Forum

Sanmak

58 Gönderi
16 Üyeler
0 Reactions
8,820 Görüntüleme
(@anonymous)
Gönderi: 0
 

merhaba arkadaslar bende ercının fılmınde gencı oynuyorum.yorumlarınızı beklıyoruz...

 
Gönderildi : 27/03/2009 12:54 am
(@payitaht)
Gönderi: 0
 

İzledim Erçin filmi. Genel olarak beğendim ama çıkış noktanı, "biliyor musunuz, küçüklüğümden beri bir filmin içinde yaşadığımı düşünüyorum", söylemini çok irdeleyemediğini düşünüyorum. O durumu destekleyen metaforlar zayıf kalmış. Bahsettiğim şeyler adamın kendini TV de izlemesine rağmen tanıyamaması ve o derece hayata yabancılaşmış olması. Bu tip metaforları arttırabilseydin zaten iyi olan kadrajlarınla çok daha sıkı - taş gibi- bir film çıkarabilirdin. Kamera konumlarını başarılı bulmama rağmen o dediğin söyleme çok yakın hissedemedim kendimi. Sanki hep gözlenen, gözlendiğinden dolayı bunalan o adamın piskolojisini çok hissedemedim. Arayışı merkeze alıp, daha detaylı bir çekim tarzı oluştursaydın beni de bahtiyar edecektin. Ama yine aceleye geldiğini düşünüyorum, bunları arkadaşın değil bir izleyici olarak söyülüyorum. Keşke o banyo, aynadan bakma gibi klişelerden kurtarsaydın filmi. Bir kaç da sorum ve eleştirim olacak:

1 - Çocuk ve kızın sokakta kesişmesinde yakın yüzlerde aks atlamış. Bilinçli mi yaptın?
2- Çocuk üniversitenin kapısından çıkarken birden aktüel(hareketli) kameraya geçtin. Bunu çok anlayamadım. Varsa bir sebebi açıklarsan sevinirim.
3- Çocuk kızla konuşma idmanı yaptıktan sonra okula geçerken okulun dışını ve kızın ilk yakın yüzünü ve sonraki diğerlerinin yakınlarını göstermen anlatım dili açısından hoş kaçmadı. Çünkü bütün kadrajlarında çocuk var ve filme çekilen, kayıt altında olduğunu düşünen çocuk. Daha çok onun üstüne gidip diğerlerini ötekileştirseydin iyice. Bu soru olmadı ama idare et işte 🙂
4- Oyunculuğu yer yer vasat buldum. Dünyası başına yıkılmış bir hali vardı. Neden öyle olduğuna pek anlam veremedim. Sen ne dersin?

Güzel olan şeylerden de bahsedelim:
Sesi beğendim, sorunsuz halletmişsin. Genel olarak kadrajların sorunsuzdu ki bunun üstüne çok gittiğini düşünüyorum. Müzik kullanımı da çok iyiydi. Genelde kısa filmlerde müzik soğutur filmden, senin ki öyle bir etki oluşturmadı. Kurgu da sorunsuzdu, tebrik ederim.

Eli ayağı düzgün bir film izledik. Daha iyilerini de yapabileceğini gösterdin bize. Tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.

 
Gönderildi : 27/03/2009 4:42 am
(@ercin)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

İzledim Erçin filmi. Genel olarak beğendim ama çıkış noktanı, "biliyor musunuz, küçüklüğümden beri bir filmin içinde yaşadığımı düşünüyorum", söylemini çok irdeleyemediğini düşünüyorum. O durumu destekleyen metaforlar zayıf kalmış. Bahsettiğim şeyler adamın kendini TV de izlemesine rağmen tanıyamaması ve o derece hayata yabancılaşmış olması. Bu tip metaforları arttırabilseydin zaten iyi olan kadrajlarınla çok daha sıkı - taş gibi- bir film çıkarabilirdin. Kamera konumlarını başarılı bulmama rağmen o dediğin söyleme çok yakın hissedemedim kendimi. Sanki hep gözlenen, gözlendiğinden dolayı bunalan o adamın piskolojisini çok hissedemedim. Arayışı merkeze alıp, daha detaylı bir çekim tarzı oluştursaydın beni de bahtiyar edecektin. Ama yine aceleye geldiğini düşünüyorum, bunları arkadaşın değil bir izleyici olarak söyülüyorum. Keşke o banyo, aynadan bakma gibi klişelerden kurtarsaydın filmi. Bir kaç da sorum ve eleştirim olacak:

