açık camdan kafalarını çıkartan Apaçiler Nazlısus’tan tokat yerler.
SAHNE 11 DIŞ/GÜN SOKAK/ARABALARININ ÖNÜ
APAÇİLER-NAZLISUS-FİGÜRASYON
Ön Fon: Haddaway’dan What Is Love (Baby Don’t Hurt Me)
Apaçiler, arabalarının önünde Jim Carreyin Saturday Night Show’undaki gibi dans etmektedirler. Nazlısus bunların hepsine sırayla birer tokat atar.
SAHNE 12 İÇ/GÜN BEKAREVİ/OTURMA ODASI
APAÇİLER-NAZLISUS-FİGÜRASYON
Ön Fon: Haddaway’dan What Is Love (Baby Don’t Hurt Me)
Apaçiler, bu sefer bekar evinde, Jim Carreyin Saturday Night Show’undaki gibi dans etmektedirler. Nazlısus’u aralarına alıp dans etmeye başlayınca Nazlısus bunların hepsine sırayla birer tokat atar.
SAHNE 13 İÇ/GÜN BEKAREVİ/OTURMA ODASI
APAÇİLER-NAZLISUS-FİGÜRASYON
Ön Fon: Haddaway’dan What Is Love (Baby Don’t Hurt Me)
Apaçiler, bu sefer oturma odasında, televizyonun karşısındaki kanepeye oturmuş Jim Carreyin Saturday Night Show’undaki gibi dans etmektedirler.
DIŞ SES- Apaçiler kendilerini beğendirme serüveninden elleri boş dönse bile, neşeleri asla kaybolmaz.
Apaçilar, bu sefer daha hızlı dans etmeye başlarlar. Karşılarındaki televizyon görünür.
Jim Carreyin Saturday Night Show’unun sonunda ihtiyarlarla arabadaki görüntüleri gösterilir.
SAHNE 14 İÇ/GÜN KIZILAY/UMUMİ HELA (SİNEMATEK/HOL)
APAÇİLER-TUVALET SAHİBİ-FİGÜRASYON
DIŞ SES- Kendilerini beğendirme iç güdüleri, diğer duygularının üstüne çıktığı için, politika, ilim, irfan ve sanattan anlamazlar. Şaka kaldırma özellikleri de yoktur. Özellikle de kendilerine yönelik espriler karşısında saldırgan olurlar.
Apaçi tuvaletteki kabinleri tek tek eliyle tıklatır.
KABİN İÇİNDEKİLER- Dolu, dolu, dolu
APAÇİ- Biraderler çok sıkıştım. Ne zaman boşaltırsınız.
KABİN 1- Boşaltıyoruz ya. Ehe ehe.
KABİN 2- Kim bilir ? Belki yarın, belki yarından da yakın.
Apaçi delirip 2. kabine vurmaya başlar.
APAÇİ- Sen kimle dalga geçiyon.
Tuvalet sahibi içeri dalıp, Apaçinin sırtına vurmaya başlar.
TUVALET SAHİBİ- Hoop, hop kapıyı gıracan. Defolun lan.
Apaçi dayağı yiyince tuvaletten kaçmaya başlar. Tuvalet sahibi bu sefer kameramana saldırır.
TUVALET SAHİBİ- Sen ne çekiyon lan. Bi halt mı var ?
SAHNE 14 İÇ/GÜN BEKAREVİ/YATAKODASI
YÖNETMEN-NAZLISUS
ÖN FON: Erkin Koray’dan Deli Kadın
Yönetmen kamerasını kurmuş, vizörden Naslısus’a bakmaktadır. Nazlısus ise yatakta oturmuş resim çektiriyormuş gibi pozlar vermektedir.
DIŞ SES- Apaçiler, sanata tepkili olsalar da, biraz eğitim ile kendini ve kontrol mekanizmalarını geliştirip, evrimde bir halka atlayarak, sanat icra edebilirler. Ancak bu sanatı icra etmelerinin temel sebebi, kendilerini beğendirme güdüsüdür ki, bu iç güdü kontrol edilebilse dahi asla yok olmaz. Evrim halkasında atlama yapan Apaçiler, eğitim ve sanatsal faaliyetlerini kendilerini beğendirmek için kullanırlar.
