İyi günler dilerim.
Ben Ankara'dan, senaryo konusunda destek verebilirim.
Özellikle, korku-gizem-bilimkurguya ilişkin yazmayı seviyorum.
Ayrıca, 2012 kıyametini, her biri farklı burçtan 12 arkadaş çevresinde anlatan 2000 ve 12 isimli film (109 sayfalık senaryosu tamamlanmış) ve dizi projem bulunmaktadır. Ayrıca bu sitenin Hikaye ve Senaryo bölümüne kayıtlı onlarca kısa film senaryolarım da bulunmaktadır. Saygılarımla,

Oyunculuk konusunda yardıma ihtiyacınız olursa dahil olmak isterim.Deneyim olarak Ankarada çekilen üç dizide yardımcı rollerde oynadım.Birazcık da after effects deneyimim var

Yazan arkadaşlara buradan teşekkür ediyorum ve özel mesajla ulaşacağım. 🙂

postproduction ile ilgili her konuda destek verebilirim tabi belli disiplinler içerisinde : )

Şöyle özetleyebilirim
-kamera
- kamera yan ekipman ( soulder rig, tripot, araç, mikrofon, ses sistemi, mikser vs )
- post pro - kurgu - muzik - ses ve hem video hem ses efektleri
- araç, (otomobil, motorsiklet, büyük araç )
- green screen
- web
- server
- grafik tasarım
- story board
- mekan

Copen, şöle bir film çekmek isterdim diyebileceğin bir fikrin var mı?

vlad fikir derken tam olarak istediğin nedir? senaryo ya da küçük bir öykü mü?

Inside var mesela bence şu şekilde başlamıştır fikir, ya bi film yapalım kan banyosu olsun sert bir film olsun bırak izleyemeyen izlemesin. Konu yok sadece amaç var. mesela sevdiğin filmleri de yazabilirsin. bunları sormamın sebebi yardımlaşma ve bence bişeyler yapılacaksa aynı frekansta olmak çok önemli. saf birşeylerin çıkabilmesi için iyi bir ekip ve istek önemli. umarım, eğer sen de istersen yapacağımız çalışmalarda sen de birşeyler katabilirsin..

vald zor soru sordun be:) kısaca
frekans olayına çok inanırım ama daha çok inandığım başka bir şey var " farklı yönlerde düşünsen bile aynı hızda düşüneceksin" çok açıklayıcı olmadı ama aynı şeyleri seven, aynı şeyleri düşünen insanların oluşturduğu grupların çok başarılı olduklarını ya da hedeflerine ulaştıklarını ya da anlatmak istediklerini istedikleri oranda ifade edemediklerini gördüm ve malesef profesyonel hayatımda hala görüyorum. O yuzden aynı şeyleri sevmemiz ya da sevdiklerimizi hedeflediklerimizi sıraya dizip sunmanın bize getireceği ekstra enerji kaybının da doğru olmadığını düşünüyorum. Ben spontene ye inananlardanım diyebiliriz. Ama bu demek değil ki taban tabana zıt adamların oluşturduğu birliktelikleri savunuyorum.. Sadece söylemek istediğim herkesin kendi gibi olmasıdır. Örnek belki size alakalı gelmeyebilir ama müzik gruplarına-orkestralara bakalım. Mesela her biri bir enstrmandan oluşan bu gruplar farklı sesleri ahenkle çıkartarak totalde sadece bir melodi sunarlar. Daha yakından bakarsak orkestrada çaldığın ensturman senin tanımındır ve iyi çalacaksin. Diyelim ki bir grup dinliyorsun 5 kişiden oluşuyor ve gitarist hatalı ve yetersiz çalıyor. Seyreden dinleyen "abi grup süper ama gitarist berbat" demez. Tek sonuç vardır grup berbattır. Grubun otonomunda yetersiz çalan gitaristi, yeterli çalan birisiyle değiştirmek ve akabinde sahneye çıkmak var olmalıdır. "Yok bu bizim arkadaşımız, onu satamayız git diyemeyiz" gibi bir duygusallığın içine girdiğimizde hem yaptığımız işten bir netice gelmediği gibi hem bizi dinleyen kimseye muzik ziyafeti çekemeyiz. Ayrıca yetersiz olan adama en büyük kötülüğü kendini geliştirme yolundaki en büyük çelmeyi takmış oluruz. Dolayısıyla "farklı yönlerde düşünsek bile en azından aynı sevideye ve aynı hızda düşünmemiz lazım"

anlatma konusunda başarılı biri sayılmam umarım anlatabilmişimdir

bir de, iş- düşünce-davranış-alet-edevat her ne olursa olsun kaliteye inanırım. Her seyin bir kalitesi olduğuna inanırım belki daha doğrusu....Bunu da iyi tespit etmek gerekir diye düşünüyorum.

merhaba arkadaslar ben ankaradan ugur behzat ç denız yıldızı unutuma beni benı affet gıbı dızılerde rol aldım reklamda oynadım bır ankara kaynagı projesınde ana karakter idim bende guzel teklıflerı beklerim