1 - Çocuk ve kızın sokakta kesişmesinde yakın yüzlerde aks atlamış. Bilinçli mi yaptın?
2- Çocuk üniversitenin kapısından çıkarken birden aktüel(hareketli) kameraya geçtin. Bunu çok anlayamadım. Varsa bir sebebi açıklarsan sevinirim.
3- Çocuk kızla konuşma idmanı yaptıktan sonra okula geçerken okulun dışını ve kızın ilk yakın yüzünü ve sonraki diğerlerinin yakınlarını göstermen anlatım dili açısından hoş kaçmadı. Çünkü bütün kadrajlarında çocuk var ve filme çekilen, kayıt altında olduğunu düşünen çocuk. Daha çok onun üstüne gidip diğerlerini ötekileştirseydin iyice. Bu soru olmadı ama idare et işte 🙂
4- Oyunculuğu yer yer vasat buldum. Dünyası başına yıkılmış bir hali vardı. Neden öyle olduğuna pek anlam veremedim. Sen ne dersin?

Güzel olan şeylerden de bahsedelim:
Sesi beğendim, sorunsuz halletmişsin. Genel olarak kadrajların sorunsuzdu ki bunun üstüne çok gittiğini düşünüyorum. Müzik kullanımı da çok iyiydi. Genelde kısa filmlerde müzik soğutur filmden, senin ki öyle bir etki oluşturmadı. Kurgu da sorunsuzdu, tebrik ederim.

Eli ayağı düzgün bir film izledik. Daha iyilerini de yapabileceğini gösterdin bize. Tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.
Payi, benim filmi bitirdikten sonra hissettiğim ama somutlaştırmadığım sorunları çok güzel yazmışsın. Eleştirilerinin hepsinde haklısın. Aceleye geldi, bi yere yetişmesi gerekiyordu. Her neyse bahane değil. Benim için yine güzel tecrübe oldu.

1.Soruda aks atlamış payi, bilerek yapmadım..Ama telafisi var, düzeltilebilir. Eylem görmeden gördüğün iyi oldu ama.. 😀
2.Çocuk kapıdan sinirle çıkıyor, bu duyguyu seyirciye daha fazla vermek için hareketli plana geçtim.
3.Filmi çekerken kızla seyircinin arasına da bir bağ kurmaya niyetliydim. Bu yüzden öyle yaptım payi.
4.Bunu ben istedim, Bülent e her plan öncesi o hale bürünmesini telkin ettim. Ne kadar verebildim bilmiyorum ama karakterin ağır psikolojik sorunları var. Bu yüzden filmin geneline bu depresifliği ve mutsuzluğu sindirmeye çalıştım. Belki oyuncuya çok yaslandım. Başta bahsettiğin metaforlarla desteklemeliydim. Eksikler bunlar, daha vardır elbet, güzel noktaları gördün payi saolasın.

Kendimi sınadığım bi film oldu bu yine ve yine tatmin olamadım. Eksikleri biliyorum, bilmekten önce hissedebiliyorum. Bir şeyler denemeye çalışıyorum, bakalım bakalım gelecekte bunların meyvesini alabilecek miyim.

Tekrar sağol payi.

 
Gönderildi : 27/03/2009 5:23 am
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Yau Bilal, spoiler vereceksen belirtsene güzel kardeşim. Çok fazla açık etmiyorlar ama yine de.. Neyse, yeni forum kurallarında bu da var iyi ki..