YÖNETMEN- Şimdi piyasayı sarsacak bir film yapmak üzereyiz. Seni de pek beğendim, filmde sana baş rolü vereceğim ama, bir aktris mutlaka Yönetmenin yatağından geçmelidir.
Nazlısus oturduğu yatağa uzanır. Sonra yavaşça yatakta boylu boyunca döner. Sonra yatağın diğer köşesinden yere düşer. Yerdeyken konuşmaya başlar.
NAZLISUS- Oldu mu hocam ?
Yönetmen eliyle alnına vurur.
ÖN FON: Erkin Koray’dan Deli Kadın
Deli kadın, hiç sen beni anlamadın
Sopa mopa kar etmiyor taş kafana
Yönetmen Nazlısusa elindeki sopa (kartondan yapılmış) ile vurmaya başlar.
Öldüm desen yalan, kaldım desen yalan
Hepsi yalan.
Nazlısus bayılır gibi yapınca Yönetmen bırakır. Arkasını dönünce ise Nazlısus dizlerinin üstünde sürünerek odadan çıkar.
Bir gün aman diyeceksin
Sen o zaman bileceksin
Yönetmen Nazlısus’un kaçtığını görünce, kollarını başına kaldırıp, dirseklerini midesine kadar indirip elleriyle “Allah belanı versin” işareti yapar.
Aptal gibi şapşal gibi sevdim sandım.
Artık bıktım dertlerinden, çok usandım.
SAHNE 15 DIŞ/GÜN KIZILAY/KALDIRIMLAR
APAÇİ-NAZLISUS-GENÇ KIZ-GENÇ ERKEKLER-FİGÜRASYON
Apaçi, Nazlısus’a sarılmış, beraberce Kızılay kaldırımlarında yürümektedirler. Apaçi gözleri fıldır fıldır, diğer erkeklerin yanında yürüyen kızlara bakmaktadır.
DIŞ SES- Kendini beğendirmek,bir Apaçi’nin tek iç güdüsüdür. Hatta kendisini beğenen bir kız bulmasına rağmen, diğer tüm kızlara yönelik kendini beğendirme çabası devam eder. Diğer taraftan, kendisini beğenen bir kızın, diğer Apaçileri beğenme ihtimalini ortadan kaldırmak için, kız arkadaşını devamlı tenha bir alana çekmeye çalışır.
APAÇİ- Sinemaya gidelim mi ?
NAZLISUS- Boş ver. Hava çok güzel, dolaşalım biraz.
APAÇİ- Yürümekten ayaklarıma kara sular indi. Şurada arkadaşın evi var, bir uğrayıp merhaba diyelim mi ?
NAZLISUS- Ya tanımadığım insanların evine gitmek hoşuma gitmiyor.
APAÇİ- İyi de evine gitmezsek nasıl tanışacaksın ? Yani şimdi arkadaşı arayıp önce “Gel de tanışalım” diye aşağıya çağırayım sonra da “Hadi evine gidelim” mi diyeceğim ?
DIŞ SES- Apaçilerin kendilerini beğendirme çabaları sırasında, tüm dikkati kızlara yönelir. Tam bir konsantrasyon içine girerler. Bu yüzden organlarına kan akışı en alt seviyede gerçekleşir. Bu durum, Apaçilerin algılarını zayıflattığından, bir Apaçinin en zayıf anına tekabül eder.
NAZLISUS- Ya onu bırakta aşkım, bana söz verdiğin pırlantayı ne zaman alacaksın ?
APAÇİ- Sen ne zaman istersen o zaman alırız hayatım.
DIŞ SES- Bu nedenle, Apaçi’nin av sırasında aldığı tüm kararlar kendisine zarar verir.
Nazlısus Apaçiyi bir kuyumcuya sokar. Nazlısus kuyumcudan elindeki yüzüğe bakarak neşeli bir şekilde çıkarken, Apaçi sinirli bir şekilde kuyumcudan çıkıp, Nazlısus’un beline sarılır.
