Yok abi niye kızalım. Şahıs bir şey demesin de.
Demez de sanırım. Sitesini veriyorsun zaten.

Filmin genelini beğendim ancak 2 şey bana çok anlamsız geldi filmde ve sebebini çözemedim,
1. böyle bir konunun neden bu kadar aydınlık bir ortamda çekildiği. Belki olay ve aile arasındaki kontrast vurgulanmak istendi ama ne bileyim.
2.si ise Renk düzeltmede neden Ramp kullandığı.. Yani üstlerde hafiften bir sepia ton varken altlar çekildiği gibi, ya da farklı bir tonda.. Bunun amacını hiç çözemedim ve nedense hep onu sorguladım. Şimdi adamın cvsine bakınca insan ister istemez soruyor.

Herhangi biri yapsa, güzel görünmüştür gözüne öyle yapmıştır diyorsun da böyle bir adama bakınca 2. anlamları aramaya çalışıyorsun. Ben bulamadım cevapları, fikri olan varsa konuşalım üzerine.

Tabii direk teknik kısma indim ama böyle şeyler haybeye yapılmaz, mutlak anlam derinliğini geliştirmek için yapılmıştır, ya da ben öyle düşündüm bilemiyorum, belki de cidden güzel görünüyor diye yapmıştır..

Ama güpegündüz sokak ortasında ay uy diye bağıran insanlar görünce pek etkilenmedim.. Vardır bir bildiği diyorum hâlen..

Aydınlık ortamda çekilmesini ben dediğin gibi "kontrast" yaratmak olarak algıladım. Filmin genelinde bir kontrast havası hakim zaten. Çocuk ve çocuğun yüzündeki "çocuksu olmayan bakış" mesela. Mutlu aile tablosu vs. Fakat kamera biraz daha o mutlu aile tablosu içine girebilir miydi diye sormadan da edemiyorum. O zaman o uzaktan gözetleme etkisi kalır mıydı. Sanırım kalmazdı.

Eylem'in dediği renk düzenlemesi meselesi benim de dikkatimi çekti. Ama ben genelde düzenlenen yerlerin rengini çok beğendim.

Filmin yarattığı hissiyatı çok beğensem de, konuyu tam kavrayabildiğimi söyleyemeyeceğim. Aklıma birkaç bir şey geliyor ama pek emin olamadım.

Benim aklıma direk kürtaj geldi ama o konuyu deşecek ne görsel ne de başka hiçbir şey göremedim, emin olamadım o nedenle.

Renkler benim de hoşuma gitti, sadece aşağıya doğru neden solduğunu merak ettim.. Ve hatta en sonda neden tüm renklerin solduğu da burada devreye giriyor. Onun cevabı daha kolay algılanabilir, hatta baştaki renk cümbüşünün de cevabı olabilir de rampi anlayamadım henüz.

Kirlenen, yozlaşan dünyanın sebebi yetişkinler olduğundan ve bu durumdan günahı olmayanların da etkilenmeyeceği düşünülemeyeceğinden, bu dolaylı ve eziyetli süreci, bir anlamda kısaltma ve anlamlandırma yoluna gidilmiş gibi geldi bana, çocuğun gerçekleştirdiği eylem aracılığıyla.

Hepa'nın "gerzeklik" yorumu kısmen mevcuttur bu tür gore tarzı filmlerde. Onu da toptan reddedemeyiz. Ama başlangıç için iyi filmler yine de bunlar. Önce etrafını iyice bir boşaltırsın, rahatlarsın. Daha sonraki denemelerinde nereye kadar gitmek gerektiğini bilirsin. Bkz: Peter Jackson'un ilk filmleri.

Ben ilk önce kürtaj gibi düşündüm ama daha sonra da Fuat Abi'nin dediğine yakın olarak "masum çocuklardan akıtılan kanlarda -yine hiç beklenmedik bir masumiyet aracılığıyla- yetişkinlerin payı vardır gibi bir sonuca varmıştım. Ama sadece filmdeki stili ve yatabildiği gerilim hissiyatını sevdim. İyi senaryolarla yolunu açabilecek bir arkadaşa benziyor.

Peter Jackson'ın ilk filmlerini çok severim ben ya bu arada. Heavenly Creatures'ı izledim daha dün.

Daha eskiler de var Peter Jackson'un. "Bad Taste" gibi (1987) kendi de oynuyor.

trailer : http://video.google.com/videosearch?q=bad+taste&emb=1&aq=f #

Ben kamera kullanımı, kadrajlar ve iki filmindeki ışık düzenini hiç beğenmedim.(Kasten yapıldığını biliyorum)
Onların dışında bu türe gönül vermesi ve geliştirmesi beni çok mutlu etti.

Bad Taste bende vardı ama adını her şeyi ele veriyor :). İzlememiştim o nedenle..

Bu arada bu filmin ve Kurban Bayramı filminin Cannes'da gösterildiğini de not düşmek lazım. Sebep derseniz bilemem, o kadar da ahım şahım olduğunu düşünmüyorum ama gösterilmişler işte.

Ohho sert yönetim var sanırım. Abi üslup kişiye göre zaten ne karışılır ki !

Eleştirmek ile hakaret etmek arasında bir çizgi vardır. O çizgi de üslupla alakalı bir şey.

cannibal corpse klibi olmuş

Tırnak işareti bunun için var canısı.Salak bir cevap, "salak" bir cevap arasında epey fark var.Evet film Can Evrenol'un diğer "g....." filmleri kadar "g...." ama yine ödül alabiliyor, yani bizi 10 dk aptalca çivilerin hikayesini 16mm diye izletip ödül almış olması.

Bir dipnot da aşırı küstah tavırlar sergilemesi, açıkcası görende Oscar aldığını sanır.

Tabi bu tavır özellikle Eylem tarafından, "ulan ödül aldı diye takmışsın adama sen alamıyorsun bundan bu kadar şeyin "diyecektir.Yenilik nedir?Filmlerinin amacı nedir?Var mıdır?Tabi ki yoktur..Boş beleş postmodern film tamlamaları yapan biri "yönetmenim" diye gezinmekte.Açıkcası sevmem.

tamamına katılıyorum 🙂

Yok, ödüllü pekçok filme küfretmişliğim vardır, Zilzal, Oyun, Annem Sinema Öğreniyor vs. vs.. Ödül hiçbir şeyin göstergesi değil. Ben sadece Türkiye'den kısaların Cannes'da yer almasına şaşırdım, onu belirttim. Ben filmin havasını sevdim, yoksa genel olarak filmi fazla anladığım söylenemez, Kezzap gibi ortadayım.

Baştacı da etmem ama.