Emeğine sağlık Erçin, teknik açıdan bir miktar hata barındırsa da, sonu dışında hoş bir film olmuş. O son olmamış ama bence. Devamını bekliyoruz.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 27/03/2009 5:39 am
(@ercin)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Hanekeye hayranım gerçekten, o adam benim ufkumu fazlasıyla açmıştır. Ona bazı yerlerde selam çakayım istedim, bu selam çakmalar onun filmlerinin kopyasını yapmak değil. Amaç aksine daha da farklılaşmak. Bilinçsiz bir üslupla filmi çekmeye çalıştığımı altını doldurarak güzel örneklerle destekleyerek anlatmışsın. Bunu yakalaman çok hoşuma gitti. Haklı görünüyorsun ama bunu bir de benden dinlemelisin. Bi kere filmin her planını çekerken kafamda oluşturmak istediğim bir üslup vardı. Hani bilinçsizlik söz konusu değil. Bir şeyler denemeye çalışıyorum dememden kastım buydu. Peki neden bardakların, peynirin, zeytinin yakın planlarını kullandım? Filmi uzun planlarla serin kanlı bir biçimde ilerletip amacım olan atmosferi yakalamaya çalıştım. Ayrıca aralarda yakalamak istediğim atmosferi zedelemeyecek biçimde kesmeler ve yakın planlar ekledim. Seyirci uzun plandan sıkılır, sürekli yenilerini görmek ister. Ben hem istediğim atmosferi yakalamak hem de seyirciyi kaçırmamak ve sürüklemek istedim. Bu yüzden kendimce bir ritim tutturarak seyircinin filmden kopmamasını sağlamak için bazı kesmeler, bazı yakın planlar kullandım. Ha belki bu Haneke'nin üslubuna ters. Bana ters değil. Minimal sinemaya da olan hayranlığımı bir çok kişi bilir. Ama bir film yapmak istiyorsam bu filmin tarzı minimal olacak değil. Nasıl yakalarım o üslubu bilmiyorum ama deniyorum işte. Uuzn sayılacak (15 dakika) bu filmden sıkılmadığını söylüyorsan bu benim için çok önemli. Demek ki sürekli dikkatini çeken bir şeyler bulmuşsun. Tabi eksikler var, bunu zamanla daha tutarlı bi hale getirmeye çalışacağım.

Eylem adın çıkmış doğrudur da bildiğini, düşündüğünü söylemeni seviyorum ben. Yazdıkların bayağı kıymetli,sağolasın.. Ha unutmadan tv sahnesi efekt değil gerçek abi. 🙂

 
Gönderildi : 27/03/2009 6:15 am
(@kezzap)
Gönderi: 0
Admin
 

SPOILER!!!!

İzleye izleye yazıyorum: Giriş sahnesindeki oyunculuk nefes alış verişlerinden tut, konuşmaya kadar benim hiç sevmediğim tiyatral bir yapıda. Böyle konuşan bir adam varsa gerçek hayatta, yollayın döveceğim 🙂 Şaka yanı tabi bu işin. Böyle bir oyunculuk tarzını da benimsemiş olabilir yönetmen. Abi ikinci plandaki ışık nedir öyle? Direkt adamın yanağında patlamış. Dış sese geçince biraz toparlandı oyunculuk.

Dış ses merak uyandırarak bitirdi. Ve geçişin ironic bir biçimde bulaşık yıkamaya oluşu hoş.

Mutfak sahnesinin bitişi çok iyiydi. Hatta filmin şu ana kadarki en iyi yeri.

Bu arada benzer bir karakter yazdığımızı farkettim Erçin. Düğün’de de benzer bir abimiz var.

Televizyon sahnesinde camdan gelen ışık çok parlak.

Banyo sahnesi de gayet iyiydi Erçin. Bitişi mutfak ile benziyor, o nedenle aynı etkiyi yaratmadı.

Gencin kameraya bakıp yaptığı konuşmayı çözemedim, ama merak uyandırdı.
Film iyi gidiyor.

Kızla karşı karşıya geldiği sahne, kararsızlık, bakış, bizi ümitlendirmesi ve vazgeçmesi harika.
Fakat o binadan çıkış neydi öyle. Hayır yaaa! Dedim kendi kendime.

Gencin çocukları bu denli umursaması karakterine aykırı mı diye soruyorum şu anda kendi kendime.
Bakıp geçmeliydi sanki her şeye.

Erçin film boyunca çok gereksiz olduğunu düşündüğüm detay karelerin var. Ayakkabılar ile doruğa çıktı.

Filmin bitişi biraz zayıf kaldı filminin bütününe gore ve nadir o o küçük Emrah kaşları!!! NEden?

Genel olarak beğendim Erçin filmini. Tarz olarak da yakın buldum kendime.
İyi şeyler çıkacak gibi.

 
Gönderildi : 27/03/2009 6:18 am
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

Erçinciğim selamlar canım.

