"basit bir matematik problemi" isimli "film olabilme iddiasındaki görüntülerin" linki aşağıda.
gelecek üzerine hiçbir tasarımı olmayan,değişim için hiç çaba harcamayan insan yığınlarının zamanın değerini bilememeleri üzerine bir film.
teknik olarak daha önce "premiere sorunları" bölümünde belirttiğim problemi aşamadığımdan görüntünün bozukluğu giderilemedi. kamera,kurgu,ses,hikaye kısacası herşey hakkında tüm eleştirilerinizi bekliyorum.
eş,dost tarafsız değerlendiremiyor takdir edersiniz ki.yorumlarınza ihtiyacım var o yüzden...şimdiden teşekkürler.
benim hoşuma gitti, güzel çalışma
Tebrikler, ilginç bir çalışma olmuş.
Amatörce ama kendini seyrettirdi.
Görüntüler biraz karanlık olmuş, sanırsam oda senin kameranın kelekliği.
teşekkürler arkadaşlar beğendiğinize sevindim. kameram panasonic'in çok alt bi modeli idi. ama görüntülerin karanlıklığını sadece kameramın kötülüğüne vermek yanlış olur. benimde birsürü sonradan farkettiğim hatalarım oldu.izledikçe görüyorum bende.
diğer izleyen arkadaşlarda yorumlarını yazarsa çok memnun olacağım. teşekkürler.
filmi izledim herseyden once eline saglik. simdi madde madde gidiyorum.
1 - Otomobilin icinden goruyoruz kaldirimda sagda yuruyen biri var o sirada karanliga geciyoruz aci bir fren sesi ve yolda yuruyen adam ile tartisiyor surucu buradaki sorun ise su eger karanliga gecmeden once yayanin yola dogru bir hamle yaptigini gorebilseydik, o anda bir gecis olsaydi, karanliktan cikista izleyici fren sesi ile yola atlayan yayanin durumunu kafasinda rahatlikla birlestirebilirdi ama bu durumda bir kopukluk yaratmis kurgu.
2 - filmin genelinde bir ses sorunu var filmi cekerken kamera ustundeki mikrofon yerine shotgun gibi unidirecitonal mikforonlar kullanarak istenmeyen sesleri almayabilirsiniz eger illaki ortam sesi ve arac sesleri gerekiyorsa bunlarida ayri kaydederek post production da hic bir ses birbirine girmeden miksleyebilirsiniz.ayrica oyuncunuz da arac gecerken sesin karisacagini ongordugu icin bu filmdeki oyunculuk ve ritmi bile etkiler hale gelmis. dikkat edilmeli.ayrica devamli bir dip gurultusu oldugu icin mezarlik gibi bir yerde tamamen sessizlik ve trafikte ise post da etkisi arttirilmis bir gurultu cok daha iyi bir kontrast yaratip verilmek istenen mesaji daha etkili iletebilirdi. sesin gucunu yadsimayin.
3 - ucusan poset american beauty'e hoş bir gondermede olsa daha ciddi projelerde bu tarz bir filme mal olmus sahneleri kullanmaktan kacinilmali bunun tek istisnasi filmlerdeki belli sahnelerle dalga gecmeye dayali zaz ekolu komedi filmleri olabilir.
4 - Filmde gundelik hayatin rutin duzeni tekrar eden imgeler ustunden verilmesi fikir ve kurgu acisindan guzel olsada mesaj daha etkili bir sekilde aktarilabilirdi izleyiciye bu sekliyle ozellike bu sekanslarin basinda bir sure izleyici yonetmen ne anlatmak istemis gibi bir kafa karisikligina dusebiliyor oysaki amac izleyicinin bunlari dusunmesine bile firsat vermeden yaratilan iluzyonun surmesini saglamaktir. sanirim bu mesajin cok acik olmamasinin asil sebebi secilen imgelerin yeterince guclu olmamasi.
filmin karanlik olmasi vs gibi teknik bazi sorunlara ise girmiyorum 2 sebepten birincisi sorunlardan sizinde haberdar oldugunuzu dusunmem 2.si bu sorunlardan once filmin daha once yukarida bahsettigim hikaye anlatimi ile ilgili asil sorunlarini halletme geregi oncelikli olarak.
her yeni calismanizda daha olgun ve iyi isler cikacaktir eminim.kolay gelsin.
I love the smell of napalm in the morning.
öncelikle film bana biraz sıkıcı geldi.
bazı planlar çok uzun tutulmuş gibi(mezarlık gibi)
bir de keşke izleyiciyi filme bağlayan en büyük etkenlerden birisi olan "müzik" faktörünüde kullansaydın daha iyi olurdu gibi geliyor.
özellikle son kısımlarda kulaklarım daha da bir müzik arar oldu.
en azından emek vermişsiniz.
elinize
emeğinize sağlık...
"Söz gider, yazı kalır... Aha bunu da buraya yazıyorum..."
bergman; ayrıntılı incelemen ve eleştirilerin için çok teşekkürler.hepsi not edildi.ses konusunda yerden göğe haklısın. tekrar sağol.
selçukkuru; çok teşekkürler.planların uzun tutulması isteyerek yaptığım bir tercih. müziği de yine bilerek kullanmadım. özellikle son bölümde kulllanmam gerektiğini birkaç kişi daha söylemişti ama müzikle yaratacağım etkiden (hele de bu aşamada) kaçınıyorum.
yeni yorumları da merakla bekliyorum.
gelecek üzerine hiçbir tasarımı olmayan,değişim için hiç çaba harcamayan insan yığınlarının zamanın değerini bilememeleri üzerine bir film.
ama zamanın değerini bilsek ne olacak ki?? bunun farkına varsakta yine tekdüze bir hayatın içine sürükleneceğiz.. bu seferde her olayda zaman kaygısı taşımanın tekdüzeliğine düşeceğiz. bunun çözümü yok, bu böyle yada en azından böyle kabul etmek gerekir.. hayat tekdüze olayların birleşiminden ibaret..
Değişmeye çalışan bir insanda sürekli bir sıradanlık üzerinde yoğunlaşır.. o da değişmek.. sürekli değişmek ister.. buda bi tekdüzeliktir.. sürekli gelecek planları yapmak, insanları her zaman bi sonuca yada mutlak iyiye ulaştırmayabilir.. hayatta neyin iyi yada neyin kötü olduğuna maalesef biz karar veremiyoruz. 43 yaşında arkada hiç bir şey bırakmadan ölmek belki de o adam için en iyisiydi onu biz bilemeyiz.. belki bi şeyler yapmak için çabalasa daha da bozacaktı işlerini.. filmde görünen usta zamanın değerini bilse yine o işi yapacak, simitçi yine simit satacak, insanlar yine öyle yığınla bir yerlere yürüyecek, bundan kurtuluş yok.. en iyisi kabullenmek gerekir..filmde de bu aralar kafamı kurcalayan bu sorulara bir cevap bulamadım.. hayat işte yaşayıp gidiyoruz.. ve birisi bir film çekti diye emin ol kimse bundan sonra ki yaşantısını bozmayacak, aynen kaldıkları yerden devam edecekler.. senin filminden önceki 10 dakikada neyseler senin filminden sonraki 10 dakikada da o olacaklar.. 😛 bu hemen hemen her film için geçerli..
Böyle bir konu seçmen beni mutlu etti ve konu üzerinde düşündürdü ama gördüğün gibi yine bir sonuç çıkmadı 😛 en azından benim için bu böyle.. teknik konularda zaten bergman yeterince açıklamada bulunmuş.. bunlarda benim filmin konusu ile ilgili hissettiklerim.. başarılar..
..............................
güncel.
Zaten filmler anlattığı mevzu üzerine sonradan konuşulmak için yapılır,özellikle ben yaptığım filmler üzerine bol bol konuşmak ve farklı fikirler duymak isterim hatta sinemacı olmak istememin nedenlerinden biridir bu...Kimine göre zaman değerlidir ve boşa harcanmamalıdır,kimine göre zamanı boşa harcamamaya çalışmak dahi zamnın boşa geçmesini engelleyemez..Hakikatten zamanın akışı üzerine düşünmek azap verici çünkü işin içinden çıkamıyorsun belki de ferfarator işin içinden çıkamadı ve kendini bu filmle sakinleştirdi ve bence çok güzel bir yol..
Hayat öyle bir şeyki yıllarca çalışıp çabalıyorsun ve umulmadık anda ölüp gidiyorsun bu 43 değil 22 de olabilir.İlk anda zaman boşa geçmesin diye harıl harıl çalışmak ve çalışmamak arasında pek fark görünmüyor olabilir zaten her ikisi de ölüp gidecek.Peki amaç bu dünya için mi yoksa başka bi yer için mi?Peki daha doğarken annesi ölen bir bebek düşünün,onun için hayat nedir?Bizden farkı nedir?Peki zamanın hangi anı kurtaracak onu..
Bu soruların ardı arkası kesilmez..Ama kafamız karışıyor işin içinden çıkamıyoruz diye kendimizi kısıtlamamalıyız.Yaşasın düşünmek ve hatta işin içinden çıkamamak,kimbilir belki bir gün herşeyin gizemini çözeriz.. 🙂
güncel