DIŞ SES- Kendisini bir kıza beğendirdikten sonra, kızı kuytuya çekmekte bir Apaçi için çok zordur. Kendisini zeki zannetse de, kızlar bu konularda Apaçilerden daha eğitimli ve zekidir.
APARÇİ- Makarna ister misin ?
NAZLISUS- Ay evet, hem de çok.
APARÇİ- Tamam o zaman. Bana gidelim, beraberce güzel bir makarna yapalım.
NAZLISUS- Benim daha iyi bir fikrim var. Annem bu akşam kıymalı makarna yapacaktı, hadi bize gidelim.
DIŞ SES- Apaçi avını kuytuya çekmeye çalışsa da asla avının mağarasına giremez. Nazlısus’un mağarasında Apaçi için en büyük tehlike “Gelenek ve Görenekler” bulunmaktadır. Bu tuzağa yakalanan Apaçinin kendini beğendirme hayatı tamamen bitebilir.
SAHNE 16 İÇ/GÜN BEKAR EVİ/OTURMA ODASI
APAÇİ-NAZLISUS-KIZ BABASI- APAÇİ BABASI
Apaçi ailesiyle birlikte oturmaktadır. Nazlısus ise kameranın önünde eğilmiş, Apaçi’nin babasına kolonya döküp şeker ikram etmektedir.
DIŞ SES- Bu tuzak aslında Apaçilerin sonu gibi gözükse de, tam tersine “Soylarının” devamını sağlar.
APARÇİNİN BABASI- Ahtung. kameranın önünü kapatıyorsun kızım. Şinel şinel.
Nazlısus hızla kenara çekilir.
APARÇİUN BABASI- Neyse vayta (devam). Nerde kalmıştık azizim.
NAZLISUSUN BABASI- Sebebi ziyaretimiz diyordunuz.
APARÇİNİN BABASI- Elbette, konuya giriyorum. Malumunuz oğlumuz kendini kızınıza beğendirmiş, artık başkasına beğendirme çabasından vazgeçmesini umut ediyoruz. Enşüldügün (özür dilerim) ama valla gece abuk sabuk insan ırkının kendini beğendirme çabasına yönelik Almanca belgesel seyretmek ve dinlemekten bıktık. Sadece biz değil tüm konu komşu bunun yüzünden Almanca öğrendi valla. Neticede daha genç. Hem tipsiz oluşu hem de elinden tutan bir abisi de olmadığı için kendini beğendirmeyi bu güne kadar beceremiyordu. Hayliyle başı belaya girmesin ve soyu tükenmemesi için, yüksek müsaadenizle, oğlumuzun kızınızla kutsal birleşmesini talep ediyoruz.
NAZLISUSUN BABASI- Valla hayırlısı neyse o olsun. Kızımızla ne doktorlar ne mühendisler kutsal olarak birleşmek istedi de biz olmaz dedik. Şartları bir konuşalım, anlaşırsak ne ala, yoksa herkes kendi yoluna.
APARÇİUN BABASI- Elbette, biz gelenek, görenek, usul erkan bilen bir aileyiz. Kızınız oğlumuzu memnun ederse, sadakat ve iyi davranışlarda bulunursa bu kutsal beraberlik hayra ulaşır. Ancak, kızımız oğlumuza ilgisiz davranırsa, beslemezse, oğlumuz da elbette başka kutsal birleşmelere yelken açabilir.
NAZLISUZUN BABASI- Elbette, bizim kızın kutsal birleşme yaşı gelip çatmıştır. Hormonları kontrol edilemez hale gelmiş, yüzünde patlamaya başlamıştır. Birileri elinden veya başka yerinden tutmadan bir an önce, bir Apaçi’ye yem olmadan, kutsal birleşmesi bizim de gayemizdir. Bir Apaçiye yem olup, mundar olacağı korkusuyla yaşamaktan bıktık artık. Neyse işin töresine geçelim. Kutsal birleşmeleri için yatak ile havluları biz temin ederiz. Ancak, oturma grupları, beyaz eşyalar ile diğer ev aletleri sizin alım alanına girer. Ayrıca bunlar kutsal birleşmesinden önce, bütün sülale güzelce yiyip içmek isteriz. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Bu nedenle sizin tarafınızdan güzel bir düğün organizasyonu isteriz. Kızımız kutsal hazinesini oğlunuza tertemiz sunduğu için, bir sürü de altın, gümüş ve fırlanta takı isteriz. Bu kutsal birliktelik, sizin oğlunuzun başka kızlara bakması, kumar oynaması, evini ihmal etmesi, kızımıza maksadını aşan orantısız güç uygulaması durumunda bozulur. Bizim kız bozuk olsa dahi bu durumda geri alırız. Ayrılmadan önce gerçekleşen kutsal birleşmenin tazminatı olarak ta, düğünde takılan takıları takarız pardon yani iade etmeyiz.