-Filmin sürpriz ayrıntılarını içerir, Dude okumasın-

Bu kadar plan, bu kadar sahne ve mekânın tek bir açıklaması var: Çok uğraşmışsın. Sabit kameradaki kadrajların bunu bana hissettirdi. Bunun için teşekkür ederim çünkü bu bir saygıyı içeriyor. Filmini ise beğenmediğimi söyleyeceğim. Nedenlerini de anlatayım.

Filmde biraz fazla klişe var. Klişenin ne kötülüğü var, şu kötülüğü var. Nietzsche ya da bir kitaptan yapılan göndermeler, kamera ile ilişkiler ve bunalmış genç figürleri ve onların işaret ettiği anlamlar artık eskidiği için filmden kopuyor insan. Girdi aynı olunca, çıktısı da aynı olacakmış hissi veriyor. Bu da filme, senin vermeyi hesaplamadığını hissettiğim bir yabancılaşmayı getiriyor. Bu duygu, filmi ve karakteri izlemeyi de zorlaştırıyor.

İkinci söyleyeceğim şey filminin çok uzun olması. Neye göre uzun olması dersen, filmin içeriğinin anlatmaya vaat ettiği şeyin aktarılması için fazla uzun. Çok fazla ve bazen tekrara kaçan planlar var. Bu nedenle kesmeler de rahatsız edici oluyor.

Bir de karakterin bunalımının yanıtını kızda araman bana pek inandırıcı gelmedi. Oğuz Onaran'dan aldığım film analizi dersinde Mulholland Dr.'yi tartışıyorduk. Bazıları filmin bir rüya olduğundan bahsedince Onaran Hoca dedi ki "Bu bir Lynch filmi çocuklar, rüya olursa her şey doğrusal bir yöne oturur. Rüya olamaz," demişti. Buradaki adamın "Neredesiniz?" diye başladığı serzenişini, ben filmin sonunda "Kızlar neredesiniz?" diye algılamak zorunda kaldım çünkü sen böyle bir "doğrusal" yol çizdin bize. Cevap kızsa soru neydi?

Son olarak teknikle ilgili bir şey soracağım. Karakterin köprü altından geçtiği sahnede, soğuk renk efekti mi uyguladın (o neyse artık, ben böyle adlandırdım kusura bakma) ? Öyleyse çok gözüme battı, onu söylemek istedim.

-Bitti, buradan itibaren rahat-

Dediğim gibi filmini pek beğenmedim. İzleyiciye saygı duyduğun için kendi adıma teşekkür ederim. Onun dışında teknik meseleleri zaten pek anlamadığım için o konuda yorum yapamıyorum. Diyeceklerim bunlardır. Görüşmek üzere tekrar, Ada'da ya da başka yerde : )

 
Gönderildi : 27/03/2009 6:24 am
(@ercin)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

SPOILER!!!!

İzleye izleye yazıyorum: Giriş sahnesindeki oyunculuk nefes alış verişlerinden tut, konuşmaya kadar benim hiç sevmediğim tiyatral bir yapıda. Böyle konuşan bir adam varsa gerçek hayatta, yollayın döveceğim 🙂 Şaka yanı tabi bu işin. Böyle bir oyunculuk tarzını da benimsemiş olabilir yönetmen. Abi ikinci plandaki ışık nedir öyle? Direkt adamın yanağında patlamış. Dış sese geçince biraz toparlandı oyunculuk.

Dış ses merak uyandırarak bitirdi. Ve geçişin ironic bir biçimde bulaşık yıkamaya oluşu hoş.

Mutfak sahnesinin bitişi çok iyiydi. Hatta filmin şu ana kadarki en iyi yeri.

Bu arada benzer bir karakter yazdığımızı farkettim Erçin. Düğün’de de benzer bir abimiz var.

Televizyon sahnesinde camdan gelen ışık çok parlak.

Banyo sahnesi de gayet iyiydi Erçin. Bitişi mutfak ile benziyor, o nedenle aynı etkiyi yaratmadı.

Gencin kameraya bakıp yaptığı konuşmayı çözemedim, ama merak uyandırdı.
Film iyi gidiyor.

Kızla karşı karşıya geldiği sahne, kararsızlık, bakış, bizi ümitlendirmesi ve vazgeçmesi harika.
Fakat o binadan çıkış neydi öyle. Hayır yaaa! Dedim kendi kendime.

