Kameranın başlığının olmadığını fark ettim bugün. Oysa ki gayet önemli bir kamera.
Son iki haftadır inceliyorum ben de. Özellikle belgesel için çok iyi duruyor. İSO başarımı konusunda net ifadelere rastlayamadım ama.
Bir incelemede neredeyse A7s’le başedebileceğini yazmışlar ama kullanıcı yorumlarında aynı iddiaya rastlayamadım.
A6300’le kıyaslandığında aradaki fiyat farkını hakediyor mu bilemedim.
Renkleri kurcalama şansım oldu biraz. Yıllarca 7d’yle uğraşan biri olarak arada belirgin bir fark gördüğümü söyleyemem.
4K kayıtta keskinlikten kaynaklı sanırım fark var ama 1080p için aynı şeyi söylemek mümkün değil. İkisi de 8bit gerçi.
Slow motion avantajı var. 4K ve slog... pratik olması da ayrı bi güzellik tabi.
Şu aletle bmpcc bi çocuk yapsa üçe beşe bakmam alırım valla.
Hep konuştuğumuz şey, pratiklik konusunda avantaj + iso başarısı öne çıkarıyor bu kameraları.
8-bit; sıkıştırma dezavantajları.
Ben açık söyleyeyim pocket aldığım için pişman olmaya başladım biraz. Çünkü çok sık film çekmiyorum.
Ama bol video çekiyorum ve o noktalarda da pocket pratik gelmiyor bana hiç.
Şehrin hızında daha hızlı çalışabilecek kameralar lazım videografi için bana kalırsa.
Pocket biraz daha doğa kamerası. Ağır ağır çalışılabilecek bir kamera.
En iyisi pocket + böyle bir kameraya sahip olmak, o zaman müthiş bir kombinasyon olur.
Acaba renkleri abartmaya mı başladık?
Bu gün son dönem filmlerle eskileri kıyaslayarak inceledim de renk konusu abartıya kaçmış artık.
Harika tonlar ama gerçekliten uzak çoğu film. Farkında olmadan oradaki renkleri almaya mı çalışıyoruz diye söylendim.
Bu motivasyon matrix’le başlamıştı. Bir anda filmlerin çoğu yeşil tona döndü.
Şimdi ise m31 ve türevleri vebası...
Kuzey Avrupa filmlerinden etkilenip Akdeniz ikliminde mavi, İran filmlerinden etkilenip Karadeniz ikliminde sarı filmler...
Biraz takıntı haline geldi.
Bu iş anlatmak istediğimiz hikayenin ruhunu anlatan renkler için çaba sarfetmekten ziyade popüler renk karakterleri üzerine hikaye oturtmaya kadar geldi gibi.
Benden istenen renkleri düşününce yukarıdakileri düşündüm.
Lafı dağıttım, bi cümleyle bitireyim:
Demem o ki ben bu kamerayı alırım sanırım.
Sony'nin tüm fotoğraf makineleri arada kalmış, bazı noktalarda zirveyi görmesine rağmen bütünüyle tercih etmekten uzak durduğum makineler. Hedef fotoğrafsa boyutu profesyonelliğe büyük engel, hedef sinemaysa o klasmanda değil kesinlikle, özel çekimler dışında. Hedef videoysa da pahalı bana göre. Log görüntüsü fazla flat ayrıca. En azından ekrana yansıyan haliyle. Kameranın arkasındaki kişi çektiğinin neye varacağını bilmek ister. Ancak kamera, 8 bit dezavantajını log ile aşırı geçirgen görüntü sağlayarak aşmaya çalıştığı için risk oluşturuyor. Raw ya da 10 bit prores daha yeğdir. Bu, eski denilebilecek kondisyonda full frame fotoğraf makinesi ile yeni croplu makine arasındaki tercih gibi. Ayrıca sinema kameralarına hantallık yakışıyor, en azından işlevsellikte.
Kameranın arkasındaki kişi çektiğinin neye varacağını bilmek ister.
gamma display assist diye bir özelliği var. log çekimi rec709 olarak gösteriyor.
Evet o da var ama sonuçta yorum katıyor.
Haklısın Bağımsız . Raw ya da 10 bit proresle kıyaslanamaz bile.
Kezzap’ın da söylediği gibi ikinci kamera olarak ideal. Özellikle belgeselci için. Ben bazı kayıtlarda iphone kullanmak zorunda kalıyorum mesela. Onun yerine (bmpcc yanına) bu kamera çok mantıklı geldi bana.
Raw kayıt alırken flat görüntü sorun olmuyor, postta pozlamayı istediğimiz gibi düzeltiyorsunuz ama 8 bit kayıtta senin de söylediğin gibi durum riskli.
Harici monitör kullanıp Lut atmak şart.
Bu arada pahalıymış da.