Tekrar edeyim Pimapen yarışması için çektik arkadaşlar. 🙂 Ha ben zaten absürd komedi her türlü seviyorum o ayrı tabi. Daha absürd filmlerde görüşmek üzere, şimdilik drama dönüş yapıyorum. 🙂
Açılıştaki renkler, biz kısa film severler için bizi filme bağlayan büyük etkiydi. Devamında gelen takı törenine geçme repliği ve sahnesi, filmi zedeleyen zincirlemenin başlangıcını oluşturuyor. Anlatım içinde aralarda duran bu gibi sarkık ve kopuk sahneler filmin açılışındaki ilk etkiyi tamamen unutturuyor ve geriye "ne izledik ki?" muamması kalıyor...
Pimapen için çekilmiş... Bana göre bu yazılmasaydı, asıl vurgulanmak istenenin ses geçirmeyen bir pencerenin olduğu asla anlaşılmazdı... Çıkış fikri çok güzel ama fikir gelişim gösterememiş, adete kopuk olan yersiz fazlalıklardan boğulmuş...
Tekrar ilk sahneye dönüyorum ve ilk hissettiklerim aklıma geliyor; görüntü, renkler ve genel sanattan dolayı birazdan çok keyifli dakikalar geçireceğim...
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Tekrar izledim, daha sevimli geldi. İyi bir film olduğunu iddia edemem belki, ya da ederim bilmiyorum. Ama sevdiğim bir film.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Çok iyidi bana göre tebrikler.
After Effects Blog | http://www.sinankaracam.com
http://videohive.net/user/dijihane/portfolio?ref=dijihane
kafam çorba oldu, belki saattendir gerçi..
bir Türk filmiyle, bir yabancı filmlerle dalga geçilmiş 🙂
ben pimapen için çekildiğini sonradan okuduğumdan masaldan şehrin gerçekliğiyle yüzleşmesiyle uyandı diye algıladım o biraz hoşuma gittiydi 🙂
bu arada renkler, çekimler, planlar benim yapamayacağım şeyler o ayrı :DD
ayberk çok özel değilse bütçesini sorabilir miyim?
Tahmini olarak söylersem, 800 lira civarı para harcadık sanırım. Oyun Hamuru tiyatro ekibi ile bölüştük masrafları. Bunun içerisinde kostüm kiralama, aksesuarlar, taksi parası, uzatma kablosu, yeme içme, pasta, süs, şapka falan filan her şey var.
Ekipmanı da merak eden varsa yazayım. Canon 550D ve Tamron 17-50 f2.8 lens kullandık. Manfrotto HDV 701 tripod kullandık. Gerçi bazı çekimleri benim emektar Braun ile de yapmış olabiliriz. 🙂
Işıklar 2 adet tasarruflu ampullerden oluşan softbox ve 2 adet şarjlı led'den ibaretti. Arada tasarruflu ampulleri prize sokup elde tutarak da kullandığımız oldu bir iki yerde.
Her şeyi ayarlamamız yani prodüksiyon süresi yaklaşık 7-8 gün sürdü. Çekimler de 2.5 günde tamamlandı. Kurguyu da 2-3 günde yaptım. 🙂
Film finale kalmış, tebrik ederim.
Eğer derece alırsa forum ahalisine çay ısmarlayacaksın, yoksa banlarım! Ona göre...
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
teşekkürler. ben daha yüksek bir bütçe bekliyodum. iyi iş çıkarmışsınız bu paraya tebrikler.:)
Açılıştaki renkler, biz kısa film severler için bizi filme bağlayan büyük etkiydi. Devamında gelen takı törenine geçme repliği ve sahnesi, filmi zedeleyen zincirlemenin başlangıcını oluşturuyor. Anlatım içinde aralarda duran bu gibi sarkık ve kopuk sahneler filmin açılışındaki ilk etkiyi tamamen unutturuyor ve geriye "ne izledik ki?" muamması kalıyor...
Pimapen için çekilmiş... Bana göre bu yazılmasaydı, asıl vurgulanmak istenenin ses geçirmeyen bir pencerenin olduğu asla anlaşılmazdı... Çıkış fikri çok güzel ama fikir gelişim gösterememiş, adete kopuk olan yersiz fazlalıklardan boğulmuş...
Tekrar ilk sahneye dönüyorum ve ilk hissettiklerim aklıma geliyor; görüntü, renkler ve genel sanattan dolayı birazdan çok keyifli dakikalar geçireceğim...
pimapen için yapıldığı belirtilmese gerçekten ortamı sessiz kılan bir pencereye atıf yapıldığını anlamadınız mı?
Ersin MERT
Açılıştaki renkler, biz kısa film severler için bizi filme bağlayan büyük etkiydi. Devamında gelen takı törenine geçme repliği ve sahnesi, filmi zedeleyen zincirlemenin başlangıcını oluşturuyor. Anlatım içinde aralarda duran bu gibi sarkık ve kopuk sahneler filmin açılışındaki ilk etkiyi tamamen unutturuyor ve geriye "ne izledik ki?" muamması kalıyor...
Pimapen için çekilmiş... Bana göre bu yazılmasaydı, asıl vurgulanmak istenenin ses geçirmeyen bir pencerenin olduğu asla anlaşılmazdı... Çıkış fikri çok güzel ama fikir gelişim gösterememiş, adete kopuk olan yersiz fazlalıklardan boğulmuş...