Gencin çocukları bu denli umursaması karakterine aykırı mı diye soruyorum şu anda kendi kendime.
Bakıp geçmeliydi sanki her şeye.

Erçin film boyunca çok gereksiz olduğunu düşündüğüm detay karelerin var. Ayakkabılar ile doruğa çıktı.

Filmin bitişi biraz zayıf kaldı filminin bütününe gore ve nadir o o küçük Emrah kaşları!!! NEden?

Genel olarak beğendim Erçin filmini. Tarz olarak da yakın buldum kendime.
İyi şeyler çıkacak gibi.
Fırat tespitlerin güzel, bunlara dikkat edeceğim. Teşekkürler.

Genelde eleştiriler aynı doğrultuda gidiyor, detay çekimler ki nedenini Eylemin mesajına cevaben yazdım, filmin bitişinin zayıfılığı ve şimdi okudum Ali'nin filmin uzun olduğunu söylemesi. Başlamışken bu Ali ye de cevap olsun. Filmi sevmediğine üzüldüm gerçekten. Ben biraz iddalı girdim olaya sanırım, klişeden iyi film yapabileceğimi düşündüm. Keşke tutturabilseydim de klişeyi bile sevmek zorunda kalsaydın. 🙂 Bi dahakine Alicim inşallah. Bu arada istanbul a geldiğimde yanına uğramak isterim. Teşekkürler saygın ve ilgin için.

 
Gönderildi : 27/03/2009 6:33 am
(@ercin)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Ali, otobüsün alt geçitten geçtiği planda efekt yok, gerçek. Yani doğal rengi, sadece biraz kontrası arttırdım o kadar. Neden gözüne battı, kötü müydü?

 
Gönderildi : 27/03/2009 6:36 am
(@ali-unal)
Gönderi: 0
 

Ali, otobüsün alt geçitten geçtiği planda efekt yok, gerçek. Yani doğal rengi, sadece biraz kontrası arttırdım o kadar. Neden gözüne battı, kötü müydü?
Evet nedense bir tuhaf geldi bana. Yani yapaymış gibi geldi. Ne enteresan olmuş. Önce sarı sıcak ışık, sonra soğuk mavi ışık.

 
Gönderildi : 27/03/2009 6:47 am
(@mustafakenan)
Gönderi: 0
 

Erçin geçmiş olsun, filmi izledim ve tutucak bir yerini bulamadım. öykü, yaklaşım, oyunculuk, kamera kullanımı, renkler, sesler birtane yanını bulamadım filmin aha bak burdan vurmuş diyecek... bence başını ellerinin arasına alıp çok iyi bakmalısın bu filme bir daha ve bir daha ki filme kadar neleri değiştirmen gerektiğini iyi düşünmelisin... bugüne kadar izlediğim kısa filmlerden bazılarının epey gerisinde birçoğu ile aynı basamakta duran bir film..
yapmayalım arkadaşlar bizim ilerisi için hedeflerimiz varsa öğrenmek için film üretiyoruz demektir o halde şu anda ürettiklerimiz temelde kendimizi eğitmek için olan filmler.. ee peki böyle bir filmde neler görmeliyiz? özenle hazırlanmış ışıklar mesela.. kastıra kastıra ikna edilmiş usta oyuncu! (böylece proof. oyuncu ile çalışma deneyimimizde olmuş olur) hadi sette mikrofon kötüydü şuydu buydu.. eee bunun sonrası var milyon tane ses temizleme düzenleme aracı var.. yani demek istediğim filmi izledim bakıyorum adam harbiden kasmış elinde avucunda beyninde ne varsa yapmaya çalışmış diyemiyorum... yanlış anlaşılmasın kimseden kusursuz filmler beklediğim yok olanakları biliyorum ama olanakların zorlanmadığını gördüğümde artık işin bahanesi kalmıyor. neyse yinede ellerine sağlık.. film yapmakdan aman diyim vazgeçme.. çok çalışmamız lazım çook...
sağlıcakla

 
Gönderildi : 27/03/2009 7:43 am
(@aygunb)
Gönderi: 0
 

Aklimdaki dolasan dusunceler sunlar Ercin:

1) Suresi kisaltilmali bence. Kadrajlar genelde sorunsuz ama yakin, orta plan derken bir TV izleme sahnesi bile uzadikca uzuyor. O sahnede ne olacagi az cok onsezisi olan seyirciye asikar. 15 tane TV programi gostermenin gereksiz oldugunu dusunuyorum.

