1948 liymiş yönetmen, vay be 🙂
sinema aşkına gel 🙂

Bana yalan mı söylediler? Ben yapım şirketlerine bir ton senaryo gider, biri bile okunmaz, senaryo kabul ettirmek sadece sağlam bir iletişim olmadan nerdeyse imkansız diye biliyordum. Öyle de gördüm. İnternetten senaryo aramak? Hepsi okunuyor mu gerçekten?

Sinema aşkı, para olmadığı halde sinemayla uğraşanlar için denilebilnecek bir söz. Tahminimce gerçek bir senaryoyu geri çevirecektir, dizi mantığına yakın olanı makul görecektir. Alışkanlıklar vazgeçemediklerimiz.

Özür dilerim, biraz doluyum bu konuda.

1948 liymiş yönetmen, vay be 🙂
sinema aşkına gel 🙂
Kurduğunuz bağlantıyı göremiyorum gerçekten. Yaşından daha dikkat çekici ayrıntılar var bence kariyerinde ama sizinle bu konuda söz dalaşına girmek yersiz gibi görünüyor.

Bana yalan mı söylediler? Ben yapım şirketlerine bir ton senaryo gider, biri bile okunmaz, senaryo kabul ettirmek sadece sağlam bir iletişim olmadan nerdeyse imkansız diye biliyordum. Öyle de gördüm. İnternetten senaryo aramak? Hepsi okunuyor mu gerçekten?
Doğru, çalıştığımız şirkete bir ton senaryo geliyor, hepsini de okuyoruz. Ben dahil, 4-5 kişilik bir ekip tüm senaryoları okuyor ve tek kişinin görüşüne göre karar verilmiyor. Sağlam bir iletişim size proje bolluğunda daha erken bir değerlendirme sunabilir belki sadece ancak bu yaz 2 film çekmek istiyoruz ve maalesef henüz buna değer bir projeye bile henüz denk gelemedik. Bu "değer" ölçütünün içinde sanatsal kaygıların yanı sıra elbette gişe hedefi de var, ancak tahmin ettiğiniz gibi "dizi mantığı" içine sıkışmayacak kadar profesyonel yaklaştığımıza emin olabilirsiniz.

yapım şirketlerinde işi senaryo temin etmek olan kiş ya da ekipler olabiliyor. Bunlar gönderilen senaryolara pek itibar etmezler ama azıcık da bakarlar. çok büyük bir yüzdeyle de bakılmaya değer senaryo gönderilmez zaten. seddata'nın bahsettiği saçma gelenek oluşturulduğu için iyi bir proje hazırlayanlar gidip kapı kapı dolaşmak zorunda kalıyor. Sözüm meclisten dışarı ama internetten senaryo arayan sözüm ona şirketlerin içinde bir tane gerçek şirket görmedim.

Bir de benim geç öğrendiğim bir metodları var bu abilerin. Yine sözüm meclisten dışarı. Bir hasat mevsimleri oluyor. Bi yoklayın bakalım diyor abileri ve dört bir yana senarist olma hayaliyle tutuşan genç yaşlı herkesin elindekini toplamak için haber salıyorlar. projeler yağıyor ve sonra bunlardaki fikirleri, tasarımları karakterleri alıp kendi senaristlerine şöyle olsun diye sipariş veriyorlar.

yapım şirketlerinde işi senaryo temin etmek olan kiş ya da ekipler olabiliyor.
Doğru

Bunlar gönderilen senaryolara pek itibar etmezler ama azıcık da bakarlar.
Yanlış

çok büyük bir yüzdeyle de bakılmaya değer senaryo gönderilmez zaten.
Doğru

seddata'nın bahsettiği saçma gelenek oluşturulduğu için iyi bir proje hazırlayanlar gidip kapı kapı dolaşmak zorunda kalıyor.
Genellikle doğru.

Sözüm meclisten dışarı ama internetten senaryo arayan sözüm ona şirketlerin içinde bir tane gerçek şirket görmedim.
İsimlerimiz ayan beyan yazılıyken böyle bir sahtecilik yapıp isimlerimizi zedeleyeceğimizi düşünüyor musunuz gerçekten? Görüştüğümüz kişilerle paravan ardından konuşmayacağız elbette, iletişime geçenlerle tüm bilgilerimizi paylaşmaya hazırız.

Bir de benim geç öğrendiğim bir metodları var bu abilerin. Yine sözüm meclisten dışarı. Bir hasat mevsimleri oluyor. Bi yoklayın bakalım diyor abileri ve dört bir yana senarist olma hayaliyle tutuşan genç yaşlı herkesin elindekini toplamak için haber salıyorlar. projeler yağıyor ve sonra bunlardaki fikirleri, tasarımları karakterleri alıp kendi senaristlerine şöyle olsun diye sipariş veriyorlar.
Tam olarak doğru değil. Bu söylediğiniz yönteme ihtiyaç duymayacak kadar çok senaryo zaten şirketlere yıl içinde gönderilmiş oluyor. Ancak bu hasadı ismini kullanarak kişisel olarak toplamaya çalışan yapımcı / yönetmenler tanıdım evet.
Bizim durumumuzda yaz film projelerinin iptal olan bir dizi projesi yerine sürpriz olarak planlanması söz konusu. Şu ana kadar böyle bir arayış içinde değilken, hızlı bir karar değişikliği oldu. Bu sebeple de elimizdeki projelerin niteliğini yeterli görmüyor ve daha iyilerini arıyoruz. Kısacası, gönderilen projeler eğer hayata geçirilecek olursa her türlü telif anlaşması yapılacağına emin olabilirsiniz.

Burada genel olarak görülenden daha farklı bir yöntem olduğu açık.
Bana mümkün gibi geldi. Gerçekten de böyle bir arayış olabilir, piyasa o kadar leş ki, piyasa dışında kalan insanların da keşfedilmemiş potansiyelleri olabileceğini düşünmüş olabilir birileri nihayet. Bu açık fikirli oldukları anlamına gelir ve takdir edilmesi gerekir.
Ama forumdaki arkadaşların piyasanın çakallıkları karşısında temkinli davranmalarını da gayet anlayışla karşılıyorum.

Benim uzun metraj senaryo fikirlerim var, ve az çok da fena olmayan işler olduklarını anlayabilecek kadar da güvenilir, tecrübeli kişilerden olumlu geri bildirim aldım. Ama şimdi bana sorsanız paylaşır mıyım, sanırım cevabım hayır olur.
Üzerinize tescilli bir tretman, senaryo vs. varsa belki güvenilebilir ki onun da garantisinin olmadığını biliyoruz.
Ufak oynamalar telif hakkından kurtarabiliyor işi ne de olsa.
Dolayısıyla bu yöntem ve bunu bize sunan kişiler her ne kadar ciddi ve samimi de olsalar piyasanın genel yapısı nitelikli işlerin onlara ulaşmasını engelleyecektir (burada kendi fikirlerim için kullanmıyorum "nitelikli" tanımlamasını). Çünkü insanların "güven" ilişkisi çoktan sarsılmış durumda bu piyasada. Buradan bu yöntem ile size gelebilecek kişilerin işlerinin çoğunun "niteliksiz" işler olacağını düşünüyorum. Bunun sebebi iki tane: Bu işin içinde az çok pişmiş kişiler "güven" meselesinden kaynaklı senaryolarını ya da fikirlerini yollamazlar ya da "çalınırsa çalınsın" diyebilecekleri gözden çıkarabilecekleri görece düşük nitelikli işlerini yollarlar. İkinci olarak ise bu işin içinde pişmemiş heyecanlı gençlerin "aha senaryo arıyorlar" mantığıyla yolladığı senaryolar ve fikirler elinize ulaşır ki bu noktada bu işlerin "iyi" olma olasılığı yine çok düşük.

Senaryo aramak yerine iyi ve keşfedilmemiş senarist ya da adaylarıyla güven ilişkisi tesis etmeye bakın bence.

JeanG bu forumda bu kişilerden biri.
Görkem var yine bu forumdan çok aktif olmasa da.
HHK'nın da fena olmadığını düşünüyorum.
Forumda yine arada denk gelebileceğiniz hegel var.