Tekrar ilk sahneye dönüyorum ve ilk hissettiklerim aklıma geliyor; görüntü, renkler ve genel sanattan dolayı birazdan çok keyifli dakikalar geçireceğim...
pimapen için yapıldığı belirtilmese gerçekten ortamı sessiz kılan bir pencereye atıf yapıldığını anlamadınız mı?
Anlamadım... çünkü yukarıda da bahsetmişim "yersiz fazlalıklardan boğulmuş" diye...
Gene yazayım çıkış fikri çok güzel...
Pencere açılır ve dışarıdan içeriye hepimizin dert yandığı o sinir bozucu, dayanılmaz trafik gürültüsü gelir. Prenses bu gürültüye dayanamaz, uyanır ve bir hışımla kalkarak pencereyi iter... Kapanmayan pencere, gürültüyü keser... 😉 (benim bildiğim bir pencerenin sesi tam kesmesi için o kolun indirilerek pencerenin kilitlenmesi gerekir, hele hele pencereniz sürgülü ise...)
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Sesi kesen şey çift cam ve pencerenin oturduğu yerlerdeki yalıtkan kauçuk malzeme. Yani kolu çevirdiğinde olan tek şey camın dışarıdan açılabilmesini engellemek çünkü iç kısımdaki 2 ya da 3 adet dişli aşağı doğru hareket ederek kitleniyor. Fazladan bir ses yalıtımı mekanizması devreye girmiyor. Filmin sonuna tekrar bakıp hava yalıtımı sağlanacak şekilde tamamen kapandığını görebilirsin camın.
Sanırım eksik bilgi yüzünden sonu anlamsız gelmiş HHK. Tabi kız camı kapatırken ilk anda hafif bir geri sekme yapması da yanıltmış olabilir.
film hakkında değil de cam hakkında konuşuyorsak, bu camlar çok sağlıksız 🙂
Sesi kesen şey çift cam ve pencerenin oturduğu yerlerdeki yalıtkan kauçuk malzeme. Yani kolu çevirdiğinde olan tek şey camın dışarıdan açılabilmesini engellemek çünkü iç kısımdaki 2 ya da 3 adet dişli aşağı doğru hareket ederek kitleniyor. Fazladan bir ses yalıtımı mekanizması devreye girmiyor. Filmin sonuna tekrar bakıp hava yalıtımı sağlanacak şekilde tamamen kapandığını görebilirsin camın.
Sanırım eksik bilgi yüzünden sonu anlamsız gelmiş HHK. Tabi kız camı kapatırken ilk anda hafif bir geri sekme yapması da yanıltmış olabilir.
film hakkında değil de cam hakkında konuşuyorsak, bu camlar çok sağlıksız 🙂
Hemen yukarıda açıklamaya çalıştım ama yazdığım hayli kapalı olduğundan muhabbeti yanlış yerlere gidiyor gibi olmuş... Uzunca yazmıştım ama sonra silip bu kısa halini yazmakla yetinmek istedim... Lakin muhabbet biraz gıdıklanmaya başlamış... 😉
Öncelikle bir filmi izlerken neye göre etkileniyoruz ve neye göre değerlendiriyoruz kıstasları vardı, belki forumda da konuşmuşuzdur. Kısayollar çalışmadığı için arayamadım.. Bu hususta zamanında bir yazımda bana göre şöyle bir belirginlikler olduğunu yazmışım, " izleyicinin o andaki havası, fizyolojik ve psikolojik durumu belirli bir etkendir. Sizin bu durumlarınızı iyi yönde değiştiren film o anda sizin için iyi film, kötü yönde değiştiren film de o anda sizin içn kötü bir film oluyor. Tabi havanızın tatsız olduğu zamanlarda size şerbet olan filmler de en gözde filmler olabiliyor."
Pencere vurgusunu anlamadım, beni o an tamamen lanet trafik gürültüsü çekmişti... Belki buna sebep kapanmamış gibi gelen pencere ya da kilitlenmediği halde sesi geçirmeyen pencereyi tanımadığım ya da anlatıcının son sözlerine dikkat edememek olabilir.
Her an gazetelerin 3. sayfa haberlerinde, HHK adlı bir vatandaş, kırmızı ışıkta bekleyen A aracına, sırf kırmızı ışıkta bekliyor diye kesmeksizin kornaya basan B aracının şoförüne sırf sürekli kornaya basıyor diye kornayı monteledi... diye bir manşet sergilenebilir diye kaydı duyuyorum. Belki de en önemli sebebi budur...
İşin bu kısmı tamamsa ve diğer yazdıklarımla ilgili hayretli bir merak yoksa buraya yazacağım diye yaktığım ve külleşen patates kızartmalarımı yemeye gidiyorum... 🙂
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Aklıma gelmişken finalist olduk Görkem'in belirttiği gibi. Antalya'da çok güzel bir organizasyon düzenlenmişti. Teşekkür ediyoruz. Aykut'la bol bol yedik, içtik, masa tenisi oynadık, sahilde uzandık, hamakta sallandık falan bir de plaket alıp geri döndük. 🙂 Özetle birinci olamadık ama halimizden çok memnunduk.