2) Renklerin daha dolgun ve canli olmasi icin yapilabilecek birsey var mi? Genelde solgun ve donuk bir renk dokusu var filmin. Kasitli olarak mi yaptin?

3) Oyunculuklari kotu buldum. Simdi SDU'nun ana sayfasinda gezinirken,gosteri sanatlari (performing arts) bolumunun oldugunu gordum. Bir sonraki filmin icin 5-6 hafta evvelden bir afis hazirlayip (A4) bolumun duvarina asman ve ilgilenen oyuncularla deneme cekimleri yapman sence de yararli olmaz mi? "Oyuncular" ile calisman bence sana da cok sey katacaktir. Guclu bir oyuncu, kameraya yakisan surat hakikaten isini kolaylastiracaktir.

4) Filmin derdini cok teneffus edemedim. Ali Baba'nin dedigi gibi "karsi cinse" endeksli bir mutluluk tablosu(zlugu)nu olgunlasmamis bir meram olarak nitelendirmek istiyorum. Bir sekilde duygularini disa vurmakta zorlanan gencin hikayesini "farkli" bir sekilde anlatmaliydin. Var olan sahne ve diyaloglar ile cok zor ve kanirta kanirta ilerleyen bir ritmi var filminin.

Arada bir tekrarladigim ve kendime uyguladigim teknigi tekrardan belirtmekte zarar gormuyorum: Yazdigin senaryoyu senin gibi sinema ile ilgilenen arkadaslarina gonderip, nesnel bir gozle okumalarini istedin mi? Onlardan -kamerayi eline almadan once- yapici elestiri almanin cekimler sirasinda sana katkisi olabilecegini dusundun mu?

Ellerine saglik, kolay gele ...

"It seemed the world was divided into good and bad people. The good ones slept better... while the bad ones seemed to enjoy the waking hours much more" - Woody Allen

Bayram Aygun

http://www.bayramaygun.com/" onclick="window.open(this.href);return false;

 
Gönderildi : 27/03/2009 9:40 am
(@ercin)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

Erçin geçmiş olsun, filmi izledim ve tutucak bir yerini bulamadım. öykü, yaklaşım, oyunculuk, kamera kullanımı, renkler, sesler birtane yanını bulamadım filmin aha bak burdan vurmuş diyecek... bence başını ellerinin arasına alıp çok iyi bakmalısın bu filme bir daha ve bir daha ki filme kadar neleri değiştirmen gerektiğini iyi düşünmelisin... bugüne kadar izlediğim kısa filmlerden bazılarının epey gerisinde birçoğu ile aynı basamakta duran bir film..
yapmayalım arkadaşlar bizim ilerisi için hedeflerimiz varsa öğrenmek için film üretiyoruz demektir o halde şu anda ürettiklerimiz temelde kendimizi eğitmek için olan filmler.. ee peki böyle bir filmde neler görmeliyiz? özenle hazırlanmış ışıklar mesela.. kastıra kastıra ikna edilmiş usta oyuncu! (böylece proof. oyuncu ile çalışma deneyimimizde olmuş olur) hadi sette mikrofon kötüydü şuydu buydu.. eee bunun sonrası var milyon tane ses temizleme düzenleme aracı var.. yani demek istediğim filmi izledim bakıyorum adam harbiden kasmış elinde avucunda beyninde ne varsa yapmaya çalışmış diyemiyorum... yanlış anlaşılmasın kimseden kusursuz filmler beklediğim yok olanakları biliyorum ama olanakların zorlanmadığını gördüğümde artık işin bahanesi kalmıyor. neyse yinede ellerine sağlık.. film yapmakdan aman diyim vazgeçme.. çok çalışmamız lazım çook...
sağlıcakla
Mustafa abi, sen diyorsan var bi bildiğin, ettiğin kelamların hepsini düşüneceğim. Çok teşekkür ederim..