Apaçinin babası yerinden kalkarak Nazlısusun babasına yaklaşıp, sertçe pazarlık tokalaşması yapmaya başlar.
APAÇİNİN BABASI- Sadece tek taş fırlanta takarız, diğer altınları akrabalarımız getirir.
NAZLISUSUN BABASI- Yok yok olmaz.
APARÇİUN BABASI- Olur, olur.
NAZLISUSUN BABASI- Oturacakları ev bari kızımızın üstüne olsun.
APARÇİUN BABASI- Ya kardeşim ev olsa helal olsun ama zaten kirada olacaklar. Bak araba kızın üstüne olsun anlaşalım.
NAZLISUSUN BABASI- Tamam, verdim gitti.
DIŞ SES- Evlenme ritüelini tamamlayan bazı Apaçilerin kendini beğendirme hayatı bitse de, bazıları evlilikten etkilenmeyerek, hatta daha aç bir şekilde kendini beğendirmeye kaçak bir şekilde başlar.
SAHNE 17 DIŞ/GÜN KIZILAY/GÜVENPARK HEYKEL
APAÇİ-(SÜPÜRGE)
Ön Fon: Erkin Koray’dan Çöpçüler
Apaçi dertli bir şekilde, Güven Park’taki heykele oturmuş ayaklarını aşağıya sallandırmış, yanındaki kese kağıtlı biradan içmektedir.
DIŞ SES- Evlilik ritüeli, Apaçinin duygusal hayatını mutlaka etkiler. Sanki kendisine aşık olan çok güzel kızlar varmış da, kendisi çok yakışıklıymış da. Bu yüzden, kutsal birleşme gerçekleştirdiği kadını asla beğenmez. Sanki eşi çok mutludur da, Apaçi onun için büyük bir lutuftur da. Apaçi, sadece kendisini şanssız ve bahtsız hisseder. Özellikle de kendisi gibi tipsiz Apaçilerin kendilerini beğendirdikleri güzel kızlara bakıp içlenir. Bu içlenme duygusu alkol ile birleşince, Apaçi alt üst olur. Saldırganlaşabileceği gibi tam tersine naif bir kişiliğe de bürünebilir. Neredeyse acınacak bir hale gelebilir.
Apaçi gözleri yaşlı olarak şarkı söylemeye başlar.
ÖN FON: Erkin Koray’dan Çöpçüler
Aşktan yana şansım yok
Ağlıyorum derdim çok
Aşkımı kaybetmişim
Sordum sordum bulan yok.
Dün gece çok aradım
Aradım bulamadım.
Heykelin aşağısından Apaçiye büyük bir süpürge ile vurulur. Apaçi arkasına doğru düşer. Sonra çöpçüler tarafından, süpürge ile heykelin dibine yuvarlana yuvarlan süpürülür.
Kör olası çöpçüler
Aşkımı süpürmüşler.
Apaçi elleri cebinde başı öne eğip üzgün bir şekilde sokakta dolaşmaktadır.
Sokaklarda ne ararsın.
Beni kimden sorarsın.
Ben düştüm aşk ateşine
Sen de düşme yanarsın.
Apaçi yürürken arkasından kafasına süpürge ile vurulur. Apaçi yere düşer. Süpürge ile yuvarlana yuvarlana süpürülür.
Körolası çöpçüler
Aşkımı süpürmüşler
SAHNE 18 DIŞ/GÜN KIZILAY (ULUS)
APAÇİ-NAZLISUS-TURİSTLER-FİGÜRASYON
DIŞ SES- Evlendikten sonra Apaçi kendini beğendirme çabasını kaçak olarak icra etmeye başlar. Bu nedenle Apaçi göçmen kuşlara yönelir. Ankara’nın steplerindeki tehlikeyi bilmeyen göçmen kuşlar salına salına gezmeleri, Apaçilerin iştahlarını açmaktadır.
Kızılayda ve Ulusta turistler salına salına dekolte kıyafetler ile dolaşmaktadırlar.
DIŞ SES- Apaçilerin doğal ortamı ile gelenek ve göreneklerini bilmeden yetişen göçmen kuşlar, Apaçilerin kendilerini beğendirme çabalarından bihaber iletişime geçerler.
SAHNE 19 İÇ/GÜN HAVALİMANI
FİGÜRASYON
Havaalanı görüntüleri ekrana gelir
Hatta bunların olgun olanları tam tersine Apaçilere kendilerini beğendirmek için, Ankara ile Apaçilerin yazın göçtükleri Antalya ve Bodrum’a sıklıkla uğramaktadır.
SAHNE 20 DIŞ/GÜN KIZILAY/GÜVENPARK
NAZLISUS-TURİSTLER
Bu göçler aslında Nazlısusları rahatlatan ve üzerinden bir yük alan bir mefhum olmasına rağmen, Nazlısusların temel iç güdüsü olan kıskançlığı artırmaktadır.
Nazlısus, aşağılayıcı bir şekilde turistlere bakmaktadır.
SAHNE 21 DIŞ/GÜN KIZILAY/GÜVENPARK HEYKEL
APAÇİ-NAZLISUS-FİGÜRASYON
DIŞ SES- Apaçiler iç güdülerinin yanında, gelenek ve görenekler çerçevesinde aile bireyleri ve arkadaş ortamlarındaki fikir alış-verişleriyle kendilerini beğendirme metodlarını geliştirir. Birinci metod olta metodudur. Bu yalnızca zengin Apaçilerin yöntemidir.
Apaçi bir misinanın ucuna çanta, kot takıp Heykelden aşağıya sarkıtır.
DIŞ SES- Apaçiler oltalarına taktıkları para ve markalı ürünlerle kendilerini beğendirme çalışırlar.
Nazlısuslar oltayı kapmak için oldukları yerden zıplarlar.
DIŞ SES - Fakir olan yakışıklı Apaçiler ise doğal çekiciliklerini kullanırlar.
Apaçi, bıyığını burup ve saçlarını okşamaktadır.
DIŞ SES- Ancak, genelde fakir ve tipsiz olan Apaçiler ise güç gösterilerini kullanmaktadır. Türklerin dünya savaş literatürüne armağanı olan “Yarım Ay Sarması” taktiğinin kaynağıda budur.
Yolda yürüyen bir erkek ve kızın etrafını Apaçiler sarar. Apaçiler saçlarını düzelterek, kıza dik dik bakmaya başlarlar.
DIŞ SES- Şanslı bazı Apaçiler ise babalarının veya arkadaşlarının ortamlarına dahil olurlar.
Apaçi ile Nazlısus banka oturur. Bir arkadaşları da onların yanına oturur.
DIŞ SES- Şiddeti sevmeyen fakir Apaçiler ise, Nazlısusların ilgi alanlarına tuzak kurmaktan başka bir yöntemleri bulunmamaktadır. Bu kapsamda; Astroloji, Fal, Edebiyat, Reiki konularında kendilerini eğittikleri gibi hayvan beslemeye başlayanları bile bulunmaktadır. Ayrıca bu kapsamda, resim, heykel ve diğer sanat dallarına da bulaşırlar.
Apaçiun yanında duran, kartondan dövme tabelası görüntüye gelir:
Kola dövme 50 TL.
Sırta dövme 50 TL.
Promosyon Dövme: Göğüse Dövme Bizden.
SAHNE 22 DIŞ/GÜN KIZILAY
APAÇİ-II. APAÇİ-NAZLISUS-FİGÜRASYON-KAMERAMAN-YÖNETMEN
DIŞ SES- Apaçiler av bölgeleri konusunda çok hassastırlar. Av bölgelerini gelişmiş duyu sistemleri ile işaretleyip, bu direksiyonda voltalarını atarlar.