Bu insanlarda aradığınız senaryolar ya da fikirleri olabilir. Ama karşılıklı olarak yıkılması gereken şeyler var ve bu oluşan engellerin sorumlusu ne yazık ki iki taraf da değil.

ben senaryo bağlamında ortadaki akla mantığa sığmaz sistemin iki tarafın da sorumlu olmadığı bir durum olduğuna katılmıyorum. Taraflardan kasıt yapımcı taraf ve senaryo yazan kişi ise. on kere sözüm meclsten dışarı dedim ama güçlü bey yine üstünüze almışsınız. Sizin bilgilerinizi paylaşmanızın hiçbir önemi yok. Senaryoyu alıp kullanıp adama beş para vermeseniz de size bir şey yapabileceği imkanlar verilmiyor. Dava açacak olsa üstüne para harcadığıyla kalır. Dürüst bir firma ise zaten işin başlangıcında yapar ödemeyi. Ancak bizim ülkemizde çekilsin, onay alsın, satılsın zart zurt diye işliyor süreç. Bir oyuncuya bunlar söylenmiyor. Sendika desek sadece 250 300 adet sektörün gediklisinin hakkını korumak için yapılandırılmış bir sendika.

Siz bu şekilde senaryo arayabilirsiniz elbette. Yalnızca bir film çekicez senaryo bakalım mantığı pek profesyonel görünmüyor.

ben senaryo bağlamında ortadaki akla mantığa sığmaz sistemin iki tarafın da sorumlu olmadığı bir durum olduğuna katılmıyorum. Taraflardan kasıt yapımcı taraf ve senaryo yazan kişi ise.

Yok bilindik yapımcıdan bahsetmiyorum.
Bu biçimde senaryo arayan ve piyasa dışı kişilere yönelmiş iyi niyetli bir yapımcı olasılığını kastediyordum bir taraftan.

Aksine temel suçlu "bilindik" yapımcı profili.

Üzerinize tescilli bir tretman, senaryo vs. varsa belki güvenilebilir ki onun da garantisinin olmadığını biliyoruz.
Ufak oynamalar telif hakkından kurtarabiliyor işi ne de olsa.
Bu işin içinde az çok pişmiş kişiler "güven" meselesinden kaynaklı senaryolarını ya da fikirlerini yollamazlar ya da "çalınırsa çalınsın" diyebilecekleri gözden çıkarabilecekleri görece düşük nitelikli işlerini yollarlar. İkinci olarak ise bu işin içinde pişmemiş heyecanlı gençlerin "aha senaryo arıyorlar" mantığıyla yolladığı senaryolar ve fikirler elinize ulaşır ki bu noktada bu işlerin "iyi" olma olasılığı yine çok düşük.

Senaryo aramak yerine iyi ve keşfedilmemiş senarist ya da adaylarıyla güven ilişkisi tesis etmeye bakın bence.

Çok haklısınız ve bu noktada bahsettiğiniz durum bir nevi paradoks oluyor aslında. Elinizde değerlendirilmesini istediğiniz bir projeniz var ve korkunuzdan, yapabilme ihtimali olan insanlara ulaştıramıyorsunuz çünkü aynı sektörün başka adamları da sizi kullanmak için hazırda bekliyor oluyor. O yüzden ancak güvenebileceğiniz "bazı" isimlere gönderiyorsunuz işlerinizi, fakat bu da işin gerçekleştirilme ihtimalini azaltıyor.
Mevcut yasalarla bunu aşmanın bir yolu maalesef yok sanıyorum. Size şu noktada verebileceğim güven de "gelin bir çayımızı için" demekten öte bir şey olamıyor yine. O zaman da yüzümü gözümü görüp, "aa bu temiz yüzlüymüş" demek ve güvenip senaryoyu göndermek, böyle bir duyuruya gözünü karatıp göndermekten daha az riskli olmuyor aslında.
Bunlar, sizin de söylediğiniz gibi, hepimizin muzdarip olduğu sektörel sıkıntılar.
Ancak çalıştığım şirket adına sürekli bir güven ilişkisi kurmak ve çalıştığımız insan portföyünü genişletmek gibi bir hedef güdemiyorum maalesef. Halihazırda çalıştıkları senaristler olmasından mütevellit, iyi bir öykü / tretman vb. de kabul edilecektir dedim. Ancak son 1 yıl içinde bize gönderilmiş mevcut bir senaryoyu çekmeye değer bulmadığımızı söylemeliyim. Bunun sebebi işlerin gönderilmediği bir kenar köşe şirketi olmaktan öte ince eleyip sık dokumaktan da olabilir takdir edersiniz ki.
Bana mail atan arkadaşlara şirket adıyla geri dönüyorum. Eğer bir proje ilgi çekecek olursa üstünde çalışma ve telif anlaşmaları aşamasına hızlıca gelinecektir. Dileyen gelip bir çayımızı da içebilir elbette 🙂

ben senaryo bağlamında ortadaki akla mantığa sığmaz sistemin iki tarafın da sorumlu olmadığı bir durum olduğuna katılmıyorum. Taraflardan kasıt yapımcı taraf ve senaryo yazan kişi ise. on kere sözüm meclsten dışarı dedim ama güçlü bey yine üstünüze almışsınız. Sizin bilgilerinizi paylaşmanızın hiçbir önemi yok. Senaryoyu alıp kullanıp adama beş para vermeseniz de size bir şey yapabileceği imkanlar verilmiyor. Dava açacak olsa üstüne para harcadığıyla kalır. Dürüst bir firma ise zaten işin başlangıcında yapar ödemeyi. Ancak bizim ülkemizde çekilsin, onay alsın, satılsın zart zurt diye işliyor süreç. Bir oyuncuya bunlar söylenmiyor. Sendika desek sadece 250 300 adet sektörün gediklisinin hakkını korumak için yapılandırılmış bir sendika.

Siz bu şekilde senaryo arayabilirsiniz elbette. Yalnızca bir film çekicez senaryo bakalım mantığı pek profesyonel görünmüyor.

Beyefendi benim yaptığım bir arama duyurusu altına sektörün kanayan yaralarından bahsedip yirmi kere de "sözüm meclisten dışarı" deseniz, üstüme alınırım elbette. Bu cümleyi kullanarak bir şeyleri yumuşak lanse etmeye gerek yok. Yazılanları ve satır aralarını okuyup anlayabiliyorum çok şükür. Ancak size verecek takır takır cevaplarım yok çünkü ne yazık ki, hissettiğiniz güvensizlikte haklısınız. Bu paradoksal durum hakkındaki düşüncemi yukarda açıkladım.

Lakin anlamazdan geldiğinizi düşündüğüm başka bir mevzu var. Ben birilerinin hakkının çalınmasından oluşabilecek hukuki bir yaptırım ihtimalinden söz etmedim zaten. Direkt olarak isimlerimizin zedelenmesinden bahsettim. Fide hanım bu sektörde çok uzun süredir tanınan ve saygı duyulan bir insan olarak, ben de kendimce yer edinmeye çalışan nispeten yeni bir yönetmen olarak bize gönderilecek senaryolardan hasat kaldırmaya çalışmayacak kadar kıymetli görüyoruz kariyerlerimizi. Hakkımızda detaylı bilgiyi araştırıp bulabilir, ya da boşverip unutabilirsiniz.
Bahsettiğiniz şekilde, işin başlangıcında ödemeyi alabilmek içinse işi başlatabilecek bir "iş" göstermeniz gerekmekte. Yapım firmalarına projeler zembille inmiyor maalesef. Ve de sandığınız gibi sadece "isimli isimler" iş yapmıyor bu piyasada. O ismi oluşturmak sadece senaryo ekiplerinin redaksiyonla uğraşan asistanı olmakla başlamak demek de değil her zaman. Bazen şansın yüzünüze gülme ihtimali doğar, bu da o ihtimallerden biri.

