festivale gitti sakıncalı olabilir diye şimdilik kaldırdık saolun ilginize
Ersin MERT
Ersin abiyi sahsen tanırım cok iyiligi dokunmus bir abimizdir.Bu çalısmasını başarılı buldum ancak planların tamamen sabit olması filmin vuruculugunu öldürdügü kanaatindeyim. Birde arazideki çekimlerini keske öglen ısıgında yapmasaydın mesela aksam gün baterken olan kızıllık daha hos durabilirdi filmde. Genel olarak baktıgımızda iyi bir film tebrikler
Kiralık 550d + 2 lens + 2 tripot + 3 yedek batarya sadece 50 lira
Detaylar http://www.filmfabrikasi.com/forum/viewtopic.php?t=8806" onclick="window.open(this.href);return false;
Kamerada analog kamera havası sezdim doğru mudur? Gayet iyi görüntüler. Görüntü yönetimi başarılı bir film bana kalırsa.
Ses de aynı şekilde iyi.
Filmin ritmi ki bunu bilerek böyle yaptığınızı biliyorum, bence biraz ağır. Bu bir hata değil, tercih.
Bir anlatım stili benimsemişsiniz. Nuri Bilge Ceylan havası hissediliyor. Dediğim gibi o sinema doğrultusunda bir tercih.
Ben filmi kötü bulmadım, ama pek sevmedim de. Ama tarz farkı tabii ki bu. Kendi tarzında başarılı bir film olabilir.
Ben filmi yarışmamızda iki dalda aday gösterdim:
http://filmfabrikasi.com/forum/viewtopic.php?f=10&t=8804&start=75 " onclick="window.open(this.href);return false;
Dileyen adaylıkları arttırabilir.
Biz bu makinaya Patos Makinası diyoruz. Patos izlemeyi severim, hele türkü söyleyerek, lafla şakalar yaparak olanı varsa eğlenceli bir hal alıyor. Biz de genelde akşama doğru yapılıyor, böyle güneşin en dik geldiği zaman hem yorucu olur hem tehlikeli olur. Zaten iş, güç bir iştir, ne kadar ter o kadar tozun, samanın sana yapışması, rahatsız etmesi demek. Hem dikkati de dağıtabilir.
Orakla kesilen yılanda hiç kan olmaması göze batan unsur.
Oğlunun durumuna babanın tepki verme şekli de filmin kullandığı usluba çok ters düşmüş. Hele babanın verdiği mimik, oyuncunun yüz hatlarından ve çekik gözlü oluşundan kaynaklı olarak filmin havasını bozan unsur olmuş. Orada yönetmen oyuncuya, filmin havasına uyacak bir şaşkınlık verdirebilirdi.
Uzun planların kullanılması seyirlik havayı bozan unsur olmuş. Her yerde uzun planın kullanılması pek hoş olmuyor. Ortada mana arayacak bir unsur da yoksa çok gereksiz duruyor.
Bana göre bir konuyu bu uslupla ve bu tarzla çekmek yönetmen için kolaya kaçış ve gelişimine engel gibi. Ben vasatı aşamayan bu tip filmler için böyle düşünüyorum. İşe biraz daha farklı yaklaşılması, daha bir karakterlerin bilinçaltına girilmesi gerektiği inancındayım.
Bu filmde de karakter hiç iyi işlenmemiş. Filmin genelinde de bu kusur kendini açıkça ele veriyor. Burada bu konunun filme çekilmesini sağlayan unsur yılan nedeniyle karakterin yaşadığı tereddüt. İşte burada yılanın o halinden önce ve yılanın o halinden sonraki karakter temaları çok önemli. Karakterin bürünmesi gereken bu iki farklı hali, filminizin seyirlik hale gelmesini sağlayacak birinci ve en önemli hususu oluyor. Bu filmdeki gibi yılanın o halinden öncesinde ve sonrasında karakter aynı duyguda ve aynı halde ise seyirciye göstereceğiniz hiç bir şey yok demektir. Filmizin sadece teknik boyutlarına yüz vermeyin, karakterlerinizi de önemseyin. Madem durağan bir film sunacaksınız bari filminizin temposunu aşağılara kadar çekmeyin. Durağanlığın içine temposuzluk da girince seyirlik hiç bir şey elde edilmemiş oluyor.
- Şunu bir dene...
- Nedir bu?
- Tüm dualarının karşılığı diyebilirim.
Gia (1998)
Yukarıda artı ve eksiler dile getirilmiş ve önemli bölümüne katılıyorum. NBC ve Anadolu gerçekçiliği ekolü kesişimi var.
Kamera zorlu yakın planlarda biraz genel stili değiştirmiş. Ses için uğraşılmış ve genelde güzel. Bir tek mutfakta sanırım mikrofon tezgah üzerine ya da çok yakınına konmuş gibi geldi.
Öykü için de tebrikler. Kısa ve öz ile açılımı büyük olabilecek şeyler kurmak bir beceridir ve bu filmi amatör filmciliğe soyunan herkese "öykü/anlatı kurgulaması" için önereceğim.
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.
zaman ayırıp izleyen iyi kötü eleştiren bütün sinema sevdalısı siz dostlarıma candan teşekkür ederim
Ersin MERT
gayet başarılı tebrikler....
Yaş, milliyet yada özgeçmiş önemli değil; önemli olan söyleyecek bir şeyin olması.
^^KYKGM^^
zaman ayırıp izleyen iyi kötü eleştiren bütün sinema sevdalısı siz dostlarıma candan teşekkür ederim
Kamera nedir acaba?
kamera eos 550d ses: zoomh4n kurgu: premier cs5
Ersin MERT
O halde bir de lensler hakkında bilgi verebilir misiniz?
O halde bir de lensler hakkında bilgi verebilir misiniz?e
50 mm 1.8 ve 18-55 kit lens
Ersin MERT
E işte bravo daha ne olsun? Herkesin elinin altında bulunan makina ve standart altyapı ve karakteristik Canon videosu görüntüleri ile çok güzel iş. Sonuçta mesele filmcide bitiyor demeye ne hacet?
Sinema hem bir hastalık hem de tedavisinin ortak adıdır.
Sorularınızı özel mesaj yerine forum üzerinden herkese açık sormanızı rica ediyorum.
Tebrikler Ersin Bey ben çok beğendim.
Özellikle vurgulamak isterim ki kurgu ve renk seçimleri takdire değer.
Buradaki eleştirilerden birçoğuna katılmakla beraber seni tebrik ederim.Derli toplu,derdini anlatan,insanı izlerken sıkmayan bir film olmuş.En beğendiğim yönü kadrajlar.Daha kısa olabilirmiydi,karakterler daha farklı işlenebilirmiydi,sinematografi daha fazla zorlanabilirmiydi dersen,evet hepsi daha farklı olabilirdi.Fakat senin tercihinde bu sonuç çıkmış ve güzelde çıkmış.Bende kısa filme gönül koymuşlardayım 🙂 .Fazla zamanım olmadığından herşeyi deneyip güzel şeyler çıkarmaya çalışıyorum.Aynı makina ve lensler bendede mevcut.Filmindeki kahverengi tonu premierin hangi bölümü ile yaptın ve gece çekimlerinde ıso ve makina ayarların nasıldı.Yazarsan birçok arkadaşımızıda bilgilendirmiş olursun.Teşekkürler.