Apaçi bir ağaça tükürürken tam o sırada bir başka Apaçitan karşıdan gelirken aynı ağaca tükürür. Birbirlerine sertçe bakıp geriye dönüp yürümeye başlarlar. Kameraman şaşırıp daha önce çektiği Apaçi yerine yeni Apaçiyi takip etmeye başlar.
Ön Fon: Erkin Koray’dan Şaşkın
II. Apaçi görüntüye gelir. Yürürken yandan, ters ters bakar. Birden durup Kameraya dönüp
II. APARÇİ- Ne çekiyon. Bak objektifini vizorüne konuşlandırım.
Kameraman geriye dönüp hızlıca yürümeye başlar. Kalabalık arasında Apaçisini aramaya başlar.
Ön Fon:
Aşk şarabı içmesi hoştur şaşkın
Şarap peşinden koşmak boştur şaşkın
Kameraman şaşkın bir şekilde kalabalıkta kendi etrafında dönmektedir.
Bir o yana bir bu yana yatma şaşkın
Tenhalarda menhalarda bitmiş aşkın
Yönetmen kameramana yaklaşarak kafasına vurur.
YÖNETMEN- Çektiğin adamı nasıl kaybedersin ya. Böyle beceriksizlik görülmüş müdür ?
Şaşkın sana ne dedim sen ne yaptın
Dün gece gördüm seni ters yola saptın
Sana başka sözüm yok bu alem içinde
Bir alemsin şaşkın sen alem içinde
Kameramanın yüzü güler, cebinden cep telefonunu çıkartıp, bir numarayı tuşlar.
KAMERAMAN- Merhaba Ceyda. Ben kameraman. Neredesin ? Harika. Biz metronun girişindeyiz. Süslenip, püslenip hemen gelir misin ?
Kameraman ve Yönetmen oldukları yerde beklemeye başlarlar. Birazdan Ceyda peşinde 10-12 Apaçiyle birlikte Kameraman ve Yönetmene doğru gelmeye başlar. Ceyda Yönetmen ile Kameramana yaklaşınca arkasını döner. O sırada tüm Apaçiler panik halinde dağılarak, vitrinlere bakıyormuş gibi yaparlar. Yönetmen ile Kameraman dağılan gruba bakarlar. Ceydayla tokalaştıktan sonra, bir Apaçiyi takip etmeye başlarlar.
DIŞ SES- Ankara steplerinde, en bol olan şey Apaçidir. Objektifini sallasan, Apaçiye değer.
Apaçi kızlara bakmaktadır.
Ön Fon: Elvan Dalton
Ön Fon: Elvan Dalton
Sarı taksi hızlandı,
Çelikte jantlar tozlandı,
Apaçi adımlarını hızlandırır.
Kara kızı görünce,
Nazım nazım nazlandı
Güzel bir esmer görünür.
Ama benim adım Elvan Dalton,
Ben gezerim balkon balkon
SAHNE 23 İÇ/GÜN BEKAR EVİ/OTURMA ODASI
APAÇİ- FİGÜRASYON
Ön Fon: Apaçi Marşı
Apaçiler içki masası kurmuş önünde dans etmektedirler.
DIŞ SES- Doğadaki en yırtıcı hayvan olan Apaçiler, neşelendikleri ve düşük promilde alkol aldıkları zaman nadir de olsa sevimli olabilirler.
Dans eden Apaçi bir başka Apaçiyi yavaşça arkasından dolanarak, kulağından çeker.
APARÇİ- Oku bakiyim, Apaçi marşını
II. APARÇİ- Eyvah yine yakalandık.
Kulağı da kaptırdık,
Mecbur kaldık,
Apaçi dansı yaptırdık.
Tüm Apaçilar apaçi dansı yapmaya başlar.
SAHNE 24 DIŞ/GÜN KIZILAY
APAÇİ-NAZLISUS-FİGÜRASYON
Nazlısus kaldırımda yürümektedir.
DIŞ SES- Doğa denge kurmak adına, Nazlısuslara da bazı silah ve savunma mekanizmaları bağışlamıştır.
