sipariş filmle kültür ve sanata destek 🙂 Kalıba sokulan senaryolar, para kazanmak, varım diyebilmek adına çırpınmalar, Türkiye, TRT ve sen ben. Enteresan
Olması gerekeni de söyleyebilirsen? bu konu da bilimsel olarak tartışabiliriz? Mesela nereye varmak
istiyorsunuz?
Kalıba sokulan bir senaryoyu arkadaşların göndereceğini sanmıyorum. İyi bir senarist hissettiğini ve o projenin ruhuna uygun dille yazılmış emeğini gönderecektir.
Para kazanmak; TRT'nin zaten memlekete uzun süredir bir faydasını görmedik, hep entel dantel yandaşlarla bir pazar içindeler bari buradaki, başka platformlardaki arkadaşlara bir payı olur; bende elektrikteki payımı en azından o proje kısmını helal ederim.
Çırpınmak kelimesi de bence oraya hiç gitmemiş. Benim TRT'ye ihtiyacım yok. TRT'nin o entel dantel yandaş senaristlerden kurtulup; adam gibi projeler bulamadığı için buradaki arkadaşlara ihtiyacı var; bana kalırsa o çırpınıyor.
Reytingleri söylemiyorum bile...
Saygılar.
======================
www.e-senarist.com
[email protected]
sipariş filmle kültür ve sanata destek 🙂 Kalıba sokulan senaryolar, para kazanmak, varım diyebilmek adına çırpınmalar, Türkiye, TRT ve sen ben. Enteresan
Olması gerekeni de söyleyebilirsen? bu konu da bilimsel olarak tartışabiliriz? Mesela nereye varmak
istiyorsunuz?
Kalıba sokulan bir senaryoyu arkadaşların göndereceğini sanmıyorum. İyi bir senarist hissettiğini ve o projenin ruhuna uygun dille yazılmış emeğini gönderecektir.
Para kazanmak; TRT'nin zaten memlekete uzun süredir bir faydasını görmedik, hep entel dantel yandaşlarla bir pazar içindeler bari buradaki, başka platformlardaki arkadaşlara bir payı olur; bende elektrikteki payımı en azından o proje kısmını helal ederim.
Çırpınmak kelimesi de bence oraya hiç gitmemiş. Benim TRT'ye ihtiyacım yok. TRT'nin o entel dantel yandaş senaristlerden kurtulup; adam gibi projeler bulamadığı için buradaki arkadaşlara ihtiyacı var; bana kalırsa o çırpınıyor.
Reytingleri söylemiyorum bile...
Saygılar.
Sen içinde sevişme, çıplaklık, içki barındıran sahneleri yazıp TRT ye gönderebilir misin? Ya da Tanrı'yı sorgulayan birinin repliklerini yazabilir misin? TRT yi duyunca aklına ne geliyor? O zaman ona uygun yazacaksın değil mi? Böylelikle kendi kalıbından vazgeçip TRT kalıbına gireceksin.Seni tatmin edecek değil ,iş yapacak filmin senaryosunu oluşturacaksın.
TRT nin pazarından nemalanırsan faydasını mı görmüş olacaksın? Yahut şöyle sorayım, yandaşlar senaryonu beğendi, çağırdılar yanına şurayı böyle burayı şöyle yap dediler. Sen ne yaparsın ? nemalanmak için yandaşların yanında, yan mı olursun? O zaman çemkirdiklerinden ne farkın kalır?
TRT'nin çırpındığını hiç sanmıyorum. Arkasında koskoca devlet var. Ne sana ne de bana ihtiyaçları var.
Reytingleri söyleme zaten ayıp olur. TRT'nin reyting kaygısı duyduğunu sananlar falan olur bu cümleyle ki, bu gerçekten bana göre komiktir. Reytingleri iyi gitmeyen dizi yayından kaldırılır. Reytingleri iyi olmayan TRT de kapatılır mı? Hükümet kanal üstüne kanal açıyor. İzleyen yokmuş dert mi?
Son olarak baştaki soruna cevap vereyim. Olması gereken değil de, olmaması gereken şudur: Bir insan senaryo yazdığında bence zihninde kırpma algısı oluşmamalıdır. Acaba neresini makaslasam da senaryom iş yapsa, ya da neresine ekleme yapsam da okuyanı zevke getirsem düşünceleri olmamalıdır.
