...
ağzına sağlık usta ,seninle proğrama çıkarım mükün olursa tabi..
Kısa film yönetmeni olarak...
Yaş, milliyet yada özgeçmiş önemli değil; önemli olan söyleyecek bir şeyin olması.
^^KYKGM^^
......
Yazı sahiplerinden dürüst olmalarını ve yazdıklarının altına isimlerini koyarak problemlerini /eleştirilerini Oğuz Atay'ın deyişiyle ''açıkça, mertçe, Türkçe'' açıklamalarını bekliyorum.
.........
Mahsun'un da dediği gibi "hepimiz kardeşiz". Kardeşler birbirine takılırlar. Emrah'ın dediği gibi "adamım bakma öyle, silerim seni bir kalemde" olayı yok. Biz birbirimizi tanıyoruz, görüşüyoruz. Sizin, forumu şimdiye kadar fark etmemişken, bilmeden, ilk mesajdan böyle bir yargıya varmanız doğru mu?
Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer
...
Birincisi forumu yeni takip eden biri değilim. Okuduğum ilk şeyler bunlar değil. Mesele sizin kendi aranızda tanışıp görüşmeniz de değil. Tanışmadığınız bir kişi hakkında söyledikleriniz ve elbette söyleyiş biçiminiz. Şimdi kimse ''Biz takılıyoruz'' sevimliliğine yatmasın. Ben de çıkar, ekrandan birilerinin kısa filmlerine ''Bu ne la'' ''Ne biçim la'' der, sonra iş ciddiye binince ''Takıldım'' deyip savuştururum. Böylesi dürüstlük olmaz ama. Yazdığım şeylerde anlaşılmayacak bir şey yok.
Ben altına adımı yazarak size söylemek istediklerimi iletiyorum.
Birisinin bir derdi varsa ''buyursun burdayım söylesin'' diyorum. Aksi durumda yaptığınız şey dedikodudur. Ve dedikoduculuk sizin ahlakınızı gösterir.
Nesimi Yetik
Peh bu ne ya? Ne ağladın arkadaş ya!
İlk sayfadaki yazıları okudun ve kafanda net bir resim belirmedi mi hala? Sevmemişler işte, filmini de programını da sevmemişler. Burası da bir forum, sevmediklerini dile getirmişler. Bunun adı düşünceyi ifade etmedir dedikodu değil. O zaman kimse film falan da eleştirmesin dedikoduculuktur deyip. İnatla anlamak istemediğin kısmı anlayamıyorum bir türlü.
Bir program yapıyorsun kendin sunuyorsun adam da kalkıp sunuculuk yapacak son insan diyor. Demek ki o derece sevmemiş ekran yüzünü, jestlerini, telafuzlarını vs... Birileri de ilk çektiğin kısa filmi sevmemiş. Bunu da eğlenerek "açıkça, mertçe, Türkçe" yapmışlar. Gereksiz çıkarımlarda bulunma, artniyet arama. İş kötüyse yakın arkadaşlarına da "ulan bu çok kötü" derler meraklanma.
Selçuk AYDEMİR
Evlat öyle deme,mizah çok ama çok ciddi bir iştir!
Münir Özkul
Yaz kardeşim, benim adım Kerem Çakıroğlu.
Eleştirim de şudur ki o programı sunacak adam sen değilsin bence. Daha dinamik olmalı program akmalı, ama sen sanki dandik bir ışık yapılmış ve kamerayı koyup tek başına kendini çekmişsin gibi duruyor. Hani prodüksiyon yok, ne kadar sanatsdal durursa, ne kadar işi bildiğimizi gösterirsek o kadar inandırıcı oluruz hesabı. Dolayısıyla o konuşma tarzın da "oynuyor" hissiyatı uyandırıyor bende. Hani bir yarışma vardı İngiliz asılllı, bir abla vardı gözlüklü aşağılıyordu daire şeklinde dizilmiş yarışmacıları falan böyle, o kadın gibi. E hal böyle olunca bana battı o format işte. Ben de burada bunları yazdım üstten üstten. Biri sorsaydı o zaman bu açıklamaları yine yapardım ama bir daha izlemedim açıkçası özellikle ekran başına geçip. Durum budur. Buna dedikodu denmez yorum denir. Ben bana tuhaf geldiğini buraya yazdım diye dedikodu olmaz o.
Filmini izlemedim, o yüzden o konuda konuşamayacağım ama varsa beğenmeyen sana ister yazar ister yazmaz, o da kendi bileceği iş. Ha forumda varsa filmin, bir link verirsen bakarım o zaman.
İyi niyetini de görüyorum ve artırıyorum. Anlat kendini, programını anlat biz de anlayalım, elimizden gelen desteği verelim. Sinerji olsun enteller öyle diyor ya. Kapışmanın faydası yok. Daha önce canını sıktıysam kusura bakma, görüşmek üzere.
Arkadaş en çok bana kızmış gibi ama neye kızdığını tam anlamadım. Programa kötü demek ahlaksızlıksa ben ahlaksızım bu konuda bir sorun yok.
Lakin kültürel anlamda çöle dönmüş ülkemizde bi yerlerden sıyrılıp, dandik bi program çekip, insanlara sunmak da ahlakın hangi boyutunda yer alıyor, bunu da merak etmiyor değililm. Bir de senin kardeşin falan değilim. Hatta seninle meslektaşsak ben o mesleği de reddediyorum. O derece.
Öperim gözlerinden.
Oğuz Yatay
Sizin programınızı ilk izleyenlerdenim.Başka da izlemedim, o izlediğimle kaldım; yazılanlara bakılırsa iyi ki de kalmışım. Buraya yazmayı, daha önceden gereksiz gördüm ama madem siz buraya geldiniz ve yazılanları okuyorsunuz; bu da benim için iyi bir fırsat.
İster dedikodu olarak görün, ister bambaşka bir şey. Sorun sizin programda değil; sorun sizin bu programı sunamamanız. Bu değerlendirmem bile çok zayıf kalıyor; aslında sizi ilk gördüğüm andaki tepkimi keşke dillendirebilseydim. (bu son cümlem aslında eleştirilen bir şey için daha nazik yapılandırabilirdi; eğer çok ağır bir şey yazmışsam nedeni önceki mesajlarınızdandır).
Daha da uzunca bir şey yazmaya gerek yok...
Hasan Hüseyin Kayhan...
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Programla ilgili eleştirilere eyvallah, "annem sinema öğreniyor" filmi de beğenilmemiş olabilir, sıkıntı burada değil, birkaç sene önce "kristal cüce 1" üstüne yapılan bir panelde 3-4 saat boyunca filmi eleştirildi ve bence büyük bir olgunlukla (ben bile dellendim bir noktadan sonra) ve lafı ağzında dolandırmadan cevap verdi tüm eleştirilere, hiçbir şekilde üste çıkma çabası olmadan ve karşısındakiyle seviyesini koruyarak, hani bunu övgü olarak ya da avukatlık yapmak için söylemiyorum ki kendisi burada zaten ama benim izlenimim bu şekilde ve demem odur ki o panelde gördüğüm ve panel sonrası konuştuğum insan pek öyle eleştiriye dellenecek, ego patlaması yaşayacak bir adam değil, bu çıkışınada şaşırdım açıkçası, gerçekten rahatsız olmuş ve kişisel bir hakaret olarak almış olacak ki "buyursun buradayım, söylesin" gibi bir polemik yaşandı burada, neyse, umarım karşılıklı anlayış çerçevesinde bir iletişim ortamı sağlanır.
...
...
Evet az önce tüm mesajlarımı sildim. Bunu da hani kaçıp gitti, demesinler diye yazıyorum. Okunduktan sonra silip üyelik hesabmı kapatacağım.
Şimdi şu sunuculuk meselesini açıklığa kavuşturalım:
Sunuculuk hayatta yapmak istediğim son işlerden biriydi. Kanalın dayatması olarak benim üstüme kaldı malesef. Ben yapmamak için bin dereden su getirdim. Buradaki herkes görüntü yönetmenliğini müthiş derecede bilen kişiler değiller. Ama etrafınızda bunu yapacak biri yoksa ve paranız da yoksa mecburen alırsınız kamerayı elinize. Benim elime bu şekilde çekilmiş onlarca film geldi programda. Ama belli ki bu işi daha iyi yapacak birini bulamamış. Benim durumum da o. Eğer ben bu programı daha iyi sunarım diyen varsa koltuğu hemen devretmeye hazırım...
Nesimi Yetik
Niye sildin hacu mesajlarını. Dımdızlak ortada kaldık şimdi. Halbuse Oğuz Yatay ve Hipokrat alıntın yetmez diye Dostoyevski'yi de çağırmıştık bu başlığa. Suç ve Ceza'nın henüz yayınlanmamış bir tefrikasını burada yayınlayacaktı bazı kumar borçlarına karşılık. Kısmet değilmiş. Selam söyledi. Onun da bi kısa film fikri varmış, danışmak istiyor.
Benim anlayamadığım benden ölesiye nefret eden adamların neden nefret ettikleri. Payitaht, benle asla kardeş olamayacağını, meslekdaş dahi olmak söz konusu olduğunda mesleği reddedeceğini açıklıyor.
Şimdi düşünüyorum ben bu adama ne kötülük etmiş olabilirim? Yaptığım tek şey film çekmek ve bir televizyon kanalının daveti üzerine gidip kısa film programı yapmak. Program boyunca önerilere hep açık oldum.
Cine 5'le masaya oturduğumuzda benim konuştuğum ilk şey kısa filmlere ödenmesi gereken telif idi. Bunu yapmak için uzun tartışmalara girdim. Sonuç ne yazık ki menfi oldu. Ama ben beni sevmeseler de, ölesiye nefret etseler de Selçuk Aydemir'in, Payitaht'ın Hasan Hüseyin Kayhan'ın ve kısa filmine telif ödeyip kanalda göstermek isterim. Mesele kişisel değildir zira. Kazanılacak şeyler kısa film adına kazanılacaktır.
Sanal tartışmalar saçma sapan oluyor yau. Kimseden nefret falan ettiğimiz yok. Ağır eleştiriyoruz sadece. Açık söyleyeyim birbirimizin kafasını gözünü yarmadıkça sinemamız bir gıdım ilerlemez.
Bilal Bay
...
*Haa, Payitaht için küçük bir not:
Gözlerimden öpmüşsün, 29 yaşındayım. Büyüğümsen eyvallah! Akransak elimi sıkman uygun düşer.
Küçüğümsen ben öpüyorum gözlerinden...