Apaçi Nazlısus’a arkadan yaklaşır. Nazlısus çantasından biber spreyi veya şok cihazını çıkartıp, Apaçiye saldırır. Apaçi sersemler.
SAHNE 25 İÇ/GÜN BEKAREVİ/OTURMA ODASI
NAZLISUS-BABA-ANNE
Nazlısus, ailesiyle birlikte kanepede oturmuş, çekirdek çitlerken televizyon seyretmektedir.
DIŞ SES- Apaçinin kendini beğendirme zincirinde olan Nazlısuslar doğal besin zincirinde Kılıbıkusların üstünde yer almaktadır. Bir yandan Apaçilerdan korunurken diğer yandan da, Kılıbıkusları avlamaya çalışırlar. Bu yüzden evrim halkasında sıçrama gösterip, zekalarını geliştiren bir tür olmuşlardır. Özellikle babası gibi anasını dövmeyen, evlenince ailesinden kopabilen, evi ve arabası olan tek bir Kılıbıkusun peşinden koşar. Bu Apaçi ile Nazlısus arasındaki en temel farktır. Apaçi her gün farklı bir kıza kendini beğendirmek isterken, Nazlısus ise ömrü boyunca sadece tek bir avı yakalamak ister.
SAHNE 26 DIŞ/GÜN KIZILAY
NAZLISUS-KILIBIKUS-APAÇİ
Nazlısus ile Kılıbıkus Kızılay’da el ele dolaşmaktadır. Karşılarında Apaçiyi görünce tedirgin olurlar. Hemen bir okulun bahçesine kaçarlar.
DIŞ SES- Nazlısus, avı için uzun süreli ve kısa süreli bir sürü tuzak kurar. Uzun süreli tuzaklar, Nazlısusu bilinçlendirir. Yemek yapma, biçki dikiş kursu eğitimleri Nazlısus’a pratik bilgiler katar. Ayrıca, en büyük av alanı olan; okul, dershane ve yabancı dil kurslarında ise dünya görüşünü değiştirecek nitelikte bilgiye sahip olur. Ayrıca bu alanlar Apaçilerin en çok korktuğu bölgeler olduğu için Nazlısuslar daha rahat hareket edebilirler.
Apaçi okul bahçesine giremeden, kapıdan teğet geçer.
SAHNE 27 İÇ/GÜN BEKAREVİ/YATAK ODASI
NAZLISUS-BABA-ANNE
Nazlısus odasında makyaj yapmaktadır.
DIŞ SES- Ancak diğer taraftan, av boyası olarak ucuz makyaj malzemeleri ile destekli iç çamaşırları kullanarak, avını afallatarak, etkisiz hale getirseler de, kısa dönemli bu tuzaklar Nazlısus’un cildini ve vücudunda deformasyonlara sebebiyet verir. Kılıbıkus avında, Nazlısusun en büyük silahları ise, gözyaşları ile kıskançlık krizleridir.
Nazlısus gözlerinin hemen altına krem sürer. Aynaya bakar, gözleri yaşlanır. Burnunu çekmeye başlar.
SAHNE 28 İÇ/GÜN DÜĞÜN SALONU
APAÇİ-FİGÜRASYON
Apaçi ve Nazlısus ayakta tebrikleri kabul etmekte, davetliler ise onlara altın ve para takmaktadır.
DIŞ SES- Apaçi ile Nazlısusların başkalarına kendilerini beğendirme çabaları genelde başarısız olup, soylarının tükenmemesi için aileleri baskılarıyla kutsal birleşmeye adım atarlar.
SAHNE 28 JENERİK KARANLIK EKRAN
Ekran kararır.
Ön Fon: İbrahim Tatlıses’ten Yalan.
APAÇİ- Ben bittiiiim.
Alt Yazı:
ÇEKİMLERDE
HİÇ
BİR
APAÇİ
ZARAR
VERİLMEMİŞTİR.
DEMİŞTİK
YA.
Ön Fon: İbrahim Tatlıses
Yalaaaan, yalaaaan, yalaaan, yalan
Alt Yazı:
BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU
BİR REKLAM
Deccal, gördüm seni sobe.