Saygılar bizden 🙂
3 2 1 Akııyoorrrr!
sipariş filmle kültür ve sanata destek 🙂 Kalıba sokulan senaryolar, para kazanmak, varım diyebilmek adına çırpınmalar, Türkiye, TRT ve sen ben. Enteresan
Olması gerekeni de söyleyebilirsen? bu konu da bilimsel olarak tartışabiliriz? Mesela nereye varmak
istiyorsunuz?
Kalıba sokulan bir senaryoyu arkadaşların göndereceğini sanmıyorum. İyi bir senarist hissettiğini ve o projenin ruhuna uygun dille yazılmış emeğini gönderecektir.
Para kazanmak; TRT'nin zaten memlekete uzun süredir bir faydasını görmedik, hep entel dantel yandaşlarla bir pazar içindeler bari buradaki, başka platformlardaki arkadaşlara bir payı olur; bende elektrikteki payımı en azından o proje kısmını helal ederim.
Çırpınmak kelimesi de bence oraya hiç gitmemiş. Benim TRT'ye ihtiyacım yok. TRT'nin o entel dantel yandaş senaristlerden kurtulup; adam gibi projeler bulamadığı için buradaki arkadaşlara ihtiyacı var; bana kalırsa o çırpınıyor.
Reytingleri söylemiyorum bile...
Saygılar.
Sen içinde sevişme, çıplaklık, içki barındıran sahneleri yazıp TRT ye gönderebilir misin? Ya da Tanrı'yı sorgulayan birinin repliklerini yazabilir misin? TRT yi duyunca aklına ne geliyor? O zaman ona uygun yazacaksın değil mi? Böylelikle kendi kalıbından vazgeçip TRT kalıbına gireceksin.Seni tatmin edecek değil ,iş yapacak filmin senaryosunu oluşturacaksın.
TRT nin pazarından nemalanırsan faydasını mı görmüş olacaksın? Yahut şöyle sorayım, yandaşlar senaryonu beğendi, çağırdılar yanına şurayı böyle burayı şöyle yap dediler. Sen ne yaparsın ? nemalanmak için yandaşların yanında, yan mı olursun? O zaman çemkirdiklerinden ne farkın kalır?
TRT'nin çırpındığını hiç sanmıyorum. Arkasında koskoca devlet var. Ne sana ne de bana ihtiyaçları var.
Reytingleri söyleme zaten ayıp olur. TRT'nin reyting kaygısı duyduğunu sananlar falan olur bu cümleyle ki, bu gerçekten bana göre komiktir. Reytingleri iyi gitmeyen dizi yayından kaldırılır. Reytingleri iyi olmayan TRT de kapatılır mı? Hükümet kanal üstüne kanal açıyor. İzleyen yokmuş dert mi?
Son olarak baştaki soruna cevap vereyim. Olması gereken değil de, olmaması gereken şudur: Bir insan senaryo yazdığında bence zihninde kırpma algısı oluşmamalıdır. Acaba neresini makaslasam da senaryom iş yapsa, ya da neresine ekleme yapsam da okuyanı zevke getirsem düşünceleri olmamalıdır.
Saygılar bizden 🙂
Bunu okuyunca çok bilimsel buldum. Ama katılmadığım bir yerler var: Örneğin; 100 eser gönderildi; 100 tanesi de özgün nitelikli ve kırpılmadan gönderilmiş eserler...
Ne yapacak TRT, yeni bir milat mı koyacak?
Bunun tamamen bizden kaynaklandığını düşünüyorum. Senaristlerin çoğu özgün eser ne onu bile bilmiyor:)
Adamın parası var, bana yazıyor.
- Recep ivedik gibi bir şey istiyorum diyor. Yada Yalan dünya gibi bir şey...
Biz bunu beceremiyoruz. Doğrusu bu. Becersek zaten; bir ton dizi dışarıdan alıp devşirme yapılmaz.
Bu tez konusu aslında... Masaya da tam olarak yatırılıp, herkes üzerine düşeni yapmalı.