 
Gönderildi : 27/03/2009 2:42 pm
 Düd
(@dud)
Gönderi: 0
 

Hanekeye hayranım gerçekten, o adam benim ufkumu fazlasıyla açmıştır. Ona bazı yerlerde selam çakayım istedim, bu selam çakmalar onun filmlerinin kopyasını yapmak değil. Amaç aksine daha da farklılaşmak. Bilinçsiz bir üslupla filmi çekmeye çalıştığımı altını doldurarak güzel örneklerle destekleyerek anlatmışsın. Bunu yakalaman çok hoşuma gitti. Haklı görünüyorsun ama bunu bir de benden dinlemelisin. Bi kere filmin her planını çekerken kafamda oluşturmak istediğim bir üslup vardı. Hani bilinçsizlik söz konusu değil. Bir şeyler denemeye çalışıyorum dememden kastım buydu. Peki neden bardakların, peynirin, zeytinin yakın planlarını kullandım? Filmi uzun planlarla serin kanlı bir biçimde ilerletip amacım olan atmosferi yakalamaya çalıştım. Ayrıca aralarda yakalamak istediğim atmosferi zedelemeyecek biçimde kesmeler ve yakın planlar ekledim. Seyirci uzun plandan sıkılır, sürekli yenilerini görmek ister. Ben hem istediğim atmosferi yakalamak hem de seyirciyi kaçırmamak ve sürüklemek istedim. Bu yüzden kendimce bir ritim tutturarak seyircinin filmden kopmamasını sağlamak için bazı kesmeler, bazı yakın planlar kullandım. Ha belki bu Haneke'nin üslubuna ters. Bana ters değil. Minimal sinemaya da olan hayranlığımı bir çok kişi bilir. Ama bir film yapmak istiyorsam bu filmin tarzı minimal olacak değil. Nasıl yakalarım o üslubu bilmiyorum ama deniyorum işte. Uuzn sayılacak (15 dakika) bu filmden sıkılmadığını söylüyorsan bu benim için çok önemli. Demek ki sürekli dikkatini çeken bir şeyler bulmuşsun. Tabi eksikler var, bunu zamanla daha tutarlı bi hale getirmeye çalışacağım.

Eylem adın çıkmış doğrudur da bildiğini, düşündüğünü söylemeni seviyorum ben. Yazdıkların bayağı kıymetli,sağolasın.. Ha unutmadan tv sahnesi efekt değil gerçek abi. 🙂

Filmi çekerken televizyonda en sevdiğin yönetmenin filmine denk gelmek nasıl bir olaydır :). Funny Games'in geri sarma sahnesine denk gelsen daha neler olacakmış demek :). Geri sarma sebebini yazmadın yalnız hâlen.

Bir de bu ayrıntı planları tempoyu düşürmemek, ilgiyi canlı tutmak için yaptım demişsin, ben de bir daha yapma diyeyim :). Unutma ki plan sekans, seyirciden en fazla ilgi bekleyen, kesme olmadığından seyirciye göz kırptırtmayan bir plan türüdür. İlgiyi en yüksekte tutar (düzgün yapıldığında demek istiyorum tabii). Sen bunu arada gereksiz, daha da kötüsü amaçsız ve anlamsız kadrajlarla bölersen bu ilgiyi canlı tutmaktan çok can sıkar. Aynen bana olduğu gibi.

Eleştiriyi diğer insanların değil senin okuman lazımdı, sen de okudun madem biraderim sorun yok :).

Bekliyoruz yenilerini.

Bildiğim kadarının, anlatabildiğim kadarı.. Eylem Planı.
Ömrünüzde duymadığınız bir sporla ilgili Türkiye'de ve dünyada neler yaşanıyor diye meraktan çatlıyorsanız Laff Ultimate'a beklerim.

 
Gönderildi : 27/03/2009 2:56 pm
(@ercin)
Gönderi: 0
Başlığı açan
 

The Dude, tv sahnesini çekerken bi baktım TV8 de Haneke'nin Saklısı..He he cidden tesadüf, bilerek yapmadım. Dedim ya hanekeye selam çakmak istedim bazı yerlerde, tek neden bu değil tabi; karakterin gökyüzüne baktığı sırada kurguladığı o yeşilçam filmlerinden kalma çarpışma sahnesini daha da belirginleştirmek istedim.

Sağolasın Eylem.

 
Gönderildi : 27/03/2009 3:31 pm
Sayfa 3 / 4
Paylaş: