KALDIRILDI
.
çekimler başarılı ama ortada büyük bir sorun var.
bir nevi klip çalışmasına döndürmüşsünüz hikayeyi. ilk üç dakika kadar fona müzik dayamış, daha sonra da gereksiz müziklerle hep o fonu dolu tutmaya çalışmışsınız. oyunculuklar başarılı olsa da bunun bir önemi kalmamış gibi çünkü seyirci, bir süre sonra hollywood filmlerini taklit etmeye çalışan başarısız bir deneme içinde olduğunu anlayıveriyor.
bir de objektif balık gözü falan mıydı?
benim fikrimce, daha sakin bir tonda daha gerçekçi ve daha ince filmler yapabilirsiniz. dediğim gibi çekimler oldukça başarılı fakat sanırım kısa film hakkındaki genel düşünce ve kavrayışınızda bir eksiklik var.
bunun dışında.. keşke benim de bir glidecam'ım olsa 🙂
Değerli yorumunuz için teşekkürler.Bu yazılanların hepsi yeni ekiple paylaşılacak dökümanlardır.
Muhakkak hatalarımız olmuştur,ilk ve kısa sürede yaptığımız bir çalışma idi.
Bu arada balık gözü değil ancak ona yakın bir geniş açı mercekle destekledik.
Glidecam'e gelince yarama basmayın artık yok 🙁
Tekrar teşekkürler 🙂
Aslında güzel ve ilginç bir konu olmuş.Görüntüler hoş.Oyuncular,özellikle de bayan oyuncu rolunde-amatör bir çalışma için- gayet başarılı görünüyor.Abartılı müzik kullanımı ise maalesef işi biraz bozmuş.Çok güzel işlenebilecek bir konu bence bu hata yüzünden zarar görmüş.İlk başta kral TVden falan alıntı bir müzik klibi izliyorum sandım resmen.Sahneler gereğinden fazla uzun tutulmuş.İzlemeyenler için heyecanı kaçmasın diye ayrıntı vermek istemiyorum.Hikaye aslında bir kısa filmde olması gerektiği gibi çarpıcı bir şekilde bitiyor.Gayet güzel.Ama ne yazık ki bu güzelim fikir gölgede kalmış.Nasıl diyeyim,tam öykülendirilelemiş.İşte bu açıdan kısa film anlayışını zorlayan bir iş olmuş.
O rüyadaki imgeler biraz daha vurgulanmalıydı.Anlamsız şekiller şeklinde mesela.Aslında zihnindeki kocaman Puzzle'ın parçaları.Ara ara ufak örnekler ne bileyim efektlerle süslenmiş rüya görüntüleri,garip çizgiler falan...Hem bu şekilde izleyende tedirginlik ve merak duygusu daha fazla olabilirdi belki...
Elinize sağlık diyorum.
Aslında güzel ve ilginç bir konu olmuş.Görüntüler hoş.Oyuncular,özellikle de bayan oyuncu rolunde-amatör bir çalışma için- gayet başarılı görünüyor.Abartılı müzik kullanımı ise maalesef işi biraz bozmuş.Çok güzel işlenebilecek bir konu bence bu hata yüzünden zarar görmüş.İlk başta kral TVden falan alıntı bir müzik klibi izliyorum sandım resmen.Sahneler gereğinden fazla uzun tutulmuş.İzlemeyenler için heyecanı kaçmasın diye ayrıntı vermek istemiyorum.Hikaye aslında bir kısa filmde olması gerektiği gibi çarpıcı bir şekilde bitiyor.Gayet güzel.Ama ne yazık ki bu güzelim fikir gölgede kalmış.Nasıl diyeyim,tam öykülendirilelemiş.İşte bu açıdan kısa film anlayışını zorlayan bir iş olmuş.
O rüyadaki imgeler biraz daha vurgulanmalıydı.Anlamsız şekiller şeklinde mesela.Aslında zihnindeki kocaman Puzzle'ın parçaları.Ara ara ufak örnekler ne bileyim efektlerle süslenmiş rüya görüntüleri,garip çizgiler falan...Hem bu şekilde izleyende tedirginlik ve merak duygusu daha fazla olabilirdi belki...
Elinize sağlık diyorum.
Bir sonraki filmimizde hepsini dikkate alacağımızdan emin olun =)
Teşekkürler yorum için.
Öncelikle bu film, sinemacının, izleyicisiyle ilişkisi üzerine yapılacak bir incelemene, hatalı örnek olarak anılabilecek bir film.
Hikayesi gayet iyi. Görüntü yönetimi görebildiğim kadarı ile aksayan bazı anlar hariç (Karakterin rüya gördüğü çekimlerdeki hariç örneğin) genel olarak başarılı. Kurgusu da bana gayet yeterli geldi.
Ancak filmin çok önemli iki tane hatası var. Birincisi, yukarıda arkadaşların bahsettiği gibi, klibe kayan sekans filmi ciddi ölçüde yaralıyor. Kullanılan parça bana göre hiç de iyi bir seçim değil. Hadi benim müzik zevkim önemli değil ama izleyen herkesin keyif alacağı ya da en azından filmin duygusunu destekleyecek bir seçim olmalıydı ki, filmde böylesine büyük alan işgal edip de herkesi mutlu edecek bir parçanın seçilmesi bana göre pek olanaklı değil. Çünkü parça filmi değil, film parçayı destekliyor gibi bir durum var. Ama bu yerinde bir seçim değil bana göre.
İkincisi, filmin izleyicisiyle kurduğu ilişki meselesi.... Bunu kısaca ifade etmek biraz zor. Nasıl desem.... Filmin kendine güveni, kendi üzerine fikri, yaptığı şey üzerine yorumu biraz.... "cüretkar" Bitiş jeneriğindeki müzik bu yaklaşımı açık eder nitelikte. Yani kaba anlatımla, filmin sunumu, filmden daha güçlü. Filmin fikri ve anlatmak istediği şey kötü olduğu için değil, sunumu fazla cüretkar olduğu için. Film yaparak bir şeyler anlatmaktan çok, film yapıyor olma olgusuna (bu beceriye/azme/yeteneğe/düşünsel güce sahip olunması durumuna) odaklanmış, iyi bir film yapabiliyor olma iddiasının, bir şeyler anlatma amacında oluşunun önüne geçtiği bir film şahsen benim gözümde. VE buna ek olarak, filmin tonu, bu tavırla çelişiyor. Film bir anlamda ezik, duygusal, hasret çeken birinin hikayesini anlatıyor ama o kişinin hikayesini anlatanlar, yarattıkları karakterle aynı frekansta değiller. İddialı, cüretkar ve rahatlar.
Film olarak iyi bir film denebilir. Ama filmin sunumu ve izleyicisiyle kurduğu ilişki bağlamında aynı fikirde değilim.
Çevremizdeki "önem"leri, önemli görünmeyi başaran önemsizler yüzünden fark edemiyoruz....
https://twitter.com/gorkemoge" onclick="window.open(this.href);return false;
Engini ve Bob Marley tişörtünü yeniden görmek çok güzel 🙂
Bu yaz kısa dönemde kişiliğini ve tişörtlerini çok sevdiğim bir arkadaşım olmuştu. Umarım ki ilerde beraber çalışacağız. Filmi, arkadaşların söylediği hataları bende destekliyorum onun haricinde güzel bir film. Engin'i tebrik ederim. Kendisini yanaklarından öpüyorum 😉