Selamlar;
Uzun zamandır emek verdiğimiz "İkilem" isimli interaktif film projemiz sonunda bitti. 2008'den bu yana hayalini kurduğum bu projenin hazırlıklarına 25 haziran 2012'de başladık ve filmimizin senaryosunu arkadaşım Senarist Balkan GÜRKAYA ile birlikte yazdık ve size 14 farklı kavşak, 8 farklı son sunduk.
Gönüllülük esasıyla çalıştığımız bu projede 18 kişilik oyuncu ekibi toplamak işin en zor kısmıydı. Oyuncu arkadaşlarımızın kimisi öğrenci kimisi çalışan olduğu için çekimleri 7 günde tamamlamak zorunda kaldık. Planladığımız bir çok çekimi ve teknik malzemeyi kullanamadık maalesef. Ancak iyi yada kötü çekimleri bitirdik. Bu projede en çok "zaman"ın eksikliğini hissettik. Bir çok aksaklığa ve eksikliğe rağmen yine de birazcık daha zamanımız olsaydı çok daha güzel çekimler yapabileceğimizi biliyorduk. Lakin zamanımız yoktu.
Senaryosu gereği çok dağınık olan bu filmin montajı bir o kadar zordu fakat onu da başardık. Bu proje interaktif film olarak Türkiye'de bir ilk olmasının yansıra öyle sanıyoruz ki amatör yapımlar arasında bu denli kalabalık oyuncu kadrosuna sahip olan da ilk film.
2 ay süren yoğun uğraşlarımızın sonunda umarız ki beğeneceğiniz bir film ortaya koymuşuzdur. Bize her türlü görüş ve önerilerinizi iletebilirsiniz ve hatta bundan mutluluk duyarız. Ekibim ve kendi adıma gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.
Okan ÖZGÜRBÜZ
Senarist - Yönetmen
http://www.anyapim.com " onclick="window.open(this.href);return false;" onclick="window.open(this.href);return false;
İk!lem filminin teaserını izlemek için : " onclick="window.open(this.href);return false;" onclick="window.open(this.href);return false;" onclick="window.open(this.href);return false;" onclick="window.open(this.href);return false;
İk!lem filmini izlemek için : " onclick="window.open(this.href);return false;" onclick="window.open(this.href);return false;" onclick="window.open(this.href);return false;" onclick="window.open(this.href);return false;
Başarıya giden yolu bilmiyorum ama başarısızlığa giden yol, herkesi memnun etmeye çalışmaktan geçiyor. Bill COSBY
elinize sağlık çok emek var, fakat ses cok sıkıntılı
kötü iş kötü iştir en iyi teknoloji kullanılsa bile; iyi iş iyi iştir sadece kağıt kalem olsa bile....
abi kovalama, koşma sahneleri çok uzun ve sıkıcı geldi bana, belki öğle arası izliyorumdur diyedir,
ses sıkıntılı
ama görüntülerin netliğini beğendim 🙂
ellerinize sağlık.
Filminizi izledim, öncelikle şunu belirteyim türk kısa aksiyon film standartlarının üzerinde olmuş. Kadrajları ayarlamada ve kamera kullanımında oldukça başarılı bulduğum yerler oldu.Görüntü yönetmenliği ki muhtemelen yönetmen ve kameramanın ortaklığıdır gayet başarılı. Renk düzenlemesi gayet iyi. Kameraman çok iyi. Bu tarz denemelerde senaryoya pek takmam fakat diyaloglar üzerinde daha çok çalışmanız gerekirdi. Ses konusunu es geçmişsiniz. En zor işlerin başında ses gelir bana göre. Bir filmde görüntü kadar önemi var. Keşke bir daha elden geçirip yayınlasanız çünkü hakikaten ses çok kötü. Zoom in zoom out olmamalıydı. Crank gibi olmaya çalışıp bollywood'a kaymanıza neden olmuş. Farklı kamera kullanımından mıdır bilmem, bazı yerlerde görüntü netliği bozulmuş, oldukça bol malzemeli filminizde bu görüntüleri atabilirdiniz. Efektlerde belli bir noktaya gelmişsiniz. Örneğin patlayan arabanın patlamaya başladığı anı görmesek sonrasında havaya uçtuğu kısmını çok kısa verseydiniz gerçeğe daha yakın olurdu. Önce ses sonra anlık dağılma görüntüsü mesela. Oyunculuk genel olarak iyi değildi. Aslında oyuncular fena değil fakat provasız oldukları belli. Zaten belirtmişsiniz zamanımız yoktu diye ama şöyle bir düzenlemeyle en azından üstesinden gelirdiniz. Örneğin çengel bıyıklı arkadaş snipercı olsaydı daha güzel olurdu. Elindeki silah kadar ağırlığı olmayan adam o tüfekle tepe taklak olur o atış pozisyonunda, bunu askerlik yapan herkes bilir, ayrıca elinde tüfekle cadde sokak gezmesi sizin içinize sindi mi? 🙂 Sniperı kullanan arkadaşı pizzacı yapsaydınız, mersedesi kullanan polis amiri vb bir takım değişiklikler daha sağlıklı sonuç doğururdu. Ayrıca kafadan vurulma anını dürbünden görmemeliydik bana göre. Çünkü efekt olduğu çok sırıtıyor. Benim tercihim biraz daha geniş açıdan vurulması olurdu. Kareleri hızlandırıp yavaşlatmada da başarı sağlanmamış. Bunlara rağmen oldukça iyi bir film. Aksiyon konusu çok zahmetli iştir. Bu şekilde sizi kötülediğimi sanmayın lütfen. Çalışmanızı takdir ediyorum. Kısa zamana bu kadar kare sığdırmak kolay iş değil. Çok daha iyisini yapma potansiyelinizin olduğunu hissettiriyorsunuz ve eminim mükemmel işlere imza atacaksınız. An yapımın diğer işlerini de hatırlıyorum. İnşaat vs. Çıtanızı yükseltiyorsunuz. Başarılarınızın devamını dilerim. 🙂
"Su Akar, Yatağını Bulur."
senin yorumları okuyunca aklıma geldi snipercı adamı sağ tarafından vuruyor ama aslında adamın sol tarafında, aks atlaması mı denir buna, bana vurulduğu taraf yanlış geldi yani.
O kadar derine inme artık inter 🙂
"Su Akar, Yatağını Bulur."
O kadar derine inme artık inter 🙂
dikkatimi çekti ya orada bi baş dönmesi yaşayınca baktım ne oluyo 🙂
1.40' da arabayı öyle göstermişsiniz ki sponsor Mercedes sandım. Filmde en iyi oynayan motorlu servisçi. Diğer oyuncular arası oyun farkı da uçurum. Suikastçinin işini yapmak için tüfek kılıfıyla koşa koşa gitmesi hem de bunu şehrin içinde yapması komik durmuş.
Müzik altı edilebilecek birçok sahne ortam sesiyle bırakılmış. Seslendirme yapılmış, farkedildiği kadarıyla, bütün olarak mı kısmen mi yapılmış dikkat etmedim ama seslendirme yapılmışken niye bu kadar gürültü var anlamadım. Emaneti bırakan adamla motorsikletli adamın konuşma sahnesinde çok bariz devamlılık hatası var: Telefon. Emaneti motorsiklete bırakmasının senaryo gereği olduğu bariz belli. Vurulmadan sonra kadın karakterin planında renklendirme var, göze batıyor. Katil arkasından geçip gittiği planla katili çatıda gördüğü planda kadın sabit ama aynı yerlerde değil. Jimmy jib kullanımı çoğu yerde yerli yerinde, güzellik de katmış.
Motorlu servisçinin poşedi yere atması mantıksız. Takip sahneleri filmin en iyi yerleri. Takip sahnelerindeki araç içi kadrajlama güzel ama iki araçta da aynı kadrajlama olmasaymış keşke. Polis motorlu kuryeyi aldığı zaman neden arabayı Mercedes'in önüne çekmedi anlamadım ama herhalde senaryo gereği. Sorgu odasının görüntü yönetimi hadi neyse de sanat yönetimi yetersiz kalmış. Filmde genel olarak diyalog yetersizliği var, bunun da bir kısmı oyunculuklardan.
İnteraktif dizi fikri güzel, umarım devamını getirebilirsiniz ve üstüne katabilirsiniz.
Arkadaşlar, zaman ayırıp filmimizi izlediğiniz için ve sonrasında da düşüncelerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim. Söylediklerinizde son derece haklısınız. ancak önce şunu söylemeliyim ki (belli ki sizler de ilgilisiniz bu işlerle o yüzden sanmıyorum ama umarım yanlış anlaşılmam) bu filmin sadece yönetmenliğini yapmış olsaydım bahsettiğiniz problemlerin bir çoğunu yaşamazdık. Senaristliği,yönetmenliği,görüntü yönetmenliği, kameramanlığı,oyunculuğu,setin ve oyuncuların hazırlığı, sanat yönetmenliği, ışığı, sesi, montajı vs... her şeyi bir tek kişi yaparsa ister istemez böyle sorunlar oluyor. onu da geçtim bu filmi 7 günde çekmek zorunda olmasaydım o da yeterdi. bu sorunların bir çoğu yine olmazdı. ama sonuçta var ve söylediklerinizi tümünde haklısınız.
ses konusu özellikle. elimizde profesyonel ses kayıt cihazı olduğu halde, bazen benim bazen mikrofonu tutan arkadaşımın dikkatsizliği nedeniyle bazı sesleri yok denecek kadar kötü. bu sahnelerde kamera mikrofonunu kullanmak zorunda kaldım ki bilirsiniz bu mikrofonlar her şeyi kaydediyor. dolayısıyla fon gürültüsü o kadar fazla ki elimden bir şey gelmiyordu. o yüzden bazı sahnelerin sesi düzgün bazıları kötü bazıları dublajlı..
görüntü konusu; full hd çekim yaptığım halde kullandığım programlarda videoyu işlemem için format değişikliğine gitmek zorunda kaldığımdan görüntü netliği konusunda veri kaybına ugruyorum. bunu henüz çözemedim bilen varsa çok sevinirim. ham görüntüler çok daha net 🙂
ayrıca elimde kendim yaptığım steadycam benzeri bir alet vardı. fakat sette onu kuracak ve ayarını yapacak zamanım olmadığı için hiç kullanamadım.
tek bir kameramız vardı. netlik bozulması konusu kamera otomatikteyken yapıyor bazen odagı şaşırıyor. manuelde benim yaptığım yerler vardı ama oraları kastetmiyorsunuz sanıyorum. bir de kameranın lcd ekranı çok şaşırtıyor. parlaklık ve netlik konularında.
araba patlama konusunda muhammeta arkadaşıma katılıyorum. dediğin gibi yapılsa daha gerçekçi dururdu.
oyunculuk konusuna gelince, bu konuda yapılan eleştirilere sadece şunu söyleyebilirim. aramızda kimse oyuncu değildi zaten. lise öğrencisi muhasebeci vs.. dolayısıyla pek bir oyunculuk beklemek doğru olmaz. buna rağmen bazı sahnelerde yine de iyi iş çıkardıklarını düşünüyorum. bir de, kimsenin prova yapma şansı olmadı. oyuncular senaryoyu bilmeden oynamak zorunda kaldılar. o yüzden çekerken şu diyalog hiç eksik olmadı setten " yahu ben az evvel ölmedim mi bu ne şimdi?" 🙂
rol seçiminde ise bahsettiğin şekilde tabi çok daha iyi olurdu ancak bu şekilde olmak zorundaydı. mesela , ben o garip bıyıklı arkadaş olarak motor kullanmayı bilen tek kişi olduğum kurye ben oldum. diğerlerinin de kendileri göre nedenleri var.
sniper tarafında vurulanı aynı bahsettiğiniz şekilde geniş açıdan çekerek yapmıştım sonrasında yoğun israr üzerine bu şekilde değiştirmek zorunda kaldım. ama tüm bu değiştirmek zorunda kaldığım sahnelerden gelen eleştiriler hep benim yapmak istediğim şekilde olduğunu görüyorum. bu demek oluyor ki bir dahaki sefere ben bildiğimi yapıcam. dur kırılmasın dur onun da gonlu olsun gibisinden "iyi niyet" gostermemek gerekliymiş demek.
sniper ın sokakta o şekilde gezmesi tabiki çok can sıkıcı bir durum 🙂 ama silaha uygun bir kılıf bir enstruman kutusu falan bulamadık maalesef.
tolga depo 'nun dediklerine de aynen katılıyorum. özellikle takip sahnelerinde araç içi kadrajlama konsunda kesinlikle haklısın ama bu durumda aynen yukarıda bahsettiğimiz gibi bir durum yaşadım. kameramana nasıl çekim yapması gerektiğini söylediğim halde çekim bittikten sonra öyle bir " abi çok güzel açıdan yakaladım bak bak.. böyle daha iyi değil mi?" demesi vardı ki geri çeviremedim..:) biliyorum hata! halbuki ben diğer sahneler zaten öyle çekmiştim ama onu kıramadım. yine aynı son:)
bu noktada da beni iş ile arkadaşlığı karıştırmadan hareket etmem gerektiğin konusunda eleştireceğinizi biliyorum o yüzden öncelikle şunu söyleyeyim. normalde bu ikisini karıştırmam, hangi durumlarda; herkesin görevini ve haddini bildiği ve bir gemide bir kaptan olur bilincini taşıyan insanlarla çalıştığımda bu ikisi karışmaz. hee yada siz daha ciddi bir projedeyseniz, ortada belli meblağlar konuşuluyorsa o zaman bu bilince sahip olmayanları ya ekibinize alamazsınız yada bir ayar çekersiniz bilinçleniverirler. ama bu proje tamamen gönüllülük ve "hatır"a binaen orada olan arkadaşlarınızla gerçekleştirdiğiniz bir proje olursa ve 45 derece sıcagın altında senin için ter döküyorlarsa fazla bir söz hakkınız olamıyor. o yüzden onları da kırmadan isteklerinin yerine gelmesi hususuna da dikkat ettim.
son bir örnek; filmin başında ki " sanat için soyunur musun?" esprisi benim için gereksiz ve anlamsızdı ama arkadaşım bu repliğin olması gerektiği konusunda çok istekli ve ısrarcıydı kıramadım. gibi gibi...
copen, muhammeta, intercapiller ve tolga depo, öncelikle neyi nasıl eleştirmeniz gerektiği konusunda ki hassasiyetiniz, iyi niyetiniz ve zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
son bir not 🙂 inşaat filmi gerçekten kötü bir film oldu kabul ediyorum. özellikle de tuğla düşme sahnesi. ancak ben o tuğlayı montaj programıyla düşürdüm napayım efekt bilmiyordum ki:) ayrıca o film yukarıda bahsettiğim şartlarla aynı olmak üzere 4 saatte çekildi. hee bunlar mazeret mi? hayır değil sonucu dğiştirmiyor. ama ben o filmi 4 saatte çekeceğimi bilseydim zaten hiç başlamazdım.. neyse..
tekrar teşekkürler..
Okan ÖZGÜRBÜZ
http://www.anyapim.com " onclick="window.open(this.href);return false;" onclick="window.open(this.href);return false;
Başarıya giden yolu bilmiyorum ama başarısızlığa giden yol, herkesi memnun etmeye çalışmaktan geçiyor. Bill COSBY
inşallah gittikçe profesyonelleşeceksiniz bunu yanlışlarınızın farkında olmanızdan anlıyorum, tekrardan elinize sağlık 🙂
Okan bey, facebook sayfanızı ve web sitenizi zaman zaman takip ediyorum. Fakat film ortaya çıkmadan önce beklentiyi çok yükselttiniz. Paylaştığınız teaserla ve anlatımlarınızla. Amatör ya da yarı profesyonel sinemacıların içine düştüğü bir tuzak bu bana göre. Fragman, afiş, teaser vs hollywood standartlarında bir film gelecek beklentisini oluştururken bir de bakıyorsun ki hayal kırıklığı ile karşılaşıyorsun. Halbuki tam tersi daha uygun olur fakat bu demek değildir ki filmdeki eksiklikler vs göze batmyacak yada es geçilecek.
Benim de yakın zamanda bir çekim maceram oldu. Şartlarımızı buraya yazarak konuyu fazla bulandırmayalım. Aşağı yukarı herkesin ortak dertleri var. Fakat artık hastalık mıdır bilmem çoğumuz kafaya taktığımız bu işten vazgeçmeye pek niyetli değil. Hele sizin asla vazgeçmeyeceğinize eminim. Daha önce de belirttim, çok daha iyisini yapabilecek potansiyeliniz var. Umarım istediğiniz seviyeye gelirsiniz. Sinema anlayışlarımız farklı olmasına rağmen çekim sırasında yaşanan sorunlar genelde ortak oluyor. Montaj sırasında çöpe attığım planlarda bile 10'un üzerinde deneme yaptığımı sonradan farkettim fakat şuna çok dikkat etmeye çalıştım, kendi içime sinmemişse mümkün olduğunca filme o kareyi almamaya çalıştım. Sen bu filmin öncesinde ve sonrasında, her sürecinde bizzat emek vermiş biri olarak şuna dikkat etmelisin,başkalarının görüşleri seninle örtüştüğü sürece vardır, hatır işi olmuyor. Zeki Demirkubuz son filminde Sırrı Süreyya Önder'i oynatıyor, baya bi sahnede de var fakat sonra adamın içine sinmiyor ve Sırrı'nın olduğu bütün sahneleri bir çırpıda çöpe atabiliyor. Ki çöpe attığı adam çok samimi dostu, iyi bir yönetmen, ünlü bir insan fakat içine sinmediğinden Sırrı'ya haber bile vermeden o planları atabiliyor. Demek istediğim filme eleştiri geleceği zaman oyunculara, arkadaşlara, ekibe falan gelmez, sonrasında direk muhattap sen kalıyorsun ortada 🙂 Ankara'dayım, çekimlerinizde amele lazım olunca haber et, gelmeye çalışırım. Kal sağlıcakla.
"Su Akar, Yatağını Bulur."
sadece izledim herkes söylemiş hataları sende kabul ediyorsun gayet güzel ...
Yaş, milliyet yada özgeçmiş önemli değil; önemli olan söyleyecek bir şeyin olması.
^^KYKGM^^