Çok sevdiğim bir arkadaşımın cesur bir filmi. İzlemeniz ve eleştirmeniz dileğiyle.
http://rapidshare.com/files/107236998/strippoker__wmv_.WMV.html
Yapmayın. Aynı Big Bang'in çocuklarıyız hepimiz...
Ben yönetmeni ilk başta anlayamadığımı düşündüm. Çok ciddi anlamda kocaman bir boşluk içindeydim. Ancak buraya yorum yazdıkça, hattâ anlamadığım konusunda kesin kanılara varmak üzereyken, birden işler belirmeye başladı. Yazdığım yorumu bile değiştirdim ve keşke yönetmen de bunları okusa da tartışsak diye düşünmekteyim şimdi.
Benim okumam şöyle: Hangi eli kimin kazanıp kimin kazanmadığını bilmiyoruz. Bunun bilinçli bir tercih olduğu açık. Ama strip poker mantığıyla hareket etmemiz gerektiği için, bir şekilde partiyi kimin alıp kimin almadığını öğrenmemiz gerekiyor. Yönetmen, bunun için bize sadece erkeğin elini gösteriyor. Kadınların sahip olduğu el gösterilmiyor. Bu da, kadının elinin önemsiz olduğu, asıl işi belirleyenin, her ne şartta olursa olsun erkeğin sahip olduğu el olduğu sonucuna götürebilir. Yani erkek, her seferinde kazanıyor ya da katbetse bile kadını istediği şekle sokabiliyor. Biz hiçbir zaman "gerçekte" erkeğin kazandığını bilmiyoruz ama "görüntüde" erkek her zaman kazanıyor, her dediğini kadına yaptırabiliyor. Yani aslında poker masasındaki adam (kasa) hep kazanıyor. Kadın (müşteri) de hep kaybediyor. Ne kadar çırpınsa da, "eli" ne kadar iyi olsa da, erkeğin "eli" karşısında yeniliyor. Erkek, kadının davranışlarını belirliyor.
Filmin bir başka okuması da şöyle olabilir. Kadın, kazandığı her partinin sonunda; onu kapatmaya çalışan erkeğe inat soyunuyor ama erkek, kazandıkça kadını kapatmaya çalışıyor. Bu nedenle "de-strip poker" olarak okunabilecek oyun; kadının, erkeğin onun üzerinde tahakküm kurmak istemesine karşı, metaforik bir açılmaya gittiği mücadele alanına dönüşüyor. Ama adamın amacı onu kapatmak ve dolayısıyla kazandıkça da bu amacına erişebiliyor. Bu literal okumadan pek hoşlanmadım. Umarım yönetmen böyle düşünmemiştir. Aslında, kadının hem soyunması hem kapanması sırasında adamın mutlu olduğunu düşünürsek, bu okumanın pek sağlıklı olmadığı sonucuna da varabiliriz. Hem böyle düşünseydi, kadının elini de göstermesi gerekirdi. Göstermediği için, ilk yaptığım okumanın doğru olduğunu görmek ve yönetmeni de böyle enfes bir film kotardığı için tebrik etmek istiyorum. Birkaç oyuncudaki, mimik gevşekliği diyebileceğim kopmalar olmasa, pürüzsüz bir film diyebilirim.
Yönetmen de okuyacak mı bunları? Okumayacaksa iletebilir misin?
Ben eblek bişi anladım yazmak istedim, Amerika'nın türbanı bahane ederek ve destek olarak saman altından su yürütmeler fln:) Yoksa o kovboy şapkasını niye takasın:D
Emel'in ilk filminden çok daha başarılı.
*our AC-130 in the air
Bu filmin, her izleyenin aklından farklı farklı onlarca soru geçirteceğine eminim bi kere… En başta bu yüzden yaratıcılar kutlanmalıdır zaten. Ayrıca mor devrimin direk söylediği gibi cesur bir film… Fakat ben filmin cesur tavrının, içinde başörtüsü, çıplaklık ya da kovboy şapkası geçtiği için ön plana çıktığını düşünmedim.
Ali’nin ilk okumasında anlatmaya çalıştığı gibi; yönetmen ve senarist, toplumumuzun erkek egemen bir toplum olduğunu ve kadının fütursuzca, hem milleti hem de kovboy şapkalı sözde medeni insanlar tarafından suiistimal edildiğini ortaya koyuyor. Ve filmin asıl cesur tarafı, kovboy şapkalı insanlarda da ve bizde de ne yazık ki var olan, çok daha önemli bir sosyolojik bozukluktan, kadının etkinsizliğinden bahsetmesi. Bu çok evrensel bir hadise, yani bu sadece bizim ülkemizin sorunu değil. Tüm bunların her şeyden önce kendini eleştirerek, bir kadın tarafından anlatılıyor olması ve bana, bu silikliğe baş kaldıran kadınlarımızın var olduğunu hissettirmesi, fevkalade önemli. Çünkü bu filmin, bir erkek tarafından yapıldığını görseydim, yine kadının hakkını erkekler arıyor, diye ağzımdan kadınları silikleştiren bir tümce çıkacaktı.
Bence toplumda kadınların etkisi, feminizm adı altında “erkek-kadın eşittir, ben de inşaatta çalışabilirim.” diye bas bas bağıran kadınlar tarafından değil, böyle filmler yapan böyle düşünen ve böyle kendini geliştiren kadınlar tarafından arttırılacaktır. Son olarak, açıkçası beni fevkalade tedirgin eden şey; kovboy şapkası değil, bizim neden buna izin verdiğimiz...
Emel Keleşoğlu ve ekibini tebrik ederim.
Çekimlerin çok öncesinde Emel'le konuştuğumda amacı kadın-erkek eşitliği üzerine bir şeyler demek değildi, en azından bana öyle aktarmamıştı, ama hakkaten böyle bir okumaya da gayet açık. Neyse, emel bu foruma girmiyor normalde ama eyüp yönlendirmediyse bile ben hemen veriyorum linki baka rokur mutlaka..
Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.
Sevgili Eyüp'ün siteye filmi aktarması ve okuduğum harika yorumlar sebebiyle üye oldum.. Burdan teşekkür etmek istedim açıkçası..
Yapmaya çalıştığım şeyi bu denli açık ve net gösterebilmek ve sonunda bu noktada yukarıdaki çözümlemeleri ve önermemi başkalarının yazılarından okumak çok keyifliydi..
Açıkçası kadınların edilgenliği ve büyük gücün metaforunun her daim erkek figürüyle şekillenmesi ve üstüne de keyifli bi kovboyun tahrik gücü yüksek oyunu çıkış noktamdı.. Bunları yukarıda okumuş olmak inanın benim için çok keyifliydi.. ayrı ayrı çözümlemelerinizi büyük dikkatle okudum..
Tekrar teşekkür ediyorum..
film çok güzeldi herşeyiyle.... o 4 dk nasıl geçti anlamadım hiç sıkıcı bir kare yoktu başarılarınızın devamını dilerim
Kadınlarla ilgili bir meseleyi, kadınların anlatmasındansa erkeklerin anlatmasını yeğlerim. Erçin'e bu konuda katılmıyorum. Bu, meclisteki komisyonların, kadınlarla ilgili karar verebildikleri bol kravatlı yapısından başka bir durum. Erkeğin de, kadını ve yaşadığı sorunu içselleştirebilmiş olmasının bir kanıtı olarak görüyorum. Biraz önce Galatasaray'ın oradan geçiyordum. "Erkek şiddetine son" dövizleri taşıyan kadınlar, lisenin önünde oturma eylemi yapıyorlardı. İki erkeğin konuşmalarına tanık oldum: "Yav bunlar nerden toplanıp celiyorlar puraya agadaş" diyip geçti. Bir diğeri de "İşte ne yaptığını bilmiyorlar ki," diye devam etti.
Hayır. Erkekler, kadınlardan çok daha fazla konuşmalı kadın meselesiyle ilgili. Onlardan daha fazla söz almalı ki bir anlamı olsun, empatinin bir işlevi olsun.
daha yüksek çözünürlüklü izlemek isteyen olursa şu linki kullanabilir; http://rapidshare.com/files/107246547/strippoker__divx_.divx.html (divx uzantılı - 47.5 mb)
lakin parantez içinde de yazdığım gibi bu versiyonu divx uzantılı. filmi indirdikten sonra "vay ben açamadım, vay codec dedi" anlamam.
"download responsibly" wolfgang gmail.