Tamamdır, karşılıklı iyi niyetlerimizi anladığımıza göre sorun yok. Ayrıca cidden, ve canı gönülden bir hemşehrimin de bu işin içinde olması ve daha da iyi işler yapabileceğini görmek beni gerçekten mutlu ediyor açıkçası. Sanırsam benim akrabam olan biri daha varmış Pazar'lı ve bizim yaşlarımızda o da sinema okuyan ama şu an için henüz kendisiyle tanışmadığımdan ve herhangi bir bilgiye ulaşamadığımdan hurafeden öteye gidemiyor varlığı. Ama dediğim gibi yani Pazar gibi ufak bir yerden hem de aynı nesilden 3 tane sinemacı çıkıyor olmasının rastlantısı hem yüzümü güldürüyor hem hoşnut ediyor beni şahsen.
Not: Ufak dediğime de bakmayın nüfusu 17200 kişiymiş.
Barış arkadaşım, belli ki çok içlemişsin o dediğim lafı. Bu siteye bir şeyler öğrenebilmek için üye oldum. Ama söylemeye çalıştığın kadar acemi değilim. Bu çıkışın da pek hoşuma gitmedi. Film işinde hep kameranın önünde durdum. Ön taraftan arkası pek görünmüyordu..Şimdi ise arkadan nasıl göründüğünü öğrenmeye çalışıyorum. Yani bu enteresan çıkışını küçük bir ego karmaşası olarak algılıyorum ve daha da üstünde durmak istemiyorum.
İyi ki yorum yazmışsın; iyi ki eleştirmişsin bundan daha güzel ne olabilir.Yazdıklarının tamamını tüm dikkatimle okudum. Söylediklerine şunu eklemek isterim: Bahsettiğin çoğu hataları mecburiyetten koyduk filme.Çünkü gerçekten çok kısıtlı bir zaman aralığında çektik bu filmi. Her şey üst üste geldi.
Tekrar zaman ayırıp; filmi ayrıntılı bir şekilde eleştirdiğin için teşekkür ederim yönetmenim ve ekibim adına.
hoşça kal.
Barış arkadaşım, belli ki çok içlemişsin o dediğim lafı. Bu siteye bir şeyler öğrenebilmek için üye oldum. Ama söylemeye çalıştığın kadar acemi değilim. Bu çıkışın da pek hoşuma gitmedi. Film işinde hep kameranın önünde durdum. Ön taraftan arkası pek görünmüyordu..Şimdi ise arkadan nasıl göründüğünü öğrenmeye çalışıyorum. Yani bu enteresan çıkışını küçük bir ego karmaşası olarak algılıyorum ve daha da üstünde durmak istemiyorum.
İyi ki yorum yazmışsın; iyi ki eleştirmişsin bundan daha güzel ne olabilir.Yazdıklarının tamamını tüm dikkatimle okudum. Söylediklerine şunu eklemek isterim: Bahsettiğin çoğu hataları mecburiyetten koyduk filme.Çünkü gerçekten çok kısıtlı bir zaman aralığında çektik bu filmi. Her şey üst üste geldi.
Tekrar zaman ayırıp; filmi ayrıntılı bir şekilde eleştirdiğin için teşekkür ederim yönetmenim ve ekibim adına.
hoşça kal.
Ben dediğin hiçbir şeye içerlemedim ki içerlemem de zaten tanımıyorum etmiyorum seni. Neyine kırılacağım, alınacağım kendime dert edineceğim? Saygısız tavırlarının bana değil ancak sana bir zararı dokunabilir. Sana da hoşça kal.
ma vicxori bere .(=fındıklı'lı çocuk) film hakkında yorum yapmadan izlemeden önce dahi çok duygulandım hatta ansızın kansere kurban verdiğimiz canlarda gelince aklıma ağlamak için çabaladım fakat beceremeyince anladım çernobilin bendeki etkisini...
They're rich man's girls...
Planlardaki bazı hatalar dile getirilmiş, tekrar tekrar aynı şeyleri vurgulamak istemiyorum. Birkaç küçük diyalog hariç Hilmi ve Selim'i canlandıran arkadaşların oyunculuğu gayet gerçekçi geldi bana. Fakat Yağmur karakterini canlandıran arkadaşın oyunculuğu gerçekten çok itici. Ses tonundan da kaynaklanıyor olabilir. Rahatsız ediyor cidden. Belki sadece beni rahatsız etmiştir, bilemiyorum.
Yöre halkının nükleere tepki göstermediği bir gerçek. Bi' arkadaş aksini söylemiş ama tepki göstermek sadece evde otururken ya da kahvede sohbet ederken "yapmasınlar, ne gereği var" demekle olmuyor. Hak aramayla, baş kaldırmayla oluyor. Ama ne yazık ki Karadeniz insanının en büyük handikapı da bu. Türkiye'nin belki de en agresif toplumu o bölgede ama konu devlet ve devletin uygulamaları olduğu zaman en az tepki gösteren insanlar da orada.. Bunun en büyük sebebi de tabii ki sağ siyaset. Biraz da muhafazakar/gelenekçi yapı. Belirli bir zihniyet 12 Eylül öncesinden itibaren yıllarca o bölgede "komünizm gelecek" korkusu yaydı. Bugün Karadeniz'de hala Türkiye'deki solculara 'komünist' diyenler var. Yahut bir yerde örgütlü tepki gösterildiğinde, eylem yapıldığında onlara karşı hiç çekinmeden, çok rahatça "anarşist, komünist" yaftalamaları yapılır. Yönetmen arkadaşın anlattığı 'imza toplama sahnesinde gerçek sanıp tepki gösterenlerin olması' da bunun göstergesi zaten. Özet geçmek gerekirse Karadeniz'de 'devletçilik' biraz yanlış anlaşılmakta.
Film biraz daha kısa olabilirdi. Ama olmamış diye de eleştirecek değilim. En nihayetinde bu da bir tercihtir. Uzunluğu sıkmadı beni açıkçası.
Bu arada son sahne gerçekten çok iyi.
Bir de tespit yapayım: Bu olayın belgeseli 5 kat daha güzel olabilir. Karadeniz'in o muhteşem doğa görüntüsü daha fazla olabilir, timelapseler, daha fazla insan unsuru, daha fazla mağdur.. Kısacası daha fazla malzeme. Belgesel olacağı için çeşitli STK'lardan da destek alınabilir. İyi bir sunum ile TV'de de yayınlanabilir. Olabilir yani. "Hadi yapalım" diyen olursa ben varım.
Not: Eleştirilere biraz daha açık olmalıyız.
İmza: Karadeniz'i neredeyse hiç bilmeyen fakat insanını iyi bilen bir Karadenizli 🙂
Karadeniz insanına tamamen muhafazakar demek yanlış olur. 80 öncesinden beri demek ise tamamen yanlış olur. 80 öncesinde solun ikinci kalesidir Karadeniz. Lakin 80'den sonra milliyetçilik daha ağır basmıştır. Yinede buna rağmen karma bir yapıya sahip.
Filmi çok beğendim. İşlevini gayet yerine getiriyor. Pek negatif bir şey söyleyemeyeceğim.
Olaya gelince Çernobil büyük bir felaket gerçekten. Bugün halen o radyasyonun etkileri devam etmekte bölgede.
Sovyetlerin de olayı bir hafta boyunca dünyadan saklaması gerçekten büyük bir insanlık ayıbı. Bildiğim kadarıyla radyasyon bulutu önce bölgeden batıya ardından Bulgaristan'ın kuzeyinden Karadeniz'e gelmiş. Gerçi biz uyarıyı alsak önlem alırmıyız bilmiyorum ama olaydan etkilenen diğer ülkelerle birlikte belki önlem alabilirmişiz.
Geçenlerde yaşanan Japonya'da ki sızıntıdan sonra Almanya kademeli olarak nükleer santrallerini kapatıp, çevreci enerjilere yöneleceğini açıkladı. Şimdi bu habere bakınca, ayıptır söylemesi ama Almanya gibi sanayisi devasa bir ülke bile enerji bulabilecekken biz mi bulamayacakmışız?
Üstüne üstlük fay hattından dolayı jeotermalden tutun, rüzgar enerjisine uygun bölgelere kadar gayet yeterli alanlarımız olmasına kadar.