Yada senin eserini seçtiler, Şuradaki seks sahnesini kes, dönme sahnesi koy, hep beraber dönelim dediler, koymayacak mıyız? sorusuna gelince?
- Biz pazar tezgahında elimizdeki ürünleri öyle yada böyle, fiyatında yada değil satmaya çalışan Esnafız. Bazen zarar ederiz, ama o malı satıp, yaşantımızı idare ettirmek gibi bir zorunluluğumuz da var. Çocukların okul taksiti; villa taksiti falan :)))
Buradaki arkadaşları bilmem ama ben yaşam için birkaç projesini feda etmiş insan olarak; ilk bir kaç eserde düşündüklerimi, özgün anlatamadığım ne varsa; öyle bir an gelecek ki; tümü ustalık eserim olacak. Diğerlerini feda ederek daha iyi yetişmiş olacağım kim bilir.
Türkiye'de özgün eserlerin ve bu toprağa ait olanların tamamının üzerinde buz kütlesi var. Ve siz bu kütlesini kırıp
yüzeye çıkmanız için; Nuri Bilge Ceylan gibi seve seve kendinizi bu topluma kabul ettirmeniz gerekiyor.
Tüm dünya kabul edecek; sonra memleketinizde kabul edileceksiniz.
Kralların sofrasında soytarılar vardır. Eflatundan, Sokratese kadar, Hacı Bektaş Veli'den Pirsultana kadar sanatçı, aydın, düşünür, eren, evliya ne varsa asla eğilmemişler, doğru bildiklerini okumuşlardır.
Bu bir süreç... Tarih nerede olduğumuzu henüz bizlere fısıldamadı belki...
Ama, bu toprağın vatanına ihanet etmeyen, bu toprakları yazacak yürekli kalemler asla eğilmeyecektir.
En azından gideceğimiz yol belli... Yönümüz belli...
Reytinge gelince; adı TRT olsa da; tüm memlekette sizinle, yaptığınız haberler, yol verdiğiniz diziler ve programlarla sizinle dalga geçilince; dönüp izleyici kitlesine bakmak zorunda kalırsınız.
TRT'yi uydu listesinden silenlerin olduğunu biliyorum.
Öyle yada böyle evrensel ilkelerde buluşmak zorunda kalacaklardır.
Yada şöyle söyleyeyim.
Daha önce insanlar TRT haber dinlerdi. Yada radyo... Şimdi insanlar, Kendi vergilerinden ve kıt kanaat kazandıkları paradan kesilen TRT paylarından sonra; hem nefret eder şekilde kanala bakıyorlar, hemde küfür ediyorlar.
Çalışanlar röportaj için gittiği İş hanında rezil olup; insanlar tüm nefretini o kameraman ve kıza söylüyor.
Yaşam senaryoyla başlar. Senaryoyla biter. Ve, biz değiştikçe, tüm dünya değişecek. Değişim ve algı önce Senaristte başlar.
Tekrar saygılar.
Kuzey Deniz
======================
www.e-senarist.com
[email protected]
Sinemayı sanatsal yada ticari gördüğünüz şekilde değişir bu işer. Para kazanmadan kendi sevdiğini yapamazsın bunu kabul etmelisiniz. Para herşeydir. Özellikle sinemada.
TRT de nema ve torpil dönüyorsa kendi istediğin gibi bir iş yapamıyorsan bunu bir de selçuk aydemir e sorun. Kendisini tanımıyorum. Yaptığı işleri çok seviyorum. Ramazan güzeldir ve TRT hikayesini bir de ondan dinleyelim. Acaba nasıl bir yol izlemiş? Ne siz TRT ye ne de TRT size muhtaç. İyi işi red edecek kanal, yapımcı tanımıyorum. Çok pisliğine denk gelirsen anca çalar. Gerisi paranı öder ve işi yaptırır.
Auteur değilsen. Bir tarantino, bir nolan yada bir çağan ırmak, bir nuri bilge değilsen yapımcının dediğini yapmak zorundasın. Taki seti ekibi kiralayabilecek paran olana yani yapımcı olana kadar. Ve kendini kanıtladıgında yapımcılar senin dediğini yapmaya başlayacaklar.
Tembellik ve üretememe arttıkça herkes kedi gibi davranmaya başlıyor. Uzanamadığı ete mındar diyor. TRT nin revizeleri ve kendi kuralları var. Ama o kuralları yıkmadan önce uymak gerekiyor.
Sinemayı sanatsal yada ticari gördüğünüz şekilde değişir bu işer. Para kazanmadan kendi sevdiğini yapamazsın bunu kabul etmelisiniz. Para herşeydir. Özellikle sinemada.
TRT de nema ve torpil dönüyorsa kendi istediğin gibi bir iş yapamıyorsan bunu bir de selçuk aydemir e sorun. Kendisini tanımıyorum. Yaptığı işleri çok seviyorum. Ramazan güzeldir ve TRT hikayesini bir de ondan dinleyelim. Acaba nasıl bir yol izlemiş? Ne siz TRT ye ne de TRT size muhtaç. İyi işi red edecek kanal, yapımcı tanımıyorum. Çok pisliğine denk gelirsen anca çalar. Gerisi paranı öder ve işi yaptırır.
Auteur değilsen. Bir tarantino, bir nolan yada bir çağan ırmak, bir nuri bilge değilsen yapımcının dediğini yapmak zorundasın. Taki seti ekibi kiralayabilecek paran olana yani yapımcı olana kadar. Ve kendini kanıtladıgında yapımcılar senin dediğini yapmaya başlayacaklar.
Tembellik ve üretememe arttıkça herkes kedi gibi davranmaya başlıyor. Uzanamadığı ete mındar diyor. TRT nin revizeleri ve kendi kuralları var. Ama o kuralları yıkmadan önce uymak gerekiyor.
Söylediklerine kısmen katılıyorum. Aslında olayın çıkış noktasını vermişsin; para kazanmak için mi? Sanat için mi sinema? Kendinizi nereye koyarsanız buyurun oradan devam edin. Önce boyun eğer sonra boyun büktürürüm mantığında olmak da işin başka bir boyutu tabi. Hepimiz sistemin bir çarkıyız, sistemde daha büyük bir çark olup, kendi dişlilerini arttırmak, söz sahibi olmak adına bugün bazı dişlerimizi feda edebiliriz. Bu böyle uzar gider aslında ama bana göre olayın çıkış noktası değişmez.
Para kazanmak illa ki şart, dediğin gibi para olmadan sinema olmaz. Fakat ben zor olan güzel olandır diyorum. Belki ilerde bende değişirim. Malum insanın doğasında var. Yukarıda saydığın auteur yönetmenlere saygımız sonsuz ama bir de çok sevdiğim Uluçay var. Karpuz kabuğundan gemiler yapmış. Amelelikle.
3 2 1 Akııyoorrrr!
Valla işte cevabı sen vermişsin. İyi bir hikaye iyi bir senaryo ve amelelikle açılmayacak kapı yok 🙂 Ben kendi filmime amelelik yapmak için vakit kolluyorum. Darısı başımıza inşallah.
Sinemayı sanatsal yada ticari gördüğünüz şekilde değişir bu işer. Para kazanmadan kendi sevdiğini yapamazsın bunu kabul etmelisiniz. Para herşeydir. Özellikle sinemada.
TRT de nema ve torpil dönüyorsa kendi istediğin gibi bir iş yapamıyorsan bunu bir de selçuk aydemir e sorun. Kendisini tanımıyorum. Yaptığı işleri çok seviyorum. Ramazan güzeldir ve TRT hikayesini bir de ondan dinleyelim. Acaba nasıl bir yol izlemiş? Ne siz TRT ye ne de TRT size muhtaç. İyi işi red edecek kanal, yapımcı tanımıyorum. Çok pisliğine denk gelirsen anca çalar. Gerisi paranı öder ve işi yaptırır.
Auteur değilsen. Bir tarantino, bir nolan yada bir çağan ırmak, bir nuri bilge değilsen yapımcının dediğini yapmak zorundasın. Taki seti ekibi kiralayabilecek paran olana yani yapımcı olana kadar. Ve kendini kanıtladıgında yapımcılar senin dediğini yapmaya başlayacaklar.
Tembellik ve üretememe arttıkça herkes kedi gibi davranmaya başlıyor. Uzanamadığı ete mındar diyor. TRT nin revizeleri ve kendi kuralları var. Ama o kuralları yıkmadan önce uymak gerekiyor.
Söylediklerine kısmen katılıyorum. Aslında olayın çıkış noktasını vermişsin; para kazanmak için mi? Sanat için mi sinema? Kendinizi nereye koyarsanız buyurun oradan devam edin. Önce boyun eğer sonra boyun büktürürüm mantığında olmak da işin başka bir boyutu tabi. Hepimiz sistemin bir çarkıyız, sistemde daha büyük bir çark olup, kendi dişlilerini arttırmak, söz sahibi olmak adına bugün bazı dişlerimizi feda edebiliriz. Bu böyle uzar gider aslında ama bana göre olayın çıkış noktası değişmez.
Para kazanmak illa ki şart, dediğin gibi para olmadan sinema olmaz. Fakat ben zor olan güzel olandır diyorum. Belki ilerde bende değişirim. Malum insanın doğasında var. Yukarıda saydığın auteur yönetmenlere saygımız sonsuz ama bir de çok sevdiğim Uluçay var. Karpuz kabuğundan gemiler yapmış. Amelelikle.
Bak işte Ahmet Uluçay dedin tüylerimi diken diken ettin. Sinema dert işidir arkadaşlar. Bi derdin ,anlatacağın bir şey yoksa sistemin sana dikte ettiğini yapıyosun demektir. Derdin zengin olup mala vurup şöhretler kervanına katılmaksa bunu sinema üzerinden yapmasınlar bi zahmet. başka yollar denesinler. Ahmet uluçay başlı başına bi duruşturtur. Boyun eğmemedir. Benim de söyleceklerim var demektir. Ben size değil sen bana uy demektir. Parayla zerre kadar işi olmayan bi dert adamıdır.
Yakın bi zamanda yeni bi film daha geliyor. Başlangıcında Ahmet Uluçay anısına yazacak. Tabi bu filmden filmi çekenlerin aileleri eşi dostu dışında kimsenin haberi yok. Çünkü medyatik değiller. Çükü sistem adamı değiller. Çünkü köylüler. Çünkü beş kuruş paraları yok. Kendi imkanlarıyla yaptıkları ekipmanlarla eşiyle dostuyla köylülerle film çekiyolar. Fimdeki herkes gönüllü. Settekilerden oyunculara kadar. Zaten yarısı köylü amcalar çocuklar teyzeler. Bu film bi şekilde vizyona girecek 3 salonda 5 salonda yada 100 salonda belki çok izlenecek belki de hiç izlenmeyecek ama sisteme soktukları kendine yetecek zaten. Bu kez Karpuz Kabuguğundan gemiler yapmakta ki gibi film oynatmaya çalışan değil de onun devamı olarak film çekip onu vizyona sokmaya çalışan köylü idealist dört arkadaşın hikayesi anlatılacak. Çünkü onlarında bu memlekette söylecek dertleri ve anlatacakları var. Yönetmenin kendisi de köylü ve bu zamana kadar başına gelen geçen herşeyi anlatmış filmde. anlıcağınız sistemin anasını ağlatmış. Merakla bekliyorum bende.
Diyeceğim o ki ister bi yerlere gelmek için TRT vs sistemin sana dikte ettiklerinin piyonu ol kendinden duruşundan taviz ver yada dik dur kendine inan ve Ahmet Uluçay gibi bu adamlar gibi bizde varız bizimde söyleceklerimiz var de, elinde ki imkanlarla elinden geleni yap ve arkana bile bakma. Bırakın onlar sizin arkanızdan baksınlar.önce Sistemin dediklerini yapıp sonrada sisteme laf sokmakta malesef birazcık götü başı oynamak oluyo. Bu arada yazdıklarım kimsenin şahsına yazılmış sözler değil arkadaşlar kimse üzerine alınmasın . Sadece dolu olduğum bi konu. Sürcü lisan ettiysek af ola.
Yolladık bakalım projemizi hayır ola =)
Çok senaryo var çoook 🙂 Hadi rast gele arkadaşlar inşallah bu siteden bir iki film seçilir.
Burdan senaryo yollayıpta Osmanlı işi olmayan birisi kazanırsa bizi de bilgilendirsin ki trt'ye olan ön yargım kırılsın.
Ben sana sinema yapma demiyorum. Yap ama hobi olarak yap!!
Ben öğrenebildiklerimi buradan duyurmaya çalışacağım inşallah. Buradan osmanlı tarzı iş yollayan da vardır belki.
Enteresan bir şekilde bir Osmanlı muhabbeti dönüp duruyor. Osmanlı kafasında olmayan insanların, osmanlı kafasındakilere iş gönderme çabası?
Bir kere senaryonuzda küfür, aşırı dramatize durumlar ya da müstehcen sahneler varken, kırpmayı bırakın daha bu kafa da olmayan insanlara bile satamadığınız senaryonuzu, osmanlı kafasında adamlara satmak? Ayrıca saydığım durumlarda sahneler varsa, bu ihtiyaçtan dolayıdır ve bu ihtiyaç senaryonun gerisinde başka birşey olmadığını gösterir, genellikle tabi.
Bir de herkeste şu var, "sistemin kölesi olmak" düşüncesi. Arkadaşlar, siz bunun farkındaysanız bile, sistemin dışına çıkmak için ilk adımı atmışsınız demektir. Ama siz bunu sürekli sayıklayıp duruyorsanız, bilinki, farkında olduğunuzu sandığınız durumun kölesisiniz. Farkındalık aslında işi özün bu.
Ben sizin özgün sandığınız kafada değilim. Osmanlı kafasında da değilim, majid majidiyi örnek alırım. Bir Mevlana sözü, bana 10 senaryo yazmak için yeter de artar bile. Sizin Özgün sandığınız düşüncelerden o kadar çok gördüm ki, hepsi de dayattırılmış düşünceler. Kağıt kalem ellerinde nasıl olsa, kendilerine göre bir dünya yaratıyorlar, sebep sonuçları da istediği gibi sergiliyorlar, sonra da kendi düşüncesini dayattırmak için, sebep sonuçlarla kendi doğruluğuna itiyorlar. Bunu herkes yapıyor. Hiç senaryodaki karaktere sen ne yapmak istiyorsun, aslında sen ne yaparsın, gerçek hayatta böyle birşey başında gelse ne yapardın diyen yok. Fİlmi satan eğlencesi aksiyonu bazen draması oluyor, ama hikaye, gerçeklerdir ve filmde hikayeyi yaşamın yanında en çok seçimler yönetir.
Gerçek bir senaryonuz var ise, birilerine ulaşın ya da bu işi bırakın, anca kendi kafanızdakiyle daha rahat anlaşırsınız. Dediğim gibi ben majid majidiyi örnek alıyorum, öyle cinsel içerikli çok film çekmiş ünlü bir yönetmenin yanında üç ay çalıştım ve farklı bir projeye açlardı resmen. Deneyimli insanlar ama deneyimleri onları ezber iş yapmaktan ileri götürmüyor. Benimle zıt düşüncede olan bu insanlara, projelerimi kirleteceklerini düşündüğüm için, içerikten hiç bahsetmedim. Kendi tarzımı kurmaya çalışıyorum. Cinsellik yok, küfür yok, absürt komedi yok, aşırı dramatize yok. Ben çocuklar ve gençler izlesin isterim.
TV için çalışmak, sadece piyasa işidir. Ben bunu gördüm. O yüzden benim için zerre değeri yoktur, asla bir proje göndermem.
Sert konuşuyorum, kusuruma bakmayın, ama gençler belki sinemada bir farkındalık yaratıp ilerletecek düşüncesi varken, siz hala ezber gidiyorsunuz. Arkadaşlar hepiniz çok iyi bir senarist olabilirsiniz, ama büyük ihtimalle onda biriniz olacak ya da olmayacak, ama yine de olabilirsiniz. Televizyon piyasası belliki ezber bozmak istiyor, çünkü aynı şeyip tekrarlayıp duruyorlar ve ezber bozmanın en iyi yolu genç beyinlerdir, yeni fikirlerdir. Şu sistemin kölesi olmaktan kurtulun da gerçek bir sanatçı gibi düşünün, kimse kimsenin kölesi değildir ve çalışmak için herşey gözününüzün tam önünde.
Aga tam nereye bağlamak istedin konuyu ben anlayamadım?
Enteresan bir şekilde bir Osmanlı muhabbeti dönüp duruyor. Osmanlı kafasında olmayan insanların, osmanlı kafasındakilere iş gönderme çabası?
Bir kere senaryonuzda küfür, aşırı dramatize durumlar ya da müstehcen sahneler varken, kırpmayı bırakın daha bu kafa da olmayan insanlara bile satamadığınız senaryonuzu, osmanlı kafasında adamlara satmak? Ayrıca saydığım durumlarda sahneler varsa, bu ihtiyaçtan dolayıdır ve bu ihtiyaç senaryonun gerisinde başka birşey olmadığını gösterir, genellikle tabi.
Bir de herkeste şu var, "sistemin kölesi olmak" düşüncesi. Arkadaşlar, siz bunun farkındaysanız bile, sistemin dışına çıkmak için ilk adımı atmışsınız demektir. Ama siz bunu sürekli sayıklayıp duruyorsanız, bilinki, farkında olduğunuzu sandığınız durumun kölesisiniz. Farkındalık aslında işi özün bu.
Ben sizin özgün sandığınız kafada değilim. Osmanlı kafasında da değilim, majid majidiyi örnek alırım. Bir Mevlana sözü, bana 10 senaryo yazmak için yeter de artar bile. Sizin Özgün sandığınız düşüncelerden o kadar çok gördüm ki, hepsi de dayattırılmış düşünceler. Kağıt kalem ellerinde nasıl olsa, kendilerine göre bir dünya yaratıyorlar, sebep sonuçları da istediği gibi sergiliyorlar, sonra da kendi düşüncesini dayattırmak için, sebep sonuçlarla kendi doğruluğuna itiyorlar. Bunu herkes yapıyor. Hiç senaryodaki karaktere sen ne yapmak istiyorsun, aslında sen ne yaparsın, gerçek hayatta böyle birşey başında gelse ne yapardın diyen yok. Fİlmi satan eğlencesi aksiyonu bazen draması oluyor, ama hikaye, gerçeklerdir ve filmde hikayeyi yaşamın yanında en çok seçimler yönetir.
Gerçek bir senaryonuz var ise, birilerine ulaşın ya da bu işi bırakın, anca kendi kafanızdakiyle daha rahat anlaşırsınız. Dediğim gibi ben majid majidiyi örnek alıyorum, öyle cinsel içerikli çok film çekmiş ünlü bir yönetmenin yanında üç ay çalıştım ve farklı bir projeye açlardı resmen. Deneyimli insanlar ama deneyimleri onları ezber iş yapmaktan ileri götürmüyor. Benimle zıt düşüncede olan bu insanlara, projelerimi kirleteceklerini düşündüğüm için, içerikten hiç bahsetmedim. Kendi tarzımı kurmaya çalışıyorum. Cinsellik yok, küfür yok, absürt komedi yok, aşırı dramatize yok. Ben çocuklar ve gençler izlesin isterim.
TV için çalışmak, sadece piyasa işidir. Ben bunu gördüm. O yüzden benim için zerre değeri yoktur, asla bir proje göndermem.
Sert konuşuyorum, kusuruma bakmayın, ama gençler belki sinemada bir farkındalık yaratıp ilerletecek düşüncesi varken, siz hala ezber gidiyorsunuz. Arkadaşlar hepiniz çok iyi bir senarist olabilirsiniz, ama büyük ihtimalle onda biriniz olacak ya da olmayacak, ama yine de olabilirsiniz. Televizyon piyasası belliki ezber bozmak istiyor, çünkü aynı şeyip tekrarlayıp duruyorlar ve ezber bozmanın en iyi yolu genç beyinlerdir, yeni fikirlerdir. Şu sistemin kölesi olmaktan kurtulun da gerçek bir sanatçı gibi düşünün, kimse kimsenin kölesi değildir ve çalışmak için herşey gözününüzün tam önünde.
bende okudum sabah ama bende anlamadım marepictures 😀
oh be 😀
Ne bilim hacı, doğaçlama girdim. Keşkene önce sinopsis yazsaymışım. 🙂