Forum

Zaman üzerine bir m...
 

Zaman üzerine bir minimal

35 Gönderi
14 Üyeler
0 Reactions
5,416 Görüntüleme
(@baco)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Ya arkadaşlar 10 dakikada çektim, hiçbir planım yoktu, ne çeksem dedim aa musluk onu çekeyim, sonra içeri geçtim aa saat (bunlar kurguda tuttu kendi denk geldi) ya dedim aralara görüntü lazım TV'den alayım. TV'den rastgele çektim öylesine...

Sonra kurguda bunları peşpeşe koydum buyrun size film... Hiçbir amacım planım yoktu. Herşey sadece tuttu... Tayyip, Baykal, çizgi filmdeki para lafı, diğerindeki dostluk lafı, Acun'un görüntüsü hepsi sadece rastlantıdır... Aldım kamerayı elime bunlar denk geldi...

- baço

 
Gönderildi : 23/03/2009 2:50 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Su damlayarak akarken normal ritminde akan zamanı temsil ediyor, saatin tıklayan saniyesi eşliğinde. Aralarda başka “yaşanırlıklar"a temas ediyor. Aynı anda bütün dünyadaki o an yaşanılanların toplamı zamanı hızlandırıyor sanki. Topluma hitap eden liderler, televizyon başında yarışmalarla, oyunlarla eğlenen erişkinler, çizgi filmlerle oyalanan küçükler. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamamaları, zamanın hızla geçmesi musluk suyunun tazyikli akması ile sembolize ediliyor. Ve en sonunda da mutlak son, ölüm.
Ben bu anlamı çıkardım. Yanılıyor olabilirim ama böyle bir çıkarım yapmam bana iyi geldi. Bu yüzden de güzeldi.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 23/03/2009 4:09 pm
(@baco)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Müthiş bir okuma olmuş bu, filmi de aşmış 😀

Tam anlamıyla "bir deli kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış" durumu adayı bir film. Çok derin çoook....

- baço

 
Gönderildi : 23/03/2009 5:03 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Eyvallah. Kendi evreninde değerlendirildiğinde iyi bir okuma olabilir ama farklı kulvarlar olduğu için kesinlikle filmi aşması söz konusu olamaz.

Çalışmanın deneysel olması, anlamlı kurgu, Haneke'nin anlatımını çağrıştıran soğuk, mesafeli yaklaşım, televizyondan gelen açık veya örtülü mesajların algıya ve deneysel çalışmana da (görünen ve tv'de görünen ayrımı) farklı anlamlar yüklemesi -Fırat da iyi yapıyor bunu- ve etkili bir son. İşin dalgasındasın ama zenginliği burdan geliyor bence ve onlarca okuma da yapılabilir üstüne, her seyredilişinde.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 23/03/2009 7:25 pm
(@baco)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Biraz okudum minimalizm üzerine. Gereksiz ve işlevi olmayan herşeyden yalıtmak vs. gibi şeyler var.

Biraz düşündüm de...

En minimali porno filmler... Elbiseler dahil gereksiz hiçbir ekipman yok (bazınlarında var da onlar sayılmaz). Kadro ve oyun dahil herşey minimal. Kurgular, ışık, replikler...

- baço

 
Gönderildi : 23/03/2009 11:08 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Minimal o değil işte tam olarak. En az şeyle en fazla etkiyi yaratmak bir yerde. Yumurtanın 7 8dakikalık açılışıyla anlatılanı 1,5 saatte anlatamayan filmler var.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 23/03/2009 11:29 pm
(@baco)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Tamam hocam yine de minimal o zaman 😀

- baço

 
Gönderildi : 24/03/2009 1:15 am
(@techo)
Gönderi: 0
 

Biraz okudum minimalizm üzerine. Gereksiz ve işlevi olmayan herşeyden yalıtmak vs. gibi şeyler var.

Biraz düşündüm de...

En minimali porno filmler... Elbiseler dahil gereksiz hiçbir ekipman yok (bazınlarında var da onlar sayılmaz). Kadro ve oyun dahil herşey minimal. Kurgular, ışık, replikler...

Peki zenciler oynuyosa filmde, hala minimal mi olur ?

Techofilm

 
Gönderildi : 24/03/2009 1:48 am
(@sickman)
Gönderi: 0
 

Peki zenciler oynuyosa filmde, hala minimal mi olur ?

Deneysel olur her şekilde.

www.fadeoutstudios.com - www.soberworks.ist - www.budabi.tv

 
Gönderildi : 24/03/2009 2:01 am
(@baco)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Minimalden kesin çıkar ama 😀

Oyuncu sayısı da abarmamalı yine minimalden çıkar...

- baço

 
Gönderildi : 24/03/2009 2:33 am
(@mordevrim)
Gönderi: 0
 

Minimallik ve mini mallık Fransız avangard sinemasının son döneme kazandırdığı en büyük tartışmalardan birisi. Ünlü Fransız yönetmen Turfanda'nın da dediği gibi "birii bibiri bibbiri biri biri bii". Zaten 21. yüzyılın Marks'ı kabul edilen marksist sosyolog Bizik'in (Zizik diye yazılır, Bizik diye okunur) "futbol taraftarlarının sahada oynanan oyuna perdede oynanandan daha fazla önem vermesi, sahada oynanan oyunun minimalizme verdiği değerle paralel ilerleyen bir olgudur" sözleri bizlere minimalliğin halk üzerinde etkisi hakkında güzel anektodlar vermektedir. Son dönem Türkiye gazeteciliğinin en minimal yazarı olan Yılmaz Özdil'in bu konu üzerine bir yazısı ise minimalizm anlayışını gayet net anlatmaktadır.