Siz güvenmemeyi tercih edebilirsiniz elbette. Bir gün kendiniz bir yapım şirketi kurarsanız, daha profesyonel bir çalışma yürüteceğinize güvenim sonsuz. Hoşçakalın.

Peki tür olarak düşündüğünüz bir şey var mı?
Mesela korku filmi senaryosu yollayabiliyor mu arkadaşlar?
Ya da ne bileyim bilim-kurgu.

Peki tür olarak düşündüğünüz bir şey var mı?
Mesela korku filmi senaryosu yollayabiliyor mu arkadaşlar?
Ya da ne bileyim bilim-kurgu.

Olur tabii, ancak duruma gerçekçi yaklaşmakta da fayda var. Uzun bir hazırlık süreci gerektirecek kadar bilim kurgu, ya da matematiğe uygun yazılmış ancak klişelerle dolu bir korku projesinin değerlendirilme ihtimali yapımı kolay ama kaliteli olacağını belli eden bir diğer projeden daha düşük olacaktır. Önümüzdeki zaman kısıtlı ve hızlı hareket etmek gerekiyor. Her yapım firması minimum gider - maksimum kazanç mantığıyla çalışır fakat malumunuz bunun sınırları kendi içinde esneklik gösterebilir. Dolayısıyla projenin verdiği izlenime göre yapımcının alacağı risk de değişkenlik gösterecektir.

Uzun lafın kısası, mantıklı olduğu sürece her türü değerlendirmeye alıyoruz.

Çok fazla yüklenilmiş diye düşünüyorum. Sonuçta isimler ve e-mail belirtilmiş. E-mail'i, Google aracılığı ile kısa bir araştırma gerçekleştirince şöyle bir sonuca ulaşmak oldukça kolay oldu benim için. Ayrıca, telif hakkı mevzusuna gelince de, özellikle son birkaç ay içinde edindiğim çevrenin arasında toplam on yedi ünlü sanatçının fikri ve sınai haklar avukatıyla yaptığım soru-cevap şeklindeki bilgi alışverişi ile telif hakları dersimize giren ve aynı zamanda telif hakları ve sinema genel müdürü olan abdurrahman çelik'e yönelttiğim sorular doğrultusunda öğrendim ki artık bu tarz fikir hırsızlıkları kolayca tespit edilebiliyor ve bu durumda ''senaryo fikrini çalan kişi, senaryoyu satın alsaydı cebinden daha az para çıkardı'' sonucuna varılıyor. Yanlış anlaşılmasın, konu sahibi arkadaşı kastetmedim, genel olarak bilgilendireyim dedim. Yani demek istediğim şu, elinizde fikrin ifadesinin size ait olduğuna dair kanıt varsa, ve az da olsa değişiklik yapılmış olsa bile, senaryonun ederinden daha fazla para kazanacaksınız demektir. O yüzden benim içim, oldukça rahat. Ben de e-mail aracılığı ile şansımı deneyip bir sinopsis göndereceğim, bakalım hayırlısı. 🙂

arkadaşım ne sizi ne de yönetmeninizi tanımam. ilk mesajmdan beri sektör üzerine konuşuyorum. satır aralarında ne buluyorsunuz anlamadım. size yönelik olarak sadece profesyonel görünmediğini söyledim ve evet tarz tür tema olmaksızın uzun metraj senaryosu arıyoruz başlığı profesyonel görünmüyor.

neden bu kadar alıngansınız?

Amaç bağcıyı dövmek galiba. Sözüm meclisten dışarı, biri film çekmeye niyetlenip senaryo aramaya yeltenerek böyle bir başlıkta ilanını açarak ilgisini çeken, güvenen birileriyle bağlantı kurup iletişime geçeceğini belirtiyorken bunun doğrusu şudur diye ahkam kesmenin nedeni nedir? Yazdığına hukuki olarak sahip çıkamayacak insan yazmasın zaten. Çalıntı senaryo mevzusunda kafası karışık arkadaşlara Ulan İstanbul dizisi ve Piyasadan Büyük Alacağımız Var filmlerinin ilişkisi, akıbeti ve sonucu konusunda bilgi edinmelerini tavsiye ederim.