"Tayyip diyor ki;

ananı da al git.

ama

Baykal

zaten 70 yaşında

anası

çoktan ölmüş."

Aynı minvalde düşünürsek, ünlü Japon düşünür Baconin'in su-saat ve televizyon üçlemesini "üçleme" olarak çekmek yerine hepsini birleştirip "tekleme" yapması minimalizme verdiği önemden kaynaklanmaktadır. Ve bu film 2009 yılı kısa film festivallerine bir bomba gibi düşecektir.

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 24/03/2009 11:45 am
(@hhkaya)
Gönderi: 0
 

Bir çocuğun gözlerine bakarsın, kimisi sadece o çocuğu görür kimisiyse o çocuğun babasını, ennesini de görür bence minimal bir insanın hayata nasıl baktığını yansıtır, tabi herkez aynı şeyleri göremiyor olabilir.say ➡ gılar başarılar

kardeşim sen düşünceden ibaretsin
geriye kalan et ve kemiksin.
gül düşünürsün gülistan olursun
diken düşünürsün dikenlik olursın.

Hz. MEVLANA

 
Gönderildi : 24/03/2009 1:48 pm
(@baco)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Minimallik ve mini mallık Fransız avangard sinemasının son döneme kazandırdığı en büyük tartışmalardan birisi. Ünlü Fransız yönetmen Turfanda'nın da dediği gibi "birii bibiri bibbiri biri biri bii". Zaten 21. yüzyılın Marks'ı kabul edilen marksist sosyolog Bizik'in (Zizik diye yazılır, Bizik diye okunur) "futbol taraftarlarının sahada oynanan oyuna perdede oynanandan daha fazla önem vermesi, sahada oynanan oyunun minimalizme verdiği değerle paralel ilerleyen bir olgudur" sözleri bizlere minimalliğin halk üzerinde etkisi hakkında güzel anektodlar vermektedir. Son dönem Türkiye gazeteciliğinin en minimal yazarı olan Yılmaz Özdil'in bu konu üzerine bir yazısı ise minimalizm anlayışını gayet net anlatmaktadır.

"Tayyip diyor ki;

ananı da al git.

ama

Baykal

zaten 70 yaşında

anası

çoktan ölmüş."

Aynı minvalde düşünürsek, ünlü Japon düşünür Baconin'in su-saat ve televizyon üçlemesini "üçleme" olarak çekmek yerine hepsini birleştirip "tekleme" yapması minimalizme verdiği önemden kaynaklanmaktadır. Ve bu film 2009 yılı kısa film festivallerine bir bomba gibi düşecektir.
Budur.

- baço

 
Gönderildi : 24/03/2009 4:38 pm
(@hegel)
Gönderi: 0
 

Aynı minvalde düşünürsek, ünlü Japon düşünür Baconin'in su-saat ve televizyon üçlemesini "üçleme" olarak çekmek yerine hepsini birleştirip "tekleme" yapması minimalizme verdiği önemden kaynaklanmaktadır. Ve bu film 2009 yılı kısa film festivallerine bir bomba gibi düşecektir.

Bu büyük Japon düşünür "Baconin"in, anarşizmin babalarından M. Bakunin ile ismi dışında da benzerliği var mıdır Eyüp hocam? Ayrıca muhafazakar Japonlar da minimal insanlardır. Bkz: Ozu ve Kurosawa filmleri.

Kalem Oynatan İle Ayı Oynatanın Buluştuğu Yer

http://kalemoynatanileayoynatannbulutuuyer.blogspot.com.tr

 
Gönderildi : 24/03/2009 4:46 pm
(@mordevrim)
Gönderi: 0
 

Aslında Baconin M.Bakunin'le aynı soydan gelmesine rağmen minimalizme duyduğu aşktan ötürü sürekli bilgisayar başında oturmasından dolayı göbeği biraz yağ bağlamış ve bu yağlar onu Japon kültürünün kendisi maksimal ama anlayışı minimal Sumo (su japonca göbek, mo ise yağ demektir) kültürüne doğru yönlendirmiş, Japonların minimalizmi ilk olarak kendi gözlerine uygulaması (japonlar gözlerin azıcık bir açıyla bile görebileceğini keşfetmişler ve o günden beridir gözlerini kısmaya başlamışlardır) onu bu ırka daha da yaklaştırmıştır.

Filmin yapı-sökümüne gelirsek damlayan suyun akış hızının tam olarak 1 saniye değil de 97 salise olması Baconin'in kişisel bir tercihi olup bu ince ayrıntıyla senkronizasyon meraklısı genç kısa film severleri ters köşeye yatırmış, duvar saatinin ise bir ilaç firmasının doktorlara matahmış gibi dağıttığı reprezantıbıl saatlerden olması ile tüketim toplumuna ufak göndermelerde bulunmuştur.

Filmin doku-dökümünde ise Baconin bize "bu hayatta var mısın yok musun bilader" önermesiyle seslenip, güzide siyasetçileri hemen bir seçim arefesinde kullanmaktan çekinmeyip bu önermeyi pekiştirmiştir.

Filmin kapı-takımında pek de bir şey bulamadım. Bu açıdan vasat olmaya aday bir film.

Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...

 
Gönderildi : 24/03/2009 5:11 pm
Sayfa 2 / 3
Paylaş: